Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cengiz Demirel, Demirel’di ama taşeron firmada işçiydi.

        TOKİ devletin Toplu Konut İdaresi idi ama taşeron firmayla iş yapıyordu.

        Demirel, kanalizasyon döşüyordu.

        Göçük oldu. 4 metre toprak.

        Çıkaramadılar; kepçeyi çağırdılar.

        Kepçe sadece kafasını çıkarttı.

        Başı kopartıp, bedeninden, hayatından ayırmıştı.

        Tarih 2012, yer Keşan’dı.

        Kendi pilotunu bulup çıkartamadığın gün, işçini de böyle çıkartıyordun. Milenyumdun!

        DERE

        Aynı TOKİ Samsun’da “Kuzey Yıldızı” sitesini yapmıştı.

        Dere yatağına, bizim gazetenin tespitiyle, “Fransız balkonlar” dikmişti.

        Dere yatağı dere yatağıdır.

        HES’lerle tabiatı delirtenlerin imar becerisi de böyleymiş demek ki.

        Su hücum etti; dördü çocuk beş kişiyi yuttu; en alttakilerdi.

        YATAK

        Taşeronlu işçileri, sigortasız işçileri, sendikasız işçileri…

        Bir ayda tam 61 işçiyi, 6 ayda tam 366 işçiyi yakan, yutan, boğan, kafasını kopartan bir “Kepçe” mevcut…

        Kepçe, THY’den Borsa’ya, İstanbul’dan Bursa’ya, Van’dan Keşan’dan Samsun’a, grev yasağını iş edinmiş.

        Sendikasız bir medya zaten ne diyecek ki…

        Kepçe; itiraz etme, itaat-biat etmeme ihtimallerini, insanın hak arama hallerini asgariye indirip eğilmeyen boyun varsa azıcık koparmak için zaten sendikalı sayısını da düşürüyor.

        YATAKLIK

        Sorun sadece o değil kardeş…

        Kepçe”, unutmuşsunuzdur, katliamlara dönen “cezaevi operasyonları”nda da kol koparmıştı.

        Kopuk kol arazide ortaya çıkmıştı.

        Bu “Kepçe Düzeni”ni anlamak için şunu kavramak lazım:

        Kepçeyi kullanan M.Ü. de işçi ve emir kulu; kafasını kopardığı Cengiz Demirel de işçi ve emir kulu.

        Geçim çengeline asılan bu insanların, köleliğe uyum sağlaması, itaat etmesi, gerekirse ötekinin kafasını koparması; kendi soyundan “kapıcı” çocuklarının, 5 yaşında Abdurrahman’ın, 1.5 yaşında Hüseyin’in, 9 yaşında Bedirhan’ın boğulacakları ölümüne sığınakları yapmaları gerekiyor.

        Birbiri üstüne, emir böyle diye, atölye kapıları kilitliyor…

        Bir öteki üstüne alev alev olacak naylon çadır geriyorlar.

        Bir diğerine sözde komutan denip ezmeleri isteniyor ki; kendi üstlerince ezeli ezilişleri de makul gelsin.

        Başka yoksullara; yok dili, yok kökeni, yok teni farklı diye düşman olmaları isteniyor ki; kendilerine düşman bir hayata katlansınlar.

        Katlanırken iki büklüm, kendi hakikatlerini unutsunlar.

        Kendileri ezilip dururken dahi, dört üniformayla sekiz yumruk, dört cop olup yere yatırmaları, kıyasıya dövmeleri gerekiyor ki; Kepçe yürüsün.

        MEZARLIK

        Şehitliği kutsanıp 15 gün önce toprağa verilen daha 21’inde bir Umut Bulut’un geride kalan 9 aylık oğluna da sel saldırmış Samsun’da.

        Kiralık bir evin, “su basan katı”nda. Son anda kurtarılmış!

        Var mı böyle şey!

        Var mı böyle sıvasız hanelerde hep ölüme, hep yangına, hep suya, hep tabuta sıkışmak!

        PİŞKİNLİK

        Kepçe”ye sorarsan, Ne hata var, ne yanlış! Dere yolunu şaşırmış!

        Öyle zaten:

        Karadon’da ne güzel ölümdü öyle!

        Samsun’da ne hatasız boğulmadır böyle!

        KURBAN

        Soyadın Demirel diye elbet Demirel olmadan ölüyorsun ama…

        Soyadın Kurban ise pekala kurban da olabiliyorsun.

        Kenan Kurban, Kepçe operatörü veya kafası kopartılan Demirel ile aynı yaşta; Çiğli Jet Üssü’nde sivil memurdu.

        Boynuna bir ip doladı askeriyede; de ki, Kepçe’ye uzattı başını, kurban oldu!

        Haberler kısaca şöyle bildirdi. “Sivil memur… geçici görev… şok intihar:”

        Bu kadar!

        İnsan merak etmez mi, gazeteci merak etmez mi, neden geçici, neden şok, neden bu kadar çok şok diye.

        Anlatayım:

        Esasında Eskişehir Hava garnizonunda sivil memurdu.

        Ama her yıl bu insanlar, nisandan yıl sonuna sürgünlere atılıyor; geçici görev diye.

        Ne çocuğun karnesini, ne doğum görüyorlar, ne doğum günü, ne cenaze. Böyle kendi cenazesi değilse!

        11 yıl böyle angaryalı çalıştırılmış Kurban!

        Dört kez tayin istemiş; hep hayır. Emir kulu ya. Hem aşağılanacak sivil, hem emredilecek asker, çifte kavrulmuş köle ya!

        Arkadaşları diyor ki, “Şakacı, hayat dolu bir arkadaşımızdı”!

        Hayat… Kepçe’nin umurunda mı!

        Diğer Yazılar