Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cumhurbaşkanı ve Başbakan “son maden kazasından sonra” da “Bu işin takipçisi olacaklarını” söylediler.

        Cumhurbaşkanı, “tedbir almayan işverenler”i suçladı.

        Başbakan da, aynen Torunlar’ın evlat öldüren asansöründen sonra dediği gibi, “Bizzat ben takip edeceğim” dedi.

        Bunlar ümit verici sözler.

        Zaman tanımak lazım.

        Çünkü ikisi de yeni seçildi!

        ***

        Yukarıdaki yazı formatını, “Evlat öldüren Torun asansörü” kısmı hariç, “Havuz Medyası”na bırakıyorum.

        Diledikleri gibi, kaynak belirtmeden kullanabilirler.

        Doğru mu? Doğru!

        ***

        Cumhurbaşkanı ile Başbakan herkesi bastırıp “muhalif” de oldular ya; 12’inci yılını bitiren iktidar, başkasıydı.

        Elbette zaten arsız, yüzsüz, hortumcu, 12 Eylülcü, 28 Şubatçı bir “sermaye düzeni” vardı ama, “Havuz piyasası”nı da sanki rahmetli babam kurdu!

        Herhangi bir iktidar mensubu, bir seçmen, Havuz’da vicdan kurutmamış bir gazeteci hiç merak ediyor mudur, “Yahu bu felaketlerde, patronlar matronlar neden hep bizimkilerle bi şekil yakın, kanka, havuzcu çıkıyor” diye.

        Öyle ya, inşaatta 32’inci kattan 10 işçi yere çakılıyor…

        Fotoğrafta Başbakan’ın çocukluk arkadaşı beyefendi.

        Öyle ya, Soma’da 301 işçi gömülüyor…

        Fotoğrafta, o madeni daha kısa süre önce övmüş Enerji Bakanı, “burası daha yeni denetlendi, sorun yoktu” diyen eski Başbakan, partiden şey olmuş müdür vesaire.

        Öyle ya, tersanede işçiler bir bir yere seriliyor…

        Fotoğrafta, önceki Başbakan’ın telefonda fısır fısır “Bitmiş askeri ihaleyi kendisine sevk ve komuta ettiği” tersaneciler reisi.

        Öyle ya, AVM şantiyesinde naylon çadırda işçiler yanıyor…

        Fotoğrafta, iktidarın AVM hamlesi.

        Öyle ya, zorla deniz bisikletine bindirilmiş elektrik arızası onarımına yollanmış işçiler gölete gömülüyor…

        Fotoğrafta, güvenlik kuvvetleriyle kollanan, direnişçi köylüleri hırpalanan HES seferberliği.

        Öyle ya, baraj kapakları açılıp pikniğe gelmiş insanları yutuyor…

        Fotoğrafta, bir zamanlar Fenerbahçe formasıyla paşalar önünde askeri ihaleler için hazır olda durup sonra Havuz’da dört kol olmuş, “Enerji Oscar’ı” verilmiş özmuteber işadamı.

        Elbet sadece onlar değil. Piyasa bu!

        Lakin bir iktidarın elinin altında bu kadar çok işadamı olur mu?

        Ayaklarının altında bu kadar çok işçi yok olur mu?

        ***

        Takipçisi olsunlar lütfen!.

        Bu düzen, Paşabahçe’den Validebağ’a, Soma madenlerinden Soma Yırca zeytinliklerine; itirazı olanların üzerine kolluk-kulluk gücü sürenlerin değil…

        Onca kayıp üzerinde bağlanan TOMA ihalesinden “Milletin anasını şey edeceğiz” diye Havuz dolduranlara; saat-kutu dağıtımcılarından 10 işçiyi asansörle fırlatıp “takipsizlik ödülü” alana, hukuken kollananlara kadar, “neo-arsızlık piyasası”nın değil…

        Daha dün Somalı madencileri protesto etti diye hırpalayan, ondan önce tekme tokat girişenlerin, Yatağan işçilerine cop, gaz sallatanların değil…

        Topluca düşen işçilerin eseri çünkü!

        Büyüklerimiz bu işin takipçisi olaydı, iyiydi hakikaten!

        Çünkü 12 yılda, her yıl ortalama 1000, derken yılda 1200’den fazla işçi, her gün 3 veya 4 insan, arsızlık düzenin kurbanları olarak “ölü işçi ordusu” safına katılmadı!

        Grev erteleyen, grev yasaklayan, örgütlenme engelleyen,12 Eylül hukukuna sarılan bizatihi işçilerdi.

        ***

        Bu düzen…

        Evladını katleden “palazlanmış plaza” patronları için “takipsizlik” veren “Adalet”e, “Kaza değil cinayet. Asansör hep arızalıydı .Şirket susmamız için ev teklif etti. Kafama sıksalar dahi iyi” diye haykıran…

        “Cenazeyi gösterdiler. Bu oğlum değil dedim, Tanıyamadım. Ağzı toprak dolmuştu. O kadar kişi öldür, sonra takipsizlik çıkar” diye isyan eden anaları babaları bir yana fırlatır.

        Yanına da…

        “Burası tersane, tekstil atölyesi değil, işçiler ölebileceğini bilmeli” diyen tersane patronunu alıp ihalesini avucuna verir.

        Her yıl bin işçi can verirken, “İşçiler köylü. Toprağa basmaya alışmış. Yüksekten düşüyorlar” diye patronlara yapışmış kıymetli bürokratı yıllardır İş Güvenliği Genel Müdürü diye tutar.

        Bu düzen, sermaye arsızlığını “fıtrat” ile açıklayabilmiş “neo-muhafazakâr, neo-kapitalizm” değil mi azizim?

        O yüzden, yeni seçildiniz ya, hakikaten takip etseniz iyi olur!

        Hatta Ak Saray inşaatında Mart başında düşüp ölen; “hatalı iskele” diyen bilirkişi raporu ve gece çalıştırıldığı ancak dün ortaya çıkan işçi Savaş Oğuz için de takip edin.

        ***

        Yılda 1200’den fazla işçinin öldürüldüğü…

        Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ inşaatındaki işçi ölümünün bile gizlenmeye çalışıldığı bir ülkede uyuyoruz ya…

        Hepimize bir tekme at Yusuf, uyanalım!

        Hepimize bir tokat efendim, takipçi olalım!

        Maskesiz!

        Yeni evlenmişler, bebek bekliyorlardı.

        Bir zamanlar bölgedeki faili meçhul “seri cinayetler”in kalleş yöntemini uygulayan “maskeli katiller”, yine bir çarşıda, semt pazarında Astsubay Nejdet Aydoğdu’yu öldürdü.

        Bingöl muamması ve Yüksekova maskelilerinden sonra.

        Bingöl araştırmasını reddeden bir iktidar Meclis grubu “bu maskeler” üzerine gitmeyecekse, bunları araştırmayacaksa, ne yapacak?

        Diğer Yazılar