Öldün ama sevin Memet, sevin!
(Biliyor musunuz; Van Jandarma Özel harekat Taburu’nda önceki gece (de) saat 1.00 sularında, Giresun Bulancaklı Uzman Çavuş Adem Gündoğdu kendini öldürdü.
Biliyor musunuz; aynı birlikte daha bir hafta önce Uzman Çavuş Murat Çığsar da intihar etmişti. 22 yaşında, 6 aylık evliydi!)
***
Hukuk devletinin, demokratik hükümetin, kimsesizlerin iktidarının bir güzel uygulaması da şu oldu:
İntihar eden askerlerin ailelerinden, evlatların başına, göğsüne saplanan kurşun başına istenen 111 kuruşluk “Hazine zararı” artık istenmeyecek!
***
“Böyle bir şey mi vardı” demeyin; daha neler neler var.
Lakin “evlatlar” için aynı anda verilen iki karar, “kanun karşısında eşitlik” bakımından dikkat çekici:
1. Bazı evlatların evinde, kasada, kutuda, para sayma makinesinde ele geçirilmiş “tuhaf” milyon dolarlar, “yasal faizi”yle ve bir yılda yüzde 16-17 fırlamış döviz kuruyla kendilerine iade edilecek…
2. Bazı evlatların çenesine, şakağına saplanmış, giriş deliği ile çıkış deliği saptanmış mermiler için talep edilen 111 kuruşlar ise lütfedilip artık istenmeyecek.
***
“İyi yaşayan” kimi çocuğa milyonlarca liralık “kur” parası…
“Kötü ölmüş” kimi çocuğa da 111 kuruşluk “kurşun” parası iade edilmiş oluyor.
Eşitlik bu kadar la da kalmıyor:
“Yaşayan” kimi çocuğun ak akçalı yaramazlıkları hakkında takipsiz kararı verilirken…
“Ölen” öteki çocukların başına gelen ve kafasına saplananların sebebi de hiç takip edilmiyor!
***
Genelkurmay, Milli Savunma, hükümet, devlet… Tüm emeği geçenleri kutlarız!
Hakikaten “Askeri Ceza Kanunu”nda zar zor bir adet “adaletsizlik” bulmuşlar; onu da cımbızla çekip almışlar.
Fakat şunu söyleyeyim:
Askeri Ceza Kanunu’nda alttakiler, ezilenler, alçak süründürülenler lehine, 111 kuruşluk dahi olsa, asker zaten çoktan ölmüş bile olsa, iyileştirmeler pek yol yapmasın diye, kanun değişmiyor.
İntihar eden asker yine cezalı; sadece Maliye, “küçük paradır” diye tahsilattan vazgeçiyor.
Böyle de ince, zarif bir hukuk devleti ve tepeden tırnağa adalet hükümeti işte!
Dur tertip; sanma ki, tüm kuruşlar böyle olacak,
Yok öyle “kendin için yumurta kırmak”. Nitekim kendine yumurta kırdıran astsubay, yazmıştık ya, 90 kuruş Hazine zararını faiziyle ödemeye ve 6 ay hapse mahkum olmuştu!
Devlet, hükümet, TSK, yargı demek istiyor ki, canının yumurta çekmesi yerine, canını almak için kendini vuraydı, iyiydi!
***
“Militer-demokratik hukuk devleti”nin bir de çok akıllı “üst akıl”ı var ya…
12 yılda 1111’i bulan intiharın mermi başına 111 kuruşluk zararının tahsil edilmemesiyle uğranılacak büyük kaybı fazlasıyla karşılamak üzere olmalı, yine hoş bir formül bulunmuş:
2 aydan az olan askeri cezalar, paraya yahut kamu yarına bir işte çalıştırmaya çevrilecekmiş.
Piyasa ekonomisi ya; parası olan, neyse bedeli, ödeyecek.
Parası olmayan, sanki askerlikte hiç angarya yokmuş gibi, ayrıca çalıştırılacak.
Not bad, Memed!
***
Geriye şunlar kalıyor ama ne önemi var:
1) İntihar eden gencecik erlerin ve profesyonel askerlerin neden intihar ettiğinin; hep “bunalım, cinnet, kişisel, ailevi, parasal” diye giydirilen hikâyeler dışında, baskı, tehdit, aşağılama, dayak gibi hususların 111 kuruşluk bir kıymet-i harbiyesi bile yok!
2) Askeri Ceza Kanunu, Askeri Disiplin Kanunu, yargısız infaz ve cezalar; kolayca ordudan atmalar “adaletsiz” bulunmuyor; Safi Adalet iktidarı ile safi Cumhuriyetçi, yani “Özgürlükçü, Eşitlikçi, Kardeşlikçi” TSK tarafından.
***
Şimdi dayakla, tehditle, baskıyla, hiddetle, şiddetle cinnete, intihara sürüklenmiş bir evladın ana babasısınız.
Artık ne yapacağınızı şaşırırsınız:
Sapasağlam teslim ettiğiniz evladınızı, devletin size kuşkulu biçimde, tabutta iade ettiğine mi yanacaksınız…
Yoksa cömert devletin 111 kuruş kurşun parasına istemeyeceğine mi sevineceksiniz!
İnönü muharebeleri!
Müsaadenizle bugünkü kadirbilir halimle takdirlerimi iletmek istediğim başka merciler de var.
CHP’yi, beyaz büyük sermayeyi, malulen emekli büyük medyayı ve Galatasaray camiasını kutluyorum.
“Şişli mucizesi”ni tüm İstanbul’a, tüm Türkiye’ye taşımak üzere yaptıkları “müstakbel lider” seçiminden ötürü.
Sendika yasaklayan, çalışanları kovan, baskı altında tutan servetleriyle böyle güzel bi “sosyal demokratlık” da yaptıkları için!
30 yıldır “bir lider doğuyor”..
Sarıgül, 12 Eylül sonrası ilk Meclis açılışında ona vurulan yumrukla başlamıştı kariyere; doğru-yanlış, mağrur-mağdur, yine öyle şeylerle sürüyor kariyer!
Tarihin bir cilvesi şu:
Bir kez “pilav üstü az sosyal demokrasi”ye yelken şişiren eski CHP’de, Ecevit, parti ve cumhuriyetin “İkinci Adam”ı, “Milli Şef” İnönü’ye kongrede bayrak açmış,“Paşa”yı o meydanda yenip lider olmuştu.
Sarıgül bir başka enteresan İnönü’ye, “Paşa” değil de galiba “Maşa” olması istenene, itiraf veya iftira yüzünden Şişli Belediyesi’nde bayrak açtı.
40 yılda boyut atlamak bu!
“Büyük sermayenin büyük solcuları” için Marx’tan, “Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’i”nden gelsin:
Tarihte her şey iki kez yaşanır; ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak!