ABD'de kritik eylül
YILIN en güzel ayında kuzey yarıkürede bütün ülkeler tatili bitirip işbaşına geçiyor. ABD’de yarın Emek Günü’dür ve yazın bitişini simgeler. 5 Eylül’den itibaren ülkenin siyaseti muhtemelen ciddi çalkantılar yaratacak gelişmelere tanık olacak. Söz konusu ülke ABD olduğu için de orada yaşanacak siyasi gelişmeler tüm dünyada yankı bulacak, olmadık yerleri etkileyecek.
Telefonunda internet erişimi olmayan, dizüstü bilgisayarı kullanmayan, ülkesi ve dünya hakkındaki bilgilerini (elinin altındaki tüm istihbarat imkânlarına rağmen) ve görüşlerini sağcı Fox News haber kanalından alan Amerikan Başkanı’nın desteği olabilecek en düşük noktalara ilerliyor. Ancak kendisine oy verenlerin güveni hâlâ sarsılmış değil. Bu durumda kendi siyasi konumunu sağlama almak için Donald Trump dümeni iyice uçlara kırarak beyaz milliyetçilerin gündemine ve söylemine sonuna kadar sahip çıkmaya karar verdi. Türkiye’de pek yankı bulmayan Arizona’nın Phoenix kentinin hapisteki eski ırkçı şerifini affetmesi, bu yolda verdiği en güçlü mesajlardan birisiydi.
Trump kendi kabinesindeki aklı başında kişilerle de giderek artan bir gerginlik yaşıyor. Dışişleri Bakanı Tillerson, Amerikan değerlerine bağlılığını anlattığı bir televizyon programında Başkan’ın ırkçı saldırılar ardından söyledikleri kendisine hatırlatıldığında “Başkan kendi adına konuşur” diyerek Trump’ın otoritesini reddetti. Ortalığa çekidüzen vermesi için Beyaz Saray amirliğine getirilen John Kelly ile Trump arasında kara bulutların dolaştığı, Kelly’nin herkesin önünde sigaya çekildikten sonra bir daha böyle bir şeye izin vermeyeceğini söylediği biliniyor.
Buna karşılık, Trump yönetiminde fakirlerin, güçsüzlerin, tüketicilerin hakları bürokratik kararlarla hızla tırpanlanıyor, çevreye yönelik saldırı hız kazanıyor. Denetim ve düzenlemeyi sağlayan kurallar birbiri ardına devreden çıkarılıyor. Adalet Bakanlığı sağ gündemin uygulayıcısı haline geliyor. Siyaseten Trump’ın henüz gözle görülür bir başarısı yok ancak, söylemi ve yaptıklarıyla Amerikan toplumundaki kutuplaşmayı derinleştiriyor, öfkeleri biliyor ve güvenlik güçlerinin rahatça şiddet kullanmasına yeşil ışık yakarak hâlâ kabuk bağlamamış bazı yaraları da kaşıyor.
Sekiz aylık iktidarı sırasında tek bir önemli yasa geçirmeyi başaramayan Başkan ile seçildiği partinin kontrolündeki Temsilciler Meclisi ve Senato liderlikleri arasında da kan davasını andıran bir gerginlik var. Tarafların birbirilerine hiç de sevgiyle yaklaşmadıkları biliniyor. Buna karşılık iki taraf arasında ilginç ve olayların seyrini sürprize açık halde bırakan bir dehşet dengesi de var. Kongre aslında Başkan’ın ipini elinde tutuyor.
Özel savcının elindeki bulgularla Trump ve başta ailesi ve yakınındaki diğer kişilerin Rusya ile ilişkilerinde yasa dışı unsurlar bulunması ihtimali güçlü. Bu durumda Kongre, Başkan’ı görevden alabilir. Gerçi Trump kendisi dahil herkesi affetme yetkisi olduğunu söyleyerek varılacak hukuki sonuçları tanımaya yanaşmayacağını ya da doğru olanı yapmayacağını da baştan ilan etti.
Trump siyaseten zayıfladıkça tabanına daha fazla yaslanmaya başlıyor. Bu taban Trump’a yönelik her suçlamayı bir komplonun parçası olarak görmeye, seçkinlere yönelik öfkesini yanardağ gibi püskürtmeye her an hazır. Bu durumda da Kongre üyelerinden Trump’a fazla karşı çıkanların 2018 ara seçimlerinde sandalyelerini korumaları zorlaşıyor. O nedenle Kongre’deki Cumhuriyetçi liderlik en kötü olaylarda bile sesini çıkarmıyor. Açıktan kavgaya girişmemeye çalışıyor.
5 Eylül’den itibaren üç önemli konu gündeme gelecek. Birincisi bütçe; ikincisi ABD borç tavanının yükseltilip yükseltilmeyeceği; üçüncüsü Meksika sınırına yapılacak duvar için ödenek ayrılması. Bütçe meselesi geçici olarak idare edilebilir. Ama anlaşmaya varılamazsa federal devletin daha önce yaşandığı gibi kepenk indirmesi mümkün. Borç tavanı konusunda Cumhuriyetçi Parti’nin aşırı sağcıları refah devletini küçültecek kalıcı kararlar alınmazsa oy vermeyecekleri tehdidini savuruyorlar. Dediklerini yaptıracak güce sahipler.
Son olarak da Trump, duvar için ödenek konmazsa geçici bütçeyi de onaylamayacağı tehdidini savurdu.
Heyecanlı aylar dünyayı bekliyor.