Baba tarafından katledilen bir ailenin arkasından sadece rahatsız edici teoriler kaldı
Lawson Ailesi için normal bir Noel günüydü ancak evin babası Charles, bugün bile bilinmeyen bir nedenden dolayı bir kişi dışında tüm ailesini dakikalar içerisinde öldürdü. Olayla ilgili öne sürülen birçok rahatsız edici detay her şeyi daha üzücü bir hale sürüklerken, asla cevaplanamayacak birçok soruya da yol açtı.
Lawson Ailesi, normal bir şekilde hayatlarını sürdüren bir aileydi; en azından öyle görünüyorlardı. Charles ve Fannie Lawson'un yedi çocuğu vardı. Güney Carolina'da yaşayan ailenin çocukları sırası ile şöyleydi; Marie (17), Arthur (16), Carrie (12), Maybell (7), James (4), Raymond (2) ve en küçüğü dört aylık Mary Lou idi.
Yedi çocukla ve sadece çiftlik yaşamıyla geçimini sağlayan aile genelde maddi problemler yaşıyordu. Ancak Noel zamanı geldiğinde Charles yani ailenin babası, fazlaca para harcamaya karar vermişti. Belki de bu sonradan yaşanacaklar için bir işaretti.
25 Aralık 1929 günü; sıradan bir Noel günü gibi başladı. 17 yaşındaki Marie, pasta yapmak ve ailesini bir tatil ikramıyla şaşırtmak için erkenden kalktı. Günün ilerleyen saatlerinde ailenin keyfi yerindeydi hatta çocuklar bir ara yakın yaşadıkları amca ve teyzelerini ziyaret etti.
Ancak sonra aile tarihini değiştiren bir şey oldu. Sanki bir düğmeye basılmış gibi, Charles sevgi dolu ve özverili bir babadan manik bir katile dönüştü. Charles, tütün ambarına yöneldi ve 12 kalibrelik av tüfeğini aldı. Akraba ziyaretinden yeni dönen iki kızını anında öldürdü ve vücutlarını ambara taşıdı.
Fotoğrafta Lawson Ailesi'nin yaşadığı ev görülüyor.
Hiç düşünmeden ve tereddüt etmeden çiftlik evine geri döndü ve karısı Fannie'yi soğukkanlılıkla vurarak öldürdü. Marie silah sesini duyar duymaz korku içinde çığlık attı ve bu, onu sıradaki kurban yaptı. En küçük iki çocuk, James ve Raymond kaçmaya çalıştı.
Kaçıp saklansalar da onları gözü dönmüş babalarından hiçbir şey kurtaramayacaktı. Charles sonunda iki oğlunu buldu ve onları da öldürerek ivmesini sürdürdü. Ardından dört aylık bebeğini de döverek öldürdü. Ailede tek canlı bıraktığı çocuğu o sırada kurşun almak için gönderdiği 16 yaşındaki Arthur'du. Çocuk, her sene Noel'de babasıyla tavşan avına çıkıyordu bu yüzden babasını hiç sorgulamadan kurşun almak için evden ayrılmıştı.
Başka bir sebep olarak da Arthur, güçlü bir genç adamdı. Yaşananlar sırasında babasını durdurabilecek tek kişi Arthur'du ve babası tarafından sessizce evden uzaklaştırılmıştı. Bu küçük bilgi, sonradan yaşanan her şeyin aslında bir plan olduğu düşüncesini güçlendiriyor. Ancak o anda bunu kimse fark etmemişti çünkü tavşan avı her sene yapılıyordu.
Daha fenası, çevrede yaşayanlar duydukları silah seslerinin geleneksel bir tavşan avı olduğunu düşünüyordu bu yüzden kimse başka bir şeyden şüphelenmemişti. Ancak bu sefer tavşan avı değil, insan avı vardı; seslerin gerçekte ne olduğunu öğrendiklerinde hepsi dehşete düşmüştü.
Bütün ailesini katleden Charles, en sonunda ormana doğru yönlendi ve burada kendini de öldürdü.
Yaşanan tüm bu gelişmeler herkesi aynı soruya yönlendirdi; neden? Çiftlikte dolaşan teorilerinden bir tanesi şöyleydi; Charles, çiftlik işleriyle uğraşırken başına sağlam bir darbe almıştı ama o anda kimse duruma dikkatle bakmamıştı. Olası bir beyin hasarı böyle manik bir cinnete sebep olabilir miydi?
İkinci teori ise daha korkunçtu. Charles'a karşı yapılan bazı ürkütücü ve rahatsız edici suçlamalar vardı. Söylentilere göre; Charles, en büyük kızı Marie ile ensest bir ilişki içindeydi. Bu iddia, 1990'da yayınlanan "Beyaz Noel, Kanlı Noel" kitabında öne sürüldü. Yazara bu bilgi, Charles'ın yeğeni olan Stella Lawson'dan gelmişti.
Fotoğrafta Charles'ın silahını almak için gittiği tütün ambarı görülüyor.
Bu oldukça rahatsız edici teorinin Stella'nın söylemi dışında bir kanıtı yoktu ancak kitabın yazarı ikinci bir kitap daha yayınladı ve bu kez teoriyi desteklemek için başka bir kanıt öne sürdü.
17 yaşındaki Marie'nin iyi arkadaşlarından biri olan Ella May, aile sırrını cinayetlerden sadece birkaç hafta önce öğrendiğini itiraf etti. Marie umutsuzca bir arkadaşa ihtiyaç duymuş ve ona güvenmişti. Söylediği şey Ella May'i dehşete düşürdü. Marie, arkadaşına babasının çocuğuna hamile olduğunu itiraf etti. Bu korkunç ve rahatsız edici ayrıntı, polisin Charles Lawson'ın cesedini bulduğundaki haliyle bütünlük sağlıyor gibiydi.
Lawson Ailesi'nin mezarı görülüyor.
Polisi, Charles'ın ormandaki cesedine götüren şey bildirilen silah sesiydi. Ancak oraya vardıklarında gördükleri karşısında şok oldular. Vücudunun etrafında, hayatına son vermeden önce ileri geri yürüdüğünü gösteren ayak izleri vardı. Herkesi öldürmek konusunda bu kadar istekli olan bu adam kendi hayatına kıyarken tereddüt mü etmişti? Suçluluk onu tüketiyor muydu?
Charles'ın cebinde iki not bulundu. Notlar anlamsız ve kısa cümlelerden oluşuyordu, şöyle diyordu; Belalara sebep olabilir. Suçlanacak kimse yok ama...
Bu anlamsız notlar bize cinayete dair bir fikir vermiyor. Cinayetlerle ilgili tüm teorilerin hepsi birer fikir olarak kaldı. Sonuç olarak Charles'ın bu cinayetleri neden işlediğini hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
Bu büyük trajediden sonra Arthur, yaşamaya devam etti ama garip bir şekilde keder onun peşini bırakmadı. Henüz 32 yaşında, evli ve dört çocuk babasıyken geçirdiği bir kazada hayatını kaybetti.
Kaynak: History By Day