Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar 'Hava Muhalefeti'nde buluştular
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        BKM yapımı Murat Kepez'in yönettiği, komedi zemini üzerine kurulu toplumsal hiciv türündeki 'Hava Muhalefeti'nde Ali Sunal ile Doğa Rutkay'a başrollerde Ege Kökenli,Burak Hakkı ve Ali Yoğurtçuoğlueşlik etti.Kerem Atabeyoğlu, Bülent Seyran, Ünal Yeter, Kadir Polatçı, Mekin Sezer, Mazlum Çimen, Aziz Aslan, Serkan Atar'ın da rol aldığı filmin senaryosunuMurat Kepez, Eray Akyamaner, Uğur Güvercin ve Ayberk Sak yazdı.

        Aslına bakılacak olursa 'Hava Muhalefeti'nin gösterime nisan ayında girmesi, gişe açısından bir hayli risk taşıyordu.

        Çünkü havaların güzelleşmesiyle kapalı alanlarda bulunma arzusunun azalması, doğal olarak mart ayından itibaren gişe rakamlarına yansır.

        BKM,'Hava Muhalefeti'ni gişe başarısının daha yüksek olacağı önümüzdeki sinema mevsiminin bereketli aylarında değil de yine de bu sinema mevsiminin nisan ayında gösterime çıkardı.

        Bunun nedeni de BKM'nin'Hava Muhalefeti'ne şubat ayından beri moral bozukluğu içinde olan toplumun gülmesine yardımcı olma misyonu yüklemesi.

        Bir milletvekili adayının çapkınlık yapma girişimi sonucu başına gelenlerin hikâye edinildiği 'Hava Muhalefeti'nin üç oyuncusu Burak Hakkı, Ege Kökenli ve Ali Yoğurtçuoğlu, Habertürk'e verdikleri röportajdafilmde rol alma nedenlerini, karakterlerine nasıl hazırlandıklarını ve kendileriyle ilgili soruları cevapladı.

        * Burak, sende uçak korkusu var ama pilotu canlandırdın. ‘Hava Muhalefeti’nin o korkuyu yenme açısından bir katkısı oldu mu?

        Burak Hakkı: Hava iyiyse, sakinse çok rahat uçuyorum. Uçakta olduğumun bile farkına varmıyorum. Bir hava muhalefeti olduğu zaman orada bir sıkıntı yaşıyorum.

        * Teklif geldiği zaman neler hissettiniz ve hangi özelliklerini benimsediğiniz için 'Hava Muhalefeti'nde olmak istediniz?

        Ali Yoğurtçuoğlu: Kendini aşırı ciddiye alan insanlar bence zaten başlı başına çok komik oluyorlar ve bunu fark etmiyorlar. O durumu galiba her karakter için de üç aşağı - beş yukarı söyleyebiliriz. Bir kabin amirini canlandırdım. Bir kabin amirinin bu kadar caka satar ve "burası benim çöplüğüm" diyor olma halini çok komik buldum. Sivriltmeye çalıştığım yeri de orası oldu.

        REKLAM

        * Rolünüzü canlandırırken zihninizde belli bir yer edinen bir kabin amiri var mıydı?

        Ali Yoğurtçuoğlu: Spesifik olarak yoktu ama genel olarak özellikle kadın kabin amirlerinin çok net çizilmiş tavırları hep çok ilgimi çekerdi. Biraz onu kullandım.

        Ali Yoğurtçuoğlu

        * Hep kabin amirlerini sinirleri alınmış insanlar olarak düşünürüm...

        Burak Hakkı: Bir de kaç kişiyle uğraşıyorsun... Hizmet sektörü, herkesi memnun edecek, herkesten belki fırça yiyecek. Sıkıntı... Zor bir meslek.

        Ali Yoğurtçuoğlu: Bu noktada da izleyiciler görecektir. Sinirleri çok zorlayan yolcu profili var. O yüzden de kabin amirinin sinirlerini de oldukça zorluyorlar.

        Burak Hakkı: Seninle röportaja girmeden önce Ali ile “Senaryoyu ilk aldığımızda bu kadar güldüğümüz bir senaryo yoktu” diye konuşuyorduk. Çünkü hakikaten karakterler, çizgi film karakterleri gibi sivri... Herkesin bir egosu, değişik tripleri var. İnşallah izleyicilere yansır.

        Burak Hakkı

        * Ege Hanım, 'Ege' isminizin özel bir anlamı var mı?

        Ege Kökenli: Aslında pek yok... Aslında dedelerim tarafından Egeli de sayılabilirim ama annem çok istemiş. “Kızım da olsa oğlum da olsa adını Ege koyacağım” demiş.

        REKLAM

        * Teklif geldiği zaman siz neler hissettiniz?

        Ege Kökenli: Özellikle teklifin geldiği zaman benim için çok özel bir zamandı. Daha pandeminin yeni bitişlerine denk geliyordu ve hepimizin bence gülmeye çok ihtiyacı vardı. Üzerine şimdi daha da çok ihtiyacımız olan bir dönemdeyiz. Senaryoyu okuduğumda çok keyif aldım. Sevdiğim tarafı Burak’ın da söylediği gibi aslında filmin içindeki her karakterin kendi bir rengi olması. Herkesin kendi sivrildiği bir noktası vardı. Aslında tek bir mekânın içinde bu kadar çok curcunanın olabilme fikri beni çok heyecanlandırdı. Keza BKM her zaman severek çalıştığım bir şirket. Hepsi sağ olsun, her zaman çok güzel çalışıyorlar. Bir de tabii içinde ‘Güldür Güldür Show’ yansımaları, komediden bu kadar iyi anlayan, işinin piri insanlar olunca, “Ege! Bu bir fırsat, yürü” dedim.

        * Burak senin için…

        Burak Hakkı:Şundan çok keyif alıyorum Mehmet. Benimle alakası olmayan karakterleri oynamaktan inanılmaz keyif alıyorum. Şimdi oynadığım pilot, ukala bir karakter. Her zaman vardır ya, özgüveni tavan yapanlar... Ben daha sakin ve huzurlu yaşayan bir adamım. Bu tür roller beni eğlendiriyor. O yüzden de sette mümkün olduğu kadar önceden iyi hazırlanıp bunun tadını çıkartmaya çalışıyorum.

        * Canlandırdığın 'Pilot'ta da bildiğimiz o meşhur pilot konuşma tarzı var...

        Burak Hakkı: Aynen Mehmet... Böyle bir triplere giriyorlar. Benim uçak korkum var ama bu, uçaktayken beni rahatlatan bir şey. "Adama bak, aslında kaç tonluk uçak uçuracak ama ne kadar geniş, ne kadar rahat ne kadar sakin" diyerek rahatlıyorum.

        REKLAM

        * Üniforma da yakışmış sana...

        Burak Hakkı: Yakıştı değil mi? Pilot olur mu benden?

        * Vallahi olur. Kariyerinin bu döneminde kendini nasıl hissediyorsun?

        Burak Hakkı: İyi ve çok verimli hissediyorum. Hâlâ en iyi işimi yapmadığımı düşünüyorum. Çünkü çok fazla vereceğim şey olduğuna inanıyorum ama tabii ki yazma yeteneğim yok.

        * Nereden biliyorsun?

        Burak Hakkı: Denedim... O başka bir yetenek, başka bir disiplin. Bir hikâye kurgulamak başka bir şey, oynamak başka. Bazılarında bütün bu yetenekler bir arada oluyor ama bende hepsi yok. Ben tamamen kamera önü tarafındayım. Böyle değişik, sivri, daha farklı roller oynanabilirim. İzleyicileri daha etkileyen rollerden doğal olarak daha mutlu oluyorum.

        * Ege Hanım siz?

        Ege Kökenli:Burak çok güzel söyledi... Ben de daha en iyi işimi yaptığımı düşünmüyorum. Önümde de güzel ve uzun bir zaman dilimi olduğuna inanıyorum. Kariyerimin mutlu olduğum, yaptığım işlerden keyif aldığım bir dönemindeyim.

        Burak Hakkı:Ege gibi Ali de çok yetenekli. Daha önce Ali'yi tanımıyordum.

        REKLAM

        * Siz daha önce tanışmıyordunuz değil mi?

        Ali Yoğurtçuoğlu: Biz Ege ile çalışmıştık

        Burak Hakkı: Biz tanışmıyorduk. Ali’nin sahnesi olunca yönetmenin yanına oturup gülmek için izliyordum. Güzel bir tipleme yaptı.

        Ali Yoğurtçuoğlu:Kendisi çok kibar bir beyefendi, çok seviyorum. Burak Ağabey, böyle bir pas attığın için teşekkür ederim. Üç aşağı - beş yukarı aynı şeyleri söyleyeceğim. Fiziksel ve akıl sağlığım el verir de yaşlanana kadar bu işi yapabilirsem, renk paletimi ne kadar genişletebilirsem, kendimi her seferinde daha fazla sınayabilirsem ve sınayabileceğim işler önüme gelirse ne mutlu bana... Umarım öyle bir yolum olur. Kendimi işim açısından oldukça enerjik hissediyorum.

        * Sizin yazma yeteneğiniz var mı?

        Ali Yoğurtçuoğlu: Yok... Burak Ağabey'in de dediği gibi o çok farklı bir disiplin. İşin içine girmeye de çalıştım. Tarih mezunuyum. Üniversite olarak, akademik olarak, kuramsal olarak biraz işin içine girdik ama dediğim gibi çok farklı bir disiplin. Sabah kalkıp yazmak… Bazısı sabah insanıdır, bazısı gece insanıdır. O ayrı mesele ama ben henüz o topa giremedim.

        Burak Hakkı: Senaristleri hep kıskanmışımdır.

        * Özellikle dizi senaristlerinin işi çok zor. Acayip bir hayal gücünün ve sabrın olması lazım.

        Ali Yoğurtçuoğlu: Bakalım yapay zekâ işi nereye getirecek? Ben de onu bekliyorum.

        Ege Kökenli: Aslında bir noktaya kadar getirdi bile. Enteresan...

        Ege Kökenli
        REKLAM

        * O sistemin tutacağını düşünmüyorum. Sonuçta yazmak, duygu yönü de ağır basan bir eylem. Yapay zekâda birçok donanım olabilir ama ya duygu...

        Ali Yoğurtçuoğlu: Kesinlikle katılıyorum ama gittikçe kendini kusursuzlaştıran bir sistem planlandı.

        Ege Kökenli: Ben üzülerek size hiç katılmıyorum.

        Ali Yoğurtçuoğlu

        * ’Hava Muhalefeti’nin özellikle hangi söyleminin öne çıkmasını umarsınız?

        Burak Hakkı: Filmde çok fazla başlık var. Tek tek saymak zor olur. Böyle elli tane ayrı ayrı parodi var. Zaten film, çok eğlenceli akıyor.

        Ege Kökenli: Şimdi ben de bir şey diyemeyeceğim. Filmin geneli zaten güzel... Ne desem diğerine haksızlık etmiş olurum. Bence izleyenler kendileri en beğendikleri noktayı seçsinler.

        Burak Hakkı:Ege, çok doğru bir şey söyledi. Zaten sinemada o tepki belli olur. Sinemada en çok neye gülünüyorsa odur. Bazen bir müzisyen, "bu benim hit şarkım olacak" diye çıkarır ama hiç beklemediği bir şarkı hit olur. Burada da tabii ki izleyicinin tepkisi çok önemli.

        Ali Yoğurtçuoğlu: Bence filmde toplum ve sürü psikolojisi çok net işleniyor. Eğer lider olarak belirlenen kişiler de kendi menfaatini düşünen insanlar olursa toplum nasıl bir yöne gidiyor eleştirisini galiba çok net bir yerden yapıyor. Bencil liderlerin bir toplumu nereye götürebileceğinin eleştirisinin dozu bence çok yerinde. Çünkü bir toplumu uçurumdan aşağı da yuvarlayabilirsin, yüceltebilirsin de.

        REKLAM

        * Biliyorsunuz Türk sinemasında her zaman komedi filmleri ağırlıklıdır. İzleyiciler onları daha çok izlemek ister. Sizce komedi filmlerinin devam etmesi için siz oyunculara ne gibi görevler düşüyor?

        Ege Kökenli: Muhakkak bizlere de görevler düşüyordur. Böyle söylersem de yanlış bir şey söylemiş olur muyum bilmiyorum ama bence burada oyunculardan daha çok bu işlerin yaratıcılarına yani senaristlerine daha çok iş düşüyor. Çünkü ne olursa olsun biz elimize aldığımız metinleri belli bir yere kadar çekip esnetebiliyoruz. Tabii ki oyuncuların yeteneği önemli... Bir yapımda "oyunculuk bana o kadar da geçmedi ama o kadar güzel bir hikâye vardı ki çok etkilendim" diyebilirsiniz. Bence tabii ki oyunculuk önemli. Dram olsun, komedi olsun esas işin hikâyede bittiğini düşünüyorum.

        Ali Yoğurtçuoğlu: Katılıyorum. Ege, çok doğru bir noktaya değindi. Evet, yazar dünyamızı zenginleştirirsek, yazarlarımızın daha rahat çalışacağı, sansürün, oto sansürün olmadığı bir dünyayı sağlayabilirsek çok daha kıymetli, her oyuncunun içinde olmaktan faydalanacağı hem komedi hem dram türünde dünyalar yaratabileceğimizi düşünüyorum.

        Ege Kökenli: Tabii... Oyuncuyu da daha çok düşündürecek değil mi?

        Ali Yoğurtçuoğlu: Evet. Çünkü bu hikâyede de Murat Kepez yine harika bir durum yaratmış. Aslına bakarsanız hikâyenin başından sonuna birçok noktada durum komedisi izleyeceğiz. Bu da yazar ekibinin, bir yandan da rejinin kabiliyetiyle alakalı. Biz sırtımızı senaryoya yaslıyoruz, o ortamda da elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.

        Burak Hakkı: Ben biraz daha farklı düşünüyorum. Benzer şeyleri de düşünüyorum elbette... Her şey içerik ve üretmek. Bir yapımı izlerken eğer oyuncu bana bir şey geçirmiyorsa o proje en iyi iş de olsa ben onu izleyemiyorum, dayanamıyorum. Oyuncu eğer kötüyse izlemiyorum ama oyuncu çok iyiyse acayip bir şey oynuyorsa iş kötüyse yine de katlanabiliyorum. Ben biraz oyuncu odaklı bakıyorum ama tabii ki arkadaşlarımın söylediği de bir gerçek. Burada bir denge lazım. Hem oyuncu hem senarist iyi olacak ama eğer ürettiğiniz yapım izlemeye değer değilse onu izletmek çok zor. Düşündürmesi, akıl dolu olması lazım. Vermek istediğiniz mesajı çok iyi anlatmanız gerekiyor. Bu da yönetmen ve senaryo ekibinin yapacağı bir iş.

        * ‘Hava Muhalefeti’ne dönelim. Bence filmin en önemli misyonu zor günlerin ardından toplumun gülmesine yardımcı olmak.

        Burak Hakkı: Dönemsel olarak zaten sıkıntılı bir dönem yaşıyoruz. Hem toplum olarak hem son birkaç yılımız kâbuslarla, felaketlerle geçiyor. Bir de bunun üstüne artık teknoloji hayatımıza çok fazla girdiği, dijital platformlarla her şey hızlandığı için artık sinemaya gitmek gibi eski alışkanlıklarımız da pek kalmadı. Oysa bunlar; sosyalleşmemizi, kendimizi iyi hissetmemizi sağlıyor.

        Ali Yoğurtçuoğlu: Ne yazıkki dirsek temasımız azaldı.

        Burak Hakkı: Çok azaldı... Bir de sinemaya gitmek, tiyatroya gitmek gibi etkinlikler bizim hayatımızda olsun ki biz daha mutlu, daha üretken, daha keyifli bir toplum yaratalım. Herkes eve kapanırsa, her işinievinden hallederse o zaman zaten sosyal toplum diye bir şey kalmaz. Bunun sonuçlarının da ağır olacağı aşikâr.

        * Buradan yola çıkacak olursak peki sosyal medya hakkında neler düşünüyorsunuz? Bir oyuncu için zenginleştirici, katkı sağlayıcı bir özelliği var mı? Yoksa...

        Burak Hakkı: Sosyal medyada Ege çok iyi. Biz topu Ege’ye atalım.

        Ege Kökenli: Açıkçası sosyal medyayla oyunculuğumu çok bağdaştırdığım bir nokta yok. Sosyal medyanın olmadığı zamanı düşünün. Benim çocukluk yıllarıma tekabül ediyor. Ben o zaman da oyunculuk yapıyordum ama sadece televizyonda gördükleri bir insandım ve hasbelkader sokakta karşılaşırsak bir geri dönüş alabiliyordum. Şimdi sosyal medyayla onlara bir mesaj kadar yakınız... Akşam diziniz yayınlandığında sizi izlediklerinde bir yorum yaptıkları anda eğer buna da değer veriyorsanız sosyal mecralardan eleştirileri okuyabiliyorsunuz. Bence bu güzel. Özellikle dizilerde ertesi hafta yine bir bölümü yayınlanacak, belki ona göre orada bazı şeyleri kontrol etmek için güzel oluyor ama iş kolu olarak bambaşka bir mecra.

        Sosyal medyada acımasız eleştirilerin bir faydası oluyor mu?

        Ege Kökenli: Tabii ki neyi ne kadar dikkate aldığınıza bağlı. Mesela, bana benim elimde olmayan şeylerle ilgili, örnek veriyorum; ırkım, dinim vs. ile ilgili yorumları ciddiye almıyorum. Çünkü bu geçerli olan bir şey değil ama iş anlamında örnek veriyorum, “Burada sesi biraz çatallıydı. Burada diksiyonunda ne dediği anlaşılmadı. Burası bana geçmedi” dediklerinde açıp o sahneyi izleyip "Acaba neden?" diye düşünmek için bence güzel bir kanal.

         Milletvekili adayının başına gelenler
        Milletvekili adayının başına gelenler Haberi Görüntüle
        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ