Ayetullah Humeyni kimdir? Ayetullah Humeyni'nin kısaca hayatı
Ayetullah Humeyni, son günlerde dünya gündeminde olan İran ve Kasım Süleymani'nin cenazesi nedeniyle yeniden anılan isimlerden oldu. ABD Başkanı Trump'ın emriyle öldürülen Kasım Süleymani'nin cenaze töreninde yaşanan izdiham ve kalabalık akıllara Ayetullah Humeyni'nin cenaze törenini getirdi. İşte Ayetullah Humeyni'nin hayatından detaylar...
Ayetullah Humeyni, İran İslam Devrimi'nin siyasi, hukuki ve ruhani önderi olarak tarihe geçti. Ayetullah Humeyni, İran'da Muhammed Rıza Pehlevi rejimine son verip İslam Cumhuriyetini kuran ve devrimden sonraki tüm dini yetkileri elinde tutan Şiî önderdir. Devrimden sonraki on yıl boyunca İslam Devriminin rehberliğini de yapmıştır. Ayetullah Humeyni'nin kısaca hayatı şöyle:
AYETULLAH HUMEYNİ KİMDİR?
Ruhullah Musavi Humeyni 22 Eylül 1902 tarihinde dünyaya geldi. Humeyni'nin babası doğumundan kısa bir süre sonra öldürüldü. Babasını küçük yaşta kaybeden Humeyni, annesini de 15 yaşında kaybetti. 1920'de İslami ilimler üzerine eğitim almak için gittiği Arak kentinde Şeyh Abdülkerim Hairi'nin öğrencisi oldu. 1922'de Kum kentine yerleşti. 1930'da, doğduğu kentin anısına Humeyni soyadını aldı. Felsefe, mantık, kelâm, fıkıh, irfan ve öteki İslam ilimleriyle ilgili çok sayıda yapıt kaleme aldı. 1929'da Betül Sakafi Humeyni ile evlendi. Evlendiğinde kendisi 27, Betül Sakafi Humeyni 15 yaşındaydı. Yedi çocukları oldu, bunlardan ikisi hayatını kaybetti.
Humeyni, İslam bilimleriyle ilgili eserlerinden çok, Muhammed Rıza Şah Pehlevi'ye karşı açıkça tutum alması, Batı nüfuzuna karşı çıkması ve devlet yönetiminde İslami savunmasıyla tanındı. 1950'lerde ayetullah, 1960'ların başlarında da büyük ayetullah unvanını alarak Şiî molla hiyerarşinin en üst katına yükseldi.
1962-63'te şahın toprak reformu programı çerçevesinde bazı dinsel vakıfların mülklerine el konulmasına muhalefet ettiği için tutuklandı. Bunun üzerine hükümet karşıtı hareketler patlak verdi. İmam Humeyni bir yıl tutuklu kaldıktan sonra 4 Kasım 1964'te Türkiye'ye sürgün edildi. Türkiye'de kaldıktan sonra, Şahın adamlarının tavsiyesi üzerine Irak'a sürgün edildi ve Şiilerce kutsal sayılan Irak'ın Necef kentine yerleşti; Şahın devrilmesi ve İran'da bir İslam cumhuriyeti kurulması yönündeki çağrılarını oradan sürdürdü. Şah rejiminin halkta uyandırdığı hoşnutsuzluğun tırmanmasıyla 1970'lerin ortalarında İmam Humeyni'nin İran içindeki etkisi gitgide artmaya başladı. 6 Ekim 1978'de Şahın baskısıyla, Irak lideri Saddam Hüseyin Irak'ı terk etmesini isteyince, Fransa'ya gitti ve Paris'in bir banliyösü olan Neauphle-le-Chateau'ya yerleşti. Oradan şah yönetiminin yıkılması ve bir İslam cumhuriyetinin kurulması yolunda yoğun bir propagandaya girişti. Mesajlarını ilettiği teyp bantları İran'da gitgide genişleyen bir kitleye ulaştı. 1978 sonlarında kitle gösterilerinin, grevlerin ve halk arasındaki hoşnutsuzluğun bütün ülkeye yayılması karşısında Şah Muhammed Rıza Pehlevi 16 Ocak 1979'da İran'ı terk etmek zorunda kaldı.
HUMEYNİ ve İRAN İSLAM DEVRİMİ
1 Şubat 1979'da İran'a döndü ve görkemli bir şekilde karşılandı. Devrimin siyasi, hukuki, ruhani lideri olan İmam Humeyni, dört gün sonra bir hükümet atadı ve 1 Mart'ta yine Kum'a yerleşti. Aralık ayında yapılan anayasa referandumuyla İran İslam Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra ömür boyu siyasi ve dinsel önder seçildi.
İmam Humeyni, Şah karşısında elde ettikleri zaferle yeni bir canlılık kazanan İslami hareketleri eyleme dönüştürdü. Kendisi de İran'ı bir İslam devletine dönüştürmeye kesinlikle kararlı olduğunu ortaya koydu. Ülkede hükümet politikasının belirlenmesini büyük ölçüde içtihat yetkisine sahip ulema üstlendi, İmam Humeyni ise değişik gruplar arasında hakemlik etmekle ve kişisel ağırlığını kullanmasını gerektiren önemli konularda son kararı vermekle yetindi. Hukuk düzeni olarak İslami hukuk uygulanmasına geçildi. Kadınların başlarını kapamaları zorunlu kılındı, Batı müziği ve alkol yasaklandı ve şeriat yasalarında belirtilen cezalar uygulamaya kondu.
İmam Humeyni'nin dış politikasının başlıca ilkesi Batı yanlısı çizginin bütünüyle terk edilmesi ve hem ABD'ye, hem de Sovyetler Birliği'ne karşı uzlaşmaz bir tutum alınmasıydı.
Bir grup üniversiteli gencin 4 Kasım 1979'da Tahran'daki ABD Büyükelçiliği'ni ele geçirerek büyükelçilikte ve dışişleri örgütünde görevli 66 ABD vatandaşını rehin almasından sonra ABD ile ilişkiler çatışma noktasına geldi. İmam Humeyni'nin onayıyla yapılan bu eylem, rehinelerin serbest bırakıldığı 29 Ocak 1981'e değin sürdü.
İran, Saddam Hüseyin'in saldırması sonucu 1980-1988 arasında 8 yıl boyunca Irak'la savaştı. İmam Humeyni savaşı çıkartan Saddam Hüseyin'i cezalandırmak için İran-Irak Savaşı'na barışçı bir çözüm aramayı uzun süre reddetti ama ABD'nin İran'ın bir sivil uçağını düşürmesi, (279 sivil İranlı öldü) bir savaş filosunu Basra Körfezi'ne göndermesi ve bu filonun İran petrol rafineleri ve tankerlerine saldırması gibi açık müdahalelerin sonunda 1988'de ateşkese razı oldu. Ülkenin karşılaştığı ekonomik sıkıntılara ve Irak karşısındaki savaşı zaferle sonuçlandırma çabasının boşa çıkmasına karşın, halk üzerindeki karizmatik nüfuzunu ölene değin korudu.
AYETULLAH HUMEYNİ'NİN ÖLÜMÜ
1988'de, Birleşik Krallık'ta Şeytan Ayetleri (Satanic Verses) adlı kitabın yazarı ve yayımcısı Salman Rüşdi hakkında ölüm fetvası çıkardıktan kısa süre sonra 3 Haziran 1989 tarihinde öldü. Milyonlarca (10 ile 13 milyon arası tahmin ediliyor) kişinin akın ettiği cenaze namazı tarihe geçti. Cenazesi Behişt-i Zehra'da defnedildi.