Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        - PARİS -

        CEZAYİR kökenli Müslüman bir eğitimci yazar, Yahudi örgütünün 2. Başkanı, bir de iktidar milletvekili birlikte çalıştı...

        Ve Fransa, Avrupa’ya yayılması arzusuyla, “sosyal medya ve internet üzerindeki nefret söylemi dolu, ırkçı, antisemit ve anti Müslüman, anti LGBT yayınlar” a karşı (yeni bir) seferberlik başlattı:

        1. Nefret söylemi barındıran içerikleri 24 saatte silmeyen sosyal medya mecralarına ağır para cezası (Almanya gibi).

        2. Sürekli nefret dili kullanan sosyal medya hesaplarının kapatılması.

        3. Tartışma forumlarında, “siber araştırma” yürüten “gizli ajanlar”.

        4. Okullar için ulusal çapta bir acil müdahale birimi.

        5. İnternet üzerinde bir birimle, bu tür şikâyetlerin etkin değerlendirilmesi, yargının da dikkate alabilmesi.

        6. Polis, jandarma, yargı mensuplarına etnik veya dinsel ayrımcılığa karşı yoğun eğitim.

        HEDEF SİSTEM

        Başbakan Philippe bu seferberliği duyurmak için “Ulusal Göç Tarihi Müzesi”ni seçmişti.

        Hedef olarak da “Bir maçın videosunu korsan yayınlara hemen müdahale edip yayından kaldırtan ama nefret yayınlarına göz yuman sistem”i seçti:

        “Beni kızdıran şey, bir maçın korsan videosunun antisemit yayından daha çabuk yok edilebilmesi. Bir futbol liginin Fransa hükümetinden daha başarılı olması skandaldır. Kimse beni sosyal medyanın Fransa toprağı olmadığına inandıramaz. Fransa’da yayınlanan ve yayılan her şey Fransa toprağındadır ve Cumhuriyet kanunlarına uymak zorundadır.”

        CELINE’İN YAZILARI

        10 gün önce Cumhurbaşkanı Macron, Louvre’da Yahudi örgütleri toplantısında, 1000 davetli önünde bu seferberliği “Hedefimiz Avrupa çapında nefret söylemiyle mücadele” diye ilan etmişti.

        Aynı toplantıda, (yazarın kimliğinden bağımsız alırsak, bana göre de çok iyi) romanları Türkçe’ye de çevrilen yazar Celine’in “antisemit yazıları”nın Gallimard Yayınevi’nce yeniden yayınlanmasından vazgeçilme kararı da tartışılmış, Macron “Tartışma iyi oldu. Ama bizim ülkemizde yayınevlerine şunu bunu yasakla diyecek türden bir hafıza, hatıra ve ahlak polisliği yoktur” demişti.

        SÜREK AVI TEHLİKESİ

        Bu seferberlik arkasında, “sözlü şiddet” kavramı yatıyor; “fiili şiddeti de davet eden sözlü şiddet”.

        Bakanlıklar arası birim Dilcrah, yetişebildiği kadar, Facebook, Twitter, Youtube üzerinde nefret söylemi dolu içeriklerle mücadele ediyor. Amaç, “terörist ve pedopornografik içerikler”le mücadele gibi, nefret söylemine karşı da daha yoğun tedbir.

        Fransa, Almanya’nın attığı yeni adımları, sosyal medya mecralarına 50 milyon Euro’ya kadar ceza verilebilmesini örnek alıyor ancak tüm tereddüt yine “ifade özgürlüğünün nerede başlayıp nerede bittiği”ne dair ilkelerde.

        Bir sorun da, bireysel şikâyet sisteminin yargıyı ne kadar boğabileceğine, meşru şikâyetler yanında “sürek avları”na yol açıp açmayacağında.

        Demokrasinin, tabii öyle bir derdiniz varsa, paradoksu zaten hak ve özgürlükleri korumak ile özgürlüklere, haklara, kimliklere serbestçe saldırıları bertaraf etmek arasında değil mi?

        Düşünce, ifade, basın özgürlüklerini sansür ve baskıdan korumak ama bunları yalan, nefret, hedef gösterme ve özgürlüklere saldırı sahası getirenlerle mücadele yani?

        Tersi değil!

        Diğer Yazılar