Yavru kuş yuvada gördüğünü yapar… Aç kurt yavrusunu yer!
Kuzguna yavrusu şahin görünür de var…
Ananın bastığı yavru civciv incinmez de var…
Karga yavrusuna bakmış, benim ak-pak evladım demiş de var…
Kedi yavrusunu yerken sıçana benzetir diye atasözü de var…
Yavruyu abartan da var, yutan da!
Yavrulu atasözleri bol ve genellikle havanlar âleminden. İnsanoğlu ibret alsın, bir mana bulsun, atadan oğla, toruna aktarılsın, bir de okullarda kompozisyon ödevi olsun diye!
***
Hani “komşularla sıfır sorun”dan (ki “eski AKP”nin başarısıdır esas), “sıfırlanmış komşular”a gelmiştik (ki “yeni AKP”nin başarısıdır esas) ya…
Tabii önyargılarımız var; alışkanlıklar, unutkanlıklar, kabuller vesaire…
KKTC’yi unutmuştuk!
***
Neyse ki Cumhurbaşkanı unutmamış…
Onu da azarladı!
***
Sandığa, seçmen iradesine saygılıyız ya…
Hani rektör yahut baro seçimlerinde olduğu gibi…
İşte KKTC seçmenlerinin “millet iradesi”yle seçtiği Cumhurbaşkanı da, zaten kendi siyasi çizgisi ve seçim programı olan bir şeyler söyledi diye, “Yavrum” şeklinde zılgıtı yedi.
Oysa o da “gökten zembille” inmemişti.
Tamam, orası (Fazıl) küçüktür, “Ecevit-Erbakan koalisyonu”nun “barış” müdahalesiyle (başkaları “işgal” diyor) devletleşmiştir…
Tamam, kaynakları Türkiye’den gelmiş ama Türkiye’den yollanıp iskan edilenlerle de “Türkiyeleştirmek” istenmiştir…
Tamam, “milli mukavemet” gerekçesiyle, Türkiye’nin esaslı kontrgerilla ve Gladio kadroları Kıbrıs bağlamında yetiştirilmiştir…
Tamam, tamam, tamam!
***
Ama orası ya (kimse tanımasa bile) “bağımsız” devlettir…
Yahut kimsenin tanımamasını, devletten saymamasını, bağımsız görmemesini haklı çıkaracak şekilde hakikaten “Türkiye’nin yavrusu”dur!
O zaman “tanıma, tanımama, tanıtma” diye bir derdi yoktur Ankara’nın; zaten bu kadarı yeter!
***
KKTC’nin “seçilmiş” Cumhurbaşkanı Akıncı, “Biz hep yavru mu kalalım? Yetişkin olmayalım mı? Ayaklarımız üzerinde durmayalım mı?” diye sordu…
“Kalktı hilal kaşları, sordu kim bu serseri” deyu cevap (Hakan Aksay’ın da T24 yazısındaki başlıkla) Türkiye’nin “seçilmiş” Cumhurbaşkanı’ndan geldi.
“Usta” geldi, sırtına vurdu, “Unut, dedi, romanları...
“Yavrusun sen, yavru kal… Ye, dedi, hellimleri!”
***
KKTC’nin bağımsız devlet olarak tanınmasını istediği sanılan Ankara’nın, KKTC değil, “Kuzey Kıbrıs” diye vurgulayarak söylediği şu:
“Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıkanı kulağının duyması lazım. Bu ülke Kuzey Kıbrıs’a bir bedel ödemiştir. Şehitler vermiştir. Niye, yavru vatan bu bedeli ödemesi gerekir diye adımlar atılmıştır. Acaba Sayın Akıncı bu mücadeleyi tek başına yürüteceğini mi düşünüyor? Kuzey Kıbrıs’a bakışımız yavru vatandır. Bundan sonra da bu devam edecektir.”
“Yavru” artık öz müdür, evlatlık mıdır, elinde sapan mı vardır; sömürge mi, garnizon mu, vilayet mi yoksa bir devlet midir, onu da büyüyünce düşünecek!
Çünkü aşağı yukarı, benzetmek gibi olmasın ama bir “Berkin muamelesi” gördü birden!
***
“Türkiye ile kardeşlik ilişkisi istiyorum. Hamaset çok eskilerde kaldı. Federal yapının eşit ortağı olarak AB içinde yaşayabilecek bir varlık olacaksak, bu bebeğin, bu yavrunun ayağa kalkması lazım. Yavru kalamayız. Kendi ayakları üzerinde duran, kendine yeten, kendini yönetebilen bir Kıbrıs Türk varlığı Türkiye’nin de çıkarınadır.” diyor, “bir devletin seçilmiş cumhurbaşkanı.”
“Hayır, sen yavrusun. Haddini bil Kuzeyli” diye cevap geliyor, “Westeros başkenti King’s Landing”den “Duvar”a!
Esasen nice cumhuriyetçi, ulusalcı, milliyetçi de Erdoğan ile aynı fikirdedir.
“KKTC tanınsın” der gibi yapan Türkiye’nin resmi bilinçaltı bu!
***
Sonra iki “cumhurbaşkanı” konuşmuş, yumuşatmışlar; Ankara da Lefkoşa’ya demiş ki, “İlk ziyaretinizi buraya gerçekleştirirsiniz…”
O da “mutlaka” diye söz vermiş; sonra bu soru ona tekrar sorulunca, ne yapsın, diyor ki “Bizi başka tanıyan ülke mi var; elbette Türkiye ‘ye gideceğim.”
Öyle ya, KKTC’nin posta adresi, “Mersin 10, Türkiye!”
Bir Libya fiilen tanır gibi yapmıştı, Kaddafi sonrası; o da artık Türkiye’yi bile tanımazdan geliyor!
***
Biz faniler Süpermenler gibi diplomasi filan bilmiyoruz tabii, o yüzden anlayamıyoruz.
Misal, Cumhurbaşkanı Kuveyt’e gidince neden onlara sitem etmiyor, “Kuzey Kıbrıs’ı neden tanımıyorsunuz” diye.
Neden Katar’a çıkışmıyor!
Neden S. Arabistan Kralı’nı azarlamıyor, “Yav darbeci Sisi’yi bile tanıdınız, Kuzey Kıbrıs dediğim KKTC’yi neden tanımazsınız Ey Kral” diye!
“Biz yavru diyoruz ama siz devlet olarak tanıyın” diye neden isyan etmiyor Ankara!
***
Küçük görmenin statüsü, ülkesi, rütbesi, yaşı, sınıfı yok!
İnsan da olabilir; devlet, millet, toptan insanlar da!