FETÖ'nün Yapılanması, Amacı ve Stratejisi
Darbe Komisyonu Raporu'na göre, FETÖ nasıl yapılanıyor, FETÖ neyi amaçlıyor ve bu amaca yönelik nasıl bir strateji izliyor?
FETÖ’NÜN YAPILANMASI, AMACI ve STRATEJİSİ
Yapılanma
Örgüt Yapılanmasının Dayandığı Dil, Motivasyon ve Kavramlar
Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından Komisyonumuza sunulan 22.05.2017 tarihli ve 10.000.06.000.105.2/50-97549206 sayılı cevabi yazıda, FETÖ’nün yapılanmasına ilişkin şu ifadeler yer almaktadır:
“FETÖ’nün illegal yapılanmasını “İllegal Yapılanmalar” ve “Hususiler (Özel İllegal Yapılanmalar)” olarak ikiye ayırmak mümkündür.
Hususiler; polis, asker, MİT ve yargı teşkilatları içerisinde yer alan deşifre olmamış örgüt mensuplarından oluşmaktadır. Hususilerin özelliği, başında bulunan sorumlu şahsın doğrudan ABD’de Fetullah Gülen ile aynı çiftlikte kalan ve örgüt liderinin sözde özel kalemi olan Cevdet Türkyolu’na bağlı olmalarıdır. Diğer bir özelliği ise gizlilik kurallarına istihbaratçı mantığıyla kesin bir şekilde uymalarıdır.
Hususiler içerisindeki şahıslar, görev yaptıkları yerlerde kendilerini deşifre etmemek adına dünya görüşlerine tamamen zıt bir yaşam tarzı içerisine girmekte, Fetullah Gülen’in söylemlerinde İslam Dini’ni esas aldığını belirtmesine rağmen, gerektiğinde İslam Dini’nin haram kıldığı şeyleri yapmakta, FETÖ’nün legal kurum/kuruluşlarıyla ve buralarda çalışanlarla iletişime geçmekten kaçınmaktadırlar. Bu kapsamda FETÖ’nün “gizlilik”, “takiyye” ve “tedbir” prensiplerini en üst seviyede hayata geçiren ve örgüt içinde dahi bilinmeyen/tanınmayan Hususileri, bir nevi “örgüt içinde ayrı bir örgüt” olarak tanımlamak mümkündür.
Hususiler, Devletin emniyet ve istihbarat gibi en hassas kurumlarında görev yapmaları nedeniyle Devletin ilgili kurumlarının kendilerini takip etmeleri halinde hangi imkân ve kabiliyete sahip olduklarını bildikleri için ona göre hareket etmekte, teknolojinin irtibat-muhaberede sağladığı imkânlardan en üst seviyede yararlanmaktadırlar. Nitekim Hususilerin önde gelen mensupları, 17-25 Aralık 2013 olaylarının ardından, Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından deşifre edildiklerini anlayarak, Ocak-Şubat 2014 sürecinde Türkiye’yi terk etmişlerdir. FETÖ/PDY, Hususiler dışındaki illegal yapılanma unsurlarını ülkede tutmasına rağmen, hassas operasyonları yürüten ve örgütün kritik bilgilerine haiz Hususileri ivedilikle ülke dışına çıkarmıştır.
Öte yandan Hususiler dışındaki illegal yapılanmalarda ise, her bir yerleşim yerinin başına atanmış sorumlu düzeyde bir imam bulunmaktadır. Örgütün yerleşim birimlerindeki söz konusu illegal yapılanmaları; kıta, ülke, bölge, şehir, ilçe, mahalle/semt, ışık evleri şeklinde sıralanmaktadır. Kamu kurum ve kuruluşlarındaki illegal yapılanmalar da bakanlıklara, yerel yönetimlere, üniversitelere ve kamu iktisadi teşebbüslerine sızmış personelden oluşmaktadır. Özel sektörde ise hukuk büroları, bilişim şirketleri, muhasebe firmaları vb. stratejik önemi haiz şirketlerin bünyesinde örgütün illegal yapılanması bulunmaktadır.
Hususiler dışındaki illegaller, FETÖ/PDY’nin Türkiye Mütevellisi altında faaliyet göstermekte olup görev aldıkları yerlerdeki faaliyetleri diğer FETÖ/PDY mensuplarınca bilinmektedir. Ancak anılanlar da güvenlik terminolojisinde “operasyonel hat” olarak tabir edilen ve gizli faaliyetlerin icrasında yararlanılan, başkalarının ya da FETÖ/PDY kontrolündeki bir kurum/kuruluş adına kayıtlı telefonlar kullanmakta, her bir hat için ayrı cihaz temin etmekte ve bunları belirli dönemlerde değiştirmektedirler. Hususiler dışındaki söz konusu illegal yapılanmaların il ve ilçe sorumluları ise kendi adları yanında kod isim de kullanabilmektedirler. Bir yerleşim yerindeki orta düzey bir FETÖ/PDY mensubunun o il ya da ilçeden sorumlu abiyi (imamı) bilme imkânı varken, orada görev yapan Hususi örgüt mensubunu bilme imkânı bulunmamaktadır.[1]
Örgütün tabandan tavana tüm yapılanması ve işleyişi, kısaca “daima dışa başka, içe başka” olarak ifade edilebilecek takiyeci ve “ikiyüzlü”, mahrem ve ketum bir sistem içerisinde azami faydacılık ve sınırsız hile, tedbir, gizlilik ve koşulsuz itaat esaslarına dayanır.
Örgüt yapılanmasını tam olarak anlayabilmek için, bu yapılanmanın esasını ve “ruhunu” oluşturan temel motivasyon ve kavramları ayrıntılarıyla bilmek gerekir. Bu temel motivasyon ve kavramlar ise ancak, örgütün süregelen, yaygın ve kabul görmüş dini ve kültürel müktesebata ilişkin kelime ve deyimleri istismar edip belli bir anlamda ve sürekli olarak kullanmak suretiyle giderek kendine has kıldığı özel jargonunu tanımakla anlaşılabilir. Örgütün yapılanmasının anlatıldığı bu bölümde geçen ve örgüt içi kullanımla özel bir anlam kazanmış tabirler için Raporun sonunda 614. sayfada yer alan Örgüt Terminolojisine başvurulabilir.
Örgütün hiyerarşik yapılanmasının zirvesindeki tek ve tartışılmaz lider olarak Fetullah Gülen “Kâinat İmamı” konumunda görülmektedir. Liderin verdiği kararı uygulamamak bir yana, sorgulama anlamına gelebilecek her düşünce, eylem veya tavır dahi ezilmekte, aynı şekilde Fetullah Gülen tarafından yetkilendirilen ve ona bağlı hareket eden diğer yöneticilerin tüm talimatları da bir emirin ötesinde adeta kutsal birer buyruk gibi tam bir itaatle kayıtsız şartsız uygulanmaktadır.
Örgütün alt birimleri modüler bir yapıda olup üst katmanlara doğru çıkıldıkça giderek mahremleşen bir hücre tipi örgütlenme modeli uygulanmaktadır. Örgütü yöneten üst kadro dışındaki her birim aynı katmandaki bir diğerinden bağımsız olup hücreler şeklinde örgütlenmiştir. Hücrelerin örgütlenmesi ve dolayısıyla manevra gücü yüksektir. Hücrelerin deşifre olması halinde örgüt, bütünlüğü bozulmadan devamlılığını koruyabilmektedir. Çünkü deşifre olan hücre diğer birimlere zarar vermeden bünyeden atılabilmektedir.
Örgüt kadrolarının sızmadığı hemen hiçbir devlet kurumu kalmamış olmakla birlikte, özellikle de devletin silahlı güvenlik kurumlarına sızması ve buralarda çok yüksek oranda kadrolaşma faaliyetleri yürütmesi, örgütün başından beri silahlı ve askeri bir eğilim içerisinde olduğunu göstermesi açısından son derece önemlidir.
FETÖ için yapılan en isabetli ve doğru tanımlama “Legal Görünümlü İllegal Yapı” tanımlaması olmuştur. Bu ifade yapıyı bütünüyle ve en veciz şekilde ifade etmektedir. Örgütlenmenin legal görünümlü yapısı “Hizmet Hareketi” olarak görünen yüzü, yer yer bu legal görünümlü yapı içerisinde gizlenmiş olan ve bazen de genel yapıdan tamamen farklı şekilde konumlanan ve hareket eden diğer yüzü ise illegal yapılanmasıdır. Legal görünüm altındaki “Hizmet Hareketi”, illegal yapı olan FETÖ’nün hem örtücü vitrini, hem de koruyucu kalkanı ve zırhı olmuştur.
Örgüte üyelik için kesin bir kıstas olmamakla birlikte, bu konuda örgütün “bizden olanlar ve olmayanlar” ayrımını esas aldığı görülmektedir. Örgütsel aidiyet açısından örgütle ilişkili olanları “mensuplar ve destekleyiciler” olarak ikiye ayırmak mümkündür. Örgüt mensupları örgütte vazifelendirilmiş, örgütün işleyişine (en azından kendi görev ve yetki sınırları içerisinde) hâkim olan ve örgüt jargonunda “Adanmış Ruhlar, Hizmet Erleri, Işık Süvarileri, Hizmet Gönüllüleri” vb. gibi ifadelerle kodlanan kişilerdir. Bunların örgütle bağı organik ve hiyerarşiktir. Emir-komuta zincirine doğrudan dâhildirler. Destekleyicilerin belirgin ayırımı ise mensuplardan farklı olarak kendilerine hiyerarşi içerisinde yer verilmemesidir. Yer yer göstermelik (örgüt tabiriyle ısındırmaya ve “kafalamaya” yönelik) bazı sözde görevler verilse de, bu kişiler ast ya da üst olsun örgütte herhangi bir konumda tutulmazlar. Genelde örgüt tarafından “kafalanmış” esnaflar, kamu çalışanları vs. bu sınıfa girer. Örgüte himmet ve kamuoyu gücü sağlamaları yönüyle önemlidirler. Bu şekilde “lazım ve kullanışlı” olmalarının dışında örgüt için başkaca bir kıymet ve anlam ifade etmezler. Örgüt için ana kıstas “faydalanılabilir ve kullanılabilir” olmaktır.
Örgüt, imamlara bağlı emir-komuta silsileleri şeklinde örgütlenmiştir. Bir imam kendisi de üstüne bağlı olan ve birçok zincirin bağlı olduğu alt lider durumundadır. İmam kendine bağlı zincirler arasında uyumu ve zamanlamayı ayarlayıp uygun zamanda yapılacak işleri hesaplayarak zincir üyelerine talimatlar vermektedir. Bu talimatların farklı iletim yolları vadır. Bunlardan en yaygını genellikle haftalık olarak yapılan istişare toplantılarıdır. Her bir zincirdeki örgüt üyesi daha fazlasını ya da daha azını değil, sadece verilen talimatın gereğini yerine getirmektedir. Bu husus önemli bir noktadır, zira emir-komuta işleyişindeki katiyet ve sadakati ifade eder: Örneğin bir bölgeden toplanacak himmet için o ay belli bir miktar belirlenmişse, bu miktarın daha azı toplanamayacağı gibi, himmet sadece belirtilen o bölgeden toplanır ve izinsiz olarak diğer bölgelere ya da farklı ikame yahut telafi yollarına başvurulmaz. Fazlası toplanabilecek olsa dahi durum böyledir ve emri veren imamın izni olmadıkça da değişmez. Bir bütün olarak bakıldığında örgüt bir işi gerçekleştirirken, özelde her bir zincirdeki küçük bir işi icra edenler ya da verilen görevi ifa edenler aslında ne tür bir faaliyet gerçekleştirildiğini göremeyebilirler. Yapılan bir iş, başlangıçta küçük parça işleri yapan üyeler tarafından bilinmediğinden suç niteliği kolayca sezilememektedir.
Örgüt Hiyerarşisi:
“Kâinat İmamı” inancı ve yedi katlı piramidal yapılanma İsmailiye Mezhebi ve köken olarak Zerdüştlük Dinine dayanmaktadır. Bünyesindeki (Samanyolu TV, Küre TV, Dünya Radyo, Samanyolu Okulları vb.) birçok okul veya şirket ismini buradan seçen örgüt, mensuplarını da yedi tabakaya ayırmıştır.
İsmailiye inanışına göre tarikatın piri yedinci derecede oturmaktadır. Bu mertebe Allah'tan doğrudan emir alan mutlak imamlık makamı olarak görülür. İmam asla eleştirilemez ve sorgulanamaz. Ona mubah olmayan hiç bir şey yoktur. Tüm bu esaslar FETÖ için Fetullah Gülen için de aynen geçerlidir. Hiyerarşide üste kayıtsız şartsız itaat ve teslimiyet esastır. Örgütün amaçları dışında her şey sahte, geçici, önemsiz ve teferruattır
Prof. Dr. Ahmet Keleş’e göre[3] örgüt, yedi tabakadan oluşan katı bir hiyerarşik kast sistemine dayanmaktadır. Kastlar arasında geçiş mümkündür ama dördüncü tabakadan sonrasını önder belirlemektedir. Kastlar arasındaki geçiş aşağıdan yukarıya doğru mümkün genellikle yukardan aşağıya doğru geçişe kapalıdır.
Birinci Kat: Halk Tabakası olup, örgüte iman ve gönül bağı ile bağlı olanlar, fiili ve maddi destek sağlayanlardan oluşur. Bir anlamda en geniş tabandır. Bu tabakadakilerin pek çoğu örgütün hiyerarşik yapısına dâhil olamayan ya da kasten dâhil edilmeyen, örgüte bilinçli veya bilinçsiz olarak hizmet eden veya ettirilen halk kesimidir. Genellikle örgütün asıl faaliyetlerinden habersizlerdir. Bu katmandakileri örgüte bağlayan ana unsur İslami duyarlılık ve din duygularıdır. Yer yer milliyetçilik duygularının etkili olduğu da söylenebilir.
İkinci Kat: Sadık Tabaka olup, okul, dershane, yurt, banka, gazete, vakıf ve resmi kurum görevlilerinden oluşan, örgüt sempatizanlığından çıkılıp örgüt mensubiyetinin başladığı, örgüte sadık gruptur. Bunlar örgüt sohbetlerine katılan, düzenli aidat (himmet) ödeyen ve örgütün asıl niyetini tamamen bilmeseler de ideolojisini bilen kişilerdir. Bu tabakaya girebilmek için örgüt üyesi olmak, örgüt jargonuyla “adanmış ruh” olmak gereklidir.
Üçüncü Kat: İdeolojik Örgütlenme Tabakası olup, örgüt açısından gayri resmi faaliyetlerde görev alırlar. Örgütün ideolojisini benimseyen ve ileri derecede bağlı ve çevresine de örgüt fikirlerini aşılayan tabakadır. Kaymakam, vali, şehir sorumluları, general, müfettişler, irşat ekipleri bu tabakada yer almaktadır. İkinci tabakadan farkı, bu tabakaya üst ve yönetici (yani abi veya imam) konumunda olmalarıdır.
Dördüncü Kat: Teftiş-Kontrol Tabakası olup, tüm örgütü (legal ve illegal) denetler. Seçme bir tabakadır; bağlılık ve itaatte dereceye girenler buraya yükselebilir. Bu tabakaya girenler genellikle örgüte çocuk yaşta kazandırılanlar arasından seçilirler. İstisnalar olmakla birlikte, örgüte sonradan katılanlar genelde bu katta ve daha üst düzeyde görevlendirilmezler.
Beşinci Kat: Organize Eden ve Yürüten Tabaka olup, üst düzey gizlilik gerektirir. Bu tabakadakiler birbirlerini çok az tanır ve bizzat Fetullah Gülen tarafından atanırlar. Devlet kadrolarındaki yapılanmayı organize edip yürüten bu tabakadır. Bu tabaka hakkında dikkat çeken bir nokta da, ancak örgüt içinden evlilik yapanların buraya yükselebilmesidir.
Altıncı Kat: Has Tabaka olup, bu tabakadakiler Fetullah Gülen ile alt tabakaların irtibatını sağlar. Örgüt içi görev değişiklikleri yapar ve azillere bakarlar. Fetullah Gülen tarafından atanmaktadırlar. Bu değişiklik ve aziller de seviyesine göre Gülen’in onayına tabidir.
Yedinci Kat: Kurmay Tabaka olup, Fetullah Gülen'e doğrudan bağlı olan, atamasını bizzat yaptığı en seçkin kesimdir. On yedi kişilik kurmay heyetinden oluşur.
Bu tabakalar dışında bir de örgüte sadece sempati besleyenlerden oluşan alt tabaka vardır. Sempati besleyen bu kimselerin destekleyenlerden farkı bilinçli ve düzenli bir destek içinde olmamalarıdır. Örgütten talimat almazlar ve rapor vermezler. Örgüte zaman zaman maddi yardım yaparlar, devamlı olmamak şartıyla örgüt lehine bazı faaliyetlere de katılırlar. Bunlar örgütün iç yüzünü bilmeyen, görünüşteki yüzünü tamamen gerçek zanneden kimselerdir. Siyasetçi, sanatçı, yazar, gazeteci, akademisyen gibi geniş bir sempatizan çevresi bulunan örgüt, ihtiyaç duyduğunda bu çevrelerin desteğinden yararlanmaktadır. Türkçe Olimpiyatları ve Abant Toplantıları bu tür desteklerin elde edildiği en geniş tabanlı platformlar arasındadır.
Bu yedi katmanlı yapının en üstünde “Fetullah Hoca Arşı” yer almaktadır. Bu makam örgüt mensuplarınca paylaşıma, itiraza, sorgulamaya ya da eleştiriye mutlak surette kapalıdır.
Özetle; dikey piramit yapılanmasının beşinci, altıncı ve yedinci katmanları örgütün yönetici katmanlarıdır. Altıncı ve yedinci katmandakilerin örgütten kopmalarına kesinlikle izin verilmemektedir. Altıncı katmandakiler, Fetullah Gülen’in bildiği ve takip ettiği hayati hizmetler olarak tanımlanan işleri yapmaktadır. Beşinci katmanda ise çok nadir de olsa örgütten kopmalar olmuştur. Örgütü dördüncü katman bir arada tutar ve alt katmanlardakilerin teftiş ve kontrolünü gerçekleştirir. İllegal yapının legal görünümü olan ve “Hizmet” denen işleri ise ilk üç katmanda yer alanlar yürütmektedir.
Örgüt, yapılanmasının deşifre olmaması ve devletin örgüt yapısını çözmekte zorlanması için dikey yapılanmanın dışında hücre tipinde yatay olarak da örgütlenmiştir. Hücreler, genellikle en fazla beş kişiden oluşmaktadır ve bir abiye/ablaya bağlı birimlerdir. Ayrıca her hücre abi veya ablası da bir başka hücrede yer almaktadır. Örgüt, hücrelerden oluşan zincirler şeklinde üst imamlara ve nihayet bu zincirler de ülke kıta ve üst örgüt yöneticilerine bağlanmaktadır.
Örgütün genel yapılanması, Kâinat İmamı, Kıta (Coğrafi Bölge) İmamları, Ülke İmamları, Eyalet (Bölge) İmamları, İl İmamları, Küçük İl Bölge İmamları (Sadece Büyük Şehirlerde), İlçe İmamları, Semt İmamları, Mahalle İmamları, Ev İmamları olmak üzere hiyerarşik bir şekilde sıralanmaktadır. Yapılanma “yurt içi ve yurt dışı” olarak da ikiye ayrılmakta, bununla birlikte, ülke içindeki yapılanma da, devlet daireleri yapılanması ve diğer yapılanmalar olarak iki türlü teşkil edilmektedir.
Kamu kurumları içindeki yapılanma bir hücre ile başlayıp orada kadrolaşma sağlandıkça başka hücrelerin eklenmesiyle veya büyüyen hücre bölünerek yeni bir hücre oluşturulmasıyla çoğalmaktadır. Her bir hücreye sorumlu bir abi (imam) atanarak yapılanmanın genişlemesi sağlanmaktadır. Kuruma atanan üst sorumlu imam ise kurumdaki hücrelerin tamamından sorumlu olarak faaliyet yürütmektedir.
Bu örgütün önemli bir yapılanmasını “Devair-i Devlet” [5] yapılanması olarak ifade edilen devlet daireleri yapılanması oluşturmaktadır. Bizzat Fetullah Gülen’in talimatı sadece Türkiye’de değil yurt dışında da kurulmuştur. Örgütün kendi amaçları doğrultusunda kullanabileceği tüm devlet kadrolarını idare eden birim, Devair-i Devlet olarak adlandırılmaktadır. Örgüt içerisinde bile gizli olarak faaliyet yürüten bu yapılanma, örgütün faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde devlet kadroları içerisinde hâkimiyet sağlamaya çalışmaktadır. Dolayısıyla, 17/25 Aralık ve 15 Temmuz gibi kalkışma tehlikeleri örgütün faal ve özellikle de güçlü olduğu tüm ülkeler için de geçerlidir. Bu yapılanma başta Türkiye olmak üzere tüm kurumların örgütün eline geçmesi ile örgüt lideri Fetullah Gülen’in yönetiminde nihai olarak kâinat imamlığına ulaşma amacını hedeflemektedir.
Ayrıca, örgüt yapılanması içerisinde, örgüt mensuplarının bile bilmediği, sadece Fetullah Gülen’in bildiği ve atamasını yaptığı hayalet bir yapı bulunduğu da değerlendirilmektedir. Bu hayalet yapının görevi örgüt içerisinde oto kontrol sistemi ile yapıyı denetlemek ve bizzat Fetullah Gülen’e rapor vermektir. Aynı zamanda mutlak itaat ile yukarıdan gelecek olan emir ve talimatları hiç sorgulamaksızın, eksiksiz ve tam olarak yerine getirmektedir.
Hayalet yapı içerisinde talimatlar kişiye özel olarak verilmekte ve kimsenin haberi olmadan söz konusu talimat yerine getirilmektedir. Bu hayalet oluşum aynı zamanda örgüt içerisinde çatlak seslerin ve örgütün düzenini bozacak kişilerin tespiti ve örgütten kısa sürede gönderilmesi görevini de yürütmektedir. Hayalet yapı bir nevi örgüt sigortası gibi işlemektedir.
Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından Komisyonumuza sunulan 22.05.2017 tarihli ve 10.000.06.000.105.2/50-97549206 sayılı cevabi yazıda, FETÖ’nün yapılanması şöyle açıklanmaktadır:
“Örgütün gelişim süreci, ana hatları itibarıyla iki döneme ayrılmaktadır. 1960’ların ikinci yarısından 1980’lerin sonuna kadar uzanan ilk dönemde FETÖ/PDY, Türkiye içerisindeki teşkilatlanmasına ağırlık vermiştir. 1990’lı yılların başlarından itibaren günümüze kadar devam eden son 25 yıllık ikinci süreçte ise örgüt, ilk etapta SSCB’nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını kazanmaya başlayan Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’ne yönelik çalışmalarını ivmelendirmiş, bilahare küreselleşme ile uyumlu stratejileri dâhilinde dünya genelinde teşkilatlanma faaliyeti yürütmüştür.
Bu kapsamda FETÖ/PDY, günümüz itibarıyla Balkanlardan Kafkaslara, Orta Asya'dan Avrupa'ya, Kuzey Amerika'dan Uzak Doğu Asya, Ortadoğu ve Afrika’ya kadar dünyanın yaklaşık 170 ülke/bölgesinde-özerk cumhuriyetinde “din—politika— para” üçgeninde faaliyet gösteren bir organizasyon hüviyetine bürünmüştür. Ayrıca özellikle 11 Eylül sonrasında “Dinler Arası Diyalog” adı altında önde gelen Hristiyan ve Musevi din adamları/tüzel kişilikleri ile temasa geçen FETÖ/PDY, kurduğu ilişki ve irtibatlarını her geçen gün geliştirmiştir.
Nitekim söz konusu 170’e yakın ülkede eğitim yapılanmaları haricinde örgüte bağlı; 520 şirket, 269 vakıf, 147 yazılı medya (internet siteleri, haber portalları ve sosyal medya uzantıları dâhil), 58 görsel ve işitsel medya kuruluşu, 252 iyi ilişki geliştirdikleri STK ve güç odağı, 327 dernek, 216 hastane, etüd merkezi, dil merkezi, kültür merkezi vb. tespit edilmiştir ancak gerçek rakamın bunun üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.
FETÖ/PDY, yurtdışında eğitim kuruluşları öznesinde başlattığı teşkilatlanma çalışmalarının ilk aşamalarından itibaren, faaliyet gösterdiği ülkenin yasal mevzuatı ve iç dinamikleri ile uyumlu olmaya/çatışmaya girmemeye, iktidarı elinde bulunduranlarla ve güç odakları/lobilerle iyi ilişkiler geliştirmeye/ters düşmemeye büyük özen göstermiştir.
Çalışmalarında insani/ahlaki mülahazaları, hoşgörüyü, uzlaşıyı ve diyaloğu ön plana çıkarmıştır. Siyasetten uzak oldukları ve tamamıyla insani/ahlaki mülahazalarla hareket ettikleri imajı veren örgüt, faaliyetlerinin arka planındaki asıl hedeflerini ve gizli ajandasını deşifre etmemiştir.
FETÖ/PDY, okulları vasıtasıyla, bulundukları ülkelerin saygın ve etkin kişilerinin çocuklarını okuluna kabul edip popülaritesini artırmaya ve veliler vasıtasıyla o ülkenin siyasi, ekonomik ve sosyal hayatında etkinlik kurmaya çalışmaktadır.
Yıllardır Türkiye’nin yurt dışındaki “gönül elçisi” olduğunu iddia eden FETO’ye bağlı okullar ve STK’ların temsilcileri, örgütün gerçek yüzünün açığa çıkmasının akabinde, uluslararası platformlarda Türkiye’yi suçlu duruma düşürmek ve ülkenin iç işlerine yabancı devletlerin müdahale etmesini sağlamak adına her türlü girişimi yapar hale gelmiştir. Bu kapsamda Avrupa Parlamentosu milletvekillerine ve ABD senatörlerine Türkiye’yi suçlayıcı belgeler/e-postalar göndermiş, anılanlarla toplantılar düzenleyerek, Türkiye’deki mevcut yönetimi suçlu göstermeye matuf girişimlere yönelmiştir.
FETO/PDY’nin faaliyet gösterdiği ülkelerdeki okul müdürleri, genel olarak aynı zamanda o ülkeden sorumlu FETÖ/PDY imamıdır. Söz konusu ülke imamları, Türkiye’de çeşitli ilçe ya da illerde imam seviyesinde görev yapmalarının ardından ülke sorumlusu (imamı) olarak yurt dışındaki bir okula atanmaktadır. Anılanlar, eğitimci gibi gözükmelerine rağmen, o ülkedeki tüm siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmeleri takip etmek, ülke yöneticileriyle iyi ilişkiler tesis etmek, o ülkeye Türkiye’den gidip gelen misafirleri karşılayıp ağırlamak, Türkiye’deki FETÖ/PDY mensubu iş adamlarına yeni iş imkânları araştırmak, gerektiğinde örgüt lehine o ülkenin etkin şahısları aracılığıyla Türkiye üzerinde baskı kurdurmak gibi faaliyetleri yürütmektedir. Ancak sanıldığının aksine, FETÖ/PDY okullarının faaliyet gösterdikleri ülkelerde İslam Dinini yayma/İslam adına tebliğ/irşad faaliyeti yürütmek gibi bir amacı ve hedefi bulunmamaktadır.
FETÖ’nün lider kadrosu ve Fetullah Gülen’in ikamet ettiği ülke olmasının yanı sıra, örgütün tesis ettiği üst düzey siyasi ilişkiler, sivil toplum yapılanması ve sağladığı finansman bakımından, hâlihazırda örgütün ana faaliyet merkezinin ABD olduğu belirtilebilecektir.
Nitekim FETÖ/PDY lideri F.GÜLEN ve anılanın İzmir/ Kestanepazarı Camii’nde yapılanmanın çekirdeğini oluşturmaya başladığı dönemden yol arkadaşı olan üst düzey örgüt mensupları, ABD merkezli olarak Türkiye ve dünya genelindeki faaliyetlerini sürdürmektedir. Örgütün ABD’deki faaliyetleri hâlihazırda New Jersey, Washington DC, Pensilvanya, Teksas, Houston, Nashville, Chicago, Pittsburgh, Columbus ve Boston gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yoğunlaştığı eyalet ve şehirlerde ağırlık kazanmaktadır.[6]
Örgütün her kıtada sorumluları (imamları) bulunmaktadır. Her kıta imamının altında sorumlu ülke imamları vardır. Kıta ve ülke imamlarının koordinesinde o ülkenin alt yapı çalışması yapılmakta ve örgütün o ülke üzerindeki politikası belirlenmektedir. Özellikle eğitim faaliyetleri adı altında ülkede sempati kazanmaya çalışılarak, ülkenin siyaset ve üst düzey bürokrat kesimi ile irtibata geçilmektedir.
FETÖ tarafından darbe girişimi sonrasında, Fetullah Gülen’in talimatları kapsamında yurtdışında yeniden yapılanma çalışmaları yürütülmekte ve ülke sorumluları/imamları değiştirilmektedir.
Örgütün kıta/ülke yapılanması, yurt içi yapılanması ile hemen hemen aynıdır. Ancak Türkiye yapılanması gibi çok geniş bir yelpazesi bulunmamakta, ülkenin koşul ve imkânları doğrultusunda daha dar ve sınırlı şekilde hareket edilmektedir.
Yurt dışında faaliyet gösterilen ülkelerin tüm masrafları ihtiyaç olduğu sürece ülkemizdeki il imamlıkları tarafından karşılanmaktadır. Her il imamlığının özellikle mali konularda yurt dışında sorumlu olduğu bir ülke bulunmaktadır. Ancak bu durum o ülkede bulunan okul sayısına göre de farklılıklar göstermekte olup, yoğunluğa göre bir ülkeye birden fazla il imamlığı da maddi olarak destek verebilmektedir. Ülkelerin tüm masrafları il imamına bağlı olarak faaliyet yürüten mütevelli heyeti tarafından karşılanmaktadır.
Her ne kadar örgüt yurt dışında halen yaygın ve güçlü gibi görünse de, asıl yapılanma gücü, maddi ve insan kaynağı Türkiye’den sağlanmaktadır. Bu nedenle, örgütün Türkiye’de kripto unsurlarıyla birlikte tamamen bitirilmesi örgütün dünya yapılanmasını da büyük ölçüde zayıflatacaktır.
Örgütün yurt dışı yapılanması şu şekildedir:
FETÖ’nün Yurtdışı Eğitim Yapılanması
Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından Komisyonumuza sunulan 22.05.2017 tarihli ve 10.000.06.000.105.2/50-97549206 sayılı cevabi yazıda, FETÖ’nün yurtdışındaki eğitim yapılanması şu şekilde açıklanmaktadır:
“FETÖ’nün yurt dışında okul öncesi, ilk ve orta öğretim ile üniversite olmak üzere toplam 767 okul ve eğitim kurumu tespit edilmiştir. Bazı ülkelerdeki okullar bir eğitim kurumu altında birleşerek, aynı yapı içerisinde okul öncesi ile ilk ve orta öğretimi birlikte vermektedir. Tek bir adreste faaliyet gösteren söz konusu eğitim kurulularının ayrı ayrı ele alınması halinde okul sayısının 1000’e yaklaştığı değerlendirilmektedir.
FETÖ’nün yurt dışındaki öğretmenleri, örgütün yurt dışına açılım gerçekleştirdiği 1990’lı yıllarda, çoğunlukla Türkiye’den giden öğretmenlerden oluşmuştur. İlerleyen süreçte, okullardan mezun olan bazı öğrencilerin de görev alması ile birlikte yerli ve Türkiye kökenli öğretmen oranı değişim göstermiştir. Türkiyeli ve yerli öğretmenlerin genel oranı hakkında net bir bilgi olmamakla beraber, Kazakistan ve Kırgızistan başta olmak üzere özellikle Orta Asya ülkelerinde bu oranın yerli öğretmenler lehine % 90 seviyelerine çıktığı, bazı okullardaki yönetimin tamamen yerel personele bırakıldığı öğrenilmiştir.
FETÖ/PDY’ye bağlı okulların dünya çapında ortak kullanılan bir adı bulunmamakla birlikte, Horizon, Light, Rainbow, Harmony gibi müşterek isimler kullanıldığına tanık olunmuştur. Okullar, anaokulu, ilkokul, ortaokul, kız lisesi, erkek lisesi, imam hatip lisesi, eğitim enstitüsü, özel meslek lisesi, kolej, eğitim merkezi gibi farklı düzeylerde/alanlarda faaliyet göstermektedir.
Okulların bulunduğu ülkelerdeki yerel unsurlar ve Türk ortaklarının savundukları ortak söylem; “örgüt lideri Fetullah Gülen’i takdir ettikleri, ancak anılan ile herhangi bir bağlarının bulunmadığı, gayrı resmi bir bağlılığın olduğu” yönündedir.
Örgüte ait okulların hedef kitlesini, faaliyet gösterdiği ülkedeki elit aileler ile yoksul ailelerin başarılı çocukları oluşturmaktadır. Yoksul ailelerin başarılı çocukları, burslu olarak eğitim görmekte olup bursluluk oram, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, FETÖ’ye ait okullardaki öğrencilerin ortalama dörtte birine denk gelmektedir.
Genel eğitim felsefesi; örgüte ait okulun bulunduğu yerel dilde eğitim verme, Türkçe ve İngilizce dillerinin seçmeli olarak okutulması üzerine kuruludur. Diğer taraftan Kırgızistan’daki Uluslararası Silk Road Okulu örneğinde olduğu gibi, eğitim dili İngilizce olan ve Cambridge International ile anlaşması olan uluslararası nitelikte sertifika ve diplomaya sahip okulları da mevcuttur.
FETÖ/PDY’nin eğitim faaliyetlerinde ayrı bir yeri olan ABD’de 4’ü üniversite, 155’i charter okul olmak üzere toplam 312 okulu bulunmakta olup örgütün 2016’da 12 yeni okul açılabilmesi için başvuruda bulunduğu tespit edilmiştir. En büyük charter okul ağının ise sırasıyla Teksas (Harmony), Ohio (Horizon), Kaliforniya (Magnolia) ve Florida’da bulunduğu öğrenilmiştir.
ABD Yönetimi’nin eğitim kalitesini arttırmak amacıyla özel sektöre sözleşmeli olarak eğitim verme hakkı tanıdığı ve finanse ettiği “charter” olarak adlandırılan okullar, FETÖ/PDY açısından önemli bir gelir kaynağıdır. Yaklaşık 60.000 öğrencinin eğitim aldığı ve 5.000 civarında kişinin çalıştığı 27 eyaletteki 155 charter okul vasıtasıyla örgüt, ABD devletinden yıllık 500 Milyon ABD Doları gelir elde etmektedir. Ayrıca ABD vatandaşlarının da eğitim aldığı bu okullar, örgüte söz konusu öğrenciler üzerinden ABD sistemine hulul etme imkânı da sağlamaktadır.
Örgütün kontrolündeki söz konusu charter okullar arasında, geçmiş dönemlerde kapatılanlar olduğu, bununla birlikte kapatılan okulların aynı ya da farklı isimlerle yeniden açılabildiği bilinmektedir. Öte yandan FBI tarafından, bugüne kadar sadece dört eyalette FETÖ/PDY kontrolündeki charter okullara yönelik soruşturma yapıldığı, ancak söz konusu soruşturmalar neticesinde herhangi bir tutuklama ve/veya cezai yaptırım uygulanmadığı belirtilebilecektir.
FETÖ/PDY’nin Asya, Avrupa, Afrika, Güney ve Kuzey Amerika ile Okyanusya’da da okulları bulunmaktadır.
Kıtalara göre tespit edilen okul sayıları;
ABD’den sonra örgütün en fazla okulunun olduğu ülkeler sırasıyla Irak (Irak’ta, IKYY de dâhil, biri üniversite olmak üzere 29 okul), Almanya (32 okul), Kazakistan (27 okul), Kırgızistan (24 okul), Afganistan (23 okul), Pakistan (22 okul), Nijerya (bir üniversite olmak üzere 18 okul), Bosna Hersek (15 okul) Arnavutluk (14 okul) ve Kenya (12 okul) şeklindedir. Geri kalan ülkelerdeki okul sayıları 10 ve altındadır.
Dünya çapında örgütün kontrolünde bulunan yükseköğretim kurumunun/araştırma kürsüsünün;
olduğu tespit edilmiştir.[9]
Örgüt, yurt içi yapılanmasını en ince ayrıntısına kadar dikkatle ve “tedbirle” planlamış, en küçük hücre birimi (ünitesi) olan Işık Evlerine varıncaya kadar her kademede emir-komuta zinciri ile işleyen hiyerarşik ve disiplinli bir yapı oluşturmuştur.
Fetullah Gülen’in ABD’ye kaçışından itibaren örgüt yönetim merkezi (en azından görünürdeki yönetim merkezi) Türkiye’den ABD’ye kaydırılmış olmakla birlikte, örgütün yönetim yeri bakımından olmasa da faaliyetleri bakımında merkezi daima Türkiye olmuştur. Bunun nedeni, örgüt dünya genelinde 160 ülkeye yayılmış olmakla birlikte, örgütün maddi ve insan kaynaklarının ana membaının Türkiye olmasıdır. Dershanelerin kapatılmasının gündeme gelmesiyle birlikte örgütün hükümete karşı aleni ve pervasız bir savaşa tutuşmasının asıl sebebi de bu noktada yatmaktadır: Örgüt maddi kaynaklarının ve daha da önemlisi insan kaynaklarının büyük bir kısmını dershaneler üzerinden devşiregelmiştir.
Savcılık Makamlarınca elde edilen örgütsel doküman ve materyallere dayalı bilgiler ihtiva eden Ankara Çatı İddianamesine göre:
Örgüt, kuruluşundan bugüne kadar dikey bir yapılanmayı benimsemiştir. Bu dikey yapılanma aynı kademe içinde birbirine denk yatay alt yapılanmaları da beraberinde getirmiştir. Fakat bu yatay yapılanma birimleri nihayetinde bir üst hiyerarşi basamağına dâhildir. Bu nedenle esas yapılanmanın dikey şekilde olduğu söylenebilir.
Örgüt, 1970’li yıların başında İzmir’de başlayan faaliyetlerini zamanla diğer illere de yaymış ve taraftar kitlesini artırarak büyük şehirlerde, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir’de yoğunlaştırdığı faaliyetlerinin dağınıklığını engellemek ve buralarda daha etkin kontrol sağlamak için farklı bir yapılanmaya gitmiştir. Bu süreçte büyük şehirleri kendi içerisinde bölgelere ayırmıştır. Örneğin Ankara’yı Keçiören, Yenimahalle, Sincan, Çankaya ve Altındağ Küçük İl Bölge İmamlığı olarak 5 bölgeye ayırmıştır.
Güvenlik güçlerince yapılan operasyonlarda ele geçirilen dokümanların incelenmesi neticesinde örgüte eleman kazandırmak için ülke genelinde farklı bir yapılanmaya gidildiği, örgütün genel olarak ülkeyi 5 bölgeye böldüğü, eleman teminini aynı zamanda www.iskare.net internet sitesi üzerinden oluşturulan özgeçmişleri (CV) takip ettiği, her bölgenin farklı sorumlularının olduğu, tüm takibin bu sorumlu örgüt mensuplarınca yapıldığı tespit edilmiştir.
Örgütün “mahrem hizmetleri” ile ilgilenen “Özel Hizmet Birimi” bulunmaktadır. “Mahrem Hizmetler Birimi” olarak da anılan bu birim Mülkiye, Yargı, Emniyet, Türk Silahlı Kuvvetleri, MİT, Milli Eğitim ve Akademik Kadro İmamlarından oluşmaktadır. Bu birim doğrudan Türkiye İmamına bağlı olup örgüt adına yürüttükleri tüm faaliyetler büyük bir gizlilik içerisinde sürdürülmektedir. Yürütülen bu faaliyetleri sadece çalışmayı yapan ekip ile Türkiye İmamı ve ilgili özel-mahrem birim imamı bilmektedir. Mahrem hizmetler birimi örgütün diğer birimlerinden tamamen bağımsız hareket etmektedir. Bu ayrıştırma örgüt yapılanmasının karmaşık hale getirilerek çözülmesini ve faaliyetlerinin deşifre edilmesini engellemek amacıyla yapılmıştır.
Yurt içi ve yurt dışı örgütsel atamalar ise “Tayin Heyeti” tarafından yapılmaktadır. Ayrıca, her il yapılanmasına ait bir mütevelli heyeti vardır. Bu heyet belli aralıklarla (genellikle haftalık olarak) toplanıp il bazında özellikle de maddi konularda yürütülen faaliyetler hakkında bilgilendirmeler yapmaktadır. Bu bilgilendirmeler il yapılanması tarafından yurt dışında sorumlu olduğu ülke için yapılacak harcamalar ve örgüt adına elde edilebilecek gelirler ile ilgili istişareleri içermektedir.
Yurt içi yapılanma; (hiyerarşik olarak yukarıdan aşağı doğru) Türkiye İmamı, Bölge (Eyalet) İmamları, İl İmamları, Küçük İl Bölge İmamları (Sadece Büyük Şehirlerde), İlçe İmamları, Semt İmamları, Mahalle İmamları, Ev İmamları, Talebe İmamları, Serrehberler ve Belletmenler şeklinde hiyerarşik bir yapıdır.
Ülke içerisindeki faaliyetler ülke imamına bağlı olarak yürütülmekte ve bu faaliyetler kurye aracılığıyla ya da doğrudan irtibata geçilerek Fetullah Gülen’e aktarılıp onayı istenmektedir. Özel (Mahrem) Hizmet Birimi İmamları, Tayin Heyeti, Medya İmamları, Türkiye Mütevelli Heyeti, Kıta İmamları, Bölge İmamları ve Akademik Kadro İmamı doğrudan Türkiye İmamına bağlıdır. Bunun dışında örgütün özellikle büyük şehirlerde medya, basın, spor ve siyasilerden sorumlu imamları da bulunmaktadır. Örgüt bu imamlar aracılığı ile görüşmek istedikleri kişilerle kolaylıkla irtibat kurmaktadır.
Örgütün en önemli birimlerinden olan Tayin Heyeti 1995 yılında kurulmuştur. Bu heyet, bütün Türkiye'deki Bölge (Eyalet) imamlarının nereye gideceğini belirlemekle ve problemlerini dinlemekle görevlendirilmiştir. Örgütün tüm yurt içi ve yurt dışı tayin işlerini bu heyet yapmaktadır. Tayinler genellikle her yılın mart ayında yapılmakta ve mayıs ayı içerisinde de görev yerlerine gidilmesi talimatı verilmektedir. Aradaki iki aylık süre, tayini çıkan örgüt mensuplarının alışma dönemi olarak kabul edilmektedir.
Örgüt içinde imamlar zaman zaman rotasyona tabi tutulmaktadır. Örgüt bir devlet kurumu gibi hareket ederek her 2-3 yılda bir bu atamaları rutin olarak yapmaktadır. Gerçekleştirilen atamalara örgüt mensuplarınca yapılan itirazlar yine bu heyet tarafından değerlendirilmektedir. Heyet itiraz konusu ile ilgili olarak mutlak suretle ikna yoluna gitmeye çalışmakta, eğer bir çözüm üretilemezse itiraz eden örgüt mensubunu istemediği bir yere göndermektedir. Rotasyon bazen cezalandırma olarak da kullanılmakta, Fetullah Gülen kendisine rakip gördüğü kişileri “hizmette nefis terbiyesi, beklentisiz olma ve benliği hiçleştirme” gibi bahanelerle ücra ülkelere atayarak tabir-i caizse burunlarını sürtmekte, güç, otorite ve gövde gösterisi yapmakta ve kendi yönetim merkezinden mümkün olduğunca uzaklaştırmaktadır.
Mütevelli Heyeti daha çok esnaf ve iş adamlarından oluşan ve bulunduğu ilin mali işleri ile ilgilenen heyettir. Bu heyet, belli aralıklarla bir araya gelerek örgütle ilgili yapılacak işler, sıkıntılar, problemler, toplanacak himmetler, gazete ve dergi abonelikleri, yurt dışında masrafları karşılanan okulların durumları, örgüte müzahir esnafların ve iş adamlarının sorunları, alınabilecek ihaleler hakkında istişare yapıp bir sonraki toplantının tarihi ve yerini belirleyerek toplantıyı bitirir. Aynı şekilde ilçe mütevelli heyeti de daha dar bir alanda il mütevelli heyetinin faaliyetlerini yürütür. Büyük şehirlerde mütevelli heyeti bölgelere bölünmüştür. Bölge mütevellilerinin topladığı paralar o ilin imamına teslim edilmekte, para hareketleri de il imamının görevlendirdiği bir mutemet tarafından takip ettirilmektedir. Mütevelli heyetine seçilen bir kimsenin mütevelli toplantısına katılmama gibi bir seçeneği bulunmamaktadır.
Örgüt, sohbet gruplarına davet edilecek kişileri önceden araştırıp sınıflandırmaktadır. Bu sınıflandırmalar kişilerin ekonomik durumları, yaptıkları bağışlar ve verdikleri paralara göre farklılık göstermektedir. Sohbet gruplarının sınıflandırılmasının esas amacı bu grupları sohbet grubu olmaktan çıkarıp himmet grubu haline getirmektir. Bu tür himmet grupları için Fetullah Gülen tarafından sorumlu imamlara kuryeler aracılığı ile bazı vaaz videoları gönderilmektedir. Bu videolar çok özel videolar olup, bu konuya Fetullah Gülen tarafından çok önem verilmektedir. Söz konusu videolar normal ders ve sohbet gruplarına ise gönderilmemektedir.
Örgüte yüksek miktarda para aktaran veya gayrimenkul bağışında bulunan iş adamlarına bizzat Fetullah Gülen tarafından ya da yakın hizmetinde bulunanlarca çeşitli hediyeler gönderilmektedir. Bazen bu hediyeler Gülen’in şahsi ya da günlük eşyaları arasından da olabilmektedir. (Mesela Gülen’in kullandığı söylenen takkeler, atletler vb.) Hatta duruma göre Pensilvanya’ya ziyarete götürülenler, yurt dışı gezilerine götürülenler de bulunmaktadır. Bu gezilerde örgütün okulları özellikle ziyaret ettirilmektedir. Ayrıca fakir öğrencilerin hayır amaçlı okutulduğu algısı yaratılarak iş adamlarının etkilenmesi sağlanmaktadır. Türkiye’ye geri dönüldüğünde ziyaret edilen ülkenin fakir çocukları için yardım toplama bahanesi ile esnaf ve iş adamlarından bu sayede yüklü miktarda paralar toplanmaktadır.
Örgütün tüm malvarlığı Fetullah Gülen’in uhdesinde sayılır. Dolayısıyla örgüt varlıklarının görünürdeki sahipleri sadece kâğıt üzerindedir ve o varlıkların Gülen adına asıl yöneticileri de başkalarıdır ki bunlara İcra Kurulu denir. İcra Kurulu, her kurumun okul, üniversite, basın yayın kuruluşu gibi gerçekte payı bulunmayanların ortak olarak gösterilerek o kurumun idaresinde görevlendirilen kişilerdir.
Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından Komisyonumuza sunulan 22.05.2017 tarihli ve 10.000.06.000.105.2/50-97549206 sayılı cevabi yazıda, FETÖ’nün yurtiçindeki yapılanmasının son durumuna ilişkin şunları ifade etmektedir:
“17-25 Aralık 2013’ten sonra örgüte karşı yürütülen kararlı uygulamalar neticesinde, yurtiçindeki imamların/sorumluların büyük ölçüde deşifre olmaları ve bir kısmının operasyonel uygulamalara maruz kalmaları nedeniyle Örgüt, yurtiçi yapılanmasında revizyona gitmiştir. Bu kapsamda 2016 itibarıyla Türkiye yapılanması beş bölge sorumluluğuna ayrılmış olup darbe girişimi sonrasında toparlanma çabası içerinde olan örgütün, bölge ve illerde yeni bölge/il sorumluları görevlendirme çalışmaları yürüttüğü bilinmektedir. Söz konusu faaliyetlerin tespit ve takibine yönelik çalışmalar Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından hassasiyetle sürdürülmektedir.”
Savcılık Makamlarınca elde edilen örgütsel doküman ve materyallere dayalı bilgiler ihtiva eden Ankara Çatı İddianamesine göre:
Örgüt devlet kurumlarındaki kadrolaşmasında ilgili kurumların başına imamlar atamıştır. Bunlardan başlıcaları şöyledir:
Yargı İmamı: Örgütün yargı imamı doğrudan Türkiye İmamına bağlı olarak faaliyet yürütmekte, gerektiğinde doğrudan Fetullah Gülen ile irtibat kurabilmektedir. Yargı içerisinde söz sahibi olabilecek kişiler arasından seçilmektedir. Örgüt, kendi yetiştirdiği elemanları hâkim-savcı olarak yargı içerisine yerleştirerek adliye yapılanmasını gerçekleştirmiştir. Yargıya çok önem veren örgüt, Yargıtay ve HSYK üyelikleri seçimlerine bire bir müdahalede bulunacak kadar kadrolaşmış, yargıdaki mensupları sayesinde birçok davayı kendi lehlerine çevirerek kazanmış ve hatta emniyet birimleri ve yargıyı aynı anda kullanarak siyasiler, bürokratlar, kamu personeli, Sivil Topum Kuruluşları ve Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik büyük operasyonlar gerçekleştirmiştir.
Emniyet İmamı: Emniyet içerisindeki yapılanmadan sivil bir kişi sorumludur. Emniyet İmamı aynı zamanda ülke genelindeki tüm emniyet birimlerinin de imamıdır. Türkiye İmamına bağlı olarak faaliyet yürüten bu imam özel konularda bizzat Fetullah Gülen ile görüşerek doğrudan talimat alabilmektedir. Emniyetin polis memuru, rütbeli amirler ve müdürler imamı ayrı ayrı olup emniyet imamına bağlı olarak faaliyet yürütmüşlerdir.
Örgüt Emniyet Genel Müdürlüğünde de ayrı bir yapılanmaya gitmiştir. Polis Akademisi, Polis Koleji, İstihbarat Dairesi Başkanlığı, Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı gibi önemli daire başkanlıklarında da ayrı ayrı olmak üzere titiz ve gizlilik içerisinde örgütlenilmiştir.
Örgüt, Polis Akademileri ve Polis Kolejlerinde öğrenim gören özellikle başarılı öğrenciler üzerinde örgütsel olarak büyük çalışmalar yapmış, çok büyük oranda bu öğrencileri kendine çektiği gibi zamanla bu yerlere tamamen kendi mensuplarının alınmasını sağlamış ve örgütün yetiştirdiği bu öğrenciler makam ve mevki sahibi olduklarında devlet yerine örgütün emir ve talimatlarını yerine getirmeye başlamıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri (Askeriye) İmamı: TSK içerisindeki FETÖ mensupları sivil bir imama bağlıdır. TSK imamı doğrudan Türkiye İmamına bağlı olarak faaliyet yürütmektedir.
Zeki ve fakir öğrencileri tespit eden örgüt, bu öğrencileri örgüte kazandırmış ve askeri liselere yerleştirmiştir. Hava harp okullarına askeri liselerden gelen öğrencilerden çok örgütün yetiştirdiği sivil liselerden gelen öğrencilerin olduğu tespit edilmiştir. Örgüt, askeri lise veya harp okuluna yerleştirmeyi planladığı öğrencilerde herhangi bir sağlık problemi ile karşılaştığında GATA’daki mensuplarını devreye sokarak bu durumu da aşmış ve hatta kendinden olmayan veya örgüt aleyhine çalışma yürüttüğü tespit edilen öğrencilerin ise harp okullarından sözde sağlık problemleri nedeniyle atılmasını sağlamıştır.
MİT İmamı: MİT sorumlusu sivil imam, doğrudan Türkiye İmamına bağlı olarak faaliyet yürütmektedir. Örgütün bu alanda kendisini yeterince başarılı bulmadığı değerlendirilmektedir. Zira özellikle son yıllarda (7 Şubat 2012 tarihinde MİT Müsteşarının ifadeye çağrılması örneğinde olduğu gibi) örgütün özellikle bu kuruma yönelik yoğun bir karalama kampanyası yürüttüğü gözlemlenmiştir. Bu durum yargı ya da emniyet teşkilatı için söz konusu olmamıştır. Zira bu kurumlardaki örgüt kadrolaşması yüksek oranlarda olmuştur. Öyle ki örgüt MİT’e yönelik saldırılarını ve karalama kampanyalarını kendisine ait medya organlarındaki haberlere ve hatta dizilerine bile sıklıkla konu etmiştir.
Milli Eğitim İmamı: Milli Eğitim Bakanına denk ve alternatif görülen örgüt üst sorumlusudur. Milli Eğitim İmamı doğrudan Türkiye İmamına bağlı olarak faaliyet yürütmektedir. Ancak her ilin milli eğitim imamları zaman zaman il imamları ile görüşerek istişare yapmaktadırlar. Örgüt için, kadrolaşmada ve nihai amaca ulaşmada Milli Eğitim Teşkilatı önemli bir yer tutmaktadır. Örgüt, eleman kazanmak için en iyi yolun eğitimden geçtiğini bilmektedir. Fetullah Gülen'in talimatından yola çıkan örgüt, talebe evlerinde yetişen zeki ve başarılı öğrencileri eğitim fakültelerine yerleştirmiştir. Örgüt bu öğrencileri sürekli kontrol altında tutmuş ve örgüt propagandası yapmak için bire bir irtibat kurmuştur.
Mülkiye İmamı: Tıpkı Milli Eğitim Bakanlığında olduğu gibi, bu defa İçişleri Bakanına denk ve alternatif örgüt üst sorumlusu olan mülkiye imamı, doğrudan Türkiye İmamına bağlı olarak faaliyet yürütmektedir. Ülke genelindeki vali ve kaymakam atamaları ile ilgili bakanlıklar seviyesinde kadrolaşma çalışmaları mülkiye imamı aracılığı ile yapılmaktadır.
Örgüt özellikle faaliyetlerin yoğun olarak yürütüldüğü büyük illere ve finansal getirisi yüksek il ve ilçelere kamu personeli atamaya çalışmıştır. İçişleri Bakanlığı üzerindeki nüfuzunu kullanan örgüt, kaymakam seçimi ve tayinleri ile valiler kararnamelerinde de özellikle etkili olmuştur. Ancak mülkiyede uzun zamandır örgütlenme tamamlandığı için mülkiye imamlığı mahrem hizmetler sınıfından çıkarılmıştır.
Akademik Kadro İmamları: Akademik kadro örgütün sonradan oluşturduğu bir birimdir. Üniversiteler üzerindeki çalışmalar akademik kadro imamları aracılığı ile yürütülmektedir. Örgüt bu tür çalışmalarla tüm üniversitelerin işleyişi hakkında bilgi sahibi olmuştur. Akademik kadrodaki imamları aracılığı ile örgüt mensubu şahısların üniversitelere personel olarak yerleştirilmesi ve öğrencilere yönelik propaganda çalışmaları organize edilmiştir. Ayrıca üniversitelerde teknokent adı altında faaliyet yürüten ve büyük ihalelerle iş yapan şirketleri de bu kadro ile kontrol altında tutmak ve takip etmek mümkün olmuştur
Kritik Birim İmamları: Örgüt, kitlesel kadrolaşmayı sağlamak için ÖSYM'de, usulsüz dinlemeleri gerçekleştirip toplum hakkında bilgi toplamak için TİB'de, bilimsel ve teknolojik araştırmaları kontrol edebilmek için TÜBİTAK'da özel birim imamları oluşturup mahrem hizmetler içerisinde faaliyet yürütmüştür.
Bunların dışında, örgüt her bir bakanlıkta sorumlu imamlar da atamıştır.
[1] Milli İstihbarat Başkanlığınca Komisyona gönderilen 22.05.2017 tarih ve 10.000.06.000.105.2/50-97549206 sayılı cevabi yazı.
[2] Örgütün söz konusu Piramit Yapılanması hakkında Ahmet Keleş’in Ankara Çatı İddianamesinde yer alan tanık ifadelerinden ve yine kendisine ait olan “FETO’nun Günah Piramidi” adlı kitabından yararlanılmıştır (Destek Yayınları, 2016).
[3] Ahmet Keleş, FETO’nun Günah Piramidi, Destek Yayınları, 2016, İstanbul, s. 98
[4] Örgütün söz konusu Yatay Yapılanması (Hücre Tipi Zincir Yapılanma) hakkında büyük ölçüde Ankara Çatı İddianamesinden yararlanılmıştır.
[5] Devlet Daireleri.
[6] Milli İstihbarat Başkanlığınca Komisyona gönderilen 22.05.2017 tarih ve 10.000.06.000.105.2/50-97549206 sayılı cevabi yazı.
[7] Söz konusu kürsü kapatılmış olup farklı bir üniversite bünyesinde tekrar açılmasına yönelik örgütün çalışmaları sürmektedir.
[8] Kürsünün adının “Fetullah Gülen İslami Çalışmalar ve Kültürlerarası Diyalog Araştırma Kürsüsü" olması için FETÖ/PDY tarafından başvuruda bulunulmuş, ancak okul yönetimi “F.GÜLEN" isminin çıkartılması koşuluyla izin vermiştir.
[9] Milli İstihbarat Başkanlığınca Komisyona gönderilen 22.05.2017 tarih ve 10.000.06.000.105.2/50-97549206 sayılı cevabi yazı.