Boş ver, hiç yoktan iyidir!
Olur da,yarın öbür gün, bir gün “AB’ye vizesiz” filan girerseniz…
Bilin ki, şurada kıyıya uzanmış Aylan gibi “Yunus çocuklar”a da borçlusunuz.
Bodrum’dan, Ayvalık’tan çakma motorlara, şişme botlara, süngerden can yeleklerine yüklenip denize salınmış, Ege’de toplu mezarları açılmış insanlara borçlusunuz.
Belki bir kısmımız hatırlamak bile istemez ama, Suriye’de katledilen binlerce insana, Suruç, Ankara Garı veya Paris’te katledilenlere de borçlusunuz.
***
Tabii ki “iktidarımız” çok iyi pazarlıkçı.
Suriyeli (esas Pakistanlı, Bangladeşli) göçmen akınından çok korkan, “canlı bombalar” arasında Fransa, Belçika doğumlular çoğunlukken, mülteciler arasına sızmalardan ürken AB hemen hediyeler verdi.
2 milyondan fazla mülteci almış Türkiye’ye karşılık Avrupa’ya 400 bin yeni mülteci alıp paylaştırma sözü.
Mülteciler için 8 milyar dolar harcamış Türkiye’ye 3 milyar dolarlık ilk-ek yardım sözü; ki Suriyeli çocuklar da okutulsun mesela.
Yarım asırdır Ortak Pazar-AB kapısında sürünmüş Türkiye’ye üyelik sürecinin yeniden canlandırılması sözü.
Yıllardır malların serbest dolaşımına tabi tutulmuş, Avrupa’ya ucuz emek olarak yüz binlerce “gurbetçi” göndermiş ama vizeli-cüzamlı sayılan Türkiye’ye, hele bir kış bitsin, yaz geçsin, gelecek ekimde “Şengen bölgesinde vizesiz seyahat” vaadi. Tabii yeni canlı bombalar çıkmaz da Şengen kalırsa!
***
Tabii ki hepsi “hiç yoktan” çok iyi!
Her şey “hiç yoktan” iyidir.
Işid’in kafa kesmesinde irkilip S. Arabistan’ın kafa kesmesinde “petrol, para, müttefik” bulan “Batı demokrasileri” önce kendini umursadığı, başka ülkelerdeki, aşağı sınıftakilerde demokrasi filan esasında çok da dertleri olmadığı için, Türkiye’ye sarıldılar şimdi.
Baktım; adam Başbakan’ın omzuna elini atmış.
O yüzden, elbet iktidara çok şey borçluyuz ama susturulan, içeri atılan, tehdit edilen, şehit düşen, vurulan kim varsa, onlara da borçlusunuz.
***
Tabii ki “reel politika”nın bu müthiş denklemine, bu takasına, yani insan ticaretine, milyonlarca insanın kaderini, umudunu, hayatını pazarlık masasında avuçlayıp avuçlayıp ufalamasına hayranlık duymamak elde değil!
Al yeni bir faslı, tut Aylan’ı!
Evet, ama yetmez!
O vakit, dur bakayım, al 3 milyar doları, istersen tut Erdem’i, Can’ı!
Evet, ama yetmez!
Vereyim sana bir Şengen, serbest dolaşsın yengen.
Oh ne iyi, bize de bekleriz!
***
Obama Paris’te gidip onca insanın katledildiği Bataclan konser salonunun önüne çiçek koymuş.
İnsan “çiçeksizler”e bakınca öyle, hoşuna gidiyor.
Lakin sanki Libya’yı, Irak’ı, Suriye’yi paramparça eden, diktatörleri şeydip demokrasi getireceğiz diyerek katliamların, İslam iç savaşlarının, nefret ve şiddetin yollarını döşeyen Babama’dır.
Tabii ki, “hiç yoktan” iyi!
Öyle ya, Obama değil Trump olsa ne yapacaktık?
Birbiriyle sorunlarını unutup Trump Tower kurdelesi kesmeye koşan önceki Başbakan ile Büyük medya patronu gibi mi olacaktık?
Bu hiç olmazsa bir çiçek koyuyor.
Hiç olmazsa, mülteciler gelmesin diye Ku Klux Klan haline gelen Cumhuriyetçi valilere posta koyuyor.
Yetmez ama hiç yoktan evet işte!
Bir Putin değil; hiç yoktan iyidir!
***
Bazen demokrasi bile olan militer-histerik-kapitalizmin iki şeyi meşhurdur zaten:
Bir, krizi.
İki, hipokrizi.
Yani ikiyüzlülük, binbirsuratlık.
O sinsi surat, esas suret olarak kendini gösterdikçe, hakikaten kendimizi iyi hissediyoruz.
Çünkü al beni vur ona!
Ver 3 milyar doları, vur bana!
Tutayım mültecileri, vurayım yerlilere.
***
Özetle, devletimiz AB’den ne koparmışsa, hepsi hiç yoktan iyidir!
Hiç yok olan çocuklar, hiç yok olan gençler, hiç yok olan hak, hukuk, özgürlükler varken yani yokken, elde ne kalmışsa, ne varsa iyidir!
Türkiye, tarihin bu diliminde, 2 milyondan fazla insana kucak açmış bir ülke olarak bir insanlık timsaliydi…
Kendi delik deşik şehirlerinin, paramparça insanlarının, tabut tabut sıvasız hane çocuklarının, zincirli fikirlerin, fır fır Tırların diyarında tek parlayan insanlık buydu işte.
Bezirgân AB onu da avroya çevirdi şimdi!
Boş ver, hiç yoktan iyidir!