Ak Parti Şanlıurfa 1. sıra adayı Nurettin Nebati: Tutumlu olduğum için beni şikâyet ediyorlar!
Kübra Par, AK Parti Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Şanlıurfa 1. sıra adayı Nurettin Nebati ile konuştu
KÜBRA PAR/GAZETE HABERTÜRK
FOTOĞRAFLAR: ECE OĞULTÜRK
Bu yaz seçimin en renkli geçeceği şehirlerden biri Şanlıurfa. Arap, Kürt ve Türk nüfusa ev sahipliği yapan ve aşiret geleneğinin etkilerinin hâlâ hissedildiği şehirde, AK Parti geçen genel seçimde 12 milletvekilliğinin 10’unu kazanmıştı. Ama bu seçim sürecinde muhalefet partilerinin gösterdiği dikkat çekici isimlerle daha bir rekabet var. Osman Baydemir ve Dilek Öcalan gibi isimlerle HDP oldukça iddialı. CHP de şansını Sedat Bucak’ın kardeşi Ali Murat Bucak ile deniyor.
AK Parti’nin Şanlıurfa 1. sıra adayı Nurettin Nebati, aynı zamanda Mali ve İdari İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı. Yani partinin kasası ona emanet. 30 yıldır Erdoğan’a en yakın isimlerden biri. Hem şehrin seçim atmosferini koklamak hem de partideki para pul hesaplarını konuşmak için Urfa’ya gittim. Nurettin Bey ile doğup büyüdüğü Viranşehir’de buluştuk. Nebati Ailesi Viranşehir’in en nüfuzlu ailesi ama yerel seçimlerde belediye yönetimini HDP’ye kaptırmışlar. Buna rağmen, kendisine karşı müthiş bir ilgi vardı. Röportaj yapmak için buluştuğumuz kahvehane bir anda partililer ve mahallelilerle dolup taşınca ortaya fotoğraftaki manzara çıktı!
AK Parti’nin kasasını niye size emanet ettiler?
Milletvekili seçilinceye kadar AK Parti il yönetiminde görev aldım. Mehmet Müezzinoğlu il başkanıydı. Bana mali işlere bakıp bakmayacağımı sordu. Para işlerine kesinlikle bakmak istemediğimi dile getirdim. Ama sonraki süreçte Sayın Erdoğan, Mali ve İdari İşler Başkanlığı’na beni atadı. Sayın Cumhurbaşkanımızla çok uzun süren bir siyasi geçmişimiz var. Çok sever sayarım.
Tayyip Erdoğan’la nasıl tanışmıştınız?
Ben Bakırköy’de ilçe yönetim kurulu üyesiyken kendisi il başkanımızdı. O gün bugündür hep yanındayım. Biz 10 kardeşiz, 11. kardeş olarak Cumhurbaşkanımızı görüyorum. Onun da beni sevdiğini biliyorum. Bugüne kadar davaya, hizmete hiçbir şekilde yanlışlık yapmamaya gayet ettim.
Varlıklı bir aileden geliyorsunuz. “Bu adamın gönlü gözü toktur” diye mi düşündüler?
Hem o hem de Allah korkum çok fazla... “Yetimin malı, devletin malı” kaygımız vardır. Bu yüzden aile olarak da kamu kurum ve kuruluşlarıyla asla iş yapmadık. Para işlerinde yanlışlık yapmamak konusunda her türlü gayreti gösteriyorum. Sayın Erdoğan da Davutoğlu da bana gerçekten güveniyorlar. Kaynakları en iyi şekilde değerlendireceğime inanıyorlar.
Çok cimri olduğunuz doğru mu?
Cimrilik değil, ama tutumlu olduğum söylenebilir. Bu yüzden beni pek çok kez Sayın Erdoğan’a ve Davutoğlu’na şikâyet ettiler! (Gülüyor)
AK Parti’nin bütçesi ne kadar? Kaç lirayı yönetiyorsunuz?
Bu dönemki bütçemiz yaklaşık 300 milyon lira. Bu paranın yüzde 30’unu yani 90 milyon lirasını teşkilatlara gönderdik. Bu sadece AK Parti’de yapılan bir şey.
Ya seçim bütçesi?
Seçim için 100 milyon lira ayırdık. Televizyon reklamları, gazete reklamları, mitingler, billboardlar, bayraklar...
Partinin maddi kaynakları neler?
Bize yeterli miktarda Hazine yardımı geliyor. Bu yıl 25 milyon lira sadece aday adaylarından aldık. Ancak bu büyük paya rağmen üyelerimizden de para almayı önerdim. Yaklaşık 10 milyon üyemiz var. Her birinden 1 lira aldığımız takdirde ayda 10 milyon lira, yılda 120 milyon lira yapar. Amaç sadece gelir elde etmek değil, üyelerin aidiyet duygusunu artırmak
BİLMEYENLER İÇİN NURETTİN NEBATİ
50 yaşındayım. 18 yaşına kadar hayatım Viranşehir’de geçti. Türkiye’nin en büyük Arap aşiretlerinden Naimi Ailesi’ne mensubuz. Naimiler sadece Urfa’da değil, Ortadoğu coğrafyasında da çok geniş bir ailedir. Halep’in tamamına yakını Naimi’dir. Aynı zamanda Peygamber soyundandır.
Babam Süleyman Nebati ekonomik anlamda buranın en önde gelen ismiydi ama hiçbir zaman ağalık rolü üstlenmedi. “Size öyle bir servet bırakıyorum ki 7 sülalenize yeter. Ama zekâtsız mal yedirmedim, siz de kimseye yedirmeyin” derdi.
10 kardeşiz. Ben 9 numarayım. Erkek kardeşlerimden 3’üyle çocuk giyimi üzerine tekstil firmamız var. Siyasetten dolayı ben daha ön plandayım.
Siyaset bilimini bitirdim, yüksek lisans ve doktora da yaptım. Rahmetli babamız zaten İstanbul’da işimizi hazırlamıştı. Ambarlarımız, dükkânlarımız var. Otel ve petrol istasyonumuz da vardı.
Annem evde Arapça konuşurdu. Büyük ağabeyim ve ablalarım Türkçe’yi ilkokula giderken öğrenmiş. Benden büyük kardeşlerim çok iyi Arapça ve Kürtçe konuşur. Ben Arapça konuşurum, Kürtçe’yi az konuşurum, çok iyi anlarım, ama benim küçüğüm hiç Kürtçe konuşamaz.
Kız kardeşlerim 18 yaşını geçince evlendiler. Burada “Kızlar okula gitmez” kültürü vardı. Ama şimdi onların kızları yüksek lisans-doktora yapıyor.
Eşim çalışmıyor. 4 çocuğumuz var. En büyük oğlum Muhammed Süleyman İstanbul Üniversitesi’nde siyasal bilimler okuyor. Bir küçüğü Emine Serra, imam hatipte lise 3. sınıf öğrencisi. Onun bir küçüğü Ayşe Erva, 8. sınıfa gidiyor. En küçüğümüz Eslem Zehra da 3 yaşında.
‘Fakir fukara söz konusu olduğunda Erdoğan hesap yapmaz’
Erdoğan mali işlerde neye titizlenir?
Erdoğan’ın Başbakanlık döneminde en müdahil olduğu konu teşkilatlara yapılan yardımlardı. Bu dönemde Sayın Davutoğlu’nun bana verdiği tek talimat, teşkilatları hiçbir şekilde parasız bırakmamam konusundaydı.
Erdoğan cimri midir?
Devlete ilişkin bir harcama yapıldığında ya da fakir fukara söz konusu olduğunda bunun hesabını kitabını yapmaz. “Allah bereketini verir” der ve cömertçe davranır. Sayın Davutoğlu da böyledir. Bizdeki personelin maaş durumu, piyasaya göre çok daha iyidir.
‘Urfalılar hep devletten yanadır’
Viranşehirlisiniz, ama Viranşehir’i HDP’ye kaptırmışsınız! Hem Viranşehir’de hem Urfa’da genel durum nedir?
1980 öncesinden beri devam eden ciddi bir göç var. Çocukluğumun ilk 10 yılından sonra burası bayağı derecede değişti. Yazlık sinemalar vardı. Şehirde toz yoktu ve tamamen siyah taşlarla örülüydü. Kadınlar manto giyermiş, erkekler fötr şapkalar takarmış. Müslümanlar, Yezidiler, Süryaniler iç içe yaşarmış. 1970’lerden itibaren yoğun bir Kürt göçü oldu. Ticaret Kürtlere geçti ve Kürtçe konuşulmaya başlandı. Bütün bunlar şehrin sosyal ve kültürel yapısını değiştirdi. Burada HDP’nin açık ve ciddi bir baskısı oldu. Seçim gecesi sandıkları abluka altına aldılar, düzgün bir şekilde sayılmasını engellediler.
Urfa’da geçen seçimde 12 milletvekilinin 10’unu AK Parti almıştı. Bölgedeki diğer şehirlerden farklı olarak Urfa’da sağ muhafazakâr gelenek mi güçlü?
Buradaki sosyolojik yapı değiştiği için Kürtlerin üstünlüğü var. 2000’li yılların başında yüzde 55 civarında Kürt, yüzde 35 civarında Arap, yüzde 15 de Türk yerliler vardı. Şimdi yüzde 60 Kürt, yüzde 30 Arap var. Yerliler ise yüzde 7-8 oranına düştü. Durum Kürt nüfusu lehine gelişse de Urfa’da muhafazakâr bir yapı hâkim. Urfalılar hep devletten yanadır. İdeolojik olarak sola yaklaşmazlar. Son 2 haftadır Diyanet’in kaldırılması ve Kâbe konulu söylemlerden dolayı çok büyük rahatsızlıkları var.
Peki, Urfalılar neye göre oy verir?
Urfalılar kendilerinden birilerini görmek isterler. İçi dışı bir, doğal insanlara oy vermek isterler. Tayyip Erdoğan burada önemli bir figür. Onun sayesinde AK Parti’ye yöneliş var. “Tayyip Erdoğan’ın selamını getirdim” demem onlar için çok önemli. Bizim ne kadar yakın olduğumuzu biliyorlar. Bu etkileyici oluyor. Şimdi de Davutoğlu önemli bir figür. Buraya tahmin edemeyeceğiniz kadar hizmet ve para aktarıldı. Okullar, hastaneler yapıldı. Artık Kürt, Kürtlüğünden; Arap, Araplığından utanmıyor. Yezidiler kendilerini rahatça ifade edebiliyor. Köyleri dolaşıyoruz, eksikleri söylüyorlar, serzenişte bulunuyorlar ama CHP ya da HDP’nin vaatlerini söyleyen bir kişiye bile rastlamadım.
‘OSMAN BAYDEMİR’İ GÖRSEM SARILIP ÖPERİM’
Bu seçimde Şanlıurfa’dan iddialı isimler aday oldu. Osman Baydemir ve Dilek Öcalan gibi rakipleriniz var. Baydemir’le aranız nasıl?
Urfa’da seçimler renkli geçiyor, sert geçmiyor. AK Parti olarak yüzde 70’leri zorluyoruz, HDP de yüzde 30’ları zorluyor. Benim üslubum belli. Sert sözler söylerim ama muhalefete asla hakaret etmem, kişisel polemiklere girmem. Baydemir’le birlikte toplantı da yapabiliriz. Geçen gün bana selam göndermiş. Görsem sarılıp öperim. Demokrasi söylemleri yaparken, insanlara sert çıkmanın hiçbir anlamı yok.
CHP de Bucak Ailesi’nden birini aday gösterdi. Onların şansı nedir?
AK Parti ve HDP dışındaki partilerin burada pek şansı yok. Bucak Ailesi, aşireti ve gücü yansıtıyor. Bu yüzden negatif olarak algılanır. CHP’nin burada kalan seçmeni sosyalist ve solcu olduğu için Ali Murat Bucak onlarla uyuşmuyor. Şansları olacağını zannetmiyorum.
Dilek Öcalan’ın adaylığına ne diyorsunuz?
Ailesi aday olmasını hoş karşılamadı. Abdullah Öcalan’dan dolayı kendi içlerinde sıkıntı yaşadıklarını duyuyorum. Hatta bizden bir milletvekili adayına “Oyumuzu size vereceğiz” demişler. Öcalan Ailesi’nden aday çıkmasını istemiyorlar. Barış süreci herkesin kimyasını bozdu. Kimi sertlikten kimi demokrasiden yana, kimi bıkmış usanmış... AK Parti bu işin üzerinde sağlam durduğu için kimyaları bozulmuş durumda. Onlar açısından zor ve sıkıntılı bir seçim süreci yaşanıyor.