Tüyleriniz ürperecek
Meksika'nın en korkunç yeri oyuncak bebek adası

Meksika'da bulunan "Isla de las Munecas" ya da Türkçe adıyla Oyuncak Bebekler Adası bir korku filmi seti ya da bir kabus gibi görünüyor -

- Kirli elbiseleri, dolaşık saçları, yuvalarından fırlamış gözleri, kopuk kol ve bacaklarıyla bu bebeklerin burada toplanma hikayesi çok ilginç.

- Yapay adanın bulunduğu arazi bir zamanlar Don Julian Santana adlı bir çiftçiye aitmiş.

- Efsaneye göre 1950 yılında küçük bir kız civardaki bir kanalda boğulmuş ve kızın ruhu Santana'yı rahatsız etmeye başlamış.

Bunun üzerine Santana da kendisini hayaletten korumak için çöplerden ve sokaklardan bu oyuncak bebekleri toplayıp ağaçlara asmaya başlamış.

- 50 yıldan fazla süre boyunca bin 500'den fazla oyuncak bebek toplamış. Bebeklerin en eskisi de adanın girişinde asılı duruyor ve uzaktan bakıldığında çürümekte olan bir çocuk bedenini andırıyor.

- - Bebeklerin geceleri canlandığını da iddia eden Anastasio, "Kafalarını kıpırdatıp birbirlerine bir şeyler fısıldıyorlar. Çok korkunç ama ben alıştım" diyor.

Japonlar buraya ölmeye geliyor - Japonya'daki Fuji dağının eteklerini süsleyen bu ormanın asıl adı "Aokigahara" ama bundan ziyade "intihar ormanı" olarak biliniyor

Yemyeşil yosun kaplı ağaçlarla, kurumuş yapraklarla örtülü bu kasvetli ormanı, diğer kasvetli ormanlardan ayıran ilginç bir hikaye var.

Japonya'daki Fuji dağının eteklerini süsleyen bu ormanın asıl adı "Aokigahara" ama bundan ziyade "intihar ormanı" olarak biliniyor.

Wataru Tsurumui'nun "İntihar el kitabı" isimli kitabında "ölmek için mükemmel bir yer" diye anlatılıyor burası.

2002 yılında işte bu ormanda tam 78 ceset bulundu; 1998 yılında ise bu sayı 73′tü. 2006 yılında ise 16 ceset bulundu.

Cesetlerin bazıları, yanlarında Tsurumui'nin intihar üzerine olan o "meşhur" kitabını da taşıyordu.

Standart bir ormanda görülen "Lütfen ateş yakmayınız, yaktırmayınız" tabelaları yerine, burada "lütfen intihar etmeyiniz, intihar etmeden önce bir kez daha düşününüz" gibi tabelalar bulunuyor.

Hatta "intihar etmeye karar verdiyseniz, bir polise danışın" diyen levhalar bile var. Hiç de komik olmayan bir şaka gibi, değil mi?

Tüm bu uyarılara rağmen, yürüyüş için, piknik için, temiz hava için mükemmel olabilecek bu güzelim yeşilin adı çıkmış dokuza inmez sekize.

Bölgede yaşayanlar da bunun farkında. Ormana pikniğe, yürüyüşe gelenlerle, intihar etmeye gelenleri gözlerine bakıp anlayabiliyorlar.

Ne çare ki ne onları durdurmak, ne de bu kötü şöhreti bitirmek için ellerinden pek bir şey gelmiyor.

Bir diğeri de, bu ormanın -sık ağaçlarından mıdır bilinmez- "uğursuz" bir havasının olması.

Ağaçlığın içinde birkaç kilometre ilerlediğinizde, ormanın kendi sesi dışında sesler duyabiliyorsunuz. Ürkütücü değil mi?

Ormanın altında bulunan zengin demir yataklarının pusulalarda sapma yarattığı söylentilerden biri.

"Aokigahara ormanı" Japonya'da hayaletlerin de uğrak yeri olarak biliniyor. İnanışa göre "yurei" yani arafta kalmış ruhlar, bu ormanda arınıyor.

Ve işte eceliyle ölmeyen bu insanların hayaletleri tüm ormanı kaplıyor. Onların çektiği acıların uğultuları ormanın ta derinliklerinde duyuluyor.

Cinler, periler, hayaletler ve ruhlar dışında normal insanlar için de bu ormanda yapacak çok şey var.

Bir kısmı hayvanlarca yenmiş ya da bozulmaya başlamış cesetlerin toplanması ve temizlenmesi de onların işi.

Aokigahara'dan sorumlu Orman Müdürlüğü'nde, cesetleri saklamak için özel tasarlanmış bir oda bile var.

Odada iki yatak bulunuyor: biri ceset diğeri de yanında yatmak isteyen biri için (öyle biri varsa şayet!)
REKLAM advertisement1