Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu ligin 3’üncüsü Fenerbahçe ise, Beşiktaş şampiyon gibi oynadı. Lakin tarihe 9 kişiyle 1-1’lik maç diye geçti!

        Maç başı Tolgay, Atınç, İsmail, Alper hep sarı kartlık.

        Talisca-Oğuzhan müthiş pas zincirinde Aboubakar’ın şutu uçup gittiğinde dakika 15’ti. O, Beşiktaş’ın artık oyuna hakim olduğu anlar. Portekizli tek kanatla. Fenerbahçe’nin Lens için fırsat kolladığı ama fiilen üç eksikle oynadığı dakikalar. Üst üste kornerler.

        Quaresma nefis çalım atıyor, bilhassa İsmail’e. Atiba belki heykellik ama maçın ilk yarısı Tolgay’ın varlığı Beşiktaş’ı daha önde oynatıyor. Onun da dakikası sınırlı. Gücü Atiba gibi değil.

        Atınç’ın asistini Alper’in auta atması 41’inci dakikada Fenerbahçe’nin ilk tehlikesi. İsmail’in Beşiktaş’a hazırladığı pozisyon geldiğinde, “sakarlık”ın sakatlık ardından oynama şansı bulduğunu anlıyoruz.

        İşte Tolgay’ın, Atiba’nın da pek atamayacağı türden müthiş pası, işte maçın yıldızı Quaresma o. Garip gol vuruşuyla Aboubakar da!

        Advocaat’ın 2. yarı hamlesi Ozan ile Salih. Esas hamle Hasan Ali’nin yerine geçişi ve İsmail’in kulübeye iadesi.

        60’ıncı dakika civarı Fenerbahçe defansı arka arkaya taca atıyor kendini.

        Babel’in ilk ortaya çıkışı Volkan dışında kimsenin beklemediği şutla. Van Persie ancak çıkarken fark ediliyor.

        Quaresma, Cenk de Volkan’a takılıyor. Bu şu demek: Beşiktaş 80de Emenike’nin kaçırdığına kadar tek kale gibi oynuyor!

        Fenerbahçe’nin çaresizliği iki kırmızı! Çaresi ise Beşiktaş’ın geleneksel çaresizliği!

        ***

        İki “Kara Kartal” efsanesi var ya…

        Biri der ki, 1941’de Süleymaniye karşısında atak üstüne atakla 6-0 kazanan takıma verilmişti o unvan…

        Biri der ki, -ben buna inanırımçünkü dünya beyefendisi rahmetli gazeteci, Beşiktaş ve spor tarihçisi Vala Somalı öyle der:

        Yine bir Fenerbahçe maçıdır…

        Tam “Beşiktaş’ta futbol”un kurucusu Şeref Bey’in cenazesinden sonra.

        Denir ki, “cenazenin ertesi.” Ama benim gördüğüm, cenazeden iki, üç gün sonra. Fenerbahçe’de... Beşiktaş, Fenerbahçe’yi yenerse şampiyonluk gelebilecek, beraberlikte rakibine kaçacaktır. O zaman tabii Başakşehir yok!

        Simsiyah matem formalı Beşiktaş maç boyu saldırır. Gol atamaz. Ne Hakkı Baba, ne Voleci Şeref! Rakipte de muhteşem golcü Zeki Rıza suskundur.

        Simsiyah formalı takım için “Kara Kartallar gibi saldırıyor” denir.

        İşte lakabını bile; kazanamadığı, matemden hüzne akmış bir maçtan almış bir siyah-beyaz .Rakibi ise, “Sarı Kanarya”yı efsane kalecisi Cihat Arman’ın sarı kazağından almış; tekme tokattan değil!

        Unutmadan eklemeli:

        Hem Beşiktaş’ta futbolun doğuşuna, hem o simsiyah formalara ve Kara Kartal’a vesile olan Şeref Bey öldüğünde, sadece 39 yaşındaydı.

        Atiba’dan, Quaresma’dan yaşça az büyük!

        Tüm ömrünü ve ölümünü bile Beşiktaş’a verecek kadar da çok büyük.

        ***

        Kıssadan hissesi şu:

        Şampiyonluklar gelir gider, yakalanır kaçar… Şerefle baki kalan Şeref Bey’ler, Kara Kartal Baba Hakkı’lar, Zeki Rıza’lar, Sarı Kanarya Cihat Arman’lardır. Tekme tokatlar değil!

        ***

        Bir kıssadan hisse de:

        Kara Kartal zaten acılardan doğmuş, acılarla yoğrulmuştur! Bir Fenerbahçe maçında acıyla gelen nam, 90’da kendi kalene atarak bir Fenerbahçe maçıyla yürür!

        Diğer Yazılar