Size bir Öykü anlatayım!
Gençlik ve Spor Bayramı hazırlıkları son sürat.
Biliyorsunuz, Samsunspor çoktan küme düşmüştü; “Spor” kısmını cumartesi tam idrak etmiştik…
“Gençlik” kısmı ise, “Durmak yok, almaya devam” diye toplanıyor.
Siz bakmayın 1 Mayıs’ın “serbest” olduğuna. Kimi 1 Mayıs, derdest!
***
Önceki gün 19 yaşındaki Öykü Özübek’i de içeri aldılar. 1 Mayıs meydanında birlikte neşeli gördüğünüz arkadaşı Uğur Baran’ı da aldılar.
“Muhalif İslamcı; anti-kapitalist” yazar İhsan Eliaçık’ın kızını da aynı gün aldılar.
Bu gençleri şüpheli yapan; “Anarşistler” ile twitter ve Facebook’taki yazışmalarıymış.
Zaten Öykü’ler 1 Mayıs’ta, küçük bir grup, meydanda “Anarşistler”in arkasındaymış.
Gördüğünüz gibi deliller makul ve yağıyor!
Siz de kendinize dikkat edin, olur mu? “Anarşi”ye yaklaşmayın, şi’yi anar olmayın bile.
Fotoğrafları gördüm; bazen kedi maskesi takan vejetaryen Öykü ile Uğur mesela; “Hayvan İşkencesine Seyirci Kalmayın” diye pankart taşımış sadece.
Düşünüyorum; birileri “Hayvan”ı özne diye anlamış da alınmış olabilir mi, diye!
Hem, hayvan hakkı savunan; insan haklarını da savunur zaten.
Bir de Hayvan Anarşisi çıkarsa, diye düşünmüş olabilir devlet:
Öyle ya, misal inekler “Sütümüzü siyasete alet etmeyin” diye pankart açmış!
At içeri ineği…
Yarın da parasız eğitimi savunur bunların süt danaları!
***
Bu öğrencilerin hiç hayatı yok nasıl olsa. Ona değmiş, buna değmemiş; kırmızıgülmüş, öyküymüş demiyor, topluyor, bir vantuz gibi; “sosyal”i zayıf, “güvenlik” devleti.
O sabah polisin elinde 58 kişilik liste varmış. Sebep, 1 Mayıs’ta bazı banka camlarının “Anarşistler”ce kırılması.
Benim gibi, bütün siyah giyen çocuklar şüpheli tabii!
O camların ardında her gün köle gibi çalıştırılan genç bankacıları kurtaracak; hayatı haciz dosyalarına rehin düşmüş, belki kimi de polis, onca insanı ezen sistemi suçlayacak değildiler ya.
Kolluk kuvveti, kulluk kuvveti!
Ne ekersen, onu topluyor.
***
Tahmininizi tek geçin: Bu çocuklar da “terör örgütü”nden alındı.
Başbakan filan olsam; “ulan bu kadar çok terörist çıkıyorsa, biz de bir yerlerde yanlış yapmış olmayalım” diye düşünürdüm!
Fakat, değilim! Düşünemem.
Biliyorsunuz, gazetecilik yapanlar da haber yaptıkları için suçlanabiliyordu zaten.
Ama insan ama hayvan; bir canlı sevdikleri, sevmekle kalmayıp onlar için mücadele ettikleri için sıra “Hayvansever”e de gelmiş olmalı!
Ey Nuh Hazretleri…
Hayvanlara da az kalmış olabilir; bu post-modern Tufan operasyonuna karşı bir geminin daha tam vaktidir!
İşte acı, işte Ağrı!
Sınıf mücadelesi
Kimi komutan kendini “sınıf mücadelesi”ne adadı hemen.
Kıbrıs’ta “astsubay çocuğu” öğrenci Orkun’u, ağır küfürle, daha sınavları varken orduevinden atan Albay Tevfik’in egemen sınıf savaşı dillere düştü zaten!
Konya’da yemek yemeyen astsubaylara hepten tabldot kapatan; Bandırma 161’inci filoda ortak alınan Habertürk’ü yasaklayan da var.
Jandarma Genel Komutanı da Bitlis’e gitti geçen. Askerler şaşırdı: Seçilmiş subay, astsubay, uzmanlarla toplantı yaptı; “Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor, TSK değişiyor” dedi.
İki dakika sonra hiçbir şey değişmedi: Çıkmış astsubaylar zart zurt konuşuyor… Sen otur yerine… Sen sus… Sen uzman, orduevine giremeyeceğini bilmiyor muydun!.. diye sürdü değişim!
Gerçi astlar diyor ki, “Bizimle muhatap olması bile büyük değişim; hiçbir şey değişmese de!”
Bir şey anlatıp gideyim de, sınıfları ve acayip bir tür hayvanseverliği anlayın:
Astsubaylıktan zar zor, damıtılarak subaylığa geçebilene, orijinal subaylar “katır” dermiş. Kalbi temiz olan, bundan evvela kendisi utananlar hariç tabii!
Yani; ne kendileri gibi soylu at; ne de altta kalanlar gibi eşek!
Yuh hakikaten! Buna bir de cumhuriyetçilik diyorlar.