Af konusunda bu ısrar neden Sayın Bahçeli?
AÇIKÇASI ben de artık anlamakta güçlük çekiyorum MHP Lideri Sayın Bahçeli’nin “Kader mahkûmları” adını verdiği kişilerle ilgili af istemesindeki ısrarı... Hatırlarsanız Bahçeli’nin bu çıkışı ilk dile getirmesinin ardından kaleme aldığım bir yazıda, bu talebinin ittifak ortağı iktidar tarafından asla kabul görmeyeceğini, Sayın Bahçeli’nin de bunu bildiğini ancak buna rağmen dile getirmesinin tek nedeninin seçime yönelik bir tavır olduğunu yazmıştım. Yani Bahçeli’nin bu af talebinin kabul görmeyeceğini bile bile dillendirmesinin tek sebebi, o kesimin oylarının 24 Haziran seçimlerinde MHP’ye tahvil edilmesiydi.
Düne kadar da öyle düşünüyordum, ama dün partisinin genel merkezine teşekkür ziyaretine gelen Mahkûm Yakınları Derneği Başkanı Enver Yılmaz ile yakınları cezaevinde tutuklu bulunan aileleri kabulü sırasında kullandığı ifadeler nedeniyle bu fikrim tamamen değişti. Ve açıkça yazıyorum; bu buluşmada yaptığı, “Temennim odur ki inşallah Ramazan Bayramı öncesinde mevcut siyasi iktidar bir adım atar ve af çıkar!” açıklamaları beni hem irite etti hem de ürküttü.
Neden? Çünkü affedilmesini istediği ve adlarını kader mahkûmları koyduğu, toplamda sayıları 187 bin civarında olan mahkûmlar arasında mesela 30 bine yakın katil var. 45 bine yakın ise hırsız! (Bu konuda hazırlanmış tabloyu da dikkatinize sunuyorum!)
Elbette ki böyle bir şey olmayacak. Yani 2 hafta sonra kutlanacak Ramazan Bayramı öncesi katil ve hırsız oldukları tescillenmiş bu insanlar sırf Bahçeli onların ve yakınlarının oylarına talip olduğu için serbest kalmayacak. Yani bu af çıkmayacak. Çünkü iktidar bu konuda kesin kararlı ve asla taviz verme niyetinde değil. Onlar da biliyor ki bu sadece MHP’ye daha fazla oy getirmek için Sayın Bahçeli’nin kullandığı bir koz. Ancak Bahçeli bence bu koz üzerinde daha fazla durmamalı. Çünkü bu af çıkmayınca o kader mahkûmları adını verdiği insanların yakınları tarafından iki yere fatura kesilir. Biri, bu konuda insanlara umut veren ancak hiçbir şey yapamayan bir lider olduğu için kendisine ve partisine, diğeri de bu affı çıkarabilecek güce sahip olduğu halde çıkarmayan iktidara, yani AK Parti’ye...
Ben Bahçeli’nin yerinde olsam karşılığı epeyce ağır olma ihtimali bulunan bu faturalara sebep olmamak için biraz daha temkinli olur ve konuyu şirazesinden çıkarmadan kapatırım...
**********
BU REKOR AYNI ZAMANDA BİR ŞEYİN DE İSPATIDIR
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin katıldığı Habertürk TV yayını bir rekora imza attı. Başta programı muhteşem bir şekilde yöneten arkadaşımız Didem Arslan Yılmaz olmak üzere yayında emeği geçen tüm arkadaşlarımı kutluyorum. Muhteşem bir yayındı ve ben de sonuna kadar soluksuz izledim.
Bu arada şunu söylemem gerekiyor ki bu program izleyenin neyi, nasıl istediğine net bir gösterge oldu. İzleyicinin, konuk kim olursa olsun her şeyin rahatlıkla sorulabildiği, tartışılabildiği bir ekran görmek istediğine de ispattır bu program.
Her şey soruldu İnce’ye, hem de fazlasıyla, o da kendine has üslubuyla cevap verdi. Bu arada sosyal medyada da yansıması olağanüstüydü. Muharrem İnce kadar konuşulan başka bir şey de soru soran gazeteciler arasındaki arkadaşımız Nagehan Alçı oldu. Kusura bakmasınlar ama iktidar karşıtlarının Nagehan’a duydukları öfkeyi hem çok anlamsız hem de gereksiz buldum. Zira programı o kadar izlenir ve değerli kılan şey sadece Muharrem İnce’nin olması değildi. Soru ve sorgulama tarzıyla Nagehan’ın programdaki duruşuydu. Ha Nagehan olmasaydı elbette yine izlenirdi program ama onun o gazeteci duruşu olmasaydı böyle bir rekor zor kırılırdı!
**********
CHP’YLE İLGİLİ İDDİAMIN ARKASINDAYIM
ÖNCEKI gün, “CHP son 16 yılın en düşük oyunu alacak!” başlığıyla ilgili yazdığım yazı epeyce bir okundu ve reaksiyon aldı. Sadece başlığı okuyup esasında ne demek istediğimi anlamayanların tepkileri hariç. Çünkü yazının tamamını okumadan verilen tepki reaksiyon falan değil, içi bomboş saçmalıktır.
Ben gerçekten yazıyı okuyup, içeriğini kavrayıp ona göre yorum yapanlar üzerinden devam etmek istiyorum. Çok sayıda mesaj, telefon aldım. Bunların birçoğu CHP’liydi.
Çok samimi söylüyorum; çoğunluk 24 Haziran gecesi, sandıklar açıldıktan sonra CHP’nin son 16 yılın en düşük oy oranını alacağı ve cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin alacağı oyla partisine fark atacağı yönündeki iddiamı destekledi. İsim vermek istemiyorum ama mesela partide epeyce etkin olan, parti tabanıyla her daim içe içe bulunan bir CHP’li kaynağım, “Çok haklısın! Milletvekilleri aday listelerindeki rahatsızlık dolayısıyla seçmenin Kılıçdaroğlu ve kurmaylarına ders verme niyeti çok belli. ‘Oyumu böleceğim; cumhurbaşkanlığında Muharrem İnce’ye, Meclis’te ise HDP’ye veya İYİ Parti’ye vereceğim’ diyen çok ciddi bir kitle var. Ve bu kitle 24 Haziran günü dediğini yaparsa HDP’nin baraj sorunu asla olmaz. Yüzde yüz barajı geçer. İYİ Parti de beklediğinden daha fazla milletvekiliyle TBMM’de temsil olur” ifadesini kullandı.
Özetle... Kim ne derse desin, bana nasıl bozuk çalınırsa çalınsın hiç mühim değil. Benim işim gazeteciliktir ve mümkün olduğu kadar doğru tespitler yapıp bunları kamuoyuna aktarmaktır. Son kez yineliyorum; iddiamın arkasındayım. 24 Haziran akşamı herkes benim bugün söylediğimin, öngörümün nasıl doğru olduğunu görecek. CHP 16 yılın en düşük oyunu alacak ancak buna mukabil Muharrem İnce de partisine fark atan cumhurbaşkanı adayı olarak tarihe yazılacak!