Kılıçdaroğlu neden çatı adayda ısrar ediyor?
GERİ sayım başladı... Bugünden saymaya başlarsak Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçiminin yapılacağı oylamaya tamı tamına 56 gün var. Yani 2 aydan bile daha az bir zaman. Biliyorum ki herkesin tek merakı, bu seçimin sonucunda ne olacağı. Çok isterdim medyumvari bir güce sahip olup bugünden 25 Haziran sabahındaki siyasi tablonun bütününü size tasvir etmeyi, ama ne böyle bir gücüm var, ne de bu güce sahip tanıdığım başka biri. Dolayısıyla bu konuyu es geçiyorum, ama şu an dikkatimizi çeken CHP’nin cumhurbaşkanı adayı meselesi.
Malumunuz parti kimi aday olarak göstereceğini henüz açıklamadı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, “Eşim dahi bilmiyor!” dediği için bazılarınız sanıyor ki aday olacak kişi belli ama açıklamak için doğru zamanı bekliyor Kemal Bey. Ama bu doğru değil; çünkü CHP’nin henüz üzerinde karar verilmiş kesin bir adayı gerçekten yok! Ortada dolaşan çok sayıda isim var, ama bunlardan hiçbiri üzerinde henüz tam mutabakat sağlanmış değil.
Peki, geçen hafta içi önce PM, sonra milletvekilleriyle cumhurbaşkanı adayının kim olması gerektiğine dair görüş alışverişinde bulunan Kılıçdaroğlu’nun bu kararsızlığının esas nedeni ne? Gerçekten Erdoğan gibi güçlü bir ismin önüne güçlü bir isim çıkarma arayışından mı kaynaklı bu kararsızlık yoksa başka bir nedeni mi var?
İlki değil, o kesin. Çünkü sadece Kılıçdaroğlu değil, tüm CHP’liler hatta dünya biliyor ki CHP kimi çıkarırsa çıkarsın Erdoğan’ın karşısına, ilk turda başarı kazanması mümkün değil! Ancak ve ancak çok ama çok güçlü bir ittifakla böyle bir olasılık var, ama o olasılığın da olması mümkün değil. Çünkü CHP tabanının ağzı çatı aday olarak bilinen Ekmeleddin İhsanoğlu nedeniyle yanık. O nedenle başka bir partinin çıkaracağı adaya koşulsuz bir biçimde omuz vermeleri imkânsız. Bu ister Abdullah Gül olsun (ki olmayacak) ister Akşener, isterse başka bir isim... CHP tabanı ısrarla kendilerinden birinin aday gösterilmesini arzu ediyor.
Kılıçdaroğlu ise bunun tam aksini savunuyor. Çünkü kurulacak çatı altında CHP’nin oy oranının net bir biçimde belli olmayacağını biliyor. Çatı aday ilk turda kazanmasa bile CHP’nin aldığı oy oranı net bir biçimde belli olmayacağı için bunu lehte kullanabileceğini biliyor. Kaybedilse dahi tıpkı geçen yılki referandumdan sonra, “CHP olarak biz elimizden geleni yaptık. Bu ittifakta en büyük pay sahibi CHP’dir” diyebilme imkânı olacağı için çatıcı birinin aday olmasını istiyor.
*********
Boğaziçi Üniversitesi bu skandalı nasıl temizleyecek?
ÇOK sevdiğim emekliye ayrılan eski bir gazeteci arkadaşım arayıp da “Sana bomba bir haberim var! Biliyor musun Boğaziçi Üniversitesi alenen bir dolandırıcılığa referans olmuş!” deyince açıkçası önce anlayamadım. Ancak sonradan dolandırıldığını iddia eden arkadaşlarının ona yolladığı kısa mektubu tarafıma iletince meseleyi kavradım. Esasında iddia edilen dolandırıcılığa referans olan Boğaziçi Üniversitesi değil, bu referansı veren BÜMED yani Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği.
Konu şu efendim: Türkiye’nin en büyük kentsel dönüşüm alanı Fikirtepe’de Pana Yapı’nın 700 milyonluk üç ayrı projesini BÜMED, “Özel avantajlı fiyat” diyerek pazarlamış. Ve pazarlamadan da 20 milyon TL komisyon elde etmiş. Üyeler önce, “Nasıl olsa bizim derneğimiz, helal ü hoş olsun!” deyip ses etmemişler. Ancak vaat edilen kentsel dönüşüm projesi büyük bir skandala dönüşünce 40’a yakın Boğaziçilinin de parası güme gitmiş! Olay rektörlüğe kadar ulaşmış, ancak nedense sessiz kalmayı tercih etmişler.
Bu arada bir bilgi vereyim... BÜMED’in 18 bin üyesi bulunuyor. Mezunları bir araya getirmek amacıyla kurulan bu dernek hangi akla hizmet ise 2015 yılından itibaren alenen ticarete soyunmuş ve Fikirtepe’deki projenin satışı için resmen aracı olmuş.
Uzatmayayım, 3 yıl boyunca üyelerine her gün, “Powerbuy ile gündelik hayatınızdan büyük çaplı satın almalarınıza uzanan bir yelpazede ve sadece bize yani BÜMED üyelerine özel indirim fırsatları ile size ‘hayatınızda fark yaratacak’ kazanç imkanı sunuyoruz” mesaj geçip Kadıköy-Fikirtepe’deki projeye referans olan dernek şimdi suspus! Bu skandal nasıl temizlenecek, dernek yönetimi üyelerinin mağduriyetini nasıl giderecek bilmiyorum! Bildiğim tek şey, üniversite rektörlüğünün, mezunlarının milyonları uçarken BÜMED’in kazandığı komisyonların hesabını sormak zorunda olduğudur. Bu bir yükümlülüktür ve rektörlük bu yükümlülüğü de ivedilikle yerine getirmelidir!
*********
Çok farklı bir Aziz Yıldırım göreceksiniz!
GEÇENLERDE hani, “Kısa bir tatil” deyip 1 hafta ortalıktan kaybolmuştun. Dönüşte de sadece, “Başka bir projeye odaklanmam gerektiği için yazamadım” diye bir açıklama yapmıştım. İşte o proje yarın saat 11.15’te Habertürk TV ekranlarında görücüye çıkıyor değerli okurlarım.
Şunu söyleyeyim... Yıllardır bu işi yapıyorum. Esasında gazeteciyim ve televizyonculuk hep yan bir dal olarak meslek hayatımda oldu. Geçmişte çok projeye imza attım, çok ses getiren işler yaptım, ama bu başka oldu. Adını “SEVİLAY SORUYOR” koyduğumuz bu siyaset dışı proje muhteşem oldu. Hayalimdi hep böyle bir iş yapmak ve sonunda gerçekleştirdim.
Ve ilk konuğum, Türkiye’de futbol deyince akla gelen isimlerin başında olan Aziz Yıldırım. Fenerbahçe Kulübü’nün efsanevi başkanı. Dopdolu, samimi ve çok doğal bir söyleşi yaptık Aziz Başkan’la. Sevilay dobra dobra sordu, o da dobra dobra cevap verdi. Evinin kapılarını ilk kez bir televizyona açtığı, sürprizlerime itiraz etmeyip anlayışla karşıladığı ve en doğal, en şeker haliyle bana ve ekibime ev sahipliği yaptığı için Aziz Başkan’a teşekkür ediyorum...
Hepinizden istirham ediyorum, yarın saat 11.15’te Habertürk’ünüz açık olsun. Çok iyi bir iş oldu buna eminim, ama bundan sonrakilerin de iyi olması için yorumlarınızı, eleştirilerinizi lütfen bana iletin. Allah utandırmasın...