Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Güncel Avukata ihbar yükümlülüğü mü geliyor? | Son dakika haberleri
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        9. Yargı Paketi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunuldu. Torba teklifin 20. maddesinde avukatlara da suçu Mali Suçları Araştırma Bürosu’na bildirme yükümlülüğü getirmesi öngörülüyor.

        Suçu bildirmeyen avukat hakkında hem idari hem de cezai soruşturma başlatılacağı vurgulanıyor. Söz konusu teklif geçtiğimiz aylarda yasalaşmış fakat Anayasa Mahkemesi 18 Ocak 2024 tarihinde iptal etmişti. Anayasa Mahkemesi iptal gerekçesinde söz konusu yasanın Avukatlık Kanunu’na aykırı olduğunu göstermişti.

        Peki bu teklif Avukatlık Kanunu’na nasıl etki eder? Avukat ve müvekkil arasındaki güven ilişkisi zedelenir mi? Konuyu hukukçulara sorduk.

        REKLAM

        "ADİL YARGILANMA HAKKININ İHLALİ SONUCUNU DOĞURUR"

        Söz konusu yasanın Avukatlık Kanunu’nun 36. Maddesi'nde yer alan sır saklama yükümlülüğü olmak üzere avukatlık mesleğinin özüne ve ruhuna aykırı olduğunu dile getiren Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Anayasa Mahkemesi’nin geçtiğimiz ocak ayında bu yasayı iptal ettiğini hatırlattı.

        AYM’nin iptal kararına rağmen yine benzer düzenlemelerle kanun teklifi verildiğini belirten Sağkan şöyle devam etti: “Savunma hakkının kutsallığı ve temel hakların başında yer alışı, bu hakları birey adına kullanan avukatın tam anlamıyla bağımsız olmasını gerektirir. Kastedilen bağımsızlık herkese ve özellikle tüm erklere karşı bağımsızlığı içerir. Anılan düzenleme yargının üç sac ayağından iddia makamı olan Cumhuriyet Savcılığı ile savunma makamı olan avukat arasında CMK 161 kapsamında bir ilişki gerektirir ki bu durum savunma makamının bağımsızlığına aykırı olduğu gibi ilgililer bakımından da adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurur.”

        “SAVUNMA HAKKINI VE HUKUK DEVLETİNİ YOK EDER”

        Avukatlık Kanunu’nun 36. Maddesini hatırlatan Sağkan “Bu madde uyarınca sır saklama yükümlülüğü kapsamında avukatlar görevleri dolayısıyla öğrendikleri hususları açığa vuramazlar. Yine aynı kanunun 38. maddesi uyarınca avukat kendisine yapılan teklifi yolsuz veya haksız görür, yahut sonradan yolsuz veya haksız olduğu kanısına varırsa işi reddetmek zorundadır. Gerek evrensel hukuk kuralları ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler, gerekse iç mevzuatımız çerçevesinde avukatlar işleri nedeniyle vakıf olduğu bilgileri paylaşamaz, paylaşmaya zorlanamaz. Aksi düzenlemeler, avukatlık mesleğinin doğasına aykırıdır, savunma hakkını ve hukuk devletini yok eder. Haliyle anılan teklif Anayasa Mahkemesi'nin aynı konuda verdiği iptal kararı gerekçesine aykırı olduğu gibi, hem iç mevzuatımıza hem de evrensel hukuk ilkelerine aykırı olup 5549 sayılı kanunun 4. maddesindeki ‘şüphe’ kavramıyla birlikte değerlendirildiğinde öngörülebilirlik ve belirlilik ilkelerine de aykırıdır” şeklinde konuştu.

        REKLAM

        "AVUKAT MÜVEKKİL İLİŞKİSİ GÜVEN İLİŞKİSİNE DAYANIYOR"

        İstanbul 2. No’lu Baro Başkanı Yasin Şamlı, Türkiye’nin gri listeye alınmasının sebeplerinden birinin bu kanun olduğunu belirterek “Daha önceden biz bu konunun avukatlık mesleğiyle bağdaşmadığını, avukatlığın bir güven ilişkisi olduğunu, avukat-müvekkil arasındaki ilişkinin en temelde güven ilişkisine dayandığını ve avukata ihbar yükümlülüğünün getirilemeyeceğini ifade ettik. Durumu Cumhurbaşkanımıza da ben arz etmiştim” dedi.

        Müvekkilin avukata güvenmesi gerektiğini, ‘Avukatım beni ihbar eder mi’ diye bir endişe taşımaması gerektiğini vurgulayan Yasin Şamlı da Anayasa Mahkemesi’nin geçtiğimiz sene iptal kararı verdiğini hatırlattı.

        Güvenin sarsıldığı yerde avukatlık görevinin icra edilmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Şamlı şöyle devam etti: “Bir de şöyle bir husus var. Şimdi diyelim ki bir avukat, bir şeyden şüphelendi ve ihbarda bulundu. Sonra bir araştırma yapıldı ve böyle bir şey olmadığı ortaya çıktı ve müvekkili aklandı. Beraat etti. Şimdi burada şöyle bir durum ortaya çıkacak. Müvekkili diyecek ki avukata ‘Beni şikayet ettin, benim itibarımı zedeledin’. Dolayısıyla aslında konu hukuken bizim açımızdan bakıldığında çok kolay anlaşılabilir, izah edilebilir, çözümlenebilir. Avukata böyle bir mükellefiyetin yüklenmemesi gerekir.”

        "TERÖR ÖRGÜTLERİNE TIRLAR DOLUSU SİLAH VEREN KÜRESEL GÜÇLER, AVUKATLARA İHBAR YÜKÜMLÜLÜĞÜ VERİYOR"

        Yasin Şamlı, “Ama tabi şunu da anlamak gerekiyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin burada bir bastırması var. Sanki Türkiye böyle bir kanun çıkarmazsa suç gelirleri aklanıyormuş görüntüsü vermeye çalışıp ve gri listeye alma çabaları var. Birçok ülkeye yapılan baskı neticesinde bu düzenlemeler yapıldı bunu biliyoruz. Tabi bu uygulamada da biraz uygulayıcıların inisiyatifinde olan bir husus.” dedi.

        Şamlı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin baskısına dikkat çekerek şöyle konuştu: “Şu üzücü, bunu ifade etmem gerekiyor. Gücü olan devletler, terör örgütlerine tırlar dolusu silah veriyor, çok açık yardım yapıyor. Orada teröre yardım etmiş olmuyor ama burada avukatlara ihbar yükümlülüğü getirilmek için devletleri zorluyorlar, baskı altına almaya çalışıyorlar. Bunun doğru olmadığını ifade etmek gerekiyor. Dünya üzerinde kurulu bir ekonomik sistem var, uygulama var. Onun da zorluklarına dikkat çekmek gerekiyor”

        "BU DÜZENLEMENİN HEM AVUKATA HEM VATANDAŞA ZARARI VAR"

        İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Profesör Doktor Ali Kemal Yıldız ise konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

        “Bu madde bana göre avukatlık mesleği ve savunma bakımından kaos yaratacak nitelikte. Eğer avukatlıkla ilgili konuları ayrı tutuyorsanız ki ayrı tutuyor gibi görünüyor ama arkasından sayılan faaliyetler de zaten avukatlık mesleğiyle ilgili. Sır saklama yükümlülüğü de tanıklıktan çekilme yükümlülüğü kapsamında. Bir insan bu işlemler için de bir avukata geliyorsa sıradan bir insan olarak gelmiyor. Banka müdürüne gitmiyor, mali müşavire gitmiyor. Ya da aklınıza gelen herhangi bir mesleğe gitmiyor. Avukata niye geliyor? İki sebeple geliyor, bir hukuken kendisiyle ilgili olumsuzlukları engellemek veya var olanları ortadan kaldırmak. İkincisi de bu işlemlerin sır kapsamında kalması. O korunaklı alanda kalabilmek. Ve siz burada ‘Bunlar avukatlık kapsamında değil’ gibi bir mantıkla hareket edemezsiniz. Bu düzenlemenin iki kişiye zararı var. Bir dediğim gibi avukatlık mesleğine ve sır saklama yükümlülüğüne zararı var. Ama daha önemlisi kime zararı var, vatandaşa zararı var. Ve burada avukatlar ihbar yükümlülüğüyle yükümlendirilerek bir ceza tehdidi altına alınıyorlar. Suç gelirlerinin aklanması hakkında kanun bu yükümlülüğü yerine getirmeyenlere hem idari yaptırım öngörüyor hem de cezai yaptırım öngörüyor. Dolayısıyla o avukatlar baskı altında kalacak.”

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ