Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Necip Hablemitoğlu (da) 18 Aralık 2002’de öldürülmüştü.

        Bir anlaşılabilse, bir çözülebilse Türkiye’nin kendini tanıyabileceği, yakın tarihi yeniden yazdıracak cinayetlerden.

        Mumcu Suikastı gibi, konuları itibariyle çok sayıda fail adayı bulunan, o yüzden de düğüm olup dolananlardan.

        Belki en çabuk unutulanlardan.

        ***

        Bu tür suikastlarda iki temel madde var:

        1. Ölüm düşmanlarından birinden veya ittifakından mı geldi?

        2. Dost, yakın, müttefik bilinenlerden mi?

        Hablemitoğlu Suikastı bu iki soruyu 10 yıldır taşıyor.

        Aynı şu iki soru gibi:

        1. Bizatihi kendisi mi; bildikleri, yaptıkları, araştırdıkları, ortaya çıkarabilecekleri mi yok edilmek istendi?

        2. Yoksa AKP daha yeni iktidar olmuşken, tezkere yoldayken, suikastın yankıları, tepkileri, yaratacağı ortam mı hedeflendi?

        Mumcu, Kışlalı, Danıştay suikastlarında bu ikinci maddeler de ciddi ihtimalken, Hablemitoğlu Suikastı sanki bizatihi bildikleriyle, yaptıklarıyla ortadan kaldırılmasıyla sınırlıydı.

        Elbet kesin söyleyemem.

        Ayrıca, hepsi bir yana, yok edilmiş bir insan, geride acılarla ve sorularla kalmış bir eş ve çocuklar vardı, onlar yine var.

        ***

        Hablemitoğlu’nda, uğraştığı Alman vakıfları, altın, cemaat, Kırım, Orta Asya Türkleri benzeri konular dışında, bir de “İsrail’e tank ihalesi” gündeme geldi.

        Sonra kaybolan bir iddiaya göre, Hablemitoğlu 170 M 60 tankı modernizasyonu ihalesinin İsrail’e verilmesinde “rüşvet, yolsuzluk” gibi, üst düzey kimi generali de kapsayan kuşku ağıyla ilgilenmişti.

        Hakikaten kuşkulu bir ihaleydi.

        TSK üst kademesi, özellikle kimileri çok ısrarcı olmuş, DSP-MHP-ANAP koalisyonu kabul etmiş, eleştirisi merkez medyada giderek sansürlenmişti.

        ***

        O dönem, 2001-2002 ve sonra da ısrarlı yazılar yazdım.

        Bir gazeteden kovulmuş, kartel medyası ile sömürgelerinde ambargolu ve lanetli olarak bir süre işsiz kalmış, bir üniversitenin sahip çıkmasıyla iş, ayrıca dersler arası çalışacak bir mekân bulmuş, sonradan da bir gazeteye oradan yazı göndermeye başlamıştım.

        Okur ulaşabilsin diye “köşeye direkt cep telefonu”nu icat ettiğim dönem!

        İhbarlar, bilgiler de oradan ulaşıyordu.

        ***

        O ihalenin iki vicdani-ahlaki yönü vardı:

        1. O sıra İsrail, Filistin’i yine kan gölüne çevirmişti. Biz ise o İsrail ordusunu “kan”ka yapıp batık silah sanayini kurtaracak 700 milyon dolarlık ihale ikram ediyorduk.

        2. Bu iş pekala Türkiye’de yapılabilirdi. Ama TSK bunu görmedi bile. Koalisyon da.

        İsrail’le kankalık sürsün diye yapılan vicdansızlık yanında, bence, komisyon vesaire gibi şişkin rakamları ortaya koyduğum ama adını elbet tam koyamadığım üzre, ahlaksızca nemalanlar da vardı.

        ***

        Nitekim sivil bürokratlardan istifa edenler, ahlaksızlık ve vicdansızlığa katlanamayan olmuştu…

        Üniformalılardan ise, eleştirenleri “Yahudi düşmanlığı” ile suçlayanlar.

        (Kadere bak: O vakit iktidar olmadan önce bu ihaleyi hemen iptal etmekten söz eden AKP, iktidar olunca dokunamadı bile! Başbakan ise, Ofer’e elden ihale verilmesine karşı çıkanları “Sermaye ırkçılığı” ile suçlayacaktı!)

        ***

        Bunları yoğun yazarken, başka gazetelerde sansürlenen muhabirler de çöpe atılmış haberlerini bana iletiyordu.

        Özellikle bürokrasi cephesinde çok kişiyle konuştum. Çoğu ortada olan İsrail kaynaklarını taradım. Ama Hablemitoğlu ile hiç temasım olmadı. O da hiç aramadı.

        Tehdit? Açıkça ortaya söylenenler dışında kamuya açık telefonumdan tehditler oldu.

        Sık sık olanlar gibi.

        Ciddiye alsam dahi, ciddiye alınmasını istemedim. Zaten bin yıl sürecek bir “kara liste” yok muydu!

        O yazıları bulabilirsiniz.

        Özellikle “Tankın ezemediği sorular” başlığıyla.

        ***

        Bana göre, bırakın o iddiayı, ikisi birbiriyle ilgisiz bile olsa, Hablemitoğlu Suikastı ile Tank İhalesi; bugün Ergenekon veya 2001-2003-2007 darbe hevesleri vesaire üzerine bildiğimiz, bilmediğimiz, doğru olan veya uydurulan nice husus açısından iki kilit olay.

        İktidar sağolsun Göktürk’le Çin’den uzaya gidiyor ama, 10 yıl oldu, ne onu ne bunu, ne de başkalarını anlayıp anlatabildi hala!

        Devlette devamlılık ya; belli ki kara kutu tam açılsın istenmiyor!

        Uydu, uydu uymadı, uyanıp yola koyuldu; biz hala uyutulmuş, uyumuş, uyuşmuş, uyuyoruz!

        Diğer Yazılar