Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        En rezil hallerden biri, “kendi” devlet ve polis (asker) şiddeti ile övünenlerin başka yerlerdeki devlet ve polis (asker) şiddetine laf yetiştirmeye soyunması.

        Öyle soyununca, Kral Çıplak oluyor işte!

        ***

        Baltimore’da bir genci öldürüp sonraki “şiddetli” protestolara saldıran “devlet şiddeti” neyse…

        Gezi’de Gazi’de benzerini yapanlarınki de odur.

        Şiddetin sahipleri bir ötekinin eleştirmeni değil, kankasıdır.

        Ankara, İstanbul, Adana, Hatay, Eskişehir’de gençleri öldüren şiddetlerini “kahramanlık” sayanların Baltimore’daki devlet şiddetine edebileceği tek laf olamaz!

        Bir tek kestirmeden şunu diyebilirler:

        Bu darbe girişimi ise o da darbe girişimidir!

        O darbe girişimi değilse bu da değildir!

        ***

        Bugün yine “bayram”a uyandığımızı sanıp esasen uzun, derin, kadim ve her gün kendini yineleyen bir matemin1 Mayıs’ına adım atıyoruz işte.

        1 Mayıs, bayramdan ziyade “dayanışma günü”dür, özünde matemdir, bir uzun cenazedir.

        Doğduğu yer “Kapitalizmin bağrı” ABD ve “Sermaye devletinin şiddeti”dir…

        Uluslararası olduğu yer ise “sınırlar ötesi ama sınıfın içi”dir; “Enternasyonal”dir!

        1 Mayıs’ı ne mateminden, ne sınıfından ayrı düşünebilirsiniz.

        1 Mayıs bugün de yoksulların ortalama ömrünün en zenginlerden 20 yıl kısa olduğu Baltimore’dur aynı zamanda; çünkü 130 yıl önce de işten atılan, greve giden işçiler, vurulan işçiler, beyazlar ve siyahlar, siyahlara yasak olan parkı birlikte işgal etmişlerdir.

        Yani 1 Mayıs, siyah ile beyazdır, parktır, meydandır, fabrikada, meydanda vurulan, cezaevinde idam edilen işçilerdir.

        Sermaye devletinin dahi, endişe ve utançla, bir on yıl sonra, öldürülen ve idam edilen işçiler için özür dileyip anıt dikmek zorunda kalmasıdır!

        1 Mayıs ölümlerden doğarken Haymarket’tir, Şikago’dur; onca can verirken öyle ya da böyle Taksim’dir.

        Bayramdan ziyade işte o yüzden matemdir!

        ***

        Sadece tarihte öldürülmüş işçiler yüzünden değil; her takvim günü “ölü işçi sınıfı” safına katılanlar yüzünden de bir sınıfın matemi ve dayanışma ile insanca yaşama beyannamesidir.

        İşte 2015’in 1 Mayıs’ı öncesi 1 Nisan’dan bugüne olanlar, ölenler yüzünden de:

        1 Nisan: Muhammet Düzenli, 51, Trabzon. İnşaatta düşerek.

        2 Nisan: Ömer Kütük, 28, Bursa. Belediye su deposu çatısından düşerek.

        4 Nisan: Suriyeli Nazmi Ali, 40, Bursa. 90 kilo mermer altında kalarak.

        5 Nisan: Ali Koltaş, 66, Bolu. İnşaat iskelesinin kopmasıyla düşerek.

        6 Nisan: Osman Güngör, 38, Niğde. Devrilen vinç altında kalarak.

        6 Nisan: Fevzi Altunkaynak, 45, Konya. İnşaattan düşerek.

        8 Nisan: Hüsnü Meram, 53, Bilecik. İnşaatta düşerek.

        8 Nisan: Engin D., Sakarya. Fabrikada pres makinesine sıkışarak.

        8 Nisan: Erol Uğur, 38, Bilecik. Mermer bloklardan düşerek.

        10 Nisan: Mustafa Yaylı, 36, Isparta. Kayanın altında kalarak.

        10 Nisan: Ömer Çelik, 17, K. Maraş. İnşaatta düşerek.

        13 Nisan: Ramazan Duman, Adem Akbulut, Çankırı. Yurt inşaatında göçük altında kalarak.

        13 Nisan: Baki Güney, 42, Düzce. Fabrikada kazan patlamasıyla.

        14 Nisan: Yücel Erdoğan, 45, Kastamonu. Rektörlük inşaatında düşerek.

        15 Nisan: Doğan Karaca, Antalya. Havai fişek deposunda patlamayla.

        15 Nisan: Suriyeli Ali Ebu Ali, 29, Hatay. İnşaatta düşerek.

        17 Nisan: Nasreddin Yıldızhan, 47, İzmir. Çöp kamyonundan düşerek.

        17 Nisan: Cemil Şahin, 26, Trabzon. Üniversite inşaatında duvarın çökmesiyle düşerek.

        18 Nisan: Nebil Uyanık, 50, Denizli. DSİ inşaatında makine çarpmasıyla düşerek.

        18 Nisan: Suriyeli Basel Selo, 30, İzmir. İnşaatta düşerek.

        21 Nisan: Murat Güner, 41, Malatya. İnşaatta düşerek.

        21 Nisan: Rıfat Yıldız, İstanbul. Üniversite inşaatında düşerek.

        21 Nisan: Ahmet Kaya, 68, Ankara. İnşaatta düşerek.

        21 Nisan: Erdal Şarlı, 38, Bilecik. Hızlı tren inşaatında kafasına demir çarpmasıyla.

        22 Nisan: Yücel Dilekçi, Elazığ. Karayolları işçilerini taşıyan kamyonette.

        23 Nisan: Şerafettin Sağlam, 50, Çorum. Fabrikada çeltik kabuğu yığını altında kalarak.

        25 Nisan: Şenol Yılmaz, 34, Samsun. Yüksek gerilim hattına kapılarak.

        27 Nisan: Zülfükar Özcan, 64, Aydın. Akıma kapılıp denize düşerek.

        27 Nisan: Şaban Dülger, 62, Bilecik. İnşaatta düşerek.

        29 Nisan: Bedri Bozdemir, 46, İstanbul. İSKİ kanalizasyon inşaatında göçük altında kalarak.

        30 Nisan: Şahin Temel, 65, Ankara. Kanalizasyonda göçük altında kaldıktan sonra… Çizmelerim ambulansı kirletmesin diyen sınıfdaşı Somalı işçiden bir yıl sonra, bir ambulansta ölüme yatmışken çamurlu çizmeleri çıkartılmak istendikten üç gün sonra!

        ***

        Artık gülme sırası bizde” diye darbeye yapışmış eski beyaz sermayeden sonra şimdi devlet- piyasa şiddetine asılmış ak sermayenin Havuz efendileri de hiç utanmıyor!

        Nisanda davası görülen Soma katliamının devletlu pişkinleri sanık bile değil; onca işçi ölümü arasında, yine bir davada, Esenyurt AVM şantiyesinde 11 işçiyi ölümüne naylon çadıra tıkanların beraati için rapor yazılıyor.

        Kendi canını sıkan hakimleri bile içeri atmaya başlayan “Hukuk Devleti”; bunca yoksul insanın, bunca insanın hakkını hukukunu korumakta ve sağlamakta işte bu kadar ikiyüzlü!

        1 Mayıs o yüzden biraz da öfkeli bir matemdir!

        Ama hiç unutmadan: Öncelikle işçi sınıfının! En geniş anlamıyla işçi sınıfının.

        Hem meydanları rehin almak isteyen kimilerine, hem her gün köleleştirmek isteyenlere inat!

        Not: Tek tek düştüklerinde işçi ölümleri küçük haber kalıp yok oluyor, işçiler gibi. Bu kayıtları tutan, unutulmamaları için mücadele eden Adalet Arayan İşçi Aileleri, İşçi Meclisi, İşçi Ölümlerine Son Platformu gibi girişimler toplumsal hafıza oluşturuyor.

        Diğer Yazılar