Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Güncel İmralı sürecinin yol haritası | Son dakika haberleri
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bütün bu gelişmeler yaşanırken Dışişleri Bakanı Hakan Fidan çok önemli ve kritik bir cümle sarf etti: “YPG’nin Suriye’den temizlenmesi an meselesi.”

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şu önemli sözleri de kayda geçti: “Türkiye bekasını koruma görevinde tavizsiz olduğunu göstermiştir. İş o raddeye varırsa yine bir gece ansızın gelebiliriz. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Sorumluluk konumundakiler, provokasyona izin vermemelidir. Kimi il ve ilçelerimizde açtıkları hendeklerle kantonculuk yapanları hendeklere gömdüysek aynı şeyleri yaparlarsa aynı akıbeti paylaşırlar. Biz iktidar ve ittifak olarak terörsüz Türkiye hedefimizi gerçekleştireceğiz. Biz, bunun sükûnetle olmasını istiyoruz. Bu yol tıkanır ve dinamitlenirse o zaman devletin kadife eldivene sarılı demir yumruğunu vurmaktan çekinmeyiz."

        REKLAM

        OPERASYONLAR DEVAM EDİYOR

        Bir yandan da terör örgütünün yönetici kadrosuna yönelik MİT’in nokta operasyonları devam ediyor. Terörle mücadele aralıksız ve soluksuz sürüyor. Burada asla bir tavize ve zaafa yer yok. ABD Başkanlığı’na seçilen Trump, 20 Ocak’ta görevi devralacak ve Suriye’den ABD askerlerini çekeceğini söylüyor. PKK/YPG/SDG Suriye’de ağırlıklı ABD desteğiyle yeni bir statüye kavuşmuş durumda. Buna “Garnizon Terör Devletçiği” deniliyor. Ancak Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte Suriye’de HTŞ’nin hakim olduğu bir yapı var şu anda.

        ABD’nin desteği olmadan PKK/YPG’nin orada yaşama şansının olmadığını herkes biliyor. Terör örgütü tepe kadrosunda bu noktada bir kaygı var. Bu ortamda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin önerisiyle, “Terörsüz Türkiye” projesi başlatıldı. AK Parti’nin, “Türkiye Yüzyılı” projesiyle de örtüşen bu süreçte görüşmeler ve müzakereler başladı.

        Süreç parlamento çatısı altında yürütülüyor ve geçmişteki çözüm sürecine benzemediği, terör örgütüyle asla müzakere edilmeyeceği, terörle müzakere değil, mücadele edileceği ısrarla vurgulanıyor. Peki olan biten ne? Geçmişteki süreçlerle ilgisi yoksa, Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla terör örgütü nasıl silah bırakacak? Uygulanan planın detaylarında neler var? Geçmiş tecrübelerimize bakarak anlatalım:

        REKLAM

        “KARŞISINDA DURANLARIN KALBİ LEKELİ”

        AK Parti, terörü bitirme, Kürt vatandaşlarını kucaklama, Kürt meselesini çözme konusunda bugüne kadar birçok adım attı ancak çeşitli sebeplerle bunların tümü akamete uğradı ancak meselede önemli merhaleler de kat edildi.

        Oslo süreci, Habur’da kurulan mahkeme, Kürt açılımı, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi, Akil Adamlar Heyeti, İmralı’ya ziyaretler, Kandil’de piknikler, Çözüm Süreci, Suruç saldırısı, Ceylanpınar’da iki polisin şehit edilmesi, çözüm sürecinin bitişi, meskûn mahal çatışmaları, bütünlüklü terörle mücadele stratejisi, Eğit-Donat Projesi, PKK’nın kolu YPG’nin de terör örgütü ilan edilmesi... Bu kavramlar hafızamızdan çıkmış gibi görünüyor ancak her biri bir kırılmayı bize anlatıyor.19 Ağustos 2009’da Şarkıcı Sezen Aksu, o dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak açılım sürecine destek vermiş ve cesaretlendirici sözler söylemişti. Sezen Aksu’nun, “Bu açılımın karşısında duranın kalbi iki cihanda da lekeli” sözleri literatüre girdiği gibi büyük bir tartışmayı da doğurdu. Süreci destekleyenler ile karşı çıkanlar arasında bir cephe oluştu.

        REKLAM

        Devlet içinde örgütlenmiş FETÖ’cülerin de süreci bozmak için yoğun çaba harcadığını kayda geçirelim. Sorunun çözümü konusunda iyi niyetli birçok deneme yapıldı. Dönem dönem sürecin yürütülme tarzına yönelik eleştiriler ve tepkiler geldi. Destekleyenler kadar, karşı çıkanlar oldu. En çarpıcı ve haklı olanı, silah bırakmayan terör örgütü ile müzakere edilmesinin yanlış olduğuydu. Müzakere başlatmanın siyasi bedeli de ağırdı. Kimse tek başına bu yükün altına girmek istemedi.

        BİR ADI OLACAK MI?

        Şimdi, “Terörsüz Türkiye” yaklaşımıyla yeni bir sürecin adımları atılmış gibi görünüyor ancak kritik bazı soruları dile getirmek ve bunlara yanıt bulmak sürecin geleceği ve başarısı açısından oldukça kritik...

        - PKK terörünü bitirme konusunda Türkiye tarihin en başarılı dönemini yaşıyor ancak sorun Suriye sahasındaki gelişmeler nedeniyle uluslararası bir statüye kavuşmuş durumda.

        - Terör örgütü PKK’nın lider kadrosu Kandil’de keyif içinde yaşıyor. MİT’in nokta operasyonlarında PKK’nın orta-üst seviye saha kadrosu imha ediliyor. Ancak KCK yöneticilerine yönelik henüz başarılı bir operasyon yapılabilmiş değil.

        - “Al-ver süreci yok” deniliyor. Ancak DEM Partisi ve Kürt temsilcilerinden ne tür talepler geliyor? Bunlar net değil.

        REKLAM

        - Kürt vatandaşlarının talepleri alt alta yazılmış değil. Bu konuda ne tür adımlar atılacak?

        - Terör örgütü mensuplarının çıkışı, soruşturma geçirmemeleri, etkinlik pişmanlık, koridor-çıkış mimarisi konusunda bir hazırlık var mı?

        - “Ya silahlarını gömecekler ya da silahlarıyla gömülecekler” ifadesini tersten okursak, silahlarını gömdüklerinin garantörü kim olacak? Bu silahları tekrar çıkarmamaları için ne yapılacak. Daha net ifadeyle silahları kime teslim edecekler?

        - Terör örgütü için Öcalan’ın çağrısı yeterli mi? Terör örgütü kalıcı olarak silah bırakmak için ne alacak?

        - Zaten sınır ötesinde paralı lejyonerlere, garnizon terör devletçiğine dönüşmüş bir PKK/YPG/SDG’nin mensupları nereye çekilecek? Nerede duracak? Ne iş yapacak?

        - Terör örgütü mensupları için bir af ya da pişmanlık yasası çıkarılacak mı?

        REKLAM

        - Geçmişte Çözüm Süreci için çalışan kamu görevlileri ya da bu konu üzerinde konuşan, faaliyet gösterenler için yapılan düzenlemenin benzeri, bir koruma yasası çıkarılacak mı?

        - Yeni Anayasa ile bu sürecin bir ilgisi var mı? Anayasa çalışmaları sırasında DEM’in talepleri ve beklentileri de dikkate alınacak mı? Alınacaksa bunlar nedir?

        - 2016 Haziran ayında başlatılan, “Terörü kaynağında yok et, çözüm sürecine son, PKK ile YPG eşittir” olarak özetlenebilecek Bütünlüklü Terörle Mücadele Stratejisi devam edecek mi? Yoksa farklı bir yaklaşım mı var?

        - Suriye’de YPG’nin varlığına son vermesinin garantörü ABD mi olacak? YPG’liler Suriye’de nasıl bir ekosistem içinde yer alacak?

        - Bu sürecin sonunda nihai amacın ve hedefin ne olduğu topluma anlatılacak mı?

        - Türkiye’nin bu meselede karşı karşıya olduğu riskler ve fırsatlar nelerdir?

        İNGİLTERE VE İSPANYA ÖRNEKLERİ

        Etnik temelli bölücü bir terör örgütü olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde yer alan PKK/KCK/YPG/SDG terör örgütünün bitirilmesi konusunda siyasi irade devreye sokulmuşsa bunun dünya örnekleriyle kıyaslanması ve modelleme yapılması kaçınılmaz olacaktır. İngiltere’nin IRA ile mücadelesi, İspanya’nın ETA ile mücadelesi hep siyasi inisiyatif ve adımlarla çözülmüştür. Ancak müzakereler, terör örgütü silah bırakmadan başlatılmamıştır. Son süreçte herhangi bir müzakere olmadığı söyleniyor ancak DEM’liler İmralı’da ve parlamentoda siyasi partilerle ne görüşüyor? Bu, bir müzakere değil midir? Bunların da netliğe kavuşması için biraz daha zaman geçmesi ve biraz daha aşama kaydedilmesi gerekiyor sanırım...

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ