Nereden çıktı yahu bunlar!
“Haberler” şöyle düşüyor:
ABD (veya Rusya veya Fransa) Işid’in Suriye’deki liderlerinden birinin öldürüldüğünü açıkladı.
ABD, Işid’in Irak’taki liderlerinden birinin hava saldırısında öldüğünü teyit etti.
ABD, Libya’da hava saldırısında Iraklı Işid liderlerinden Ebu Nebil’in de öldürüldüğünü bildirdi.
ABD, Somali’de El Şebab lideri Abdurrahman’ın öldürüldüğünü doğruladı.
***
Bakar mısınız?
Bir “dünya savaşı” daha nasıl olur?
Bir savaşın “dünya savaşı” olması için ille Batılıların birbirine saldırıp bombalaması mı gerekiyor?
Öyle ya, ilk Büyük Savaş’ın adı o gün mü “1. Dünya Savaşı” olmuştu? Geleneksel birinci dünya savaşı!
Peki, Işid veya benzeri veya başkası; bunlar “dünyalı” değil mi? Bu dünyada ortaya çıkmadılar mı? Bahsedilen Irak, Suriye, Libya, Somali “dünyada” değil mi?
Orada sadece “liderler ve militanlar” da vurulmuyor.
Irak, Suriye, Libya, Somali, Nijerya, Kamerun, Mali, Yemen, Pakistan, Afganistan…
Her gün onlarca sivil ya “uzaylı” örgütlerin “vahşi saldırıları”nda yahut “dünyalı” devletlerin “kibar bombardımanları”nda can veriyor.
Onlar da bu dünyadan değil tabii!
***
Obama Başkan olduktan bir süre sonra, CIA ise yakınlarda “ABD’nin İran darbesindeki rolü”nü kabul ettiler.
60 yıl sonra!
O darbe, petrolü millileştiren Musaddık’a karşı Şah’ı yeniden getirmek içindi.
Ne oldu? Şah mı kaldı?
Ama Musaddık da kalmadı.
Irak darbelerinin darbelenmesi bir gün Saddam’ı başa getirdi; derken Saddam kimyasallarla da donatılarak İran’a saldırtıldı.
Sonra bir gün Saddam Körfez rantından daha çok pay isteyip Kuveyt’e girince, bombardıman, ambargo, 500 bin ölü çocuk.
“Sünni” Saddam’ı “Şii” İran’a esas saldırtan S. Arabistan ve kafa kesici krallığa tapan Batılı demokrasilerdi.
Sonra Saddam’ın gitmesi için bu kez Iraklı Şiilerle işbirliği yapıldı.
Şimdi o Şiiler de S. Arabistan’ın yeniden düşmanı. Onlara karşı Işid ve benzerleri beslendi.
Şimdi Işid’i de bombalıyorlar.
Paramparça ettikleri Libya, Suriye, Orak, Somali’de Işid kovalıyorlar. Petrolünü emdikleri Nijerya’da Boko Haram peşindeler!
Ve biz bunlara krallıklardan, saraylardan, despotlardan demokrasilere kadar “devlet” diyoruz.
“Devlet” oldukları için, ama hep beraber esasında ayaklanan her şeye ateş ettikleri için, insanı insana, örgütü örgüte, devleti devlete, halkları halklara, mezhepleri mezheplere kırdırdıkları için “meşru” sayılıyorlar.
Birleşmiş Milletler var ama orada milletler yok, biliyorsunuz; devletler var.
Hem de birçoğu milletin en ufak denetiminden bile uzak devletler.
Hem de onca devletin de üzerinde “Milli Güvenlik Konseyi’nin 5 Paşası” gibi üst-devletler!
***
Sahi buna neden “Dünya Savaşı” demiyoruz?
İlle “3. Dünya Savaşı” demek şart değil.
Türünün, serisinin, kafilesinin “1. Yeni Dünya Savaşı” belki.
Bahsi geçen ülkelerle kalmıyor işte:
Bombalayan, kendi kentlerini kuşatan, hapseden ve canlı bombalara, terör saldırılarına hedef olan Türkiye de var…
Tunus, Paris, San Bernardino, Brüksel, Londra, Beyrut da var.
Başkaları da var, daha başkaları da olacak.
Oradaki ölüler de bir dünya savaşının parçası.
Buna terörle mücadele demek artık çok hafif ve naif!
***
“Dünya devrimi”ni önlemek için şeyini yırtan, bir ötekini boğan, sol gördüğü her şeyi gladiolar, kontrgerillalar, cuntalar, darbeler, katliamlarla boğan kapitalizm “Dünya devrimi yerine tek ülkede sosyalizm dalgası”yla otoriter-tahakkümcü-boğucu bir kanka da bulmuştu; onu da yıktı, kendinden beter hale getirdi. Ne mutlu!
Kapitalizmi yığma nüfus, ucuz işgücü, üretim, tüketim malı, bol tasarruf ile ayakta tutma görevi de “Kızıl Çin”e düştü!
Dünya devrimi yerine artık sürekli dünya savaşı var. Patlak piyasalar ve patlayan bombalarla.
***
ABD filan hep soruyor ya, “İslamcı terör nasıl ortaya çıktı?”
Tabii Afganistan’da mücahitleri, Çeçenistan’ı, Libya’yı, Balkanlar’ı filan sayıyoruz.
Yok, siz esas Endonezya’dan başlayın.
Ona da Oppenheimer’ın “The Act of Killing” adındaki “hakiki katilleri oynatarak” çektiği belgeselle başlayın.
“Komünizm korkusu”yla CIA’nın bir gecede, çoğu solcu, tabii o günkü tabirle “komünist” 1 milyon insanı kesecek bir kitleyi nasıl yaratıp tahrik ettiğini, hepsini nasıl Işid’den bile beter, “komşusunu kesen” kasaplara, darbenin satırlarına, palalarına, bıçaklarına dönüştüğüyle başlayın.
Elbette hiçbir hikayenin tek bir başı yoktur… Tek bir tarihi de.
Ama hele bir oradan başlayın.
20 yıl önce “Nazilerin soykırımına karşı” insanlığı kurtarmakla övünenlerin, nasıl bir “soykırım” yaptırdıklarıyla başlayın.
Bir yerlerden başlamazsak, asla bulamayacağız çünkü.
Çünkü neyi aradığımızı bile bilmiyoruz!
***
Bu “dünya savaşı” kendi neo-nazilerini de çıkartıyor tabii.
Her dinden, her telden.
Ama Fransa’da “bölgesel seçimin ilk turu”nda birinciliği alan Le Pen familyası, başkanlık yoluna çıkan ve “Amerika Müslümanlara yasaklansın” diyebilen Donald Trump gibi.
Sahi İstanbul’daki “Trump Towers” nasıl açılmıştı, kurdeleyi kimler kesmişti, hatırlıyor musunuz?