Yeni bir 'emperyalist didişme' çağı!
- PARİS -
BATI dünyası, sadece “solcular” değil, “sermayeciler” de son yıllarda yeniden “Kapital” ve yazarını keşfediyor; Karl Marx’ı. Bu yıl 200’üncü doğum gününde yeniden doğdu.
Ama sıra belki Lenin’e de geliyor; birine “Kapitalizmin köklü eleştirmeni” olarak itibara karşı, ötekine “Kapitalizme karşı ‘totaliter’ kökten devrim” tepkisine rağmen.
Çünkü ikincide de, “Emperyalizm eleştirisi... Emperyalist güçlerin çelişki, çatışması” üstüne bir teori var.
Tam da bu zamanda:
ABD ile Avrupa çelişkisi ve ekonomiksiyasi çatışması; beraberinde Çin ve Rusya’yı da daha büyük aktör yaparak gündemdeyken. İran, Türkiye gibi bölgesel aktörleri de sahnede tutarak.
*
Esasen Lenin, çok sayıda öncü ve kimi Marksist bile olmayan, bazılarını notlarında küçümsediği kaynağa dayanarak geliştirmişti teorisini. Kitabını, çelişki ne kelime, dünya savaşı patlamışken yazdı. Kanıt ortadaydı: “Emperyalistler çatışmaya mecbur”du; “maksat ve marifet, milliyetçiliklere hapsolmadan oradan devrimler çıkarmak”tı.
Teorisi özellikle “reformist” ve bir kitaba koyduğu isimle “Dönek Kautsky”ye cevaptı: Çek-Avusturyalı “Marksist, antibolşevik” Kautsky, bütün büyük güçlerin birleşeceği bir “ultra emperyalizm” öngörüyordu:
Sonradan IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü mesela!
Lenin ise emperyalist ülkelerin güç dengelerindeki değişimden ötürü bunun mümkün olamayacağını söylüyordu:
Dünya savaşları, Almanya ve Japonya’nın “pay alma” savaşları ve sindirilmeleri... İşte bugünkü ABD-AB çelişkileri; Trump’ın ticaret vergileri, İran anlaşmasını terk edip ambargoya dönüşü, Avrupa’nın Çin ve Rusya ile de yakın temasla, her ikisine de karşı çıkışı mesela.
*
Elbet olan biten sadece Marx, Kautsky veya Lenin üzerinden açıklanamaz.
Ancak kapitalizmin bir “iç sıkıntısı”, finans kapital hükümdarlığı ve “kapitalizmin son aşaması” denmiş emperyalizmin bir “dış sıkıntısı” olduğu açık.
O yüzden en sert eleştirmenlerinin de yeniden doğması kaçınılmaz oluyor.
İşte Trump’la birlikte ABD’nin sistemin ortasına koyduğu bombalar:
1. Çelik ve alüminyum vergileri başta olmak üzere AB, Rusya ve Çin’e ticari yumruklar.
2. İran anlaşmasından çıkış, ambargonun yeniden tesisi ve başta AB, ABD işçilik ve parçasını kullanan yabancı şirketler; tüm dünyayı bu ambargoya uymaya davet, daha ötesi tehdit.
3. AB, Rusya ve Çin’in karşı çıkışına rağmen, Kudüs’te büyükelçilik.
4. Başta Kudüs meselesi olmak üzere, AB’nin içine de bomba: Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Macaristan gibi hem Kudüs’te ABD (ve İsrail) müttefikleri yaratmak; hem de onları AB’de özellikle “mülteci düşmanlığı”yla sorun yaratan, “illiberal demokrasiler” olarak pohpohlamak.
5. Avrupa “yeni sağı”, hatta “yeni faşizmi” ile (AB’nin güçsüzleştirilmesi manasına da gelen) ittifaklar ve onların cesaretlendirilmesi: İtalya, Fransa, Hollanda, Danimarka vb.
*
Avrupa da, özellikle 3M, yani Merkel, Macron, (AB’den çıkmış) May iktidarları ile İran ambargosuna karşı tedbire yöneldi; AB, “Küba ambargosuna uymamak için çıkarılmış 1996 antiambargo kanunu”nu canlandırıyor. Bu hafta Merkel, Çin’de olacak; Macron Rusya’da. Merkel, Rusya’dan yeni döndü. Rusya ve Çin, Batı’dan boşalacak İran ticaretine iyice yerleşme peşinde. (İran’ın en büyük ticaret ortakları İtalya, Fransa, Almanya. Almanya’nın en büyük ticaret ilişkisi Çin’le. Rusya’nın Çin’den sonraki en büyük ticari ilişkisi Almanya ile.)
*
Lenin’in çok yararlandığı iki emperyalizm teorisyeni İngiliz Hobson ve Avusturyalı Hilferding’di. Biri “Emperyalizm”i, diğeri “Finans Kapital”i yazmıştı; savaştan da önce.
Ancak “çok zayıf” dediği 1904 yazımı bir tezde (Joseph Patouillet), Lapradelle ve Driault ile birlikte bu 3 Fransız’dan alıntılar not etmişti:
“ABD emperyalizmi ve Amerikanizm: Emperyalizm, ille savaş ve istila değil; ticaretin ele geçirilişi... ABD’ye karşı bir Avrupa Birleşik Devletleri. 2. Wilhelm’in, ısrarla önerdiği gümrük birliği. ABD emperyalizminin mutlu sonuçlarından biri belki de Avrupa devletleri arasında birlik olur.”
Tarih kimsenin öngördüğü gibi akmadı tam; ama her öngörü bir şeyler anlatıyor, düşünmeye davet ediyordu. Hâlâ da öyle!