İşçilerde bir "duruş" var… Bütün ağalar, paşalar, beyler yine toplandık!
Renault’da, pardon OYAK Reno’da işçiler üretimi durdurdu.
Şirket bunu “beklenmedik bir duruş” olarak açıkladı.
Hakikaten de bir “duruş”tur; beklendik, beklenmedik!
Ne kadar sürer, o da bilinmedik ama “Duruş” büyük ittifaka karşı.
Tofaş, FIAT işçileri, başka fabrikalardaki işçiler de destek verdi.
İşçiler çok mu haklı, az mı, bilemeyebiliriz.
Ama işçiler bir tarafta iken, karşılarındaki büyük ittifakın ne olduğunu bilebiliriz:
Yerli işveren OYAK, yabancı işveren (Fransa devleti) Renault, Türkiye devleti, büyük sermaye örgütü MESS ve iktidar ve Türk-Metal!
İzninizle 2.5 yıl önceki yazımı kullanarak anlatayım derdimi yeniden:
***
Memleketin eline, milletin ayağına bazen öyle bir pas gelir ki, anlayabilsin diye çıplak kralları.
Lakin çıplak ayaklar genellikle bunu ıskalar.
***
Mekân: Renault.
Sahibi, ortağı: OYAK. Sözde dayanışma sandığı. Her ay zorunlu kesintisini aldıklarının yüzde 80’i astsubay, uzman ve sivil memurları yönetime yanaştırmayan (AİHM’deki astsubay davaları ve buradaki yazılar ardından göstermelik olarak bir astsubayı maskot gibi yönetime aldılar); yedek subay kesintilerini yutan; yönetimde sadece emekli paşaların değil, üniformalı generallerin bulunduğu imtiyazlı-piyasa holdingi (daha önce Yönetim Kurulu fotolarında muvazzaflar üniformalıydı; yine burada çok bahsedilince sivilleri çektiler)
Yabancı ortak: Cumhuriyet, demokrasi… Her bir şey Fransa devleti. Hem Sosyalist Cumhurbaşkanı ile.
Mesele: İşçilerin, kendilerine ihanet ettiğini düşündükleri Türk-Metal sendikasından ayrılıp DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş’e geçmek istemesi.
Olay: (2.5 yıl önce) İşçilere eski sendikanın militanlarının, polisin göz yumması sayesinde saldırması. İşveren tehdidi. Üretimin durması,Fabrika işgali. Üretim kısmen başlarken protestocu işçilerden bazılarının kovulması. (Bugün) İşte o sürecin devamı.
İttifak: Ergenekon sanığı, Jitem’e salonunu, Ergenekon’a kasasını açmakla suçlanmış (şimdi AKP’liliğe yatmış) Türk-Metal. Danıştay güvenlik kameralarının çalıştırılmamasından zanlı olmuş, alttaki askerlerine üstüne basan Oyak. Patron sendikası meşhur MESS ve beyaz ya da ak, büyük sermaye. İleri demokrasi getirdiğini, ezilenleri kolladığını söyleyen, Ergenekon’la mücadele ediyorum demiş şimdi masum ilan etmiş iktidar; neyi ne kadar biliyorsa, komünlerin mirasçısı Fransa Cumhuriyeti!
***
Bu ittifak esastır.
Bu mutabakat asli olandır.
Bu saflaşma nihai sayılandır.
Bu ittifak hemen oluşur; lakin alttakilerin ittifakı asla oluşmaz.
Çünkü herkes bir ötekinin dinini, mezhebini, milliyetini, etnisitesini, kökenini, fikrini, yöresini, kılığını düşman bellemekten kardeşini kardeş bilmeye vakit, akıl ve yürek bulamaz!
İşçi işçinin kurdu olur.
Polis işçinin kurdu olur.
Alttaki asker başka ezilenin kurdu olur.
Milliyetçi, muhafazakâr işçiler solcu işçinin; o da onların kurdu olur.
Onlar kurtlar sofrasında birbirini yerken…
Ağalar, paşalar, beyler; sıkıştılar mı birbirlerini dişlemeyi hemen bırakıp paramparça kurtların parçalarını toplar.
Onlara “param” kalır, ötekilere “parça!”
***
Nasıl anlatılır başka:
İşte Oyak’ın, “dayak”ın, platinli gazi bacağına tekme atan “paşa ayak”ın sindirdiği alttaki asker.
İşte Renault’sunun gaza basıp ezdiği işçi.
İşte sendika kurmasın diye tehdit edilen, baskı gören polis.
***
Nasıl anlatmalı başka.
İşte devletçe, patronca kayırılmış sendika ağalığı.
İşte sicili askeri darbelerle bezenmiş, sarı sendika ağaları beslemiş, işçilere zorla sendika değiştirtmiş patron beylerin işveren sendikası.
İşte alttaki askerlerin kıt parasını alıp üsttekilerce, hem ailecek yönetilen paşa holdingi.
İşte Ergenekon muhipleri… İşte sözde onunla mücadele etmiş iktidar muhitleri.
İşte milliyetçi, muhafazakâr ama haysiyetine, emeğine, geleceğine titreyen işçi, asker ve polisleri de ezen bir çark.
İşte bunları ıslık çala çala izleyen medya düzeni.
İşte ıskalamakta mutabık olmuş cumhuriyetçi, muhafazakâr, milliyetçi, demokrat, liberal medya şöhretleri.
İşte o sendika ve eski kadim başkanını yıllarca övüp durmuş, ulusalcı-cumhuriyetçi, üstüne üstlük bir de solcu sanılan çok cesur yazarlar!
İşte demokrasi, işte iktidar!
***
Bütün bunları, de ki bir vakada Allah bir araya getirdi; hakikati, hakkaniyeti, hakkı, hukuku kullarının kafasına kafasına vurmak için.
Yine mi itiraz edeceksin!
İstesen de istemesen de sınıf diye bir şey var.
Ağalar, paşalar, beyler bunu hep çakıyor…
Sen de sınıfta çakmayacaksın; sınıfla kalacaksın, sınıfta olacaksın!
İşte o zaman, Oyak yönetiminin deyişiyle, “Beklenmedik bir duruş” oluyor!