Asıl bela
Televizyon görüntüleri açısından çok cazip bir şiddet kaynağı olsa da dünyanın en tehlikeli yeri Ortadoğu değil. Ortadoğu’nun halkları bölgesel ve küresel güçlerin rekabetleri ve müdahaleleri kadar kendi seçkinlerinin umursamazlığı, dar çıkarları ve ortalığı kasıp kavuran şiddete tapınma halinin getirdiği çaresizlikle boğuşuyor. Bu nedenle de en az bir nesil daha geleceğini kaybetmiş olacak bu bölgede.
Dünyanın tümünü ateşe atacak asıl büyük sorunlar Türkiye’den epeyce uzakta, Asya’nın doğusunda pişiyor. Üstelik Doğu Asya dünyanın en hızla gelişen, refahı hızla yükselen bölgesi. Oralardaki bir sorunun (Tayvan, Kuzey Kore, Güney Çin Denizi) bir krize dönüşmesi halinde olaylar kısa sürede çığırından çıkma istidadı taşıyor. Bunların arasında en acil gibi görüneni, kontrolü güç bir megalomanyak tarafından yönetilen Kuzey Kore’nin durumu ve hızla ilerleyen nükleer silah ile uzun menzilli füze üretme programları.
Türkiye’nin tarihinde Kore’nin küçümsenmemesi gereken bir yeri var. Kore şehitleri ve gazileri bir şekilde toplumsal belleğe kazınmıştır. Türkiye’nin savunmasına koştuğu Güney Kore ayrıca hem dünyanın ekonomik devlerinden birisi hem de burada büyük yatırımları var.
PYONGYANG TEHDİDİ
Kuzey Kore’nin dünyada Çin’den başka dostu yok. Buna da pek dostluk denemez herhalde. Pekin’in asıl derdi Kore yarımadasının Güney’in hâkimiyetine geçmemesi. Bu nedenle Kuzey Kore’nin yönetici hanedanına, şimdi de son lider Kim Jong Un’a destek veriyor. Bu türlü ilişkilerde sıkça görüldüğü gibi Kuzey Kore, Çin’in her dediğini dinlemiyor ve hareketleriyle Çin’in başını derde sokacak hamleler de yapıyor.
Dünya ile kedi ile fare gibi oynamayı beceren en kapalı rejim, ABD ile Başkan Bill Clinton döneminde imzaladığı anlaş- maya uymayarak silah üretmişti. O günden beri de hareketleri öngörülemeyen bir büyük bela olarak Güney Kore’yi, Japonya’yı tehdit ediyor. Giderek menzili uzayan füzeleriyle Japonya’yı vurma kapasitesine erişiyor. Yakın zamanda ABD’nin Batı yakasındaki büyük şehirleri vuracak kapasiteye ulaşmasından korkuluyor. ABD’nin Batı kıyılarını vurabilecek füzeler elbette Avrupa’yı da vurabilir demektir. Dolayısıyla bu sadece ABD’nin veya Japonya’nın değil dünyanın derdi olarak tıpkı bir tümör gibi büyüyor.
ASYA SAVAŞI MUHTEMEL
Obama’nın görevi devrederken Trump’a gündemdeki en acil ve tehlikeli dosyanın Kuzey Kore olduğunu söylediği biliniyor. Şaşılacak şekilde Trump da bu uyarıyı ciddiye almış ve konuyla ilgili bir rapor ısmarlamış. Trump Kuzey Kore’nin ABD’yi vurma kapasitesini elde etmesine izin vermeyeceğini söyledi. Bu durumda Pentagon’da Kuzey Kore’nin füze programına yönelik çeşitli savaş senaryoları da hazırlanmış.
Ancak eğer ABD Kuzey Kore’yi vurmaya kalkarsa ya Kuzey Kore rejimi çöker ya da rejim Güney’e saldırarak ikinci bir Kore savaşı başlatabilir. Her iki halde de ABD ve Çin muhtemelen savaş meydanında karşı karşıya gelir. Diğer senaryolarda da savaş ihtimali hayli yüksek çıkıyor. Hafta sonu Financial Times Gazetesi’ne verdiği mülakatta Trump, “Eğer Çin, Kuzey Kore meselesini çözmezse biz çözeceğiz. Bu kadar söylüyorum” deyiverdi. Bu hafta Trump ve Şi Cinping buluştuklarında ticaret konusundaki müzakerelerin yanında en önemli gündem maddesi herhalde bu olacaktır.
Uluslararası ilişkilerde en zor dönem yeni bir gücün yükseldiği ve kendine yer açmaya çalıştığı dönemdir. Birinci Dünya Savaşı’na da yapısal açıdan Almanya’nın yükselişine sistem içinde imkân tanınmamasının yol açtığı düşünülür.
Çin kaçınılmaz olarak güçlenip kendine yer aradığına göre ve bugünkü lideri Şi ülkesini Asya’nın hâkimi olarak görüyor ve muhtemelen burada ABD’ye yer olmadığını da düşünüyor. Kısacası Kuzey Kore’deki dengesiz “ulu lider” bir şekilde dengelenemez ya da durdurulamazsa dünyayı ateşe atabilecek potansiyele sahip.