Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Çok açık yazayım: Türkiye’de “sandık yoluyla” iktidarı değiştiremeyeceğini anlayanlar, 1960, 1980 serisinin son halini “NATO müdahalesi” şeklinde planlıyor olabilirler...

        Nereden mi biliyorum? Bilmiyorum ama gerek ekonomik hareketlenme, gerekse yerleşik yapının Suriye-Libya çıkarımlarından kurduğu hayaller, gerekse seçime giderken ortaya çıkan “kafalarındaki kurgudan” çok net çıkarımlar yapabiliyorum...

        Bu noktada soralım; ana plan nasıl kuruluyor olabilir? Planın detaylarını, daha doğrusu “heveslilerin” zemin yapmaya çalışacakları “kurgunun” tabanını “bölücübaşı Apo’nun açıklamalarında” bulmak mümkün...

        Ne diyor “bölücübaşı”? Aynen şöyle diyor: “...Eylemsizlik sürecinden sonra anlaşma olmaması durumunda iç savaş çıkabilir. 15 Haziran’dan sonra çatışma yaşanması durumunda hükümet 3 ay bile dayanamaz. Önemli bir sürece giriyoruz, 15 Haziran’dan sonra kimse kendini kandırmasın, herkes hazırlığını buna göre yapsın. Süreç ya büyük bir anlaşmaya ya da büyük bir savaşa evrilecek. Eğer anlaşma olursa Kürtlerin tarihteki ilk büyük anlaşması olacaktır. Anlaşma olmaz ise öyle pasif savunma, aktif savunma diye bir şey olmaz. Hem kırda hem şehirde topyekûn bir halk savaşı gelişebilir. Hatta iç savaş olabilir. Bundan yalnızca Kürtler etkilenmez, herkes etkilenir. Son görüşmede bütün bunları heyete açıkça ve bütün detaylarıyla anlattım. Buradaki görüşmeler ciddidir. Heyette devletin ciddi kurumlarının temsilcileri vardır. Devlete etki edebilecek güçte bir heyettir. Ama henüz devlete, siyasi partilere, topluma etki etmemiştir. Hükümet çözüm sürecine gelmezse, büyük bir savaş çıkarsa üç ay bile dayanamaz...”

        Sevgili dostlar, “Olmaz asla” demeyin, bu ülkede “yerleşik dış-iç güçler” tarafından kullanılan uzantılar 25 yıl boyunca “kirli bir savaş” tezgâhladılar ve bu savaşı ülkenin binlerce canına rağmen kesintisiz sürdürebildiler... Şimdi “ellerindeki gücü kaybedeceklerini, Türkiye’nin kurdukları yapıdan kurtulacağını anlayan” bu güçler, daha doğrusu “güç kaybeden yapı” şimdi “son kirli tezgâhın” peşinde! Aradıkları malzemeler de onlara göre hazır: Suriye-Libya ve diğer bölgelere “takınılan küresel emperyal tavır” ve son 30 yılda oluşturdukları yapı...

        Sonuç: Türkiye’de seçim öncesinde ve sonrasında “yerel-küresel kirli yapının” son bir “deneme” yapması ve bu denemeyi “yeni küresel müdahale” kapsamına sokmaya çalışması size asla “hayal” gibi gelmesin! Türkiye, özellikle IMF boyunduruğundan kurtulduktan sonra “ekonomik genleşme ve bağımsızlaşma” yolunda önemli adımlar attı. Şimdi “birileri” için esas olan “Türkiye’yi bu yoldan çıkarmak” ve gerekirse “iç savaş denemesi” dahi yaparak Türkiye’yi eskisi gibi “kontrol edilebilir” hale getirmek!

        Son söz: Bu ülkede hangi etnik kökenden gelirse gelsin “her vatandaşın” tek bir çıkarı var: Üzerinde yaşadığı bu toprakların zenginleşmesi, demokrasi kalitesinin artması ve bireysel haklarının gelişmesi... Bu ülke karışırsa “kimse kazanmaz, kazanamaz”! Bu yolda atılacak her adıma, kimden gelirse gelsin destek olmak hepimizin görevi, aksi her duruma karşı durmak da hepimizin borcu!

        Çok önemli not 1: Türkiye’de “iç tehdit algılamasına” dayanan klasik askeri darbeleri kışkırtarak, TSK’yı da kendi çıkarları doğrultusunda “tahrik edenler”, şimdi “aynı müdahaleyi” NATO şemsiyesi altında yapmayı düşünüyorlar. Bu size hayal gelmesin. Derin ve daha dikkatli düşünün, “ne dediğimi” daha iyi anlayacaksınız!

        Çok önemli not 2: Türk devletini “Libya, Mısır, Suriye veya başka bir devletle” karıştıranlar ve buna göre “oyun kurgusu” planlayanlar, Türk halkının, devletine nasıl sahip çıkacağını gördüklerinde “nasıl bir belaya bulaşmış olduklarını” çok daha iyi anlayacaklar. Hangi kökenden gelirse gelsin bu toprakların insanları “yerel-küresel” hainlere daha önce de olduğu gibi gerekli dersi vereceklerdir, bundan kimsenin şüphesi olmasın.

        Diğer Yazılar