Havuz kapitalizminde her şeyi devletten beklemeyin!..
Ağalar oturmuş dolar ne olsun, faiz ne olsun diye zirveler yapıyor.
Piyasa çünkü bu!
Misal, Cumhurbaşkanı, “çocuklar, Torunlar” gibi müteşebbisleri düşünerek “Faizler düşsün” diyor…
O sırada bir günde 7 işçi daha düşmüş!
***
O yüzden kapitalizmin asansörlü tarifi şöyle Das Kapital:
İşçiler atık-değer olarak asansörle 32’inci kattan hızla yere düşerken…
Patron kârının artık-değer (ve rantla) bir yılda yüzde 456 (5 kat) çıkmasıdır!
***
Havuz grafikçileri bunu da güzel bir şekilde resmedip açıklarlar mutlaka.
Kabaca tarif edeyim:
Yerde işçiler yatıyor; üzerlerine ağalar basıyor!
Hani grafik trafikçilerinin konut problemini çözen ağanın oğlu gibiler.
***
Soma’dan sonra müthiş tedbirler alanlar sayesinde Somalı işçiler elbet geri gelmedi ama sadece bu yılın ilk iki ayında 206, bu ayın ilk 11 gününde 49 işçi, geçen gün bir günde 7, ertesi gün 6 işçi daha onların yanına gitti!
7 işçinin ölümü, Esenyurt’ta bir AVM inşaatı şantiyesinde, naylon çadıra tıkılmış işçilerin yanıp kül oluşunun tam üçüncü yıldönümüne denk geldi!
Canlı AVM çoktan açılmış, para topluyordu; ölü işçilerin davası ise sürünüyordu.
Şairin dediği gibi:
Sen yanmasan ben yanmasam nasıl çıkar AVM’ler aydınlığa!
***
Kapitalizmin bir tarifi de şu olabilir o zaman Adam Smith:
Serbest piyasada sermaye kollanırken, işçilerin serbestçe hayat-ölüm arasında dolaşımı!
Nitekim devlet 3. Havalimanı inşaatıyla ülkeye çağ atlatırken, o zeminde mücadele eden “Nakliye işçisi” Turgut Demircan, yani bir sürücü daha devrilen hafriyat kamyonu altında can verdi.
Onların düştüğü yerden ülke kalkışa geçecek inşallah!
***
Ağaların has kankası Ağaoğlu’nun dediği gibi, “Her şeyi devletten beklemeyin…”
Nitekim devlet ve yerel yönetimler sayesinde rantları, cantları, bantları parlatanlar bizzat kendi girişimcilikleriyle ölü işçi ordusunu büyütüyorlar.
Çalışma Bakanı’na göre ise, mühendisler suçlu!
Kimi bilirkişi zaten direkt işçileri suçluyor, kendi kendilerinin katilleri olarak.
Slogan yerinde:
İlle devletin ve kayırdığı piyasanın sizi öldürmesini beklemeyin; siz kendiniz halledin!
***
Genelkurmay ve komutanlıklar da bu mevzuda büyük bir tedbir aldı:
Askerler intihar etmesin diye, tetiği bağlamak!
Tedbir, bir Havuz gazetesinin “Askerler artık intihar edemeyecek” diye müjde veren başlığıyla açıklandı:
“Son dönemde artan asker intiharları ve şüpheli ölümler için devreye giren Genelkurmay, askerin kendini vurmasını engelleyecek yeni tetik mekanizması hazırladı. Erlerin kışlada nöbet tutarken kullandığı tetik özel bir düzenekle kapatıldı. İntihara yeltenmek isteyen asker tetiği kendine doğrultup çekmek istediğinde düzenek devreye giriyor. Kurulan düzenek sayesinde artık erler tetiği kafasına veya çenesine dayayarak intihar edemeyecek.”
Peki mutlu da olabilecekler mi sorusunun cevabı ise yok!
***
Bakar mısınız icadın önemine?
Bir günde üç astsubay, iki uzman çavuş, üç polisin intihar ettiği ülkede, tetik sırf erlerin parmağında değil ama olsun bu da önemli!
İyi ki Genelkurmay “devreye” girmiş! Kendisini pek ilgilendirmediği halde!
Hazır devredeyken; erlere, uzmanlara, astsubaylara, gazilerin platinli bacaklarına tekme atan, sivil memurları bezdiren komutanların düzeneklerini de şey etseler ya.
Küfür eden, çay tabağı fırlatan, “siz .ötsünüz, biz baş” diyen, aşağılayan, tokatlayan, atmakla, sicille, hapisle tehdit edenlerin tetiklerini de düzenekleseler ya.
Bu çağda, “kışlada intihar”ı sadece er ile tüfek arasındaki şiddetli geçimsizlik zanneden kurmaylar ile “şantiyede bahar”ı işçiler düşerken yükselen kâr diye sunan sivil ağalar aynı düzeneğin tetikleri!
Onların avcı ve tetik olduğuna şüphe yok ama…
Milyonlarca insan, sivil veya asker, bu kadar keklik mi!
***
“Kapital” tadındaki ortaokul matematik kitapları da şöyle problemlerle “artık-değer”i öğretiyor:
8 işçi 12 parça işi 36 saatte bitirirse, 6 işçi 16 parça işi kaç günde bitirir?
Problem bize kafadan diyor ki: 8 işçinin 2’si iş kazası kurbanı oldu muhtemelen; fakat patron daha az işçiden daha çok iş talep ediyor ki, bu normal!
Bakın bu da kamu ihalesi; yine işçi eksilmiş, iş çoğalmış:
24 işçi 40 km’lik yolu 15 günde asfaltlarsa 18 işçi 80 km’lik yolu kaç günde yapar?
Fakat iş “Havuz”u doldurmaya gelince problem tersine dönüyor:
5 havuzu 15 musluk 40 saatte dolduruyor. 8 havuzu 20 musluk kaç saatte doldurur?
Görüldüğü gibi işçiler düşüyor, eksiliyor, tek işçinin iş yükü büyüyor çocuklar…
Ama hem Havuz sayısı, hem musluk sayısı artıyor örtmenim!
Daha çok işçinin daha hızlı düşüp daha çok havuzun daha çok muslukla daha hızlı dolduğu sisteme de Havuz Kapitalizmi deniyor Keynes!
TETİKTEN ÖNCE DİPÇİK!
Doğruysa Genelkurmay “erler intihar etmesin”den ziyade “edemesin” diye tetik kilitlerken; Barolar Birliği ve TEMAD sempozyumu sonuç bildirgesi dün şunu söylüyordu:
1. TSK’da amire, üste disiplin adına verilen bir takım yetkilerin, kişisel ihtiras, husumet vb. nedenlerle mobbinge dönüşebilmesi çok sık karşılaşılan bir durum.
2. Son 10 yılda intihar sayısı şehit sayısı geçmiştir. Kışlalarda 934 asker intihar etti. Son 2.5 yılda 29 astsubay intihar etti. Asker intiharları, 2012 rakamlarıyla sivillerden 2.5 kat fazla. 2012’den beri resmi rakam açıklanmamakta.
3. Mobbing mağduru askerlerin yüzde 42’si hakaretten, yüzde 30’u dayaktan, yüzde 28’i orantısız cezalardan, yüzde 24’ü sağlık hizmeti alamamaktan, yüzde 14’ü aşırı fiziksel aktiviteye zorlanmaktan, yüzde 14’ü tehdit edilmekten, yüzde 7’si rütbeli personelin şahsi işlerine koşturulmaktan şikayetçi.
4. Ayrımcılık ve asta karşı şiddet düzenlemeleri gözden geçirilmeli.
5. Şikayet müessesi önündeki engeller kaldırılmalı.
6. Askeri mahkemeler acilen bağımsız olmalı.
7. İlişki kesme uygulaması düzenlenmeli.
8. Disiplin cezaları yargı denetimine açılmalı.
9. Soyut suç ithamları kanundan çıkarılmalı.
Yani…
“İntihar” noktasına sürüklenmiş bir askerin tetiği çekmesini engellemek için düzenek düzene kadar, onları “intihar” noktasına itenleri engelleyecek, sürüklenmelerine mani olacak tedbirleri düzenle ey düzen!
Yani…
Nöbette kendi kendine tetiği çekmesinden önce, onun ruhuna ve bedenine inen, onu üzen, büzen, ezen dipçikleri engellemek mesele.