Bir nükleer bir nükleere, gel beraber...
-PARİS-
İSRAİL’in İsrail’de yolsuzlukla suçlanan Başbakanı Netanyahu “Avrupa yolu”nu tuttu...
Çünkü bu dünyada bile tek ABD (bir de S.Arabistan) yetmiyor!
“İran’ın nasıl büyük nükleer (ve balistik ve her tür) tehlike olduğu”nu anlatıp az ikna için 3M’ye koştu:
Avrupa deyince zaten 3M; Merkel, Macron, May!
O da aynı bu öncelik sırasıyla gitti:
Önce tarihinde “Yahudi soykırımı” olan Almanya’ya; en son, işgal ettiği Filistin’de, “terör saldırıları”na maruz kaldığı siyonistlerin devlet kurmasını sonunda kabullenmiş İngiltere’ye.
Arada Paris, Cumhurbaşkanı Macron. Bu iki devletin de gizli tarihi vardı. O tarihin mevzuunu çok konuştular ama muhtemelen kendilerini değil, sadece İran’ı.
İSRAİL’İN NÜKLEERİ
Nükleer silaha sahip Fransa Cumhurbaşkanı ile İsrail Başbakanı, görüşmede kim bilir kaç kez “nükleer” kelimesi kullandı. Acaba hiç dillerinin ucuna geldi mi, tek kelime ettiler mi “nükleer”in öteki yüzü için?
Öteki yüzde, (elâleme nükleer nizam veren ABD’nin nükleer silahı siviller üstünde kullanmış tek devlet olmasının yanında) İsrail’in de yıllardır basbayağı nükleer silaha, atom bombasına sahip olması var çünkü. Üstelik her denetime kapalı.
Bunu en iyi bilenler Fransızlar. Sıradan vatandaş değil; Fransa devleti, arşiv ve sırları!
Macron, İran anlaşmasının devamını savunurken, “Eldeki tek şey, elde etmeyi umduğun iki şeyden iyidir” derken hiç yüzüne vurmuş mudur Netanyahu’nun, “Yahu sizin nükleer silahınız çoktan var” diye.
Beriki “Nereden biliyorsun?” dese...
Fransa-İsrail nükleer bombası işte orada!
BORÇLU HİSSETTİLER
70 küsur yıl önce. Fransa, sömürgesi Cezayir’de, “bağımsızlık savaşı”na karşı kan ter içinde. Mısır’da “millici” Nasır İsrail’e karşı savaşı kaybetmiş ama Süveyş’i millileştirmiş, İngiltere-Fransa-İsrail’in darbe operasyonunu atlatmış; Cezayir Kurtuluş Cephesi’ni destekliyor.
2. Dünya Savaşı’nda yenilen ama işgalden galip çıkan Fransa, yenildiği Vietnam’da ve yenileceği Cezayir’de kendi işgalini savunuyor. Ve İsrail ona “kıymetli bilgiler” sunmaya hazır.
Ayrıca iktidardakilerin, Fransa’nın bir kısmının Nazi işbirlikçisi olmasından, Yahudileri teslim etmesinden ötürü utancı var. İsrail’e borç hissediyorlar.
Tam 72 yıl önce bir şatoda, bildiğiniz Perrier maden suları patronu ev sahipliğinde, iki devlet istihbarat şefleri, genelkurmay başkanları, bürokratları toplanıyor. Moşe Dayan ile Şimon Peres orada.
Fransa’nın hevesle daldığı nükleer enerji ve silahlanmadan İsrail’e pay konuşuluyor. Fransa’nın nükleer soğutmada kullandığı kimi patent İsrail’in. Ekimde Sevres’de mutabakat: Gizli protokol, evrak yok, parlamento yok!
1957’de Dimona’da İsrail’in nükleer silah yolculuğu; Fransız mühendisler, işçiler, Alstom, Thomson gibi büyük şirketlerle başlıyor. Önce tekstil, sonra kimya fabrikası pozunda! Fas, Cezayir, Doğu Avrupa’dan Yahudi işçiler getiriliyor. Tek şart, komünist olmayacaklar!
İLK ATOM BOMBASI
Türkiye üzerinden uçurduğu, birini Sovyetler’de düşüreceği U2 casus uçaklarıyla CIA inşaatı fark ediyor.
Fransa’yı bir kez daha bataktan çıkarmak için göreve dönen De Gaulle’den İsrail nükleer rezaleti gizleniyor. Aylar sonra fark edip durdurulmasını istiyor. Şirketler ve derin devlet geçiştiriyor. Zaman kazanıyorlar. İnşaat bitiyor. 1960’ta Fransa’nın Sahra Çölü’nde ilk nükleer denemesinde İsrailliler de var. Sadece gözlemci değil, bilgi işlemci olarak da.
Aynı yıl İngiliz Daily Express, Nükleer Dimona haberini patlatıyor. İsrail parlamentosu bile şaşkın. Ben Gurion, “Ne olayım ki barışçı bir tesis” diyor. Fransa’da saygın Le Monde bile devleti kollamak için “Yeminle, bomba değil, araştırma tesisi” yazıyor.
1964’te Dimona tıkır tıkır. 1966’da siftah, ilk atom bombası. Sonra gelsin nükleer başlıklar vs.
Bugün de İran’ın henüz olmayan nükleer silahlarından şikâyet ve endişe!
Küçük not: Biliyorsunuz, Bayar-Menderes iktidarı Cezayir’in bağımsızlığını desteklememiş, hatta Fransa’ya kıyak çekimser oyuyla karşı çıkmıştı; biliyorsunuz. İncirlik’le birlikte Türkiye (hâlâ öyle) ABD nükleer silahlarına, kabaca atom bombalarına, konu komşuya karşı yataklık yapıyor!
TOP YUVARLAK
Macron sadece İran meselesinde değil, az konuştukları Filistin meselesinde de, ABD’nin Kudüs elçilik darbesini kastederek, “Siz bayram derken (Gazze’de) insanlar ölüyorsa, öyle bayram olmaz” dedi. Fransa’nın her köşesine yayılmış küçük gösterilerin sesi geliyor muydu, belli değil.
Ancak Filistinlilerin sesi Messi’ye, Arjantin milli takımına ulaştı; İsrail ile özel maçı iptal ettiler. Tabii atom çekirdek, top yuvarlak, hiç belli olmaz!