Seri katil Atalay Filiz'i yakalatan önemli detay!
Genç polis memuru kapının eşiğine baktı. Kapının eşiği silinmişti. Sanki kan izi silinmiş gibiydi. Dışarıya doğru çıktı. Apartmanın dış bahçesindeki yolda kırılmış bir valiz tekerleği buldu. Ve o kırılan valizin tekerlek izi dışarı doğru çıkıyordu. Bu izlerden yola çıkan polis, filmleri aratmayan bir çalışmayla kayıp genç kadının öldürüldüğünü ve valiz içine konulup atılan cansız bedeni buldu. Küçük bir ayrıntıdan yola çıkan polis, Türkiye'nin yıllarca konuştuğu bir seri katilin hikayesini çözecekti. Bebek yüzlü seri katil Atalay Filiz nasıl yakalandı, cinayetler nasıl işlendi, neler yaşandı? O dönem Cinayet Masasında yer alan emekli polis memuru Yeşim Hıdıroğlu Aytepe ve cinayet uzmanı Orhan Elmacı, yaşananları Habertürk'e anlattı. Mustafa Şekeroğlu'nun özel haberi...
Hollywood filmlerinde ve dijital platformlarda sık sık gördüğümüz seri katil belgeselleri inanılmaz profilleri ortaya çıkartıyor. Cinayet işleyişleri farklı olan seri katillerin ortak özellikleri de vardır. Asla yakalanmayacağını düşünürler. Cinayeti nasıl işleyeceğini ve nasıl gizlenebileceklerini iyi düşündüklerini sanırlar. Ortaya çıkan çalışmalar da bunu doğruluyor.
Birçok seri katilin hikayesine baktığımızda, yakalanışlarının inanılmaz çalışmalar sonucu gerçekleştiğini görüyoruz. Cinayet sonrası iz bırakmış kimliği belirlenmiş olsa bile, bir seri katili yakalamak, polisin müthiş çalışmasına bağlı kalıyor. İşte bunlardan biri 2016 yılında İstanbul’da yaşandı.
BAĞIRIŞ SESLERİ İHBARI
Tarih yaprakları 27 Mayıs 2016’yı gösteriyordu. İstanbul emniyetine bağlı haber merkezi olan polis imdat 155’e bir ihbar geldi. İhbarda bulunan kişi Tuzla’da bir apartmanın girişinde bağırış ve çığlık sesi geldiğini söyledi. Haber merkezi o bölgede bulunan Cinayet Masası'nın ekiplerini anons ederek verilen adrese gidilmesini istendi. O gün anons edilen ekip Cinayet Büro Amirliği'nin önemli ekiplerinden olan cinayet uzmanı Orhan Elmacı’nın yer aldığı ekipti. Emekli cinayet uzmanı Orhan Elmacı, o günü şöyle anlattı: "O gün benim eşimin rahatsızlığı vardı. Hastaneye gitmiştim. Bu ihbara benim ekibim gitti. Denilen apartmana giden ekip arkadaşlarım, apartmanın girişinde yaşandığı söylenen herhangi bir kavga veya olayı göremedi. Apartmanda kimse olmayınca, konu haber merkezine bildirilerek olay yerinden ayrıldı ekip arkadaşlarım.”
BİR GÜN SONRA KAYIP ÖĞRETMEN KADIN
Bu ihbardan bir gün sonra, Tuzla Polis Merkezi'ne gelen genç bir adam öğretmen eşi Fatma Kayıkçı’nın kayıp olduğunu belirterek başvuruda bulundu. Bu başvuru, yıllarca konuşulacak bir olayın başlangıcı olacaktı. Karakol bu başvuruyu, Asayiş Şube Müdürlüğü Kayıp Şahıslar Büro Amirliği’ne gönderdi.
Yapılan incelemede kayıp başvurusu yapılan genç kadının bulunduğu apartmandan bir gün önce ihbar geldiği görüldü. İki genç polis, kayıp kadının oturduğu apartmana doğru yol aldı. Bu bilgi Cinayet Büro Amirliği’ne de gönderildi. O dönem, ABD vatandaşı Sarai Sierra cinayetini çözen emniyet amiri kurt lakaplı Oktay Kapsız, Cinayet Büro Amiri olarak terfi ettirilmişti. Bu başvuruyu duyan Kapsız, hemen olay bölgesine bir ekip yönlendirdi.
CİNAYET MASASI DEVREYE GİRDİ
İki genç polis, bir gün önce ihbar yapılan apartmandaydı. O dönem “Atmacalar” olarak kurulan bir ekip olduğunu anlatan emekli cinayet uzmanı Orhan Elmacı “Kayıp başvurusu olunca dosya kayıplar masasındaydı. Olay yerine tecrübeli arkadaşımız Erdoğan Ersoy ve ekibi gitti. Tabi henüz kayıp kadının bir cinayete kurban gittiğini bilmiyoruz. Arkadaşlarımız olay bölgesine tekrar gittiğinde, kayıp masasından iki genç polis arkadaşla karşılaşıyorlar. Genç arkadaşlarımız cinayet ekiplerini görünce tabii ki heyecanlanıyorlar. Şubede herkesin hayali Cinayet Masası'nda çalışmaktır. Cinayet Masası çok önemli bir yerdir. Kayıplar masasından da başarılı olan genç arkadaşlarımızı Cinayet Masası'na alıyorlardı.”
KAN İZLERİ
Olay yerine giden Cinayet Masası ekibi apartmanda inceleme yapan iki genç polisten bilgi aldı. Genç polisler, alt kattaki kapının eşiğinde silinmiş bazı izler olduğunu ve bu izlerin kan izlerine benzediğini söyledi. Elde edilen ilk gözlem sadece bu değildi. Bir kadın ayakkabısı da ters dönmüş bir metre dışarıda ise çimler ile betonun olduğu yerde bir el valizi tekerleği kopmuş olarak bulunmuştu. Kayıp genç kadın bu dairede öldürülmüş müydü yoksa? Bulunan bu izler neyi ifade ediyordu? Tüm bu soru işaretlerini cevabını “Atmaca” olarak kurulan Cinayet Masası'nın özel ekibi yaptığı çalışmalarla ortaya çıkartacaktı.
KAPI KIRILARAK İÇERİ GİRİLDİ
Kan izlerinin bulunmasından sonra kayıp kadının dairenin içinde öldürülmüş olma ihtimali üzerine, savcının talimatıyla arkadaşlarının kapıyı kırarak içeri girdiğini anlatan Elmacı, şöyle devam etti; “Eve giren arkadaşlarımız herhangi bir cesetle karşılaşmıyor. Ama içeride kan izlerine rastlıyor. Tabii orada kim oturuyor? Kısa bir süre ortaya çıkıyor. Orada kayıp kadının eşinin anlattığına göre, kendi çay bahçelerinde çalışan Furkan Altın adlı bir genç, iki çalışanla kalıyormuş. Peki Furkan nerede o da ortada yoktu?”
VALİZLE GİTTİ
Emekli cinayet uzmanı Orhan Elmacı olayın boyutunun ciddi olduğunu belirterek “Arkadaşlarımıza kritik bir bilgiyi üst katta oturan ve sesleri duyan bir komşu veriyor. Dün dışarıdan bağırma sesleri duyduğunu, kapıya yaklaştığında seslerin arttığını daha sonra seslerin kesildiğini söylüyor. Ardından yukarıdan aşağıya bakınca Furkan’ın elinde bezle kapının önündeki kanları sildiğini görüyor. Daha sonra Furkan’ın elinde valizle dışarı çıktığını söylüyor. Bu ayrıntılar çok önemliydi. Anlatımlara ve olay yerindeki görüntüye göre, kayıp kadın Furkan tarafından öldürülmüş. Cesedi de valizle götürülüp bir yere atılmış. Bu tür durumlarda cesedin bulunması çok önemlidir. Olay cinayet ise cesedin bulunması şarttı.”
AYAK İZİ
Elde edilen tüm bu bilgiler Erdoğan Ersoy tarafından amiri Oktay Kapsız’a bildiriliyordu. Kapsız da ekipleri yönlendiriyordu. Cinayet ekibi ve Kayıp Masası ekibi, şüpheli Furkan’ın valizle hangi yöne gittiğini tespit etmek için çevredeki güvenlik kamera kayıtlarını bulmaya çalıştı. Ancak bir o bölgede çalışan kamera yoktu. Taşınan valizin bir tekeri kırılmıştı ve o kırılmış demir ayaklık iz yapmıştı. Polis bu izi kaldırımda ve yolda buldu. Furkan’ın gittiği yön böylece tespit edildi.
CESET VALİZDE BULUNDU
Titiz bir çalışmanın ardından Tuzla minibüslerinin geçtiği istikamette bir kamera görüntüsü bulundu. Ancak görüntüde şüpheli Furkan Altın, tek valiz taşıyordu. Ve bu valiz küçüktü, cesedin içine sığması imkansızdı. Bunun için tek bir ihtimal vardı. Şüpheli cesedi taşıdığı valizi atmıştı. Ekipler iki bölgeye ayrıldı. Kısa bir süre sonra atılan valiz bulundu. Olay yerine gelen Olay Yeri İnceleme ekipleri valizi açtıklarında korkunç görüntü ortaya çıktı. Kayıp kadın öğretmenin cesedi valizdeydi.
SABIKASIZ FURKAN KİMDİ?
Genç kadının cesedinin bulunması üzerine, dosya artık Kayıp Masası'ndan alınıp Cinayet Masası'na verildi. Olay cinayetti ve artık Cinayet Masası devreye girmişti. O dönem Cinayet Masası'nda tahkikat bölümünde yer alan sorgucu tek kadın polis memuru olan Yeşim Hıdıroğlu Aytepe, kayıp kadının cesedinin bulunmasından sonra haraketli dakikalar yaşandığını belirterek şöyle devam etti: “Bir kadın cinayetinin yaşanması bizim hassas noktalarımızdan biriydi. Şüpheli Furkan diye bildiğimiz kişinin peşine düştü arkadaşlarımız. Şüpheli Furkan kimdi? Onun profilini çıkartmamız gerekiyordu. Furkan Altın adlı kişiye bakıldığında sabıkası olmayan biriydi. Ama onunla ilgili çok önemli kayıtlar da yoktu. Bu çok şüpheliydi.”
SERİ KATİL ÇIKTI
Şüpheli Furkan adlı kişinin nereye kaçtığı yönünde çalışma başlatan Cinayet Masası, katil zanlısının Tuzla’dan Harem otogarına gittiğini tespit etti. Otogardan ise Sakarya otobüsüne binmişti. Orhan Elmacı, Olay yeri incelemenin yaptığı çalışmanın da önemli olduğunu belirterek, “Dairede alınan parmak izleri, yani Furkan diye duyduğumuz katilin parmak izi Ankara’da pasaport alan Atalay Filiz adlı kişinin parmak iziyle eşleşti. Katilin gerçek isminin Atalay Filiz olduğu ortaya çıktı. Bir şaşırtan bilgi daha öğrendik. Katil zanlısı Ankara Cinayet Masası ve istihbarat ekiplerince 3 yıldır aranıyordu ve yakalanamamıştı. Zaten bundan sonra amirimizin talimatıyla herkes bu katilin peşine düştü. Bunun yakalanması şarttı.”
İNANILMAZ DETAYLAR
Ortaya çıkan şok gerçek üzerine, Cinayet Masası daha da haraketli günler yaşadı. Peki Türkiye'nin seri katiller listesine girecek olan Atalay Filiz kimdi? Hemen onunla ilgili detaylar ortaya çıkarıldı.
2 CİNAYETİ DAHA ÇIKTI
Şüpheli Atalay Filiz’in 16 Eylül 2013 tarihinde TÜBİTAK'ta çalışan Göktuğ Demirarslan (24) ve onu ziyarete giden sevgilisi Elena Radchikova'yı (26) öldürdüğü belirlendi. Ankara’daki bu cinayetin ayrıntıları ise şöyleydi;
Atalay Filiz, öldürdüğü iki arkadaşıyla yolları Paris’te kesişmişti. Atalay Filiz’i o dönemki kız arkadaşı Olga Seregina tanıştırdı. Derken Olga ortadan kayboldu. Genç kızdan bir daha haber alınamadı. Göktuğ ve Elena, Atalay’ı sorumlu tutuyordu. Bu durum Atalay Filiz’i tedirgin etmişti. Atalay Filiz, ayrıca Elena’ya mesajlarla rahatsız ederek, Göktuğ’tan ayrılmaını ve kendisiyle birlikte olmasını istiyordu.
Paris’deki bu ilişkiler Ankara’ya kadar uzandı. Göktuğ ve Elena Ankara’daydı. Atalay Filiz cinayet planları yapmaya başladı. Filiz kurbanların ev adresini öğrenmek için kargocu numarası yaptı. Göktuğ Demirarslan’ı Ankara Emek’teki bir ankesörlü telefonla aradı. Sesini değiştirerek adına bir kargo olduğunu söyledi ve adresi aldı.
Cinayet günü kadın kılığına girerek ağaçlar arasında pusu kurdu. Eve gelen eski iki arkadaşına arkadan yaklaşarak ateş açtı. Cinayetten sonra dikkat çekmemek için Kütahya plakalı aracıyla Kütahya’ya gitti. Ankara Cinayet Ekipleri, kimliğini tespit ettikleri Atalay Filiz’in izini Kütahya’ya kadar sürdü. Aracı Kütahya’da bulundu. Aracın içinde saç boyası, plastik makyaj malzemeleri, kazma kürek, testereler, tornavidalar, battaniyeler ve cerrahi müdahale malzemeleri çıktı. Ve bu olaydan sonra Atalay Filiz’in nereye kaçtığı bir türlü bulunamadı.
HAKKINDA KIRMIZI BÜLTEN VARMIŞ
Babası üst düzey komutan olan Atalay Filiz için kırmızı bülten çıkarılmıştı. 3 yıldır Ankara Cinayet Masası, İstihbarat ve MİT tarafından aranan Filiz bir türlü yakalanamamıştı. Bu da katil zanlısının çok iyi saklandığını ve geriye iz bırakacak irtibat sağlamadığını gösteriyordu.
SAKARYA’DAN KAÇMIŞ
Şüpheli ile ilgili ortaya çıkan detayların şaşırtıcı olduğunu belirten emekli polis memuru Yeşim Hıdıroğlu Aytepe, şöyle devam etti: “Ekip arkadaşlarımız Sakarya’ya gittiğini tespit etti. Arkadaşlarımız Sakarya’ya giderek kaldığı oteli buldu. Tabi bizim ekipler kamera görüntüleri üzerinden takip yaptığı için katil zanlısı bizden 24 saat önde. Otelde Ömer Filiz olarak kaydını yaptırmış ve bir gün kaldıktan sonra ayrılmış. İşin ilginç tarafı bu sabah otelden çıkarken otelin elektrikleri kesik, kesik olunca da kameralar çalışmıyor ve bu katilin gittiği yön bilinmiyor. Yani tüm şanslar bu katile çalışıyordu.”
“BU İZMİR'E KAÇAR”
Sakarya’daki ekip Cinayet Büro Amiri Oktay Kapsız’ı arayıp durumdan haberdar etti. Bunun üzerine İstanbul’da özel ekipleriyle toplantı yapan Kapsız, katilin Ankara’da cinayeti işledikten sonra, izini kaybettirmek için büyük şehir olan İstanbul’a geldiğini anlattı. Katilin İstanbul’da cinayeti işledikten sonra izini kaybettirmek için bu kez başka bir büyük şehir olan İzmir’e kaçacağı ihtimali olduğunu söyledi. Çünkü büyük şehirlerde saklanmak daha kolaydır. Sakarya’daki ekibe otogara gidilerek sabah erken giden İzmir otobüslerini tek tek incelenmesini istedi. Kısa bir süre sonra Sakarya’daki ekipten haber gelir. Katil zanlısı İzmir’e giden otobüse farklı bir isimle binmişti. Polis eldeki resimleri otobüs şirketlerine göstererek bu izlere ulaşmıştı.
KATİLİN YAKALANMASI İÇİN BASINDAN DESTEK ŞARTTI
Polisin karşısında çok akıllı bir katil vardı. Gizlenmeyi iyi biliyordu. Galatasaray Lisesi Mezunuydu. Birden fazla yabancı dil biliyordu. Okul yıllığında arkadaşları ondan “Manyak” olarak söz ediyordu. Bu katilin yakalanması için farklı bir yol denenmeliydi. Emekli polis memuru Yeşim Hıdıroğlu Aytepe, büro amirinin bir yöntemi olduğunu belirterek ‘Büro amirimiz bu olayın basınla çok sık paylaşılmasını istedi. Çünkü katil iyi saklanan biriydi. Katilin fotoğrafları, görüntüleri televizyon kanallarında çok kez yayınlanmalı ve kesinlikle bu yöntemle biz yakalayamazsak bile vatandaş yakalatır diye düşünüyordu” dedi. Ve Cinayet amiri Kapsız, bu yöntemi üstlerine anlatarak harekete geçti.
BASIN İLK KEZ DUYDU
Gizlilik içinde yürütülen soruşturmada, basınla yapılan dayanışmanın meyvelerini vereceği sonradan ortaya çıkacaktı. Ve öldürülen Fatma Kayıkçı’nın katilinin seri katil Atalay Filiz olduğunu ilk kez yaptığı haberle duyuran Habertürk muhabiri Mustafa Şekeroğlu oldu. Türkiye kayıp öğretmenin katilinin seri katil Atalay Filiz olduğunu ilk kez Habertürk internet sitesinde duydu. Haber gündeme bomba gibi düştü. Ardından tüm kurumlar habere büyük ilgi gösterdi.
GÖRÜNTÜLER YAYINLANDI
Atalay Filiz’in olaydan sonra kaçış görüntüleri yayınlanmaya başlandı. Bu sırada İzmir’e giden cinayet ekipleri, Filiz’in kaldığı ilk yeri buldu. Ve ilk görüntüler de elde edildi. Tüm bu görüntüler basın mensuplarıyla paylaşıldı. Atalay Filiz’in İzmir’de olduğu vurgulandı.
HANİBAL LECTER
Yıllıktaki fotoğrafında hemen altında “Kuzuların Sessizliği” filminden bir sahne vardı. Sahnedeki kişi Yamyam Hanibal Lecter’ti. Gazeteler Atalay Filiz için her gün yeni bilgiler veriyordu. Suça yatkın kişiliği olan bu katil zanlısı her yerde aranıyordu. Tüm bültenlerde ilk haberdi, gazetelerin manşetlerindeydi. Etrafındaki çember daralıyordu.
BU İŞE YARADI
Katil zanlısının saklandığı Milli Park’ta onu zorlayan tek bir şey vardı. Sinekler ve böcekler. Birçok yerinden ısırılmıştı. Sonunda günlük bir daire kiralamak için Menderes’e gitmeye karar verdi. İşte burada Cinayet Büro Amiri Kapsız’ın başlattığı basınla paylaşım yöntemi devreye girdi.
Bindiği minibüsün şoförü Atalay Filiz’i televizyon ve gazetelerde görmüştü. Bunu fark eden Filiz hemen minibüsten inerek karşı caddeden ters yönden gelen minibüse bindi. Minibüs şoförünün ihbarı sonrası İzmir Emniyeti'nde hareketli saatler yaşandı. Ve 17 gün sonra gelen bu ihbarla Atalay Filiz yakalandı.
KATİL DOĞANLAR
Yakayı ele veren katil zanlısının üzerinde iki av bıçağı, biber gazı, 4 sahte kimlik, 3 sahte ehliyet, 14 kredi kartı, bir Fransız vatandaşlık belgesi, bin TL para ve 3 bin 500 euro çıktı. Üzerinde çıkan başka bir notta ise ‘Katil Doğanlar’, ‘Olagan Şüpheliler’ ve ‘Rezervuar Köpekleri’ filmlerinin isimleri yazıyordu.
İSMİYLE HİTAP EDİNCE BIÇAKLAMIŞ
Yakalandığında cinayeti itiraf eden Atalay Filiz, Ankara’daki çifte cinayetten sonra İstanbul’a gelerek farklı kimliklerle çeşitli iş yerlerinde çalıştığını söyledi. Öldürdüğü kadının kendisinin gerçek kimliğini öğrenerek “Ne haber Atalay" dediği için öldürdüğünü anlatan katil zanlısı, cesedi de yok etmek için valize koyduğunu itiraf etti.
İstanbul Hadımköy'de Atalay Filiz’in bir depoda sakladığı eşyaları olduğu ortaya çıktı. Olaydan 4 yıl önce bir kargo ile bu depoya gönderdiği eşyaları arasında, cinayet romanları, cinayet filmleri ve meşhur Dexer dizisinin CD’leri ortaya çıktı. Türkiye’nin bebek yüzlü seri katili ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırıldı.