Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Berlin-Londra

        Basit bir kuraldır. Süremeyecek olan bir şey sürmez. Türkiye’nin bugünkü dış politikası, ondan da önemlisi dış politikadaki üslubu, gerçeklerle yüzleşmekten kaçınma inadı sürdürülemez. O nedenle de sürmeyecektir. Bir şekilde önce durulacak, ardından da uzun, meşakkatli bir onarım dönemine girilecektir. Temenni bu değişikliğin Suriye’de yeni bir yanlış hesap sonucu savaşa girilmeden gerçekleşmesidir. Savaş Türkiye açısından büyük ihtimalle bir yıkım, ülkenin dirliği açısından da toparlanması zor bir kopuş anlamına gelecektir.

        Türkiye’de sürdürülemeyecekler Suriye politikasından ibaret de değildir. Bir ülke her Allah’ın günü şehit haberleriyle, öldürülen sivillerin hikâyeleriyle, çatışma sonucu ortaya çıkan yıkıntıların görüntüleriyle ve giderek artan bir “terörizm” korkusuyla yaşayamaz. Yaşarsa aklen/ruhen sağlıklı kalamaz. O üzerine titrendiği söylenen bütünlüğünü de muhafaza edemez. Bir ülke şehirlerinde ya da ırmaklarının kenarında yaşayanların kendi yaşam alanlarını savunmalarının tankla tüfekle engellenmesinin âdet haline gelmesiyle de yaşayamaz.

        Hiçbir toplum her gün cenaze merasimlerinde paralanmış yüreklerin, güzelim çocukların kararmış hayatlarının tanığı olarak normal bir şekilde yaşamayı sürdüremez. En ikiyüzlü toplumlar bile bir noktada bu insanların neden öldüklerini, çocukların neden yetim, eşlerin neden dul, anne-babaların neden evlatsız kaldığını sormak zorunda kalır.

        Korku, insanların, vatandaşların düşünmesini engellemek için uygun bir araç sayılabilir.

        Bir toplum korkuları nedeniyle iradesini, vicdanını, muhakemesini askıya alabilir. Korkularının nefretle çoğalıp aklını köreltmesine de bir toplum izin verebilir, ancak bu izin süresiz olamaz. Zaten korkunun kıskacında yaşamak süresiz olmaya yöneliyorsa o toplum aslında kendi intiharını hazırlıyor demektir.

        Ankara’da, ülkenin en güvenli olması gereken noktasında feci bir terör olayı gerçekleşti. Dünya, Türkiye’deki yetkililerin yaptıkları açıklamaları ilgiyle dinlemekle birlikte henüz meselenin tam olarak aydınlandığına ikna olmuş değil. Türkiye kamuoyunda, güvenlik zaafından katilin kimliğine, bu olayın Suriye’deki gelişmelerle bağlantısının kuruluş şekline kadar pek çok konuda sorular soruluyor. Kişisel olarak da, gittiğim tüm toplantılarda Batılı olan ve olmayan neredeyse tüm katılımcıların indinde Türkiye’nin itibar kaybına tanıklık etmek içimde sıkıntı yaratıyor.

        Cuma günü Başkan Obama ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapılan uzun telefon konuşmasının zabıtları arasındaki farklar bu soruları derinleştiriyor. ABD, Türkiye’nin tüm ısrarlarına rağmen PYD-YPG’ye destek vermeyi sürdüreceğini zaten tekrarlıyor. Cuma günkü konuşmada, Obama’nın Türkiye’nin meşru müdafaa hakkına atıfta bulunduğu Türk tarafının zabıtlarında var. Ancak Amerikan tarafının zabıtlarında yok.

        Benzer şekilde Amerikan zabıtlarında YPG’nin fırsatçılık yaparak yeni toprak elde etmeye çalışmaması gerektiği ve Türkiye’nin de buna mukabil topçu ateşini durdurması talebi yer alırken, Türkiye zabıtlarında YPG’nin Suriye’nin kuzeybatısında ilerlemesiyle ilgili ABD’nin kaygı duyduğu yer alıyor.

        İki tarafın önümüzdeki günlerde aralarındaki bu yorum farkına bir açıklık getirmeleri herhalde gerekecektir. Aslında pozisyonlar Ankara’daki feci terör eylemine rağmen değişmemiştir. ABD, Suriye’de DAEŞ ile çarpışan PYD/YPG’ye desteğini kesmemekte, Türkiye’nin de Suriye’ye askeri bir müdahalede bulunmasına karşı çıkmaktadır. Rusya’nın da herhangi bir müdahale karşısında eline Türk birliklerine ve eğer kullanılabilirse Türk Hava Kuvvetleri’ne saldırma fırsatı geçeceği için büyük mutluluk duyacağına şüphe yoktur.

        Ankara’daki saldırının adresi aslında doğrudan TSK’dır. Dolayısıyla kim tarafından yapılmış veya yaptırıldıysa bu eylem aynı zamanda Türkiye’yi Suriye’ye doğrudan çekmek için bir tuzaktır. Siyasi karar vericilerin bu tuzağa düşmeyeceklerini ve hâlâ vakit varken yaklaşımlarını değiştireceklerini umarım.

        Diğer Yazılar