Haftanın Kitapları
Biyografiden öyküye, araştırmadan romana, anıdan şiire bu hafta da pek çok kitap okurla buluştu. İşte yeni çıkan kitaplar arasından sizin için seçtiklerimiz... Keyifli okumalar...
SEMAVER
(Sait Faik Abasıyanık)
"Küçük şeyleri unutamayanlar, en geri hatıraları da unutamayanlardır. Hafızalarının bu bahtsız kuvveti karşısında hiçbir memleket, hiçbir vatan tutamadan her yeri, her şeyi severek öleceklerdir. Ben, artık tenhalaşmış sokaklarda bir memleket havası tutturarak; bu nevi kahveleri keşfetmekte büyük bir maharet kazanmıştım. Bazen susmasını bilen bir arkadaşla, bazen kokulu bir likörü bitirinceye kadar saatler geçerdi."
Sait Faik Abasıyanık kendine özgü yalın ve akıcı öykülerinde okuru şaşırtan, insanı ve doğayı bütün içtenliğiyle anlatmaktan geri durmayan, her şeyin merkezine insan sevgisini koyan bir yazar. “Kökü kendinden olan” bir yazar olarak Abasıyanık, cumhuriyet dönemi edebiyatımızda bir mihenk noktası olarak belirirken çağdaş öykücülüğümüzün de temellerini atar.
KUŞ KADAR
(Penelope Mortimer)
Penelope Mortimer’ın 1962 yılında kaleme aldığı yarı otobiyografik romanı Kuş Kadar, isimsiz bir kadının evlilik, ebeveynlik ve kendini keşfetme sürecindeki çalkantılı yolculuğunu büyüleyici bir şekilde anlatıyor. 1950’li ve 1960’lı yılların Londra’sında geçen roman, aralarında saygın senarist Jake Armitage’ın da bulunduğu birden fazla kocayla olan ilişkilerinin karmaşıklığının yanı sıra doktorlar, film yıldızları ve günlük işlerden ötürü ortaya çıkan zorlukların içinde yol alan kahramanın izini sürüyor. Everest Yayınları'ndan çıkan Kuş Kadar, sadakatsizliğin ve toplumsal baskıların karmaşıklığını irdeleyerek kendini gerçekleştirme mücadelesi veren bir kadının, her kadının kendinden bir parça bulabileceği hikâyesi. Yayımlandıktan iki yıl sonra Harold Pinter’ın senaryosuyla Jack Clayton’ın yönetmenliğinde sinemaya uyarlanan kitap, Penelope Mortimer’ın Türkçeye kazandırılan ilk eseri olma özelliğini taşıyor.
NASIL VAROLUŞÇU OLUNUR?
(Gary Cox)
Gary Cox, varoluşçuluğun kasvetli ve karamsar olduğu yönündeki şöhretiyle dalga geçerek onu gerçekte olduğu haliyle ortaya koyuyor: dürüst, canlandırıcı ve potansiyel olarak hayat değiştiren bir felsefe! Ayrıca Nietzsche, Sartre, Camus ve diğer büyük varoluşçu filozoflar tarafından formüle edilen varoluşçuluk ilkelerine göre nasıl yaşanacağına dair açık tavsiyelerde bulunması Alfa Yayınları'ndan çıkan kitabın en dikkat çekici yanı. Çağdaş mazeret kültürüne bir eleştiri niteliğindeki kitap, bizi insanlık durumunun katı varoluşsal gerçekleriyle yüzleşmeye çağırıyor. Hepimizin kaçınılmaz olarak özgür ve sorumlu olduğumuzu −Sartre’ın deyimiyle “özgür olmaya mahkûm” olduğumuzu− ortaya koyan Nasıl Varoluşçu Olunur? her birimizi kendi kaderimizin efendisi olduğumuza dair keskin bir düşünceye sevk etmeyi amaçlıyor.
ROMANOVLAR
(Simon Sebag Montefiore)
Kimi deli, kimi dahi ama hepsi de imparatorluk hırsından payına düşeni almış yirmi çar ve çariçenin en dürüst anlatısı olan Romanovlar, ünlü tarihçi Simon Sebag Montefiore’nin kaleminden okurlarla buluşuyor. Kitap bu ilginç ve entrika dolu hanedanı, Korkunç İvan’dan Tolstoy ve Puşkin’e, Bismarck, Lincoln ve Kraliçe Victoria’dan Lenin’e uzanan tarihi şahsiyetlerle birlikte daha yakından tanıtıyor. Maceracıların, devrimcilerin, fahişelerin ve şairlerin kol gezdiği saray koridorlarında yaşanan komplolara, aile içi çekişmelere, cinsel aşırılığı takip eden ahlaki çöküşe, vahşi bir savurganlığın gölgesindeki sınırsız iktidar gücüne ve imparatorluğun acımasızca inşa sürecine bilfiil tanık oluyorsunuz. Kronik Yayınları'ndan çıkan Romanovlar, üç asırlık dev bir hanedanı tüm çıplaklığıyla anlatıyor. Yeni arşiv çalışmalarını kaynak alan Montefiore, Rusya’nın hem geçmişini hem de bugününü anlamamızı sağlıyor.
KAYNAKLAR, NEHİRLER VE BU DAĞLARI
(Hans Blumenberg)
Alman Filozof Hans Blumenberg’in felsefeden, tarihe ve edebiyata insanlık tarihinin kültürel verimlerini metaforların merceğinden okumaya niyetlendiği büyük ve uzun soluklu “metaforoloji” projesinin bir parçası olan 'Kaynaklar, Nehirler ve Buz Dağları' Ketebe Yayınevi'nden çıktı. Blumenberg, bu projesinin bazı parçalarını ölümünden önce tamamlayıp yayımlayabildiyse de öldükten sonra terekesinde henüz bitirilip yayımlanmamış fakat sonra bir yazı olmak üzere “rüya”dan “mahkeme”ye, “orman”dan “ada”ya çeşitli başlıklar altında kataloglanmış sayısız not bulundu. İşte Kaynaklar, Nehirler ve Buz Dağları da Blumenberg’in terekesinden çıkmış, büyük oranda tamamlanmış metinlerin, henüz metne girmemiş notlarla bir araya getirilmesiyle ortaya çıkarılmış bir kitap. Kitap suyla ilişkili üç metafora; kaynak, nehir ve buz dağı metaforlarına odaklanıyor. Felsefeden antropolojiye, tarihten edebiyata metaforların kullanımına ilgi duyanlar için önemli bir kaynak.
FİKİRLERİN UZUN VADELİ TARİHİ
(John Potts)
Bir fikir nedir? Fikirlerin sınırları nelerdir? Fikirlerin belirli gelişim yörüngeleri var mıdır? Dönüşüyorlar mı ve geçmişe bakarak bu dönüşümlerin izini sürmek mümkün mü? Tarihsel çözümlemeyi, iletişim kuramlarını ve kültür eleştirisini bir araya getiren John Potts, bu gibi sorulara daha önce verilmiş yanıtları da gözden geçirerek fikirlerin uzun vadede akıbeti hakkında yapılagelen tartışmada yeni bir pencere açıyor. Potts, Fol Yayınları'ndan çıkan kitapta Demokrasiden Olimipiyat Oyunları’na, karizma ve ilerleme fikirlerinden internet memlerine kadar uzanan bir çizgide ve Arthur Lovejoy, Fernand Braudel, Hayden White, Quentin Skinner, R. G. Collingwood, Gaston Bachelard ve Georges Canguilhem’den Louis Althusser, Thomas Kuhn, Giorgio Agamben, Daniel Dennett ve Richard Dawkins’e kadar uzanan düşünürler üzerinden fikirlerin tarihsel “hayatına” ve kendi ortamlarında nasıl anlaşılmaları gerektiğine farklı bir ışık tutuyor.
KARAMBOL: PREMIER LİG'İN TAKTİKSEL TARİHİ
(Michael Cox)
1992 yılında İngiliz futbolu, Avrupa turnuvalarından beş yıl boyunca menedilmiş olmanın etkilerini hâlâ üzerinde taşıyordu. Oynanan oyun, modern futbol anlayışından oldukça uzaktı. Futbol fiziksel güce dayalıydı; hızdan çok kuvvet, centilmenlikten çok agresiflik ön plandaydı. Diziliş açısından 4-4-2 dışında pek fazla alternatif düşünülmüyor, takımlar taktiksel yeniliklerden kaçınıyordu. Sonra, neredeyse bir gecede her şey değişti... İthaki Yayınları'nın okurla buluşturduğu Karambol, Premier Lig’in taktiksel hikâyesine derinlemesine inen ve futbolun nasıl geliştiğini ayrıntılı bir şekilde ele alan ilk kitap. Ferguson’ın doğrudan oyun anlayışından Keegan’ın sürekli hücum eden Newcastle’ına, Mourinho’nun temkinli ve reaksiyonel Chelsea’sine, Ranieri’nin kontratak şampiyonlarına kadar birçok dönemi kapsayan Karambol, şimdiye kadar yazılmış en eğlenceli, bilgi dolu ve zengin futbol kitaplarından biri.
NAİF RUHLAR-İNSANIN YOK OLUŞU
(Barry Sanders)
Barry Sanders, modern toplumun bireye karşı kayıtsızlığını inceliyor. İnsana gösterilen ilginin yavaş yavaş azaldığı Sanayi Devrimi ile sözlerine başlayan Sanders, insani etkileşimlerin yitip gittiği, ölüme ve hayata karşı ortak tutumlarda radikal değişikliklerin ortaya çıktığı modern çağa uzanırken insanı insan yapan unsurların kaybolmasından yakınıyor. Sanders, Ayrıntı Yayınları'ndan çıkan kitapta insanlığın yok oluşunun sebeplerini ortaya koyarken, kurtuluşunun çarelerini düşünmemize yardımcı oluyor.