Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Gelir eşitsizliği Alzheimer'a yol açıyor | Sağlık Haberleri
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        21 Eylül Dünya Alzheimer Günü nedeniyle Türkiye Alzheimer Derneği tarafından gerçekleştirilen basın toplantısında dikkat çeken açıklamalar yapıldı. Alzheimer hastalığına karşı en etkili beslenme şeklinin Akdeniz diyeti olduğunu belirten Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Başar Bilgiç, "Akdeniz diyeti, yeşil sebze, taze meyveler, balık ve zeytinyağından zengin bir diyettir" dedi.

        ULTRA İŞLENMİŞ ÜRÜNLERİ TÜKETENLERDE ZİHİNSEL BOZUKLUKLAR GÖRÜLÜYOR

        Ultra işlenmiş gıdaların Alzheimer açısından ciddi bir risk faktörü olduğunu kaydeden Prof. Dr. Bilgiç, "Ultra işlenmiş ürün, fabrikalarda yapılan paket ürünlerdir. Cips, salam, sosis, hazır çorba, meşrubat, şekerlemeler, dondurma ve tüm paketli ürünler ultra işlenmiş ürün kategorisine giriyor. Brezilya’da 8 bin 160 kişiyle yapılan bir çalışmanın sonucuna göre, günlük öğünlerinde ultra işlenmiş ürünleri yüzde 20'den fazla yer tutan kişilerde zihinsel bozukluklar görülüyor" dedi.

        İngiltere’de yeni yapılan bir çalışmanın sonuçlarına da değinen Prof. Dr. Bilgiç, sözlerine şöyle devam etti: "Her hafta yediklerini bir sisteme giren ve yıllarca takip edilen bireylerin verilerine göre ultra işlenmiş ürünleri tüketen kişilerde Alzheimer ve bunama riskinin daha yüksek olduğu görüldü. Bu veriler bize doğal ürünlere geçmeliyiz, paketlenmiş ürünlerden uzak durmalıyız. Fabrikada üretilen ürünler daha kolay üretildiği ve ucuz olduğu için gelir eşitsizliğinden dolayı bu ürünler tüketilebiliyor ama mümkün olduğunca öğünlerimizde bu tür ürünlere az yer vermeye çalışmamız gerekiyor. Dışarıda yemek yediğimizde bunu kontrol edemeyebiliriz, ultra işlenmiş ürünlerden biri de margarin. Bu nedenle en iyisi yemeklerimizi doğal ürünlerle kendimiz yapmak."

        YOKSULLUĞUN ORTADAN KALDIRILMASI BUNAMA RİSKİNİ DE AZALTIR

        Sosyo-ekonomik şartların bunama riski üzerindeki etkilerine dikkat çeken Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Türker Şahiner ise yapılan çalışmaların fakir semtlerde büyüyen, düşük ücretlerle çalışan kişilerde bunama riskinin daha yüksek olduğunu ve bu kişilerin zihinsel işlevlerinde gerileme gösterdiklerini ortaya koyduğunu dile getirdi.

        Prof. Dr. Şahiner, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sosyo-ekonomik seviyesi düşük bireylerin (gelir/varlık, işsizlik oranları, araba/ev sahipliği ve hane halkı aşırı kalabalıklığı gibi parametrelerle ölçümlendiğinde) daha iyi sosyo-ekonomik statüye sahip bireylere göre ki bunlar yüksek genetik riskli bireyler olsa bile yaşlılıkta demans geliştirme olasılığı önemli ölçüde daha yüksek saptanmıştır. Bu bulgular ışığında yoksulluğun ortadan kaldırılması ve daha adil bir gelir dağılımıyla tüm dünyada bunama riskinin de azaltılacağı aşikardır."

        YAPAY ZEKA YÜZDE 98 ORANINDA DOĞRU TEŞHİS KOYUYOR

        Alzheimer hastalığının özellikle erken dönem teşhisinde zorluklar yaşandığını belirten Prof. Dr. Bilgiç, son yıllarda yapay zekânın önemli bir etkisi olduğunu kaydetti ve şunları söyledi: "İngiltere’de yapılan bir çalışmada sadece standart beyin MR görüntülerinin yapay zekâyla incelenmesiyle hastalara yüzde 98 oranında doğru tanı konuldu. Bu, şimdiye kadar ulaşılmış en yüksek tanı oranı. Bu yöntemle yanlış ve eksik tanının önüne geçilebilecek. İlerde bu MR görüntülerini bilgisayarlara aktararak analiz ettireceğiz ve tanıyı çok daha rahat koyacağız."

        YENİ NESİL DİYABET İLAÇLARI UMUT VADEDİYOR

        Prof. Dr. Bilgiç, "Geçtiğimiz yıl Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) bir ilaca onay vermişti. Aducanumab isimli ilaçla ilgili tartışmalar devam ediyor. Bu ilaç kullanıma girdi, ABD dışında da kullanılıyor ama maliyetinden dolayı çok fazla hastaya ulaşabilmiş değil. Maliyetin ötesinde henüz etkisi var mı bunu da bilmiyoruz, çalışmalar devam ediyor. Bu ilaçla aynı mekanizmaya sahip iki ilaç daha var. Onlar da büyük ihtimal önümüzdeki ay kullanım onayı alacak. Bunlar mucize ilaçlar değil, kısmi etkileri var. Gidişatı biraz yavaşlatıyorlar ama bunlar bir başlangıç. Bu ilaçlarla beraber yeni geliştirilen birçok ilaç var. Belki de onları ileride beraber kullanacağız.

        Özellikle yeni nesil diyabet ilaçları hem metabolizmayı düzeltip hem de enflamasyonu azalttığından oldukça umut vadediyor. Ülkemizde de bu ilaçlar Alzheimer hastalarında deneniyor. Önümüzdeki yıllarda bu çalışmalarla ilgili önemli sonuçlar elde edebiliriz.”

        GEBELİKTE HİPERTANSİYON DA BUNAMAYA YOL AÇIYOR

        Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Bedia Samancı, yüksek tansiyon ve bunama ilişkisiyle ilgili yapılan yeni bir çalışmaya değinerek, şunları söyledi: "Diyabet ve hipertansiyon gibi sistemik hastalıkların bunamayla ilişkisi yıllardır biliniyor ancak bu yıl bildirilen bir çalışmada, gebelikteki hipertansiyonun da ilerde bunamaya yol açacağı gösterildi. Çalışmada, gebelikte yüksek tansiyon sorunu yaşayan kadınların beyinlerinde 15 yıl sonra damar tıkanıkları olduğu ve bunun da zihinsel sorunlara ve bunamaya yol açtığı bildirildi. Aynı çalışmada Alzheimer hastalığıyla ilişkili bazı proteinlerin, gebeliği tansiyon açısından sorunlu geçen bu kişilerin beyinlerinde de var olduğu gösterilmiş durumda. Bu nedenle bu kişilerin sıkı takipleri ve düzenli olarak kontrol edilmeleri ve sonraki dönemde tansiyonlarının kontrol altında tutulması demansın önüne geçebilir."

        COVID-19'A BAĞLI KOKU ALMA SORUNU YAŞAYANLARDA DEMANS RİSKİ DAHA MI YÜKSEK?

        Son verilere göre, Covid-19 nedeniyle altı aydan uzun süre devam eden koku alma sorununun, ‘beyin sisi’ adı verilen, özellikle dikkat ve konsantrasyon eksikliğiyle ilişkili olduğunu gösterdiğini aktaran Doç. Dr. Samancı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu durum virüsün kokuyla ilişkili bölgelerde oluşturduğu hasar ve bu hasarın beynin ön bölgelerine ilerlemesiyle ilişkili. Covid-19 virüsü, bunama hastalarında tıpatıp izlenen şekilde koku alma sorunu ve beyin bölgelerinde enflamasyon ismi verilen bir yangıya yol açıyor. Bu gözlemler Covid-19 geçiren ve koku alamayan kişilerde demans riskinin yüksek olabileceğini düşündürtmekte ama bu şimdilik sadece bir varsayım."

        BEYNİ UYARAN CİHAZLARIN ETKİNLİĞİ KANITLANMIŞ DEĞİL

        Türkiye Alzheimer Derneği Marmara Şubesi Başkanı Prof. Dr. Aslı Demirtaş Tatlıdede, son dönemde tedavide etkisi olduğu iddia edilen beyni uyaran cihazlara ilişkin şu bilgileri verdi: "Transkraniyal Pulse Stimülasyonu (TPS) ve Transkraniyal Manyetik Stimülasyon (TMS) gibi yöntemlerin hastalar üzerinde etkinliği kanıtlanmamıştır. Bu tür cihazlar klinik etkinliklerine dair yetersiz boyuttaki çalışmalarla pazara girebiliyor ve CE belgesi alabiliyor.

        KADINLARA ÖZEL EĞİTİMLER VERİLECEK

        Türkiye Alzheimer Derneği Genel Müdürü Füsun Kocaman ise, ‘Yaşlı veya Alzheimer Hastalarına Bakımveren Kadınların Desteklerinin ve Hizmetlerinin Ev ve Toplum Temelli Hizmet Programlarına Dahil Edilmesi, Sosyal Hayat ve İşgücüne Katılımı için e-Eğitim Programı Hazırlanması (ABKOSE)’ projesine yönelik bilgi verdi.

        Kocaman, ailede hasta bakımını üstlenen kişilerin yüzde 70’inin kadın olduğu bilgisini paylaşarak, şöyle konuştu: "AgeSa destekli Sivil Toplum Destek Vakfı kanalıyla aldığımız hibeyle kadınlara özel eğitimler vereceğimiz bir uygulama başlatacağız. Bu eğitimlerle kadınların meslek sahibi olmaları ve hayata katılımları sağlanacak. Uygulama 21 Eylül 2022’den itibaren kullanıma başlanacak."

        REKLAM
        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ