Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son haftanın iki gelişmesi, yani Kerkük’ün ve 2014’te alınan tartışmalı bölgedeki toprakların Kürtlerin denetiminden tekrar Bağdat’ın kontrolüne geçmesi ve IŞİD’in Rakka’dan temizlenmesi üzerine 2003 Irak işgali, Arap isyanları, IŞİD’in meydan okumasıyla tanımlanmış bir dönemin dinamikleri değişiyor. Bu iki gelişmenin gösterdiği, gerek uluslararası sistemin büyük devletlerinin gerekse Ortadoğu’daki her biri diğeriyle kanlı bıçaklı devletlerin sınırlarda bir değişiklik olmasına izin vermeyecekleridir.

        Sonuçta, IŞİD’i El Kaide’den ayıran ve müthiş bir şiddetle üzerine gidilmesine yol açan en önemli özelliği geniş bir toprak parçasını işgal edip sınırları silerek bir devletleşme teşebbüsünde bulunmasıydı. İdeolojisi, cazibesi, bölgenin ve Afrika’nın çeşitli alanlarındaki uzantılarının varlığı devam edecekse de Rakka’nın düşmesi, Deyrizor’un düşmesinin eli kulağında olmasıyla İslam devleti teşebbüsü sona erdirildi. Bölgenin siyasi haritasına yönelik bu büyük meydan okuma hüsranla sonuçlandı.

        Kerkük’ün Bağdat tarafından geri alınmasının tam hikâyesi, burada konuşlanan peşmergelerin bir kısmının daha Irak ordusu ufukta gözükmeden zaten şehri terk etmesi, diğerlerinin savaşmamayı seçmesinin nedenleri önümüzdeki günlerde iyice anlaşılacaktır. Arka planda ne tür pazarlıklar yapıldığı hakkındaki bilgiler ortaya dökülecektir.

        Bu aşamada açıkça ortaya çıkan Kürtlerin kendi devletlerine sahip olma özlemlerinin bir kez daha ve muhtemelen uzunca bir süre hayata geçirilemeyecek şekilde sona ermesidir. Kürtlerin devletleşmek için gereken birliğe, kurumsal işlevselliğe ve referandum sonrasındaki gelişmelerin gösterdiği gibi gerçekçi bir stratejik okumaya sahip olmadıkları anlaşıldı. İsrail dışındaki bölgesel güçlerin ya da büyük devletlerin desteği olmadan referanduma gitmenin maliyeti bu nedenle yüksek çıktı. Daha ötesinde partilerin/ailelerin içindeki çekişmeler, çatışmalar da su yüzüne çıktı.

        Ancak bu hayallerin hüsranla sonuçlanmasında Kürtlerin kurdukları siyasi yapıdaki aksaklıklar, hatalar, düşmanlıklar kadar gene gerek uluslararası devletler sisteminin gerekse bölgesel güçlerin vetosu belirleyici oldu. Bu şekilde, dünyanın ve bölgenin bugünkü halinde Irak Kürtlerine “kendi kaderini tayin hakkı”na sahip oldukları ancak devletleşmelerinin uygun bulunmadığı söylendi. ABD’nin buradaki referandum karşıtı tavrının, Irak merkezi hükümetini ve Başbakan Ebadi’yi İran’a karşı güçlendirme arzusunun belirleyici olduğu da ortada.

        Aslında, emekli bir büyükelçimizin bilgi, deneyim ve birikiminden beklenmeyecek bir sığlıkla yazdığı ve Türkiye’de neredeyse herkesin iman edercesine inandığı bir önermenin yanlışlığı da bu vesileyle ortaya çıktı. Büyükelçimize göre, “Bağımsızlığı kim destekliyor? Görünürde sadece İsrail var. Ancak İsrail’in arkasında hiç şüphe yok ki ABD bulunuyor. ABD’nin yeşil ışığı olmadan İsrail’in sahneye çıkması mümkün değildir”. Meğerse mümkünmüş. ABD, kendisi açısından daha önemli öncelikler olduğuna inandığından bölgede sınırların değişmesine gerçekten karşıymış. Bu örnekten de anlaşılabileceği gibi Türkiye’de analiz yapanların eski şablonlardan ve daha da önemlisi önyargılardan ve saplantılardan uzaklaşarak bölgeye ve gelişmelere bakmaları giderek daha elzem hale geliyor.

        Şimdi gündemdeki soru Suriye Kürtlerinin geleceğinin nasıl şekilleneceğidir. PYD/YPG’nin, IŞİD’in yenilmesinde belirleyici bir rol oynadıkları malum. ABD’nin, Türkiye ile ilişkilerinin zehirlenmesi pahasına verdiği destek de ortada. Bundan sonrasında ABD’nin PYD/YPG’ye arka çıkmaya devam edip etmeyeceği bir ölçüde Suriye’de kalıp kalmayacağına bağlı olacaktır. Ancak PYD’nin bir hamisi de Astana sürecinde Türkiye’nin işbirliği yaptığı Rusya’dır.

        Suriye yeniden yapılanır, Irak’ın geleceğinde ABD-İran rekabeti ve bazı Şii gruplarla ilişki kurmaya başlayan Suudi Arabistan’ın varlığı hissedilirken, Ankara’nın izleyeceği siyasetin tüm bu unsurları dikkate alması gerekecektir.

        Diğer Yazılar