Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Mozilla/5.0 AppleWebKit/537.36 (KHTML, like Gecko; compatible; ClaudeBot/1.0; +claudebot@anthropic.com)
        Haberler Bilgi Yaşam 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ ŞİİRLERİ 2025 || En güzel, anlamlı, resimli, uzun, kısa 18 Mart Çanakkale Zaferi şiirleri 2, 3, 4, 5 kıtalık seçenekleri
        1

        Bu yıl 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 110. yıl dönümü yurdun dört bir yanında coşkuyla kutlanacak. Bu kapsamda 18 Mart Çanakkale Zaferi şiirleri 2-3-4-5 kıtalık seçenekleri binlerce öğrenci tarafından araştırılmaya başladı. 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi şiirleri haberturk.com tarafından derlendi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük başarılarından biri olan bu günün anlam ve önemine vurgu yapan dizeler haberimizin devamında yer alıyor! İşte en güzel, anlamlı, resimli, uzun ve kısa 18 Mart şiirleri…

        2

        18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ ŞİİRLERİ

        18 MART ÇANAKKALE

        Bulutlar sarmıştı her yanı,

        Kapkara bir geceydi,

        Yağmur,bardaktan boşalırcasına,

        Sağnak gibi yağıyordu,

        Yedi düvelin gemilerinden yükselen,

        Top,tüfek sesleri,

        Her yanı inletiyordu,

        Mustafa Kemalin askerleri,

        Aslanlar gibi dövüşüyordu,

        Ve Çanakkale kahramanca,

        Düşmana selam veriyordu,

        Kükrüyordu tepeden,

        Mustafa Kemal,

        Vatanıma ayak basacaksa düşman,

        Yaşamanın ne gereği var,

        En son nefer ölünceye kadar,

        Dövüşeceksiniz aslanlar,

        Görecek bütün dünya,

        Ne aslanlar doğururmuş,

        Emineler, Hatçeler, Ayşeler, Fatmalar.

        ALİ OSMAN YILMAZ

        3

        ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

        Çanakkale dediğin manasızdır sanma sen

        Ordaki şehitlerdir tarihlere şan veren

        Vatan toprağı için can ile serden geçen

        Korkuyor bu kafirler tüyleri diken diken

        Su üstü mayın dolu nusret toplar mayını

        Bir yandan Elizabeth düşünüyor canını

        Komayacağız yerde şehitlerin kanını

        Korku bilmez bu millet artıracak şanını

        Mehmedoğlu Seyyid'in mermiyi kaldırışı

        Dünya durdu, dönmüyor seyreyliyor yarışı

        Anlayacak kafirler bucağı ve karışı

        Türküm başkaldırdı ki zaferdir haykırışı

        Gaza, cihad nasib et Türk milletine ya Rab!

        Anzak, Hindu, İngiliz... Hepsi harab ve bitab

        Her renk, her dil, her kıta bilsin ki bu kutlu ab

        Çanakkale suyu bu ne Rum dinler ne Arab

        Anafarta, Dardanos, Boğalı, Seddülbahir

        Türktedir bu topraklar dünyada evvel ahir

        Kayboldu İngilizler bilinmiyor nerdedir

        'Çanakkale Geçilmez' bu da açık gerçektir

        SAMET MEHMET BORA

        4

        BİR YOLCUYA

        Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın

        Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

        Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın

        Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

        Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda

        Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda

        İstiklal uğrunda, namus yolunda

        Can veren Mehmet'in yattığı yerdir.

        Bu tümsek, koparken büyük zelzele,

        Son vatan parçası geçerken ele,

        Mehmet'in düşmanı boğduğu sele

        Mübarek kanının kattığı yerdir.

        Düşün ki, haşre dek kemiğin, etin

        Yaptığı bu tümsek, amansız çetin

        Bir harbin sonunda bütün milletin

        Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

        NECMETTİN HALİL ONAN

        5

        BÜLENT ECEVİT - ÇANAKKALE

        “Söyle arkadaşım” dedi Anadolulu Mehmet

        Yanıbaşında ki Anzak erine

        “Nerelerden kopup gelmişin

        Neden çökmüş bu mahsunluk üzerine”

        “Dünyanın öbür ucundan” dedi gencecik Anzak

        “Öyle yazmışlar mezar taşıma

        Doğduğum yerler öylesine uzak

        Örtündüğüm topraksa gurbet bana”

        “Dert edinme arkadaşım” dedi Mehmet

        “Değil mi ki yurdumuzun koynundasın ilelebet

        Sende artık bizdensin

        Sende bencileyin bir Mehmet”

        Çanakkale toprağının

        Üstü cennet altı mezar

        Kavga bitmiş mezarlarda

        Kaynaş olmuş yiten canlar

        “Ya sen” dedi Mehmet

        Oyun çağındaki İngiliz erine

        “Yaşın ne senin kardeş

        böylesine erken buralarda işin ne”

        “Yaşım sonsuza dek on beş”

        dedi ufak tefek İngiliz eri

        “Köyümde askercilik oynar

        coştururdum trompetle bizimkileri

        Derken kendimi cephede buldum

        Oyun muydu gerçek miydi anlamadan

        Bir sahici kurşunla vuruldum

        Sustu boynumdaki trompet

        Son verildi böylece oyundan bozma işime

        Gelibolu’da bana bir yer kazıldı

        Mezar taşıma ‘Onbeşinde trampetçi’ yazıldı

        Öyküm de künyem de bundan ibaret…”

        Yağmur yağıyordu usul usul toprağa

        Gözyaşları düşerek üstüne sanki

        Damla damla ağlıyordu uzaktan uzağa

        Sahibini yitiren bir trompet

        “Ya sizler” dedi Mehmet

        Dünyanın dört kıtasından

        Mezar dolusu erlere

        “Hangi rüzgar savurdu sizleri

        bu bilmediğiz yerlere?”

        Kimi İngiliz’di kimi İskoç

        Kimi Fransız’dı kimi Senegalli

        Kimi Hintli kimi Nepalli

        Kimi Avustralya’dan Yeni Zellanda’dan Anzak

        Gemiler dolusu asker

        Her biri niye geldiğinden habersiz

        Gelibolu’nun oya gibi koylarından sızarak

        Tırmanmışlardı dağa bayıra

        Siper siper yara gibi yarılan toprak

        Mezar olmuştu savaş ardından onlara

        Kiminin burada yattığı sanılır

        Kiminin adı bilinse de mezarı bilinmez

        Kiminin de mezar taşında

        On altı,on yedi on sekiz yaşında

        Ebedi istirahate çekildiği yazılı

        Çanakkale topraklarında

        Her birinin erken biten yaşam öyküsü

        Eski yazıtlar gibi taşlara böyle taşlara böyle kazılı

        “Anlamaz mıyım”dedi “halinizden kardeşler”

        adına yazılı taşı bile olmayan asker

        Anadolulu Mehmet

        “Bende yüzyıllarca yaban ellerde

        Neyin uğruna bilmeden can vermişim

        Kendi yurdum uğruna can vermenin tadına

        İlk kez Çanakkale’de ermişim

        Uğrunda can verdikçe vatanlaştı ancak

        Ekip biçtiğim padişah mülkü toprak

        Değil mi ki sizler alamazsanız bile

        Bu topraklar almış sizleri basmış bağrına

        Sizlere de vatan sayılır artık Çanakkale…”

        Çanakkale toprağının

        Üstü cennet altı mezar

        Kavga bitmiş mezarlarda

        Kaynaş olmuş yiten canlar

        Bir garip savaştı Çanakkale Savaşı

        Kızıştıkça kızgınlığı dindiren

        Ara verdikçe ateşe düşmanı kardeşe

        Döndüren bir savaş

        Kıyasıya bir savaştı

        Ama saygı üreten bir savaş

        Yaklaştıkça birbirine

        Karşılıklı siperler

        Gönüllerde yakınlaştı

        Düştükçe vuruşanlar toprağa

        Dostlar gibi kaynaştı

        Savaş bitti

        Ölenler kaldı sağlar gitti

        Köylü köyüne döndü evli evine

        Kır çiçekleri geldiler akın akın

        Çekilen askerlerin yerine

        Yaban gülleri dağ laleleri papatyalar

        Kilim kilim yayıldılar toprağa

        Siper siper

        Toprağın savaş yaralarını örttüler

        Koyunlar koruganları yuva yaptı kendine

        Kuşlar döndü gökyüzüne kurşunların yerine

        Çiçeğiyle yemişiyle yeşiliyle

        Silah yerine sapan tutan elleriyle

        Geri aldı savaş alanlarını doğa

        Can geldi toprağa silindikçe kan izleri

        Yeryüzünde cennet oldu öylece

        O cehennem savaş yeri

        Şimdi Çanakkale Gelibolu

        Bahçe bahçe

        Ülke ülke

        Mezar dolu

        Üstü cennet altı mezar

        Çanakkale toprağının

        Kavga bitirmiş mezarlarda

        Kaynaş olmuş yiten canlar

        “Huzur içinde uyusun”

        Vuruştukları topraklarda

        Kavgadan kinden uzakta

        Yanyana dostça yatanlar

        6

        ÇANAKKALE DESTANI

        Yaşamaz ölümü göze almayan.

        Zafer, göz yummadan koşana gider.

        Bayrağa kanının alı çalmayan,

        Gözyaşı boşana boşana gider!

        Kazanmak istersen sen de zaferi

        Gürleyen sesinle doldur gökleri

        Zafer dedikleri kahraman peri

        Susandan kaçar da coşana gider.

        Bu yolda herkes bir ey delikanlı

        Diriler şerefli ölüler şanlı

        Yurt için döğüşen başı dumanlı

        Her zaman bu şandan, o şana gider

        FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL

        7

        ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

        Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin

        Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.

        Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,

        O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı beşer.

        Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

        Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak

        Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

        Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.

        Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker

        Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.

        Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

        Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.

        MEHMET AKİF ERSOY

        8

        ZİYA GÖKALP - ÇANAKKALE

        Uzaklarda bir ada var,

        Halkına derler İngiliz,

        Hem medeni, hem canavar,

        Fendinden emin değiliz.

        Doğrulukta Rus Kazağı,

        Onun yanında sofudur.

        Topu tutar dört bucağı

        Denizlerin Moskofu’dur.

        Budur en gizli emeli:

        Müslümanlar uyanmasın!

        Uçtan uca İslam ili

        Kendine arpalık kalsın..

        Allah dedi: “Kabul olsun”.

        Ümmetimin bedduası,

        Dağılsın ordusu Rus’un,

        İngilizlerin donanması..

        Türk dedi: “Demek yaradan

        Kurtarmayı ister bizden;

        Karaları Kızıl Rus’tan,

        Denizleri İngiliz’den…

        Türk köyünden kalktı geldi.

        Hazırladı siperine…

        Bu geliş ok gibi deldi,

        İngiliz’in ciğerini.

        Moskof dedi İngiliz’e:

        “Çanakkale aşılmalı;

        Kızıl, Kara, Akdeniz’e

        Hakimiz, anlaşılmalı…”

        İngiliz, Fransalı’yı,

        Aldı beyaz kotrasına…

        Tutmuşum sandı yalıyı,

        Geldi Boğaz sefasına…

        Beş Mart’ta iki donanma,

        Kal’amıza saldırdılar…

        Toplarımız coşkun suya,

        Zırhlıları daldırdılar…

        İngilizler korktu kaçtı,

        Rus ümidi kesti artık;

        Anarşistler bayrak açtı,

        Rus ilinde düştü Çarlık…

        Çok geçmeden birdenbire,

        Parçalandı Rus ülkesi,

        Sevinçle düştü tekbire,

        Elli milyon Türk’ün sesi…

        Ancak “Turan” hayal değil.

        Hakikata döndü bugün…

        Türk bilecek yalnız bir dil,

        Bizim için bu düğün…

        Çanakkale dört devlete,

        Galebeye sen çevirdin!

        Çar kölesi yüz millete,

        İstiklali sen getirdin!

        Senden ötürü bilsen daha,

        Kurtulacak nice ülke…

        Ne Afrika, ne Asya’da,

        Kalmayacak müstemleke…

        Çünki nasıl karalarda,

        Artık yoksa Rus zorbası;

        Gezemeyecek deryalarda,

        İngiliz’in donanması…

        9

        ÇANAKKALE ZAFERİ

        Her şeyi hesaplayıp yurdumuzu böldüler

        Bizi yok etmek için sürülerle geldiler

        Türk'ü tanımadılar gafletlere daldılar

        Mehmetçiği görünce kanı dondu kurudu

        Mehmetçik şehit oldu vatanını korudu

        Düşmanlar tekniğiyle işini kolay sandı

        Her taraf cehennemdi ateş barut ve kandı

        Çanakkale geçilmez; o ne müthiş destandı

        Can verdi Mehmetçikler vatanını korudu

        Ya ölüm Ya istiklâl; buydu şartı şurutu

        Cephede her yer müthiş, kan barut kokuyordu

        Mehmetçik mermisizdi süngüyü takıyordu

        Ölüme emir almış dualar okuyordu

        Taarruz için değil ölmek için yürüdü

        Düşmana dehşet saldı vatanını korudu

        İşte böyle ölümü ölümsüzlük bilmişler

        Ne engin iman gücü, ölürkende gülmüşler

        Anladı ki düşmanlar yanlış yere gelmişler

        Onları aynı anda büyük korku bürüdü

        Bizim şehitler ölmez onlar öldü çürüdü

        Der Mikdatî askerin her biri bil ki zahit

        Cengaverce savaştı vatan uğrunda şehit

        Kazanmayı bildiler imanlarıydı ahit

        Şadolsun ecdadımız vatanını korudu

        Ölen düşmanları da Mehmetçikler kürüdü

        MİKDAT BAL

        10

        YİĞİDİM / ŞEHİDİM

        Bakmakla bilinmez kıymetim/kadrim

        Her karşı toprağım kutsaldır benim

        Uğruma binlerce şehitler verdin

        Al kanla yazıldı tarih defterim

        Vurulup koynumda yatan yiğidim

        Kıyamette elbet sana şahidim

        Bu vatan uğruna gitti gençliğin

        Göklerden verildi rütben şehidim

        Vatan bir cehennem gibi yanıyor

        Dünya bizi mağlup olmuş sanıyor

        Suskun duran millet bir uyanıyor

        İttifaklar Mehmetçiği tanıyor

        Kahramanlar burda çoktur seçilmez

        Şehitlik şerbeti kolay içilmez

        Bir nefes anında umman geçilir

        Bilinir ki Çanakkale geçilmez

        Burası Türklerin ebedi yurdu

        Her Mehmet bir tabur düşman vurdu

        Böylece tüm dünya şanın duydu

        Yedi Düvel mecbur selama durdu

        Dinle beni dinle anla ey gencim

        Yiğitler koynumda artar direncim

        Atanın yazdı takvime göre

        Seninle akranım ben de çok gencim

        Huzurla şad olsun ruhu atanın

        Pişman oldu soyu bana çatanın

        Sonsuza dek sana kutsal vatanım

        (Bu)Övünç binlerce kefensiz yatanın

        Ey gencim ecdadın bedel ödedi

        Uğratma namerdi yurduma dedi

        Üzme sen Ata'nı incitme emi

        Görevi ilahi bilincindendi

        Şöhreti saygıyla söylenip geldi

        ZEKİ İ. KIZILIŞIK

        11

        ÇANAKKALE

        Gün geçmiş, yıl geçmiş ne yazar.

        Her karış torağında bin, şehit bir mezar.

        Yeryüzünde yaşadıkça, tek dişi canavar.

        Türk milleti aynı destanı yine yazar.

        Sen rahat uyu ey şanlı şehit.

        Gölgesinde gölgelen al bayrağın.

        Hangi kem göz sana edebilir nazar.

        Türk milleti aynı destanı yine yazar.

        Yedi cihana yeter yazdığın destan.

        Gök kubbe ay, yıldız sana verir selam.

        Çanakkaleyi düşmana yaptınya mezar.

        Türk milleti aynı destanı yine yazar.

        Dünya döndükçe Çanakkale yine geçilmez.

        Kanınla suladın toprağı hangi canlı seni bilmez.

        Sen yazdın cihana şanlı tarihi artık kim bozar.

        Türk milleti aynı destanı yine yazar.

        ŞEFİK AYDEMİR

        12

        ÇANAKKALE DESTANI

        Yıl 1915

        18'indeyiz Martın.

        Kendine gel biraz!

        Pek tekin değildi Çanakkale'nin suyu,

        Geçilmez bu boğaz...

        Geçilmez bu boğaz...

        Bizi

        Ne topun yıldırır,

        Ne kurşunun.

        Çünkü artık

        Başladı cengimiz.

        Er meydanında bulunmaz dengimiz...

        Sen misin Mustafa Kemal'im ileri diyen?

        İşte fırladık siperden.

        Sırtına yüklenmiş kahraman

        Seyit 276 kiloluk mermiyi,

        Koşuyor bataryasına ateşler içinden.

        Bu mermi denizlere gömecek Elizabet'i Buvet'i...

        Yanıyor bugün Anafarta'lar yanıyor

        Denizler yanıyor,

        Dağlar yanıyor.

        Zafer bizimdir artık

        Düşman zırhlıları batıyor...

        Türk'üm,

        Muzaffer olarak doğmuşuz bir kere.

        Bir karış toprak uğruna Kimimiz şehit oluruz.

        Kimimiz gazi.

        Hiç değişmez bu yazı.

        Dünyada her yer geçilir belki

        Lâkin geçilmez Çanakkale Boğazı...

        FAHRİ ERSAVAŞ

        13

        ÇANAKKALE KAHRAMANLARI

        Malım, mülküm

        Eşim, dostum

        Yarim demediniz

        Hiç tereddütsüz

        Gidip can verdiniz

        Elimde bardağım

        Çayımı rahat içebiliyorsam

        Çünkü siz orda öldünüz

        Daha onbeşinde, onaltısında

        Kurşunlara yürüdünüz

        Helal edin hakkınızı

        Yapabildiğim tek şey bugün

        Bir Elhamla, iki damla gözyaşı

        Ruhunuz şadolsun

        Çanakkale Kahramanları

        AYŞE ADLIM

        14

        ÇANAKKALE DİYARINDA

        Denize takılan kilit

        Dünyayı kaldıran yiğit

        Alaylar var toptan şehit

        Çanakkale diyarında

        Kahraman şehit cavuşlar

        Şehitliğe uçan kuşlar

        Savaşta yeni buluşlar

        Çanakkale diyarında

        15

        ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

        Çanakkale bizimdir

        Kimseye vermeyiz

        Hakkımızla savaşırız

        Çanakkale'yi geçirmeyiz

        Toprağımızı vermeyiz

        Çanakkale'yi geçirmeyiz

        Çanakkale geçilmez

        Türkoğlu yenilmez

        Bayrağımızı koruruz

        Nice çocuklar için

        Rahat olsun çocuğumuz

        Çanakkale'yi geçirmeyiz

        Nice düşman yeneriz

        Çanakkale'yi geçirmeyiz

        Kırmızı beyaz bayrağımız

        İçin canımızı veririz

        NAİME DEMİREL

        16

        ÇANAKKALE

        Övün, ey Çanakkale, cihan durdukça övün!

        Ömründe göstermedin bin düşmana bir düğün.

        Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün,

        Başına yüz milletin üşüştüğü yersin!

        Sen savaşa girince mızrakla, okla, yayla,

        Karşına çıktı düşman çelikten bir alayla.

        Sen topun donanmayla, tüfeğin bataryayla,

        Neferin ordularla boy ölçüştüğü yersin!

        Nice tüysüz yiğitler yılmadı cenk devinden,

        Koştu senin koynuna çıkar çıkmaz evinden,

        Sen onların açtığı bayrağın alevinden,

        Kaç bayrağın tutuşup yere düştüğü yersin!

        Bir destana benziyor senin bugünkü halin,

        Okurken duyuyorum sesini ihtilalin.

        Övün, ey Çanakkale ki, Sen Mustafa Kemal’in

        Yüz milletle yüz yüze ilk görüştüğü yersin!

        FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL

        17

        AKINCILAR

        Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

        Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

        Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!

        Bir yaz günü geçtik tuna

        Çanakkale Akrostiş Şiir

        Çanakkale geçilmez dediler, geçilmedi!

        Analar ağladı, oğullar savaştı.

        Ne olursa olsun dediler, cepheye gittiler;

        Analar ağladı, oğullar savaştı.

        Kürdü, Türk'ü Laz’ı Çerkez’i,

        Kimi Harbiyeli, kimi liseli.

        Ağası da var, çiftçisi de,

        La İlahe İllallah! diyerek savaştı hepsi,

        En sonunda kazandılar bu büyük zaferi!

        YAHYA KEMAL BEYATLI

        18

        ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ

        Çanakkale içinde aynalı çarşı

        Anne ben gidiyorum düşmana karşı.

        Çanakkale içinde sıra sıra selviler

        Binbaşı oturmuş asker öğütler.

        Çanakkale içinde bir kırık testi

        Anneler babalar ümidi kesti

        Arı burnundan çıktık yan basa basa

        Düşmanlar kaçıyor, kan kusa kusa.

        19

        ZAFER MARŞI

        Tarihi çevir, nal sesi kısrak sesi bunlar

        Delmiş Roma'nın kalbini mızrak gibi Hun'lar

        Göktürkler, Uygurlar, Oğuzlar, Peçenekler

        Türk'ün tarihine binbir zafer ekler

        Dünya atımın nalları altında ezildi

        Kaç haçlı sefer göğsüme çarpınca kesildi

        Bir gün gemiler dağlara tırmandı denizden

        Kudret ve zafer bizlere miras dedemizden.

        20
        21
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için ‘Çerez Politikasını’ ve ‘Aydınlatma Metnini’ inceleyebilirsiniz.
        Bu çeviride Google Translete kullanılmıştır. Anlam ve çeviri hatalarından haberturk.com sorumlu değildir.