Erdoğan: 10 Kasım'ı anma değil, yeniden doğuş kutlaması olarak görüyorum
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım, Beştepe'de düzenlenen Atatürk'ü anma programında konuştu. Konuşmasında "Türkiye, Türkiye'den büyüktür" diyen Erdoğan, "Yeni Türkiye" kavramının da ilk kez Nutuk'ta kullanıldığını söyledi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Atatürkçülük adına değişime direnenlere rağmen biz onun dileklerini yerine getireceğiz. Devlet ve millet tarihimizi 90 yılla sınırlamaya kalkanlara izin vermeyeceğiz. 10 Kasımları kuru kuruya ölüm yıldönümü olarak anmayı değil, yeniden doğuş olarak kutlamayı daha önemli görüyorum. Bunu yasa dönüştürdüğümüz zaman, yas kazandırmaz, bunları milat olarak görmek, yeniden doğuş olarak görmek bizi çok daha farklı geleceğe taşıyacaktır" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım da, "Milletimiz Cumhuriyetimizin bütün kazanımlarına sahip çıkarak, vesayet odaklarını aşarak 2023 hedeflerine odaklanmıştır. Yeni bir anayasa ve hükümet sistem tartışmalarını da geride bırakarak Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi daha güçlü hale getireceğiz" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen anma törenine katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
ERDOĞAN: TÜRKİYE TÜRKİYE'DEN BÜYÜKTÜR
"Vefatının 78'inci yıldönümünde, Kurtuluş Savaşımızın başkomutanı, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal'i rahmetle yad ediyorum. Gazilerimize ve şehitlerimize şahsım ve milletim adına minnettarlığımı ifade ediyorum. 15 Temmuz'da canlarını feda eden şehitlerimize, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
Milletimiz nezdinde Çanakkale, Kurtuluş Savaşı ile, doğu ve güneydoğu illerimizde yürüttüğümüz mücadele ile 15 Temmuz darbe girişiminin hiçbir farkı yoktur. Bunlar milletimizin yedi düvele karşı verdiği istiklal ve istikbal mücadelesidir. Türkiye'nin kimsenin toprağında gözü yoktur. Her şeyden önce bizim tarihimizde sömürgecilik lekesine asla rastlayamazsınız. Bizim medeniyetimizde aynı vatan topraklarında yaşadığımız, ekmeğimizi yediğimiz herkes kardeşimizdir. Bizim ecdadımız her yeri mamur etmiştir. Orta Avrupa'dan Afrika'nın derinliklerine kadar güven ve huzur ortamını tesis etmiş bir devlet geleneğine sahibiz.
Bugün gidin Suriye'ye, Irak'a, Afrika'daki Balkanlardaki herhangi bir yere, insanlara Türkiye ile ilgili kanaatlerini sorun asla zulüm, katliam gibi ifadeler duyamazsınız. Biz o coğrafyalardan ayrılalı 1 asır oldu ama oradaki insanların bekleyişi hiç bitmedi. Dün devlet olarak oradaydık, bugün eğitim, yardım, sağlık, kalkınma projelerimizle oradayız.
Türkiye, Türkiye'den büyüktür. Biz 780 bin kilometrekareye hapsolamayız. Fiziki sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız bambaşkadır. Musul'daki, Kerkük'teki, Humus'taki, Üsküp'teki kardeşlerimiz fiziki sınırlarımız dışında olabilir ama hepsi gönül sınırlarımızın içindedir, kalbimizin tam ortasındadır.
Türkiye Cumhuriyeti gökten zembille inmiş değildir. Gazi Mustafa Kemal de nevzuhur bir devlet adamı değildir. Anadolu Selçuklunun bıraktığı yerden bayrağı nasıl Osmanlı devraldıysa, Osmanlının bıraktığı yerden Cumhuriyet almıştır. Tarihimize bütünüyle sahip çıkacağız.
Zulmün önündeki bu son kaleyi düşürmek şöyle dursun, daha büyütme mecburiyetindeyiz. Yeni Türkiye kavramının ilk kez Gazi tarafından Nutuk'ta defalarca zikredildiğini paylaşmak, hatırlatmak isterim. Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı'nı kalkan yaparak bu kavram üzerinden bizi yıpratmaya çalışanların aslında cumhuriyet ruhuna ne kadar yabancı oldukları ortadadır. Fatih Sultan Mehmet fetih planları yaptığı dönemde tebdili kıyafetle halkın arasına karışarak onların ruh halini izleyen bir hakandır. Gazi Mustafa Kemal'i tarihe iz bırakan bir komutan yapan sır da burada gizlidir. Gazi de milletine sonsuz inanç besliyordu. Herkes umutsuzluğu kapılırken O 'Geldikleri gibi gidecekler' sözünü milletinden aldığı inançla söylüyordu.
Gücünü milletten alan Fatih, İstanbul'un ve Yeni Çağ'ın kapılarını bize açarken, Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları da 'bitti' denilen bir milletten devşirdikleri güçle Yeni Türkiye'yi inşa ettiler. Açıkçası ben, Samsun'a çıktığı andan itibaren mücadelesini sadece milletine güvenerek yürüttüğünü söyleyen Gazi'nin mesajlarını hala anlayamayanlar olduğunu üzüntüyle takip ediyorum ve görüyorum. Üstelik bunların başında da bizzat kurucusu olduğu partinin mirasyedileri geliyor. Kendi küçük siyasi çıkarları uğruna ülkelerini, milletlerini, devletlerini Gazi'nin emaneti olan Yeni Türkiye'yi karalamanın, itibarsız hale getirmenin, hedef haline getirmenin peşinde olanlar onun adını ağızlarına almayı hak etmiyorlar.
Muasır medeniyetler seviyesine çıkma hedefini tam bağımsızlıktan ayrı düşünmemiştir. Siyasi, mali, iktisadi, adli, kültürel vb. her hususta tam serbestlik olarak tanımladı. Gazi Mustafa Kemal'in 'en büyük eserim' dediği ve gelecek nesillere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti'ni tam bağımsız bir ülke olarak sürekli daha ileriye taşımanın gayreti içerisindeyiz. Eğer bunu başarırsanız Gazi'yi anlamış olursunuz, eğer bunu başaramazsanız sadece patinaj yaparsınız. Doğrudan milletin oyuyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak bulunmam dahi milli iradenin nerelere ulaştığını gösteriyor.
TBMM 23 Nisan 1920'de açıldığında öyle bir yokluk ve yoksulluk vardı ki, birileri memleketlerine geri dönmekten söz eder olmuştur. Biz milletimizi üstün kılan bu ruh ile 15 Temmuz'u yaşadık. Bu millet yüce bir millet, güzel bir millet, bu milletle daha çok nice engelleri aşacak, muasır medeniyetler seviyesinin de üzerine çıkacağız.
15 Temmuz'da parlamento bombalanıyor, buranın çevresi bombalanıyor, özel harekat bombalanıyor, Türk Silahlı Kuvvetleri bombalanıyor, Şehitler Köprüsü bombalanıyor. 246 şehit, 2 bin 194 gazimiz var. Bu yolculuk onunla anlam kazandı. Milletimizin her bir ferdi, hiç kimse olmasa bile tek başına şahadet aşkına ülkesini, demokrasisini, geleceğini koruma azmiyle sokaklara döküldü. Milletimizin bizi yalnız bırakmamasını unutmamak mümkün değil. Milletimi gördüğümde o görüntüleri unutmam mümkün değildi. Benim milletimde en ufak korku yoktu; onlar ölümü öldürmüşlerdi, korkuyu korkutmuşlardı. FETÖ'cü darbeciler bu sebeple bize ilişemediler. Bu millet İstiklal Marşı'nı söylemiyor, yaşıyor; fark bu.
Türk milleti 15 Temmuz darbe girişimini eline tek bir silah almadan, tek bir kurşun sıkmadan inancıyla, cesaretiyle engellemiştir. 15 Temmuz bir pasif direniş değildir, aktif ve büyük kitlelerin silah kullanmadan netice aldığı mücadeledir. İstikalimize ve istikbalimize yönelik her türlü saldırıyı bertaraf etmeyi sürdüreceğiz.
100 yıl önce bu coğrafyanın bedenini parçalayan şimdi nihai darbeyi vurmanın peşindeler. Bizler en ileri teknolojileri ülkemizde inşa ederek muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkacağız. Cumhuriyetin 100'üncü yılı farklı kutlanacak. Atatürkçülük adına değişime direnenlere rağmen biz onun dileklerini yerine getireceğiz. Gazi'yi kendi dogmalarının içinde hapsetmeye çalışarak devlet ve millet tarihimizi 90 yılla sınırlandırmaya kalkanlara izin vermeyeceğiz. İlköğretimden itibaren, ki buna artık 'anaokulları' diyoruz, ders kitaplarının bu çerçevede yeniden gözden geçirilmesi dahil milletimizi tarihiyle, kültürüyle, medeniyetiyle buluşturacak her türlü adımı süratle atmalıyız. 10 Kasımları kuru kuruya ölüm yıldönümü olarak anmayı değil, yeniden doğuş olarak kutlamayı daha önemli görüyorum. Bunu yasa dönüştürdüğümüz zaman, yas kazandırmaz, bunları milat olarak görmek, yeniden doğuş olarak görmek bizi çok daha farklı geleceğe taşıyacaktır."
YILDIRIM: GELECEK HEDEFLERİNDEN GÖZÜMÜZÜ AYIRMAYACAĞIZ
Başbakan Yıldırım'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
"Bugün büyük milletimizin hafızasında tarihi öneme sahip bir günü yaşıyoruz. Vefatının 78. yıldönümünde Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'i minnet ve şükranla anıyoruz. Cumhuriyetimiz, demokrasiyle birlikte daha güçlü bir şekilde geleceğe doğru yürümektedir. Aziz milletimiz Gazi Mustafa Kemal'in önderliğindeki milli mücadele ruhunu koruyarak, ilk günkü azim ve kararlılığı ile geleceğe emin adımlarla yürümektedir. 15 Temmuz 2016 tarihinde ortaya çıkan ruh, milli mücadele ve istiklal ruhudur. Cumhuriyetimizin 93'üncü yılında iftiharla söyleyebiliriz ki, 'Türkiye siyasi istikrarı, demokrasisi, ekonomik gücüyle gelişmesini ve kalkınmasını sürdürmeye devam etmektedir. 14 yıldır ülkemizin itibarı için yürütüğü siyasi mücadeleyi Türkiye'nin emanetini devraldığımız ilk günkü aşka sürdürüyoruz.
Ülkemizin her köşesinde açılışlarını yaptığımız dev eserler ve hayata geçirdiğimiz büyük projeler, muasır medeniyet hedefimizi aşmak için atılmış adımlardır. Milletimizin Cumhuriyetimizin bütün kazanımlarına sahip çıkarak, vesayet odaklarını aşarak 2023 hedeflerine odaklanmıştır. Önümüzdeki süreçte yeni bir anayasa ve hükümet sistemi tartışmalarını da geride bırakıp Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi daha güçlü hale getireceğiz.
Gazi Mustafa Kemal'in milletimize miras bıraktığı kavram ve değerlerin başında şüphesiz 'milli egemenlik' gelmektedir. Millet iradesiyle kurulan Cumhuriyetimiz, meşruiyetini milli mücadeleden almıştır. Cumhuriyetimizi demokrasiyle geliştirerek yaşatacak olan da yine millet iradesidir, birlik, beraberlik ruhudur, kardeşlik bağlarıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşları Cumhuriyetimize ve demokrasimize sahip çıkma iradesinde tereddütsüz birlik ve bütünlük içindedir. Şüphesiz, Cumhuriyetimizin kurucu değerleri milletimiz için ayırıcı değil, birleştirici ve bütünleştirici niteliklere sahiptir. Bizim görevimiz, bu birleştirici bütünleştirici unsurları daha da güçlendirmektir, bunun için azami bir dikkatle bütün vatandaşlarımızın hukukunu koruyan, güvence altına alan bir gayret içerisindeyiz. Birlikte kurduğumuz, birlikte yaşattığımız Cumhuriyetimizi kuruluş ilkelerine ve felsefesine uygun olarak daha da güçlendirecek geleceğimiz olan gençlere emanet edeceğiz. Dahili ve harici saldırılar ile ihanetler, ülkenin birliğine ve bütünlüğüne yönelmiş tehditler, vatanımızda bin yılda oluşmuş bu kardeşliği bugüne kadar bozamamıştır, bundan sonra da asla bozamayacaktır. İlk günden itibaren ikinci kurtuluş mücadelesi olarak adlandırdığımız 15 Temmuz alçak darbe girişimini bertaraf eden milletimiz, Cumhuriyet, demokrasiye olan sadakatini, istiklale olan sevdasını ölüm pahasına ortaya koymuş ve Türk ulusunun eşsiz kahramanlığını bütün dünyaya göstermiştir."
15 Temmuz şehitlerimizi, vatanın bölünmez bütünlüğü için bölücü terör örgütüyle amansız mücadele eden bütün şehitlerimizi Allah'tan rahmet diliyoruz, rahmetle minnetle yad ediyoruz, gazilerimize hayırlı uzun ömürler diliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik bir hukuk devletidir. Millet ve devlet olarak, ülkemizin gelecek hedeflerinden bir an için bile gözümüzü ayırmayacağız. Türkiye, bugün siyasi ve ekonomik gücüyle bir güven ve istikrar ülkesidir. Bütün vatandaşlarımızın hukukuna sahip çıktığımız gibi yeryüzünde mağdur ve mazlumlara da kucak açmaya devam edeceğiz. 'Hakimiyet milletindir' şiarıyla çıktığımız bu yolda kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz. Türkiye Cumhuriyetini, milletin değerlerine, can ve mal emniyetine, bütün vatandaşlarımızın hukukuna sahip çıkarak yani demokrasiyle hukuk düzeniyle yüceltmeye devam edeceğiz. Şehitlerimizin aziz hatıraları başta olmak üzre Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarıyla, diğer şehit ve gazilerimizin hatıralarına gölge düşürmeden kararlılıkla medeniyet yolculuğunu sürdüreceğiz."
HABERTURK.COM