Candan kardeşler davasında ikinci celse
'Kara para aklama' ve 'Suç örgütüne üye olma' suçlamalarıyla yargılanan Bahar ve Nihal Candan kardeşler, ikinci kez hakim karşısında... Duruşmada Nihal Candan kardeşine seslenerek "Bahar, Engin bugün çıktı sen de çıkacaksın" dedi. Duruşmada ifade veren Bahar Candan da, "Hakkımdaki iddialar külliyen yalan. Evim ve arabam yok. Hesabımda 1-2 milyon para var, ben bir garibanım." şeklinde konuştu. Mahkeme heyeti tutuklu sanık Ayhan Güldan'ın tahliyesine karar verip, duruşmayı 11 Eylül Çarşamba'ya erteledi
Sosyal medya fenomenleri Bahar Candan ve Nihal Candan, 'Kara para aklama' ve 'Suç örgütüne üye olma' suçlamalarıyla yargılandıkları davada bugün ikinci kez hakim karşısına çıktılar.
DHA'nın haberine göre avukatlarıyla birlikte adliyeye gelen Nihal Candan, girişte gazetecilerin sorularını cevapsız bıraktı.
Küçükçekmece 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Alisya Bahar Candan'ın da aralarında bulunduğu bir kısım tutuklu sanıklar ve tutuksuz sanık Gülnihal Çiçek katıldı. Duruşmada bazı müştekiler ve taraf avukatları da hazır bulundu.
Duruşma salonunda kardeşi Bahar Candan'a seslenen Nihal Candan, "İyiye gidiyor; Engin Polat çıktı sen de çıkacaksın. Seni çok seviyorum. Nezaket ve sükunet her zaman güçtür." dedi. Mahkeme heyetine savunmasını sunan Nihal Candan, "Ablamla birlikte hapse girmem nedeniyle ailem zarar gördü, para kazanamaz oldum. Ben okula gidemez oldum, bulunduğum hapishane ortamında psikolojim tamamen bozuldu. Akıl hastanesinde yattım, ilaçlara bağımlı oldum. Genç yaşta sağlığımı kaybettim" dedi.
Sosyal medya fenomenleri Bahar Candan ve Nihal Candan adıyla bilinen Gülnihal Çiçek, 16 Kasım 2023'de 'Kara para aklama' ve 'Suç örgütüne üye olma' suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Cezaevinde 37 kiloya düşen Nihal Candan yaşadığı sağlık sorunları sebebiyle tahliye edilmişti. Candan kardeşlerin de aralarında bulunduğu 22 sanık Küçükçekmece 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ikinci kez hakim karşısına çıktı. Nihal Candan avukatlarıyla birlikte adliyeye geldi. Candan, adliye girişinde kendisine yöneltilen soruları cevapsız bıraktı. Tutuklu sanık Bahar Candan ise jandarma eşliğinde mahkeme salonuna geldi.
"ENGİN POLAT ÇIKTI; SEN DE ÇIKACAKSIN"
Bugünkü duruşma, 6. sanık Ahmet Yasin Çelik'in savunmasının alınmasıyla başladı. Ardından tutuklu sanık Bahar Candan jandarma eşliğinde mahkeme salonuna getirildi. Bahar ve Nihal Candan kardeşler salonda birbirlerini görünce selamlaştılar. Kardeşi Bahar'a seslenen Nihal Candan, 'İyiye gidiyor. Engin Polat çıktı, sen de çıkacaksın' dedi. Duruşmada, tutuksuz sanık Nihal Candan'ın kağıt ve kalemle not tuttuğu görüldü. Bahar Candan'ın, avukatlarına ve Nihal Candan'a, 'Ne zaman tahliye olacağım' sorusu üzerine ise Nihal Candan, "Seni çok seviyorum. Nezaket ve sükunet her zaman güçtür." dedi.
"ÖRGÜTE DAİR FİKRİM YOK"
Nihal Candan'ın eski şoförü tutuklu sanık Ali Kara, iddianame kapsamında isnat edilen 'Dolandırıcılık' ve 'Suç örgütüne üye olma' suçlarına ilişkin savunma yaptı. Ali Kara, "Nihal Candan'ın şoförlüğünü 2021 yılında yapmaya başladım. 3 ay kadar şoför olarak Nihal Candan'ın yanında çalıştım. Bakkal ve market alışverişlerini de yapıyordum. Pandemiden sonra çalışma saatleri konusunda daha düzenli bir işe girdiğim için yanından ayrıldım. Benim bahsedilen örgüte dair fikrim yok. Daha sonra Onur Apaydın'ın teklifi üzerine boş günlerimde şoför olarak onun yanında çalıştım. Herhangi bir şekilde toplantılara katılmadım. Herhangi bir şekilde kendisine para götürme ve çantacılık yapmadım. Nihal Candan'ın 2021 yılında şoförlüğünü yaparken Onur Apaydın'ı birkaç kez gördüm. Maaşımı Samet Balkanlı veriyordu. Son ayki maaşımı Onur Apaydın verdi. Herhangi bir şekilde TMSF'den araç temini yönünde vaatte bulunmadım. Örgütle hiçbir bağlantım yoktur. Sadece 3-5 gün Onur Apaydın'ın şoförlüğünü yaptım." dedi.
"HAKKIMDAKİ İDDİALAR KÜLLİYEN YALAN"
Duruşmada ifade veren tutuklu sanık Bahar Candan, "Hakkımdaki iddialar külliyen yalan. Hakkımdaki haberleri duyduğum ilk anda, tüm banka hesaplarımın dökümlerini çıkarıp savcılığa sundum. Dosya kapsamında Burada bulunan insanları tanımıyorum. Benim sosyal çevrem geniştir. Çevremde mağdur hiç kimse olmamıştır. Ablam Nihal Candan bana Onur Apaydın'ın sevgili olduğunu söyleyince bende onu eniştem olarak benimsedim. Adını da Kaan olarak söyledi. Kaan isimli şahsın suç kaydına da bakmadım. O dönemde ben televizyon çekimleriyle zamanımı geçiriyordum. Kalan süreçte ancak istirahat diyordum. O süreçte Kaan isimli şahsın ne yaptığını takip etmem mümkün değildi. Kaan abiyi tamamen ablam ekseninde tanıyorum. Benim sadece onların özel ilişkileriyle ilgili bilgim vardı. İddia edilen dolandırıcılık suçlarıyla ilgili bilgim yoktu." dedi.
"AİLEM ZARAR GÖRDÜ, PARA KAZANAMAZ OLDUM"
Bahar Candan, "Ben Etiler'de bulunan restorana gidiyordum ancak iddia edilen olaylar Zeytinburnu'ndaki şubede gerçekleşmiş. Hayatımda hiç Zeytinburnu'ndaki restorana gitmedim. Bu ortamlarda araç alıp satımıyla ilgili hiçbir konuya şahit olmadım. Ben araba kullanmayı bile bilmiyorum. Ben saf bir kadın değilim. Hukuk Fakültesi'nde burslu okuyorum. 17 yaşından beri çalışıyorum, kariyerime manken olarak başladım. Son 2 senedir bir ajansla anlaşıp sosyal medyadan da para kazanıyorum. Ablamla birlikte hapse girmem nedeniyle ailem zarar gördü, para kazanamaz oldum. Ben okula gidemez oldum, bulunduğum hapishane ortamında psikolojim tamamen bozuldu. Akıl hastanesinde yattım, ilaçlara bağımlı oldum. Genç yaşta sağlığımı kaybettim. Mağduriyetimin giderilmesini ve tahliyemi talep ediyorum. Özgürlüğümü talep ediyorum" diye konuştu.
"SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARIM KENDİMİ DAHA ZENGİN GÖSTERME AMAÇLIDIR"
Bahar Candan, "Sosyal medyada paylaştığım içerikler kendimi daha zengin gösterme amaçlıdır. Diğer fenomenlere hava atma amaçlıdır. Bu nedenle belki de mağdurların paralarının bende olmalarını düşünmem nedeniyle kendime çok büyük kötülük ettim. Mağdurların dolandırılmasıyla benim hiçbir ilgim yoktur. Mağdurların iddia ettiği eylemlerdeki harcamalar zaten yüksek miktarda. Nasıl böyle bir dolandırıcılık oluyor. Kaan abi diye tanıdığım kişinin isminin Onur Apaydın olduğunu dosyadan öğrendim. Sosyal medyadan çok para kazanıyorum diye hava atmak ve daha fazla iş alabilmek için 12 milyon lira ile ilgili bir paylaşım yaptım. Ama hesabımda öyle bir para yoktu. Ben gönül rahatlığıyla hapse girdim ama çıkamadım hala" dedi.
"HESABIMDA 1-2 MİLYON PARA VAR, BEN BİR GARİBANIM"
Candan, "Kaan abi bir gün bana sen hiç pavyona gittin mi' dedi. Ben de gitmedim dedim. Annemin gitme demesine rağmen farklılık olacağını düşünerek pavyona gittim. Orada uygulama gereği Kaan abinin verdiği 600 lirayı ben oynayan kadınlara attım. Beni darbeden kişi yargılanıp ceza aldı. Kaan abiyle ilgisi olan bir olay değil bu. Banka yalan söylemez diyorum. Kaan abinin muhasebecisi olduğum iddialarını kabul etmiyorum. Kaan abi ablamla aile kurmak isteyen biriydi. Temiz duyguları vardı. Ben Kaan abiyle sevgili de değilim, bir kuruş yemeğini bile yemedim. Benim bambaşka bir hayatım var. 5 senelik bir ilişkim var, çıkınca evleneceğim. Benim dünyam onlardan çok ayrı. Ablamla bile çok görüşemiyorum. Hayatım boyunca hiç şirketim olmadı. Evim ve arabam yok. Hesabımda 1-2 milyon para var, ben bir garibanım." şeklinde konuştu.
İDDİANAMEDE NELER VAR?
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 38 müşteki, 1 müşteki sanık, Gülnihal Çiçek ve Alisya Bahar Candan'ın da aralarında bulunduğu 21 sanık yer alıyor.
İddianamede, Onur Apaydın ve İlker Oflu'nun şebekenin elebaşları olduğu, dolandırıcılık ve tefecilik suçlarından gelir elde etmek üzere teşekkül eden organize suç örgütünün üyesi olan şüphelilerin, örgüt yapısı ve iş bölümünün sağladığı kolaylıktan faydalanarak suç dünyasında "Sazan Sarmalı" olarak tabir edilen dolandırıcılık yöntemini uyguladıkları belirtiliyor.
İddianamede, Alisya Bahar Candan'ın ablası Gülnihal Çiçek'e göre suç örgütü içinde daha etkin rol oynadığı, sanık Çiçek'in tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alınıp adli kontrol şartıyla tahliye edildiği aktarılıyor.
İddianamede, Alisya Bahar Candan hakkında "suç örgütüne üye olmak" ve "kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık" suçlarından 14 yıldan 44 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Gülnihal Çiçek'in ise aynı suçlardan 8 yıldan 24 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Diğer 20 sanık hakkında ise farklı suçlardan değişik sürelerle hapis cezası öngörülüyor.