Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Mozilla/5.0 AppleWebKit/537.36 (KHTML, like Gecko; compatible; ClaudeBot/1.0; +claudebot@anthropic.com)

        Bir yandan heyetler, “Barış”…

        Bir yandan, baskınlar karış karış!

        Biz böyle yuvarlanacağız.

        Çünkü halklar barışsın yahut ne bileyim, bir Anayasa, oradan başkanlık filan çıksın istenirken, bu kez o muğlak “terör” çuvalı, her gerekçe ve bahaneyle, halk içinde, halk için farklı sesi olan nicesi üzerine de atılıveriyor.

        Pirincin taşını ayıklamak zormuş ya; tüm taneleri, tüm haneleri taş etmek daha kolay.

        ***

        Dün Ostim-İvedik ve Davutpaşa katliamlarının 12’inci, 13’üncü duruşmaları vardı.

        Birinde 20, birinde 21 ölü.

        Diğerlerini de biliyorsunuz veya çoktan unuttunuz.

        Davalar zar zor ve geç açılıyor, zar zor yürüyor; acıya tehdit, yargıya adaletsizlik gölgesi düşüyor.

        Neden?

        Terör” değil bu katliamlar!

        Bir nevi “öteki” cinayetleri gibi, tecavüzler gibi; hep “tahrik, hafifletici sebep, ölenin kusuru”.

        Makul yani!

        Cephaneliğe 25 askeri zorla tıkıp havaya uçuranlar da “terör zanlısı” değil ya; o yüzden serbestler!

        O bir kaza, Uludere’de onca köylüye bombardıman yanlışlık; aynı Uludere’de daha sonra derme çatma korucu midibüsüyle uçuruma adeta atılmış onca asker de “zayiat”!

        20 canı boğan cansız apartmanın müteahhidi de yattı, ama ölmeye değildi en azından… Ve geçmiş olsun, çıktı.

        Darbecileri teşvik etmiş, beslemiş, azdırmış ama birden sivil-demokrat-iktidar hempası olabilen sermaye ağaları da…

        (Radikal’de Pınar Öğünç’ün yazdığı) bir çobanı kurşuna dizdirip cesedine mayın bağlayıp havaya uçuran komutanlar da…

        Eri, uzmanı, astsubayı, Nazlı üsteğmeni, sivil memurları intihara sürükleyen de masum ve serbest.

        ***

        Bir mektup buyurun o vakit:

        “Merhabalar Umur Bey;

        Yazılarınızı her daim takip eden sadık bir okurunuz değilim. Medyayı mensup oldukları şirketlerden ayrı değerlendiremiyor, bu durumu iktisadî koşullar içinde hoş görmeye çalışırken, halk olarak doğru ve tarafsız haber alma özgürlüğümü layıkıyla yaşayamamaktan üzüntü ve öfke duyuyorum.

        Bununla beraber, yaşadığımız baskı ve zulmü kitlelere duyurmak için hangi yazarın tanıklığını, yoldaşlığını isterim diye kendime sorduğumda, aklıma gelen ilk isim oldunuz. Olaylara, olgulara, insanlara dair -modası geçmeden- gösterdiğiniz refleksinizle diyebilirim.

        Halen gözaltındaki KESK’li tutsaklardan birinin eşi, diğerinin arkadaşı, öbürünün yatılı misafiri, bir diğerinin can yoldaşı, berikinin kredi kefili, bir başkasının sendikalı arkadaşıyım. Bir arkadaşım (dışarıda olanlardan), ‘Bu kadar yakınımda olacağını düşünmezdim bu olayların’ dedi, eşimin gözaltında olduğunu öğrendiğinde.

        Ama ben sizim, normal, sıradan biriyim. Her gün gördüğünüz öğretmeniniz, doktorunuz, hemşireniz, vergi memurunuz, belediyecinizim.

        Öte yandan; suçlanan, itham edilen, evi basılan, kaçak-göçek muamelesi yapılan, anasının hasta yatağının, çocuğunun beşiğinin başucundan polisin götürdüğüyüm.

        Dışarıda tecrit yaşayan, kocaman bir senaryonun parçası olmaya, kendi için yazılan repliği okumaya zorlanan biriyim.

        Demokratım ama yalnız kendime değil. Herkesin aynı oranda sahip olmadığını düşündüğüm eşitlik ve özgürlüğe hepimiz sahip olalım diye kavga veriyorum. Vatanım, suyum, ağacım, köprüm halkıma ait olsun diye soruyor, sorguluyor, çözüm üretmeye çalışıyorum.

        Bazen keşke farkında olmasaydım diyorum, daha mutlu olurdum o zaman. Ama bilince bilmezden gelemiyor insan, haksızlığı ve zulmü. Bu düşünce geldiği hızla siliniyor aklımdan. Memnunum tüm bedellerini ödemekten, daha da inandım doğru tarafta olduğuma, zulmün efendilerinin şiddetiyle bir kez daha karşılaştığımdan.

        Bu iç hesaplaşma yazısı değil. Yalnızca varoluş kavgası.

        Bilirim ki insan yüreğini inancıyla bilemezse eksik kalır.

        Yayınlarsınız, yayınlamazsınız bilemem. Yayınlarsanız sizden başkaları da duyar sesimizi. Yayınlamazsanız sizde kalır sözlerim

        Ama adaleti düşman gören herkese inat, bir gün daha, bir gün daha ve sonra bir gün daha yaşayacağız. Saygılarımla. Hümeyra”

        Diğer Yazılar

        Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için ‘Çerez Politikasını’ ve ‘Aydınlatma Metnini’ inceleyebilirsiniz.
        Bu çeviride Google Translete kullanılmıştır. Anlam ve çeviri hatalarından haberturk.com sorumlu değildir.