Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Instagramınızda bu fotoğraflar varsa dikkat!

        Özellikle son yıllarda gelişen iletişim teknolojileriyle birlikte Türkiye’deki internet kullanıcısı her geçen gün artıyor. 2019 yılı itibariyle 60 milyona yakın kullanıcı, internetin sunmuş olduğu imkân ve hizmetlerden faydalanıyor. 60 milyon kullanıcının 52 milyonu ise aktif sosyal medya kullanıcısı... Bu durum ise sosyal medyanın hayatımızda kapladığı yeri ve önemi adeta ispat ediyor.

        "Geçtiğimiz yıla oranla sosyal medya kullanıcı sayısında büyük bir artış yaşanması asla tesadüfi değildir" diyen Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi, Dijital İletişim Araştırmacısı Doç. Dr. Ali Murat Kırık, "Her yaştan her kesimden birey, sosyal medyanın sunmuş olduğu imkânlar sayesinde kendini ön plana çıkarabilme ve tatmin olma arzusu taşıyor. Bu durum aynı zamanda psikolojik bir vakadır. Nomofobi ve FOMO gibi dijital hastalıkların yanında siberkondria adı verilen internet ortamında sağlık sorunlarını aramak gibi bir sorun ortaya çıktı. Facebook, YouTube, Instagram, Twitter gibi sosyal paylaşım ağları bireyselleşmeyi ön plana çıkararak kullanıcıların kendi simülasyon evrenini oluşturmalarını sağlamıştır" açıklamasında bulundu.

        GEÇMİŞTE PARKLARI, BAHÇELERİ TERCİH EDİYORDUK, ŞİMDİ İSE...

        Doç. Dr. Ali Murat Kırık, "Sosyal medyadaki benmerkezci yapıyı İtalyan göstergebilimci ve Edebiyat eleştirmeni Umberto Eco’nun bakış açısıyla irdelemek yerinde olacaktır. Eco, günümüz modern toplum yapısında bireyleri yol arkadaşı olarak değil, aksine birer rakip olarak gördüklerini ifade etmekte ve bu durumun bireyselleşmeyi beraberinde getirdiğini ifade etmektedir. Bu öznel ve ben merkezli yapının modern dünyanın temelinde yer aldığını belirtmektedir. Öznelcilik sosyal medyanın da en temel sorunlarından biridir. Geleneksel medyadan yeni medyaya dönüşümle birlikte sosyal yapı da değişikliğe uğradı. Geçmişte parklarda, bahçelerde ve halka açık ortamlarda vakit geçiren bireyler günümüzde kapalı ortamlarda taşınabilir cihazları aracılığıyla sosyal medyada vakit geçirmeye başladı. Bu durum 2000 ve sonrası doğan Z Kuşağı için tamamen tehdit durumundadır" diye konuştu.

        "KENDİNİ FARKLI ALANLARDA İSPAT EDEMEYEN BİREYLER İÇİN SOSYAL MEDYA BİR VAROLUŞ ARENASI"

        Profil oluşturup beğeni ve takipçi toplamanın günümüzde çocuklar ve gençler açısından büyük önem arz ettiğini kaydeden Doç. Dr. Kırık, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dijital bağımlılığın meydana getirmiş olduğu dikkat bozukluğu ve konsantrasyon sorunu özellikle gelişim çağındaki çocukları bekleyen en büyük tehlike. Sosyal medya ve internetten elde edilen bilgilerle yalan yanlış bilgiler toplayan çocuklar ve gençler geleceklerini sağlam temeller üzerine inşa edememektedirler. Değer görme ve başarılı olma ihtiyacı sosyal medyada doruk noktasına ulaşmış ve profillerin buna göre şekillenmesi ihtiyacı doğmuştur. Kendini farklı alanlarda ispat edemeyen ya da başarılı olamayan bireyler için sosyal medya bir varoluş arenası halini almıştır. Sosyal medyanın kullanımının kolay, maliyetinin ise olmaması bu alana olan ilgiyi her geçen gün artırıyor. Geçici haz ve mutluluk alanı haline gelen sosyal paylaşım ağları, bireylerin asosyalleşmesine neden oluyor, zaman öldürülmesine sebebiyet veriyor."

        "BEĞENİLMENİN VE TAKİPÇİ KAZANMANIN SONU ÖLÜMLE NOKTALANABİLİR"

        "Sıra dışı hareketler gerçekleştirerek sosyal medyada dikkat çekmek isteyen bireylerin sayısı da azımsanacak ölçüde değil" diyen Doç. Dr. Kırık, "Hatta bu durum kimi zaman ölümlerle bile neticelenebiliyor. Sosyal medyada çıkan akımlara uymaya çalışan bireylerin ölüm riskiyle karşı karşıya kaldığı birçok vaka mevcut. Bunların en korkuncu ise gezdikleri yerlerde yaşadıkları maceraları görüntüleyerek sosyal medyada yayınlayan High On Lifegrubunun üyeleri Ryker Gamble, Alexey Lyakh ve Megan Scraper, British Columbia eyaletindeki Shannon Şelalesi'nden düşerek yaşamını yitirmesi olayıdır.

        Harita

        Emniyet güçlerinin tuttuğu rapora göre grup üyeleri 30 metre mesafeden aşağı düştü. Bunun gibi olayların sayısı oldukça fazladır. Bazen beğenilmenin ve takipçi kazanmanın sonu ölümle noktalanabilir" dedi.

        TEŞHİR VE LÜKS TÜKETİM ÖN PLANA ÇIKTI

        Sosyal medyanın teşhir ve lüks tüketimi de ön plana çıkardığını söyleyen Doç. Dr. Ali Murat Kırık, "Özellikle teşhircilik sosyal medyayla birlikte doruk noktasına ulaştı. Instagram anneleri bu durumun canlı örneğidir. Gerek aile yaşantılarını, gerekse de annelik tecrübelerini kişisel marka haline getiren Instagram anneleri, bebeklerini, özel hayatlarını ve iş yaşantılarını sanal ortamda sergiliyor. Instagram ortamında ürün ve hizmet tanıtımı da yapan Instagram anneleri, kendilerine özgü bir kitle oluşturmuş durumda. Ancak gelecekte çocuklarının yetişkinliğe adım attıklarındaki ruh hallerini düşünenlerin sayısı ne yazık ki oldukça az. Çünkü aynı ilgiyi göremeyen çocuk giderek depresyona girebilir ve farklı alanlarda kişisel tatmin arayabilir. Ne yazık ki sosyal medya bir rahatlama alanı oluşturmaktan ziyade stres merkezi durumuna dönüşmüştür. Bu tarz profillerin çoğunda işbirliği ve reklam mesajları yer alıyor. Bu da açık bir şekilde profillerin oluşturuluş amaçlarını göz önüne seriyor" açıklamasında bulundu.

        İKİ TİP INSTAGRAM KULLANICISI VAR!

        Sosyal ağların kendi sanal cemaatlerini oluşturduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Ali Murat Kırık, "Bu cemaatlerin bir parçası olabilmek için birtakım kıstaslar bulunuyor. Özellikle Instagram’a ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Instagram, narsisizmi tetikliyor. 2016 yılında Swinburne Üniversitesi’nde 200 Instragram kullanıcısıyla yapılan araştırmada, iki tip Instagram kullanıcısı ortaya çıkmıştır. Kırılgan tip kullanıcıların özgüvenlerinin daha düşük olduğu, bu nedenle beğenilme ihtiyaçlarının had safhaya ulaştığı görülmüştür. Böylece aldıkları beğeni ve takipçi sayılarıyla ego tatmini sağlamaktadırlar. Büyüklenmeci tip narsisistlerin daha çok övgüye olan ihtiyaçları tespit edilmiştir. Instagram fotoğraflarına gelen beğeni ve yorumlar kabul edilmişliklerini ortaya koymaktadır. Kısaca Instagram’ın bu tip kullanıcılar için kullanım amacı üstünlük kurma arzusudur" diye konuştu.

        BİR ADET KOT İÇİN 15 BİN 500 LİTRE TEMİZ SU HARCANIYOR

        Doç. Dr. Ali Murat Kırık, sözlerini şöyle devam etti: "Instagram’da giyim kuşam paylaşımları rekor kırıyor. Özellikle ergenler arasında farklı elbiselerle fotoğraf çekilmek ve beğeni toplamak büyük önem arz ediyor. Yapılan araştırmalarda yalnızca fotoğraf çektirebilmek için elbise alan gençlerin var olduğu ortaya çıkmıştır. Lüks tüketim ve israf ise doğayı tehdit ediyor. İngiliz medya mensubu Stacey Dooley, BBC için hazırladığı 'Modanın Kirli Sırları' adlı belgeselde sosyal medyanın popülerleşmesiyle giyim talebinin daha da arttığını belirtti. Nitekim giyim talebine cevap verebilmek için Orta Asya’da başlayan bilinçsiz pamuk üretimi Aral Gölü’nü kuraklık sorunuyla karşı karşıya bıraktı. Belgeselde bir adet kot pantolon için 15 bin 500 litre temiz su harcandığına dikkat çekiliyor. Gösteriş ve beğenilme arzusu gelecekte birçok çevre sorununun yaşanacağına da işaret ediyor."

        INSTAGRAM CEMAATİNE DAHİL OLUNDUĞUNU GÖSTEREN İŞARETLER...

        "Instagram cemaatine dahil olabilmek aslında oldukça kolaydır" diyen Doç. Dr. Ali Murat Kırık, "Ağız, dudak bükerek cool bir selfie çekmek, tuvalet aynasının karşısında cep telefonuyla poz vermek, hastanede serum yerken ya da tedavi görürken fotoğraf paylaşmak, cenaze törenlerinde özçekim gerçekleştirmek, vefatlar sonrasında hastane odasından paylaşım yapmak, sosyal medyada çıkan popüler akımlara uymakla birlikte sosyal medyada dikkat çekebilmek oldukça kolaydır. Fakat bu durumun altındaki psikolojik ve sosyolojik etkenleri araştırmak gerekiyor. Çünkü bu durumun iletişim bilimsel açıdan herhangi bir sebebi bulunmuyor. Hedonizm ve narsisizm çerçevesinde kendini sanal ortamda var etmeye çalışan bireyler için tek kurtuluş yolu dijital okuryazarlıktır. Dijital okuryazarlık; bilgisayarlar, akıllı telefonlar gibi ağ cihazları aracılığıyla bilgiyi bulma, anlama, analiz etme, üretme ve paylaşabilme becerilerini ifade ediyor. Bu dersin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından daha anaokulundan itibaren verilmesi ve farkındalık oluşturulması son derece büyük önem arz etmektedir. Çünkü bu tip sorunlarla mücadele edebilmenin tek yolu eğitimdir" dedi.

        Doç. Dr. Ali Murat Kırık

        Haberi Hazırlayan: Demet Demirkır
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ