Haftanın Kitapları
Biyografiden öyküye, araştırmadan romana, anıdan şiire bu hafta da pek çok kitap okurla buluştu. İşte yeni çıkan kitaplar arasından sizin için seçtiklerimiz... Keyifli okumalar...
KIYAMET SONRASİ OLAĞAN BİR GÜN
(Murat Gülsoy)
Birçok ulusal ödül kazanmış ve eserleri farklı dillere çevrilmiş Murat Gülsoy’un kaleminden Kıyamet Sonrası Olağan Bir Gün, yeni bir dünya tahayyülüyle hareket eden; geçmiş, şimdi ve geleceği iç içe geçiren bir roman. Türler arasında salınan Kıyamet Sonrası Olağan Bir Gün’de Gülsoy, geçmiş, şimdi ve geleceği insanla insan dışının belirsiz çizgisinde dolaşarak ince ince işliyor. Yazar, zamansız ve mekânsız bir anlatı meydana getirirken, bütün anlamsızlıkların içerisinde yeni bir dünya tahayyülüyle hareket ediyor. İç içe geçmiş fragmanlar ve kısa diyaloglardan meydana gelen kitap, okura akışkan, yeni ve değişken bir form sunuyor.
ESRARENGİZ İSTANBUL
(Münir Süleyman Çapanoğlu)
Yirminci yüzyıl Türk basınının önde gelen isimlerinden Münir Süleyman Çapanoğlu’nun (1894-1973) sağlığında kitap olarak yayımlanma şansı bulamadığı çalışması “Esrarengiz İstanbul” kitabı; yeraltı dünyasını, kabadayıları, külhanbeylerini, karanlık sokakları, batakhaneleri, meyhaneleri ve gazinoları anlatıyor. VakıfBank Kültür Yayınları'ndan çıkan, Şaban Bıyıklı & Mehmet Berk Yaltırık’ın yayına hazırladığı bu çalışma, Sultan II. Abdülhamid döneminden (1876-1909) başlayarak Meşrutiyet’e ve 1920’lere uzanan İstanbul’un binbir âlemini okuyucuya sunuyor.
ZÜLEYHA GÖZLERİNİ AÇIYOR
(Guzel Yahina)
Guzel Yahina'nın ilk romanı Züleyha Gözlerini Açıyor 1930'ların Stalin döneminde geçen bir sürgün hikâyesini anlatıyor. Tatar kökenli Züleyha karakterini merkezine alan roman, kahramanın kocasının Sovyet askerleri tarafından öldürülmesinin ardından köydeki diğer insanlarla birlikte Sibirya'ya sürgün edilmesini ele alırken bu süreçteki zorlu yolculuğu ve çalışma kampındaki olayları güçlü bir edebi anlatıyla okura aktarıyor. Everest Yayınları'ndan çıkan kitap, Züleyha'nın hayatta kalma mücadelesinin onu nasıl daha özgür ve güçlü birine dönüştürdüğünü yeni bir kimlik inşası olarak hikâyeleştiriyor.
AKŞAMIN SESLERİ
(Natalia Ginzburg)
İtalyan edebiyatının güçlü kalemleri arasında yer alan Natalia Ginzburg’un en iyi romanlarından biri olarak kabul edilen Akşamın Sesleri kitapçılarda... Ginzburg, İkinci Dünya Savaşı sonrası faşizmin pençesinden kurtulmaya çalışan küçük bir İtalyan kasabasını anlattığı eserinde, genç ve bekâr bir kadının trajedileri ve aşkları üzerinden faşizm ve savaşın ağırlığıyla parçalanmış İtalyan toplumunun soyut bir portresini ortaya koyuyor.
AY'DAYIZ
(Alice Kellen)
Alice Kellen, İspanya’dan sonra bütün dünyada beklenen Nosotros en la Luna, yavaş ilerleyen ilişkileri, kendini keşfetmeyi ve aşkın dönüştürücü gücünü seven okurları büyüleyecek. Genç yetişkin romantizm hayranları ve kişinin gerçek benliğini bulma hikayelerini takdir edenler için mükemmel bir uyum sağlayan dokunaklı ve romantik bir aşk hikayesi. Aşkın, kaderin ve kendini bulmanın dokunaklı ve büyüleyici bir hikâyesini anlatan “Ay'dayız” Athica Books etiketiyle şimdi tüm kitapçılarda.
ZÜRAFANIN BOYNU
(Judith Schalansky)
Judith Schalansky’nin Zürafanın Boynu adlı romanını Levent Bakaç imzalı yeni çevirisiyle yeniden edebiyatseverlerle buluştu! Doğu Almanya'da büyümüş, soğuk, duygusuz ve disiplinli bir biyoloji öğretmeni olan başkarakteri İnge Lohmark üzerinden, doğa bilimlerinin ve özellikle evrim teorisinin gündelik yaşamla bağına değinen Zürafanın Boynu, eski Doğu Almanya’nın çöküşünden sonraki toplumsal değişiklikleri de ele alıyor. Otuz yıldır öğrencilerine evrim teorisi öğreten İnge Lohmark doğanın yasalarına uyulması için savaşırken, ulaşılması mümkün olmayan yemişlere uzanmaya çalışarak boynunu burkar ve sonunda Tanrılaştırdığı Darwin’den uzaklaşır… Ayrıntı Yayınları'ndan çıktı.
ANTİK MISIR'DA GÜNLÜK HAYAT
(Bob Brier-Hoyt Hobbs)
Alfa Yayınları'nın yeni dizilerinden "Antik Uygarlıklarda Günlük Hayat", Antik Mısır, Antik Roma ve Antik Yunan'ın yaşam kültürlerine ve tarihlerine mercek tutuyor. Anlaşılır ve nitelikli anlatımlarıyla geniş okur kitlelerine hitap eden bu üç kitap, okurları tarihte yolculuğa çıkarırken bilgilendirici yönüyle öğrencilere ve tarih meraklılarına da ilham kaynağı oluyor. Antik Uygarlıklarda Günlük Hayat kapsamında; Tufan Göbekçin çevirisiyle 'Antik Roma'da Günlük Hayat' ve 'Antik Yunan'da Günülk Hayat' kitapları da okurlarla buluştu.
TEHLİKELİ GÖRÜLER
(Harlan Ellison)
60’lı yıllar… Bilimkurgu edebiyatının yıllardır “lazer tabancalı adamların metal sutyenli kızları kurtardıkları” kitaplarla dolup taştığı, tehlikeli görülen öykülerin ve romanların çok zor yayıncı bulabildiği vakitler. Genç Harlan Ellison bir şeylerin değişmesi gerektiğinin farkında, bazı kapıları tek tek çalıyor ve şu soruyu soruyor: “Eğer tutuklanma ya da sansüre uğrama korkun olmasaydı nasıl bir bilimkurgu öyküsü yazardın?” İşte bilimkurgunun gidişatını değiştiren Tehlikeli Görüler bu soruyla yola çıkıyor. Kitap yayımlanmadan bir süre önce ise köşe yazarları Ellison’ın “tehlikeli” kitabına öykü gönderen yazarların kariyerinin biteceğini yazmaktan geri durmuyor. Sonuç: Yeni Dalga Bilimkurgu; geleneksel olana meydan okuyan ve okurları oraya varana kadar gitmeleri gerektiğini bilmedikleri yerlere götüren çığır açıcı hikâyeler. Tehlikeli Görüler, İthaki Yayınları etiketiyle kitapçılarda.
BÜYÜK BÜYÜKANNE WEBSTER
(Caroline Blackwood)
İngiliz yazar Caroline Blackwood’un İkinci Dünya Savaşı sonrasında geçen ve yarı otobiyografik öğeler taşıyan romanı Büyük Büyükanne Webster, Can Yayınları etiketiyle okurla buluşuyor. Dunmartin ailesinin birkaç neslinin hikâyesini alaycı ayrıntılarla kaleme alan usta yazar, nesiller boyu süre gelen derin ve karanlık sırları da açığa çıkarıyor. Büyük Büyükanne Webster, büyük bir malikânenin perde arkasındaki gotik çılgınlığı gözler önüne seren bir aile portresi olmasının yanı sıra okuru deliliğin nerede başladığı konusunda meraka düşüren, ürkütücü bir peri masalı…
SEVGİNİN 8 KURALI
(Jay Shetty)
Jay Shetty, Sevginin 8 Kuralı’nda, aşkı ruhani bir kavram ya da klişeler bütünü olarak sunmak yerine, aşkı her zamankinden daha iyi eyleme dökme ve besleme becerilerini geliştirmenize yardımcı olacak önerilerde bulunuyor. Birlikte nasıl kazanacağınız ya da kaybedeceğiniz, aşkı nasıl tanımlayacağınız ve bir ayrılıkta neden paramparça olmayacağınız hakkında düşüncelerini paylaşıyor. Vedik bilgelik ve modern bilimden esinlenerek, ilk buluşmalardan birlikte yaşamaya, ayrılmaya ve yeniden başlamaya kadar tüm ilişki döngüsünü ele alıyor; bize sahte vaatlere ve tatmin etmeyen partnerlere kanmaktan nasıl kaçınacağımızı gösteriyor.
POLİTİKADAN SİNEMAYA MİNÖR-OLUŞ
(Azime Cantaş)
Akademisyen, editör ve yazar Azime Cantaş’ın Politikadan Sinemaya Minör-Oluş: Türkiye’de Bir Direniş Figürü Olarak Sinema adlı çalışması Ayrıntı Yayınları’nın Sinema dizisi kapsamında yayımlandı. Fransız filozoflar Gilles Deleuze ve Felix Guattari’nin post-yapısalcı düşüncelerini merkeze alarak sinemanın felsefesini incelemeye odaklanan Politikadan Sinemaya Minör-Oluş, Deleuze’ün arzu, duyumsama, anlam ve yaşam gibi kavramlarını sinema üzerinden anlamayı amaçlıyor. Klasik felsefenin katı düşünce sistemlerine karşı çıkan Deleuze’ün “minör” kavramı üzerinden sinemanın politik bir sanat olarak nasıl işlev gördüğünü açıklayan kitap, minör sinemanın, klasik sinemanın aksine bağımsız, politik, tahammül edilmesi zor ve rahatsız edici bir dil geliştirdiğini gözler önüne seriyor.