Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE’nin dünya ekonomisindeki payı yaklaşık yüzde 1’dir. Tüm dünyanın ihtiyaç duyduğu, vazgeçilemez bir doğal kaynağı veya madeni yoktur. Dünya teknoloji üretimine katkısı da sınırlıdır. Kısacası dünya ekonomisi üzerinde Türkiye’nin etkisi bu yüzde 1’in çok üzerine çıkamaz. Ancak Türkiye’nin sağlıklı işleyen bir ekonomiye, gelecek dönemde ülkeyi taşıyabilecek insan kaynaklarını yetiştirecek bir zihniyet kalıbına, eğitim yapısına ve hayat felsefesine sahip olması gereklidir.

        Bu gereklilik hem ekonomide üreteceği değeri artırmak hem de dünya siyasetinde ekonomik gücünün üzerinde bir etki yapabilmesi, dış baskılara veya kontrolü dışındaki ekonomik gelişmelere direnebilmesi açısından şarttır.

        Stratejik ya da jeopolitik önemi, ekonomik büyüklük gibi ölçmek mümkün değildir. Kuşku yok ki Türkiye dünyanın en değerli topraklarından ve konumlarından birisine sahiptir. Bu konumun sağladığı eşsiz stratejik rant imkânlarından da uzun zamandır yararlanmıştır, yararlanmaya da devam etmektedir. Bu coğrafya aynı zamanda Türkiye’nin önüne önemli ekonomik fırsatlar da çıkarmaktadır.

        Bunların başlıcası, enerji ulaşım yollarının kesiştiği bir yer olmaktır. Ancak enerjinin taşındığı ve belki de dağıtıldığı alan olmak kendi başına yeterli değildir. Türkiye aynı zamanda önümüzdeki dönemde hızla ilerlemesi beklenen, daha şimdiden dünyanın en geniş ticaret alanını oluşturan Avrupa+Asya (Avrasya) entegrasyonunda ticaret, ulaşım, yatırım, nüfus akışları yoluyla katkı yapabilecek konumda bir ülkedir. Bu entegrasyona katkıda bulunduğu ve nitelikli işgücüyle yüksek katma değerli üretim yapabildiği ölçüde de hem değeri hem önemi artacaktır.

        Stratejik açıdan da Türkiye bugünlerde yeni jeopolitik dengelerin kurulduğu bir dönemde önde gelen güçlerin yanlarına almak isteyecekleri bir ülkedir. Coğrafya yalnızca rant yaratmamakta, daha önce yapılan tercihlerin şekillendirdiği NATO gibi kurumsal bağlantılar da Türkiye’ye gücünü artırma imkânları sağlamaktadır ya da sağlaması gerekir.

        Soğuk Savaş sonrası dönemde coğrafi konumu, kurumsal aidiyetleri ve iç düzenindeki yeni açılımlar nedeniyle Türkiye bir hayli ön plana çıkmıştı. Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle ortaya çıkan Orta Asya alanı ve buradaki enerji kaynaklarına yakınlık, ülkenin profilini bir hayli yükseltmişti. Gerçi Soğuk Savaş’ın bitmesiyle birlikte Türkiye, Batı ittifakı içindeki yeri konusunda da giderek ikircikli bir tutum almaya başlamıştı.

        1990’larda Avrupa entegrasyonundan dışlanması, PKK ile savaşta müttefiklerinden yeterli desteği görmediğine inanması ve nesnel olarak Soğuk Savaş ertesinde kendine özgü bir rotaya da sahip olmak istemesi, stratejik arayışları körüklemişti. Ancak Batı’nın kurumsal yapılanmasından çıkmak seçenek değildi.

        YENİ YOL/AVRASYACILIK

        AB projesinin en azından bugün için çökmüş olması, Türkiye ile Batı ittifakı lideri ABD’nin özellikle Ortadoğu söz konusu olduğunda bir türlü ortak payda yakalayamamaları, Batı ile ilişkileri en hafif deyimiyle kırılgan hale getirdi. Ne var ki Osmanlı döneminden itibaren yapılmış bir tercihten vazgeçmek bir hayli zor olduğundan anti Batıcı görüşler ve arayışlar da radikal bir kopmayı göze alamamışlardı. Kaldı ki ülkenin ekonomik gerçekleri, refahının bağlı olduğu bölgeler bir kopuşu riskli ve akılsız kılıyordu.

        Bu kısıtlar içinde denenen Ortadoğu liderliği projesi, projenin ideolojik katılığı, gerçek dışı unsurları ve kötü yönetimiyle çöktü. Devletlerin yıkıldığı, mezhep kimliğinin jeopolitik güç mücadelelerinin ideolojik yakıtı haline geldiği bir bölgenin liderliğine üstelik artan bir mezhepsel kimlikle soyunmak bekleneceği gibi Türkiye’yi ofsaytta bıraktı. Suriye iç savaşında izlenen siyasetin zararı buydu. Ne var ki, hem bölgenin önemi hem de Türkiye’nin coğrafi değeri bu başarısızlığa ve kötü dış politika üretimine rağmen tüm ilgili güçlerin Ankara ile birlikte hareket etme, onun desteğini sağlama taleplerini azaltmadı.

        Dış politikadaki yeni yol/yön Avrasyacı- lık veya diğer seçenekler bu parametreler içinde değerlendirilerek bulunacaktır.

        Diğer Yazılar