Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÖNCEKİ gün saat tam 17.00, tüm partiler milletvekili aday listelerini YSK’ya sundu ve o an itibarıyla 24 Haziran’da seçimde yarışacakların kimlikleri kamuoyuna yansıdı. Hemen her partinin listesinde sürprizler vardı ve tartışmaya müsaitti ama bir parti son saatlerde YSK’ya verdiği listeyle kamuoyunda inanılmaz bir şaşkınlık yarattı.

        Duyar gibiyim, “Hangisiydi bu peki?” dediğinizi. Kiminiz CHP veya İYİ Parti’yi ya da HDP’yi kastettiğimi düşünüyor, ama değil. Çünkü yaptığı listeyle zannımca herkesi ters köşeye yatıran tek bir parti oldu, o da AK Parti.

        Bildiğiniz gibi Türkiye’nin yeni yönetim sistemine göre milletvekili olanlar doğrudan cumhurbaşkanlığına bağlı kabinede görev alamayacak. Haliyle herkesin en çok merak ettiği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mevcut kabinede kim ya da kimleri vekil adayı göstereceği, kimleri göstermeyip yeni kabinede değerlendireceğiydi. Dolayısıyla pazartesi akşamı YSK’ya verilen liste şok etkisi yarattı; çünkü aralarında Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek dahil 5 bakan dışında tüm kabine üyeleri milletvekilliği adaylığında seçilecek yerlerden aday gösterilmişti.

        Uzatmayayım... İki günden bu yana en çok tartışılan konuların başında bu mevzu geliyor. Herkesin kendine göre bir yorumu var elbette. Çoğunluğa göre 24 Haziran’da kazanması halinde Erdoğan, yeni kabinesini kesinlikle sistemin gereği profesyonellerden oluşturacak.

        Ben bu görüşe kesinlikle katılmıyorum. Evet, en çok güvendiği bakanlardan olan damadı Berat Albayrak dahil kabinesinin neredeyse tamamını 24 Haziran’da aday göstermesinin asıl nedeni, yeni dönemde de milletvekilliğine, siyasete, parlamentoya verdiği önemden kaynaklı. Bu kesin ama şu da kesin ki o aday gösterilen bakanların birçoğundan asla vazgeçemez Erdoğan. Mesela Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu. Dünya ters dönse suyla ilgili mevzuları Eroğlu’dan başkasına emanet etmez Erdoğan. Onun parlamentoda sıradan bir milletvekili olmasına gönlü razı gelmez...

        Hülasa, tam bir siyaset erbabı olan Erdoğan’ın bence başka bir planı var. Bilmiyorum bu planı nedir ama eminim ki AK Parti’yi AK Parti yapan icraatçı kimliğini benimsemiş güvendiği bazı bakanları bir formül bulup yeni kabinesine de bir şekilde dahil eder.

        ***********

        NEYİ PAYLAŞAMIYORSUNUZ, NEYİN DERDİNDESİNİZ?

        GEÇEN hafta doğduğundan beri yurtdışında yaşayan ve ara sıra Türkiye’ye gelip giden çok eski bir arkadaşımla beraberdim. Bir haftalık izni varmış garibimin ve onu da geçen yaz kaybettiği babasının mezarını yaptırmak için değerlendirmek istemiş. Biz görüştüğümüzde o bir haftalık izninin 5. günüydü. Kızcağız nasıl bir ortama düştüyse geldiğinde şekli değişmiş, deyim yerindeyse allak bullak olmuştu.

        Daha masaya oturur oturmaz, “Senden bir şey rica edeceğim; lütfen benimle siyaset konuşma! Bana 24 Haziran’da kim kazanır, kim kazanmaz hiçbir yorum yapma! Bana eskilerden bahset. Eski anılardan, yeni hayatından, oğlundan, varsa aşk hayatından falan! Ama asla siyasetten bahsetme” dediğinde anladım tabii neler yaşadığını. Ve biraz rahatlasın, içini döksün diye de “Önce sen anlat! Niye bu kadar bunaldın? Ne gördün, kim ne dedi sana da bu hale geldin?” dedim.

        Tahmin ettiğim gibi olmuş. İstanbul’a gelir gelmez akrabaları tarafından karşılanmış. Kendisi uzun zamandır Hollanda’da evlerinde konuk olduğu akrabalarından çok farklı bir yaşam tarzına ve vizyona sahip. Hayata hayat olduğu için bakan, kendi halinde yaşayan biri. Diyor ki: “Şu 5 günde gördüklerim o kadar feciydi ki! Üzüldüm ama kendim için değil. Baba yarısı olan amcam, çocukları ve onların eşleri adına üzüldüm. Çünkü siyaset nedeniyle birbirlerine resmen düşmanlaşmışlar. Bir sofrada oturup yemek yemeyi bırak, bir odada bile yan yana duramaz olmuşlar!”

        O anlattıkça ben sadece gülümsedim ve kafamı sallayıp “Seni anlıyorum” demekle yetinince bu halim de garibine gitti tabii. Olayın derinliklerine insin diye bir şey sormamam, herhangi bir şaşkınlık ifadesi göstermemem üzerine de “Tuhaf gelmedi mi bu anlattıklarım?” diye sordu. Garibim sanıyor ki o gördüğü manzara sadece kendi akrabalarında yaşanıyor. Bilmiyor ki şu anda memleketin dört bir yanında aynı manzara mevcut. Baba oğluyla, kayınvalide damadıyla, kuzenler birbiriyle dalaşıp duruyorlar siyaset yüzünden.

        Onu epeyce dinledikten sonra en azından Türkiye’de siyaset nedeniyle sadece akrabalarının birbirine düşman olduklarını düşünüp bunu kendisine dert etmesin diye dilim vardığınca anlattım ülkenin genel manzarasını. Hatta kendimden, arkadaşlıklarımdan örnek verdim.

        Neyse... Gördükleri üzerine bir de benim anlattıklarımı dinledikten sonra dönüp sorduğu soru aynen şu oldu değerli okurlarım: “Yahu peki siz neyi paylaşamıyorsunuz? Neyin derdindesiniz?”

        Siz olsaydınız benim yerimde nasıl bir yanıt verirdiniz, ama bendeniz cevap veremedim. Daha doğrusu vermedim. Çünkü bunun nedenlerini anlatmak için çok derin bir siyasi analize girişmek zorunda kalacaktım ve kafası iyice allak bullak olacaktı. Onun için sadece omzumu silkip “Bilmiyorum!” dedim... İyi yapmış mıyım?

        ***********

        DARÜŞŞAFAKA SINAVINI YAYALIM LÜTFEN

        155 yıldır eğitimde fırsat eşitliği için çalışan Darüşşafaka Cemiyeti’nin danışmanlığını yapan çok sevgili arkadaşım Çetin Kımızzade’den önemli bir duyuru var. Geç kalmadan bu duyuruyu sizlerle paylaşmak istiyorum değerli okurlarım. Lütfen sizler de bu duyuruyu yayın:

        “Darüşşafaka Cemiyeti, 4’üncü sınıfı bitirmiş, babası veya annesi hayatta olmayan, maddi olanakları yetersiz, başarılı çocuklara parasız ve yatılı eğitim fırsatı tanıyor. Her yıl sınavla aldığı, çoğu Türkiye’nin ücra köşelerinden gelen 120 öğrencinin hayatlarını değiştiriyor. Kimileri kırık bir Türkçe’yle geldikleri okulda 2-3 dil öğreniyor; farklı sosyal kulüplerle ülkemizi defalarca yurtdışında temsil etme fırsatı yakalıyor.

        Bu yılki sınav da 27 Mayıs Pazar günü.

        Başvurular ise sınavın olduğu saate kadar devam ediyor ve biz sınava katılımı artırmaya çalışıyoruz. Türkiye genelinde 11 bine yakın öğrencinin katılabileceği, 21 ilde gerçekleşecek tamamen ücretsiz bir sınav. Biz de sizler gibi fikir önderlerinin destekleriyle bu sınavı ihtiyacı olan binlerce öğrenci ve ailelerine duyurmayı misyon edindik. Sevgi ve saygılarımızla...”

        Diğer Yazılar