Orlando gölgesinde Trump tehlikesi
Orlando’da Pulse adlı, eşcinsellerin gittiği bir barda Afgan kökenli Amerikalı Omar Metin’in yaptığı katliama üç düzeyde bakmak mümkün. Birincisi, bunun eşcinsellere yönelik bir nefret saldırısı olması. Nitekim California’da da bu ayın “Eşcinsel gurur ayı” olması nedeniyle yapılacak büyük yürüyüşe katliam amacıyla gitmekte olan birisi aynı gün yakalandı.
İkincisi, ABD’de savaş için geliştirilmiş silah teknolojisi içeren ve müthiş ölümcül silahların bakkaldan ekmek alır gibi, sathi bir kimlik taraması ardından satın alınabilmesinin sonuçları. Üçüncüsü ise, katilin elinde AR-15 yarı otomatik tüfeği ve tabancasıyla kıyım yapmaya gitmeden önce, 911’i arayarak IŞİD’e bağlılığını ilan etmesi ve Boston Maratonu’nda bomba patlatan Çeçen kökenli teröristlere atıfta bulunmasının çağrıştırdıkları.
İkincisinden başlayacak olursak, daha önceki benzer katliamlarda olduğu gibi, silah lobisi ve destekçileri bu kadar güçlü silahların, bu denli kolay elde edilmesinin işlenen suçların boyutunda hiçbir etkisi olmadığını savundu. Hiçbir katliam, gözü dönmüş silah üreticilerini müthiş öldürücü olan silahların satılmasına sınırlama konması, kimlik denetimlerinin daha sıkı yapılması, terörden arananlara silah satılmamasının sağlanması gibi tedbirlerin alınmasına razı edemiyor.
Dolayısıyla bireysel ya da örgütlü olarak ABD’de bir katliam yapma niyetiniz varsa bunu gerçekleştirmek için gerekli silahı bulmanız hiç zor değil. Keyifle onlarca insanı, becerebilirseniz daha fazlasını katledebilirsiniz. Bunlar sinemada film izlemeye gidenler, anaokulu öğrencileri ya da son örnekteki gibi felekten gece çalmaya gitmiş eşcinseller olabilir.
Katilin kimliği ve IŞİD’e bağlılığını ilan etmesi ardından da cani örgütün eylemi sahiplenmesi nedeniyle terör bağlantısı ön plana çıkmış olsa da gelen bilgiler Omar Metin’in hayli sorunlu birisi olduğunu gösteriyor. Ortaya çıkan bilgilere göre, Omar katliamı yaptığı eşcinsel kulübüne en az 12 kez gitmiş. Bazen kafayı bularak bağırıp çağırmış. Daha önemlisi internetten eşcinsel partner bulmak isteyenlerin popüler çöpçatanlık sitesi Jack’d üzerinden arkadaşlıklar kurmuş. Hatta bunlardan birisini katliamı gerçekleştirmeden önce aramış ve buluşmayı teklif etmiş.
Babasının, “İki erkeği öpüşürken gördü, çok sinirlendi” dediği, 2 eşini de fena halde dövdüğü anlaşılan, bir işte barınamayan Omar’ın eşcinsel ilişkisi olmadıysa bile, bu verilerden böyle bir cinsel eğilimi olabileceği ihtimali ortaya çıkıyor. Bu durumda katliam, başkalarının hayatı üzerinden kendi derdinden, ikilemlerinden, bunalımından kaçmak için yapılmış olabilir. O zaman da böylesi dengesiz bir adamın kolayca en öldürücü silahları alabilmesini sağlayan silah lobisi NRA ve onun destekçileri, bu katliamın suç ortağıdır. Katilin camiye giden bir Müslüman olması ve telefonda IŞİD’e bağlılığını ilan etmesi, elbette büyük bir infial yarattı. Metin’in çalışma arkadaşlarına, birbirlerinin antitezi olan El Kaide ve Hizbullah’ın ikisiyle de bağları olduğunu söylediği anlaşılıyor. Kafası belli ki epey karışık. IŞİD’e bağlılık ilanının bir gerçeği ortaya koymaktan çok, yapılan katliamın asıl anlamını örtmek için düşünülmüş bir hamle olması ihtimali çok yüksek. Nitekim Başkan Obama, “eldeki verilere göre, bu katliamın bir ‘yalnız kurt’ işi olduğunu” söyledi.
Ne var ki IŞİD bağlantısının ilanı ve örgütün bu eylemi Paris katliamlarıyla paralellik kurduracak şekilde sahiplenmesi, ABD’de bir Müslüman karşıtı dalga oluşturmak isteyenlere, özellikle Cumhuriyetçilerin başkan adayı Amerika’daki ırkçı/yabancı düşmanı damarı iyice azdırmaya çalışan Trump’a müthiş bir koz verdi. Trump bu olay üzerine, nefret siyasetinin söylemlerini derhal harekete geçirdi. Başkan Obama’yı neredeyse vatana ihanetle suçlayarak istifasını talep etti. Müslümanların ülkeye girmesinin yasaklanması talebini yineledi.
Orlando’da yaşanan olayın cesameti ve korkunçluğu, Trump’un temsil ettiği, başka ülkelerde de giderek azan nefret siyasetinin korkunçluğunu gözden kaçırtmamalıdır.