Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı'nda konuştu: (2)
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Aynularab'a DEAŞ'lı caniler saldırdığında bir gecede yüz binlerce Suriyeli Kürt'ü ülkesine kabul eden aynı şekilde Türkiye'ydi, bizim hükümetimizdi." dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Aynularab'a DEAŞ'lı caniler saldırdığında bir gecede yüz binlerce Suriyeli Kürt'ü ülkesine kabul eden aynı şekilde Türkiye'ydi, bizim hükümetimizdi." dedi.
Erdoğan, AK Parti Konferans Salonu'nda düzenlenen Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı'nda yaptığı konuşmada, insan haklarının günümüzde siyasallaştırılmış bir kavram olduğunu ve çoğu zaman siyaset mühendisliği projelerinde bir araç olarak kullanıldığını söyledi.
Gelinen noktada insan haklarının sadece dünyanın belli bir bölgesine ve belli bir insan nüfusuna uygulanan imtiyazlı haklar şeklinde algılandığını belirten Erdoğan, "Zahirdeki tüm aksi söylemlere rağmen işin özünde renk, köken, kan ve inanç üzerinden daraltılmış bir insan hakları tanımı yapılıyor. Beyaz adam beyannamede kayıtlı tüm hakları kullanmada alabildiğine özgürken insanlığın geri kalanı ancak belli haklardan istifade edebiliyor. Dünyada insan haklarına riayet konusunda yaşanan gerilemenin temel sebebi işte bu sınıfsal samimiyetsiz ve riyakar politikalardır." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" diyen bir tasavvur sahibi olduklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"7 asır önce devletimizin kurucularına yapılan bu tavsiye, devlet ve toplum hayatında yüzyıllardır milletimize rehberlik ediyor. Yine bundan beslenen bir diğer önemli umdemiz, 'mazluma kimlik sorulmaz' prensibidir. Millet olarak tarih boyunca dünyanın neresinde bir zulüm varsa kimseden çekinmeden sesimizi yükselttik, tavrımızı ortaya koyduk. Beş asır önce engizisyon zulmüne maruz kalan Musevilere kapısını açarak hayatlarını kurtaran bizdik.
19. yüzyılda Polonyalı mültecilere 'Tacı mı veririm, tahtı mı veririm fakat devletime sığınanları asla geri vermem' diyerek sahip çıkan bizim sultanlarımızdır. İkinci Cihan Harbi'nde Nazi vahşetinden kaçan farklı milletlere kapısını açan yine biz olduk. Birinci Körfez Savaşı'nda Kuzey Irak'taki Kürt kardeşlerimizi katliamın pençesinden kurtaran yine biz olduk. Aynularab'a DEAŞ'lı caniler saldırdığında bir gecede yüz binlerce Suriyeli Kürt'ü ülkesine kabul eden aynı şekilde Türkiye'ydi, bizim hükümetimizdi."
- "Sadece ülkemizin kapılarını değil gönül dünyamızın kapılarını da ardına kadar açtık"
Benzer olayların Türkiye tarihinde sayısız örneği bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, "Büyük bir gururla ifade etmek isterim, Türkiye, asırlardır mazlumlara eman yurdu olmuş, müşfik ve merhametli bir ülkedir. Milletimiz de alicenap bir millettir. Kapımıza gelene 'Türk müsün, Arap mısın, Kürt müsün?' diye sormadık. Bizden yardım dileyene 'Müslüman mısın, Hristiyan mısın, Yahudi misin?' diye sormadık. Türkiye'ye sığınana 'Beyaz mısın, siyah mısın?' diye sormadık. İhtiyaç sahiplerinin kimliğine asla bakmadan, inancına, derisinin rengine aldırmadan sadece ülkemizin kapılarını değil gönül dünyamızın kapılarını da ardına kadar açtık." ifadelerini kullandı.
Nerede bir masum ve mazlum varsa hakkını savunduklarını, zulmü alkışlayanlardan değil gerektiğinde bedel ödeme pahasına hakkı tutup kaldıranlardan olduklarının altını çizen Erdoğan, "Hem Gazze mezaliminde hem de Suriye krizinde kardeşlerimizi asla yalnız bırakmadık. 86 bin tonluk insani yardım miktarıyla Filistin'e en fazla destek sağlayan ülkelerdeniz. Ticari işlemleri durdurmak suretiyle İsrail hükümetine en net tepkiyi veren ülke yine Türkiye'dir. Lübnanlı kardeşlerimize ulaştırdığımız yardımlarla burada da elimizden geleni yapıyoruz ve yapacağız." dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin ülke ve millet olarak insanlık sınavını başarıyla verdiği yerlerin başında Suriye'nin geldiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"İlk günden beri bu meselede durduğumuz yer bellidir, tutumumuz bellidir, söz ve eylemlerimiz apaçık ortadadır. Türkiye, Suriye krizine daima vicdan odaklı yaklaşmıştır. İnsanlığımızın, Müslümanlığımızın ve komşuluğumuzun gereği neyse zor dönemde bunu yapmaya gayret ettik. Suriyeli muhacirleri 'Ensar' ruhuyla 13 yıl boyunca hamdolsun en güzel şekilde misafir ettik. Hatırlayın, hep ne dedim; 'Biz ensarız' dolayısıyla 'Bir muhacir neyi yapıyorsa işte biz bunu yapmaya mecburuz' dedik. Ne zaman dedik? 'Sizi kovacağız' diyen bu ülkedeki ana muhalefete rağmen dedik. Elbette bu süreci zehirlemek isteyenler de oldu.
CHP'nin eski genel başkanı, Nazivari ırkçı, nefret söylemleriyle milletimizi galeyana getirmeye gayret ederken, evlerini, vatanlarını, kimi zaman ailelerini bir gecede terk etmek zorunda bırakılan mazlumlara vicdansızca, insafsızca saldırdılar. Bu garibanları hedef haline getirmekten utanmadılar. Sırf seçimde 3-5 oy daha fazla alabilmek uğruna ne bize ne milletimize ne de inancımıza yakışmayan yollara tevessül ettiler. Tabii işin daha üzücü yanı da şudur, birileri maalesef buna sırf menfaatlerini koruma adına sessiz kalmıştır. Haktan, hukuktan, adaletten, özgürlükten bahsedenlerin çoğu haftalarca süren bu ırkçı, nefret furyası karşısında iki kelam etmedi. Mesele Suriyeli muhacirler olunca duymadılar, görmediler, konuşmadılar. Peki sonuçta ne oldu? Vicdan kazandı, vicdan. İnsanlık kazandı, merhamet kazandı, dayanışma kazandı, yüce gönüllü olmak kazandı."
(Sürecek)
Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm Ankara haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Ankara Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.