Siyasetçiler ve sınıf savaşları
BAŞKAN Trump’ın ve Cumhuriyetçilerin “vergi reformu” kanunu, yangından mal kaçırırcasına, komisyonlar toplanmadan, Kongre’de uzmanlar dinlenmeden hem Temsilciler Meclisi’nden hem de son hali çoğunlukça görülmeden Senato’dan geçti. Bundan sonraki aşamada Meclis ile Senato’nun geçirdiği kanunlar arasındaki farkları kaldıracak bir komisyon çalışmasıyla kanun “Nihayet bir yasal başarım oldu” diyebilmek için kıvranan Başkan Trump’ın önüne gelecek. Muhtemelen Amerikan borsası patlar, dolar yükselir. Ancak bu vergi kanununu geçirerek Amerikan yasama organı ABD hegemonyasının sonunu hızlandıracak bir adım da atmış oldu.
Cumhuriyetçiler sınıfsal bir cihat hırsıyla hareket ettiler. Ülkenin gelir dağılımında en tepede bulunanları kollayan, şirketlere müthiş avantajlar sağlayan maddeleri gözlerini kırpmadan yalan söyleyerek, orta sınıfı ihya edecek değişiklikler diye sundular. “Orta sınıflara yönelik” dedikleri kanunda, bu sınıflara tanınan vergi indirimleri 2025 yılında devreden çıkacakken, şirketlerin ve zenginlerinki kalıcı.
Bugüne dek sürekli bütçe açıklarından şikâyet eden Cumhuriyetçi siyasetçiler 1.5 trilyon dolarlık kesintinin, yaratacağı büyüme ile kendi kendini ödeyeceğine dair kendilerinden başka kimsenin inanmadığı, rakamlarla çürüttüğü bir iddiayı savundu. Tüm güvenilir kaynaklar, bu vergi indiriminin ABD borcuna önümüzdeki 10 yılda en az 1 trilyon dolar daha ekleyeceğinde hemfikir. Bu durumda 1980-2014 arasında Amerika’da ortalama gelir yüzde 1.5 civarında artarken, gelirleri 2.5 kat artan yüzde 1, 3.5 kat artan yüzde 0.1, 4.5 kat artan yüzde 0.01 ve 6 kat artan yüzde 0.001’lik kesimlere biraz daha kaynak aktarılmış olacak.
‘AMAN FAKİRLER KORUNMASIN’
Senato’dan geçen kanunda, “Sakın ha memlekette mahvedilmedik doğa parçası kalmasın” diye Alaska’daki Ulusal Yabani Hayat Sığınağı petrol ve gaz aramasına açıldı. Bir türlü iptal edilemeyen sağlık sigortasına da darbe vurarak, “Aman fakirler ve zayıflar korunmasın” hıncıyla 13 milyon Amerikan vatandaşının sağlık sigortasından mahrum kalmasına yol açacak bir değişikliği vergi yasasına eklediler.
Amerikan iş çevrelerinin ve zenginlerinin bir kısmı “Vergimizi düşürmeyin” kampanyası açarken, doymak bilmeyen ve nihai amaçları refah devletini tek kırıntısı kalmayacak şekilde devreden çıkarmak olan muhterisler baskıyı en yüksek düzeyde tuttu. Onların 1970’lerin ortalarından itibaren gayet sistematik şekilde Amerikan refah devletine karşı çok kanaldan açtıkları savaşın hikâyesini yarınki yazıda özetlemeye çalışacağım. Ancak federal devleti savunma dışında hiçbir konuda para harcamayacak hale getirme hedeflerinde bir merhale daha aştıklarına kuşku yok.
Financial Times gazetesi yazarı Martin Wolf’un, yasa henüz Kongre’den geçmeden yazdığı yazısında vurguladığı gibi, “Bu yasa geçerse, ABD iç politikasındaki gerginlik daha da beter hale gelecektir. Latin Amerika düzeyinde eşitsizlik, Latin Amerika siyasetine götürür. BIr zamanlar bildiğimiz ABD akıl almaz ve görünürde sınırsız bir para hırsı girdabında boğuluyor. Artık hepimiz bunun mutsuz sonuçlarıyla yaşamak zorundayız”.
TRUMPÇILIK KARANLIĞI
Cumhuriyetçi Parti kendi vatandaşına, zayıf insanına hınçla, onları ezme, tamamen güçsüzleştirme ve ekonomik dalgalar karşısında çaresiz bırakma azmiyle saldıran bir parti. Bu partinin adayı Trump ise okkanın altına en fazla gitmiş ve daha da gidecek sınıfların kritik eyaletlerdeki oyunu alarak başkan seçilmişti. Bundan böyle o seçmenlerine ırkçılık, nefret ve kendileri gibi olmayan herkese yönelik düşmanlıktan ve belki de savaştan başka vereceği hiçbir şey de kalmamıştır. Ayrıca, bu kanun da çıktıktan sonra kendisine artık pek ihtiyacı kalmayan Cumhuriyetçi Parti seçkinlerinin Trump’ı Rusya ilişkileri nedeniyle aslanların önüne atma ihtimali de yabana atılmamalıdır.
2018 Kongre seçimleri ve ardından gelecek 2020 başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti radikal bir gündemle ortaya çıkmadığı, düşünsel ve örgütsel bir atağa kalkmadığı takdirde Amerikan demokrasisi giderek, Trump kendisi ortada olsa da olmasa da, Trumpçılık karanlığına daha fazla gömülecektir.