Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Görünen o ki Türkiye, dış politika krizini sürekli tüm muhataplarına çatarak aşamayacak. Muhataplarının haklı olmaması, verdikleri sözleri tutmamaları, ilke ve değerlerden dem vururken bunların çiğnenmesinden en ufak bir rahatsızlık duymamaları rahatsız edici olsa da durum bu. Uluslararası alanda siyaset yapıyorsanız, istediğinizi elde etmek için başvuracağınız yöntemlerden birisi sert konuşma olabilir ama bu kendi başına sizin isteklerinizin yerine getirilmesini sağlamaz.

        Kaldı ki istediklerinizin ya da savunduklarınızın gerçekleşmemesinin nedeni genelde yöntem ya da üslup değildir. Daha doğrusu tek başlarına bunlar dış politikanızda köşeye sıkışmışlığın müsebbibi olamaz. Asıl mesele hemen tüm devletler açısından özde aranmalıdır. Özün temelinde de güç üretebilme becerisine sahip olmak, herkesin de bu gücün boyutlarını doğru anlamasını sağlamak yatar.

        Kapasiteniz ile yapmak istedikleriniz arasındaki ilişki nedir? Tuttuğunuzu koparacak gücünüz var mı? Hasımlarınızın size bulaşmaktan korkmasını, müttefiklerinizin sizin sözünüze değer vermesini sağlayabiliyor musunuz? İstediğiniz şeyler oluyor, istemedikleriniz de kenara atılıyor mu? Eğer bunun tersi oluyorsa, ya istediklerinizde sorun vardır ya da sizin bunları elde etmek için benimsediğiniz tutumda, kullandığınız dilde.

        Tabii, izlediğiniz siyaseti sürdürmek için ihtiyaç duyduğunuz güç unsurları kadar bu siyasete kendi toplumunuzdan destek bulmanız da önemlidir. Bugün özellikle Ortadoğu’ya yönelik dış politikanın ciddi sorunlarından birisi bu nedenle kamuoyu desteğinin düşüklüğüdür. Dış politikada özellikle Suriye krizinden beri kamuoyu hükümete verdiği krediyi geri çekmiş görünüyor. Metropoll araştırma şirketinin Ocak 2016 bulguları bunu teyit eden veriler içeriyor.

        Hükümet çeşitli zamanlarda Ortadoğu’ya liderlik etmek, şekil vermek, bölgesel güç olarak küresel düzene de el atmak gibi hedeflerini kamuoyuyla paylaşmıştı. Metropoll’e göre Suriye savaşının başlamasından itibaren bu konuya çok temkinli yaklaşan kamuoyunun yüzde 69.4’ü Türkiye’nin tarafsız kalmasından yana. Başka konularda pek öne çıkmayan toplumsal sağduyu Suriye, Ortadoğu ve bunlarla bağlantılı bir diğer konuda da şimdilik apaçık ortada: Bölge mezhep savaşıyla kavruluyor. Suudi Arabistan ve İran, Sünni-Şii ayrılığını körüklüyor. Irak savaşından beri aslen siyasi güç paylaşımı mücadelesi veren cemaatler, birbirilerini bu kimlikler nedeniyle hunharca katlediyor. Kendi içinde kutuplaşmanın ürkütücü şekilde ilerlediği Türkiye’deyse, Şiiliği bir tehdit olarak görenlerin oranı yüzde 23. Görmeyenlerin oranı 45.7. Geri kalanların hangi tarafa kayacakları Türkiye’nin geleceği açısından önem taşıyor.

        Halep’in düşmesinin yarattığı yeni mülteci baskısı, AB ile sürdürülen mülteci pazarlığında Yunanlıların sızdırdığı belgede açıkça sergilenen karşılıklı güvensizlik ve sevgisizlik, ABD’ye yönelik ağır sözlerle sürdürülen “sitem/şikâyet/suçlama” kampanyası sonucu Batı’nın imajı daha da düşecektir. Nitekim 64 yıllık NATO üyesi Türkiye’de Batı’yı müttefik olarak görenler yüzde 20, hasım olarak görenler yüzde 64 çıkmış. Buna rağmen başka araştırmalarda da NATO üyeliğine desteğin arttığı görülüyordu.

        Kamuoyu bu kafa karışıklığında her şeye rağmen yüzde 36’lık bir oranla AB ile ittifak yapmayı istiyor. Müslüman ülkelerle ittifak isteyenler 25.5. “Tek başımıza yürüyelim” diyenlerse yüzde 22.

        Sonuçta Türkiye’de “yalnız kurt” olmaya hâlâ meraklı olanlar var ancak kamuoyu bunun gerçekleşmeyeceğini görüyor. Muhtemelen sevmediği Batı ile aranın açılmasına yol açacak gelişmelerden de hoşlanmıyor.

        İçeride ise Türkiye kamuoyu hâlâ bir Kürt sorununun varlığına inanmıyor. Yüzde 23 “Kürt sorunu var” derken, yüzde 73 ‘terör sorunu’ bulunduğu kanısında. Devletin şiddet kullanmasına büyük destek verse de, çözüm sürecini yüzde 46 “yanlış ve gereksiz” bulsa da, PKK’nın silahla yok edilemeyeceğini düşünenlerin oranı yüzde 52.

        Hepsinden önemlisi yüzde 81.5lik ezici bir çoğunluk müzakere masasına dönülmesini istiyor.

        Diğer Yazılar