Ölmeniz sorun değil, nankörlük yapmayın!
Cumhurbaşkanı kürsüden meydandaki işçileri “Nankörlük yapmayın” diye azarladığında…
Bir yılda 1800’den fazla, dört ayda 300’den fazla işçi ölmüştü.
Çoğu, meydandakiler gibi “taşeron işçisi”ydi; Saray inşaatında ölen işçi ile düşüp çalışamayacak ölçüde yaralanmış diğeri gibi.
Cumhurbaşkanı “Bir yerde çalışıyorsunuz, bu imkân size tanınmış, oralarda çalışıyorsunuz” diye azarladığında…
Ezelden beri işçi sınıfına, işsizler ordusundan gündelik veya daha fazla iş bulabilenlere, ezilenlere, horlananlara “Ağaların, patronların, efendilerin”, kapitalizmin, sermaye adına darbe yapmış Evrenler’in söylediği, lütfettiği aynen buydu zaten.
Aynen buydu, orduda binlerce uzman çavuşa mesela, “Biz başız, siz .ötsünüz, kölesiniz” deyip terfi alanların, “Beğenmeyen gider; atarım sonra” diye tehdit edenlerin dediği de.
“Çalışma”yı anayasal ve evrensel bir hak; insanca çalışma şartlarını demokratik-sosyal bir hak saymayanların söylediği hep buydu.
İşçileri işten atanlar, atmakla tehdit eden, işyerinde rehin sayanlar da, polis marifetiyle o işçileri meydandan attıranların dediğini diyordu zaten.
O yüzden safını bilmek başka ama sınıfını bilmek bambaşkaydı işte!
***
Cumhurbaşkanı bir yandan “kardeşlik” deyip kardeşlerin bir kısmına “Bunlar Zerdüşt” diye bağırdığında…
Işid’in Musul’da 300 kadar Ezidi’yi katlettiği haberi geliyordu.
Oradaki konsolosluğun, “mukavemetsiz teslim” ile Işid’e bırakıldığı Musul. Oysa bu ülkede kaçırılmış askerler ise “mukavemetsiz teslim” yüzünden ordudan atılıyordu.
Yüzlerce Ezidi kadın ve kız, “Müslüman’san şunu bunu yapmazsın” diyenlerin gözü önünde, Işid tarafından tacize, tecavüze, köle olarak satılmaya, yok edilmeye mahkumdu zaten! Ama onlar Ezidi’ydi ya!
Cumhurbaşkanı bir ara diyordu ki, kendisine saygı duymadığını düşündüklerine:
“Yüzde 52 oy alsaydın ben sana saygı duyardım…”
Belli ki nankör işçilerin ve ötekilerin sorunu yüzde 52 oy almamış olmaktı!
KÖPEK SEVGİSİ YOLUYLA MANEVİ MENFAAT SUÇU!
Size, sadece köylülerin bombardımanla öldürülmediği, katırların da kurşuna dizildiği; katırların yoldaşı köpeğe işkence edilen; ters kelepçeyle yere yatırılmış gence burnuyla sevgi uzatan köpeğin kafası da, aynı danışmanın Soma’daki genci tekmelediği gibi tekmelenen ülkeden bildiriyorum.
Hani esas duruşta iyi duramadı diye gazi uzman jandarmanın platinli bacağının paşa tarafından tekmelendiği ülke!
Zalimler karşısında, ayrımsız bütün mazlum insanların mazlum hayvanlar ile de yoldaş olabileceği masal diyarından.
Aşağıdaki dava işte o ülkede, Trakya’da bir topçu birliğinde (bu kez genç bir subaya) açıldı.
Buyurun, hakimlerin de içeri atıldığı bir ülkenin hukuk yüzüne bir de buradan bakın.
Buyurun bir cumhuriyette, bir demokratik, sosyal bir hukuk devletinde, TSK’da bir iddianameyi okuyun.
***
Askeri Savcı’nın hazırladığı iddianameden:
1. Bir gün kışlaya gelen, sahibi belli olmayan, kışlada bakımı ve kalmasına izin verdiği için personel tarafından bakılan köpeğe…
2. Kışla depolarındaki tahtaları kulübe, askeri araçta kullanılan haki brandayı kulübeye örtü, tel örgü bariyerini kulübeye kapı direği, EMASYA’da yol kapatmada kullanılan polis bariyerini kulübeye kapı yapımında kullanmak üzere aldırdığı…
3. Böylece Askeri Eşyayı Hususi Menfaatine Kullanmak suçunu işlediği anlaşılmıştır.
4. Her ne kadar köpeğin sahibi değilse de, kışlada kalmasına ve bakımına müsaade etmesi, bu yapılara izin vermesi, hatta etrafındaki tel örgüyü kendisinin satın alması köpeğin bakımıyla ilgilendiğini göstermektedir.
Şimdi tam burada az soluklanın:
5. Böylece MADDİ OLMASA BİLE, HAYVAN SEVGİSİNİ TATMİN ETMEK SURETİYLE MANEVİ OLARAK MENFAAT SAĞLADIĞINI göstermektedir.
6. Suç işlediği konusunda yeterli şüphe oluşturacak yeterli delil vardır. Eylemin tam olarak hangi tarihte gerçekleştirildiği tam ortaya konamadığından suç tarihi ancak zaman dilimi olarak belirtilmiştir.
***
Böyle şeylere “Yuh” diyebilir miyim lütfen!
Kastların, kasaların, kutuların, sıfırların ülkesinde; büyük komutanların maddi-manevi tatmin için hep kollandığı; OYAK, Vakıf benzeri maddi imkânların tepe tepe kullanıldığı; suç olsa da “erlere hizmetçilik ettirilebildiği”; astların, alttakilerin köle muamelesi gördüğü; küfür, hakaret, Disiplin Kanunu gibi maddi-manevi dozerlerinn ezip geçtiği; ayağı platnli gaziye esas duruşta tekme atıldığı; onca profesyonel asker ile erin intihara sürüklendiği orduda…
İki parça tahta ile demir kullanıp köpek besleyerek “hayvan sevgisiyle manevi tatmin” büyük suç ey halkım!
Milyonlarca liralık yarışmacı atlar alan orduda bu suçun cezası 3 aydan 2 yıla kadar!
Katırların kurşuna dizildiği, 1 Mayıs’ta köpeğin kafasına bile Somalı işçiymiş, platinli gaziymiş gibi tekme atılan sevgi dolu ülkem benim!