Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        İslam Ansiklopedisi İ‘râbü’l-Kur’ân nedir?

        Sözlükte “bir şeyin aslını ve hakikatini ortaya çıkarmak, açıklamak” anlamına gelen i‘râb kelimesi terim olarak “Arap dilinin söz dizimini (nahiv/sentaks) incelemek” demektir. Kur’an ilimleri arasında yer alan i‘râbü’l-Kur’ân’da da âyetler cümle ve terkip yapısı açısından ele alınır. Hz. Peygamber’in, “Kur’an’ı i‘rab ediniz, onun garîb lafızlarını araştırınız” (Hâkim, II, 439) meâlindeki hadisiyle Hz. Ebû Bekir, Ömer ve Abdullah b. Ömer gibi sahâbîlerin Kur’an’ın i‘rab edilerek okunmasının daha sevap olduğunu belirten ifadelerinde (İbn Atıyye el-Endelüsî, I, 40; Kurtubî, I, 23) geçen i‘rab kelimesi sözlük anlamındadır ve “Kur’an’ı kelime kelime açıklayıp anlayarak, bilinmeyen kelimelerin mânasını araştırıp öğrenerek okumak” demektir (Süyûtî, II, 1194). İ‘rab kelimesine dil âlimleri tarafından verilen terim anlamı ise çok sonra ortaya çıkmıştır.

        Resûl-i Ekrem’in vefatının ardından gerçekleşen İslâm fetihleriyle Arap olmayan unsurların Araplar’la karışması neticesinde Kur’an’da yanlış okumaların görülmeye başlanması üzerine Hz. Ebû Bekir’in emriyle Kur’an âyetleri bir araya getirilmiş, Hz. Osman döneminde mushaf nüshaları çoğaltılıp çeşitli merkezlere gönderilmiş, daha sonra bu hatalı okumaları büyük ölçüde önleyen noktalama ve harekeleme işlemleri gerçekleştirilmiştir. II. (VIII.) yüzyılın ortalarından itibaren Kur’an’a dayalı nahiv ilminin ortaya çıkması ve II. yüzyılın sonlarıyla III. yüzyılın başlarından itibaren i‘râbü’l-Kur’ân’a dair çalışmaların başlaması da bu hatalı okuyuşları önlemek içindir. Ebü’l-Esved ed-Düelî, yanlış okumalar üzerine yapmaya karar verdiği noktalama ve harekeleme işlemi için “Kur’an’ı i‘rab etmek” tabirini kullanmıştır (Ebû Amr ed-Dânî, el-Muḥkem, s. 4). Arap gramerinin en eski yazılı metni kabul edilen Sîbeveyhi’nin el-Kitâb’ında Kur’an’ın Arap dili için bir kaynak olarak alındığı ve tesbit edilen gramer kurallarının onu tahlil etmek için kullanıldığı görülür. İ‘râbü’l-Kur’ân ilminin meydana gelmesinde etkin olan bir başka husus, Kur’an’ın çoğaltılması esnasında ortaya çıktığı iddia edilen “lahn” (i‘rab / dil hatası) meselesidir. Mushafta lahn bulunduğu hususu ilk dönemlerden itibaren tartışılmış olup konuyla ilgili bazı rivayetler mevcuttur. Yahyâ b. Ya‘mer ve İkrime b. Ebû Cehil’in Hz. Osman’dan rivayetine göre bu iş için görevlendirilen heyet Kur’an’ı çoğaltınca nüshalar Hz. Osman’a arzedilmiş ve o da şöyle demiştir: “Güzel yapmışsınız; fakat mushafta birtakım hatalar (lahn) görüyorum; ancak bunları olduğu gibi bırakınız. Çünkü Araplar bunları telaffuzlarıyla düzelteceklerdir (i‘rab edeceklerdir). Eğer kâtip Sakīf kabilesinden, yazdıran da Hüzeyl’den olsaydı bu hatalar yapılmamış olacaktı” (İbn Ebû Dâvûd, I, 232-235; Ebû Amr ed-Dânî, el-Muḳniʿ, s. 115). Diğer bir rivayete göre de Hz. Âişe, bazı âyetlerde (en-Nisâ 4/162; el-Mâide 5/69; Tâhâ 20/63) hata bulunduğu iddiasına karşı bunların kâtiplerin hatası olduğunu söylemiştir (İbn Kuteybe, Teʾvîlü müşkili’l-Ḳurʾân, s. 25-26, 50). Bu tür rivayetler değerlendirildikten sonra Hz. Osman’dan böyle sözlerin sâdır olmayacağı, olsa bile bunun Kur’an’ın anlamını değiştirmeyen elif, vâv ve yâ gibi harflerin yazılışıyla ilgili olabileceği belirtilmiştir. Hz. Âişe’nin sözü de çeşitli şekillerde yorumlanmıştır (Ebû Amr ed-Dânî, el-Muḳniʿ, s. 115-119; Süyûtî, I, 584-592).

        Lahn tartışmalarında ana soru, Kur’an’ın kendisinde i‘rab hatasının bulunup bulunmadığı değil çoğaltılan Kur’an nüshalarında imlâ hatalarının olup olmadığıdır. Bu ikincisi teorik olarak mümkün görünse de gerçekte ancak çok kuvvetli delillerin varlığıyla ileri sürülebilir. Kur’an mevcut şekliyle tevâtüren zamanımıza ulaştığına göre onda hata bulunduğunu gösteren bilginin de aynı kuvvet derecesinde olması gerekir. Birçok şarkiyatçı, kaynaklardaki zayıf ve uydurma rivayetleri delil olarak alıp konu üzerinde fikir üretmiş ve aslında birkaç adet olabileceği ileri sürülen yazım hatalarının sayısını arttırarak bunu Kur’an’ın korunmuşluğu anlayışını zedeler boyuta ulaştırmıştır. Günümüzde de konu şarkiyatçılar arasında güncelliğini korumaktadır (meselâ bk. John Burton, The Collection of the Qurʾan, Cambridge 1977; John Gilchrist, Jamʿ Al-Qurʾan-The Codification of the Qurʾan Text-A Comprehensive Study of the Original Collection of the Qurʾan Text and the Early Surviving Qurʾan Manuscripts, Mondeor [Güney Afrika] 1989).

        İbn Atıyye, şeriatın bizzat kendisi olan Kur’an’ın anlam ve yorumunun onun i‘rab şekillerine dayanmasından dolayı Kur’an i‘rabını İslâm şeriatındaki asıllardan biri kabul eder. Kur’an’ın daha kolay anlaşılması ve metninin hatasız olduğunun ispat edilmesi için müslümanlar i‘râbü’l-Kur’ân konusuna önem vermişler ve bu alanda çok geniş bir literatürün oluşmasını sağlamışlardır. Arapça dil bilgisi kurallarının oluşmaya başladığı dönemlerde yazılan gramer kitaplarının hemen hepsinde Kur’an âyetleri gramer açısından da ele alınmış ve Kur’an hem dilin kaynağı kabul edilmiş hem de oluşan kurallara dayanak teşkil eden en sağlam örneklerin (şevâhid) yer aldığı metin olarak kullanılmıştır. Bu bakımdan Sîbeveyhi’nin el-Kitâb’ını i‘râbü’l-Kur’ân literatürünün ilk kaynağı saymak mümkündür. Kisâî’nin Maḳṭûʿu’l-Ḳurʾân ve mevṣûlüh adlı eseriyle Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ’nın el-Meṣâdir fi’l-Ḳurʾân ve el-Cemʿ ve’t-tes̱niye fi’l-Ḳurʾân’ı da bu literatür içinde sayılabilecek ilk eserlerdendir. Kaynakların ittifak ettiği ve adı İʿrâbü’l-Ḳurʾân olan ilk kitap ise Kutrub’a (ö. 206/821) aittir (İbnü’n-Nedîm, s. 58; Dâvûdî, II, 255). Ancak bu eserin meâni’l-Kur’ân türü bir çalışma mı, yoksa sonradan müstakil bir ilim dalı haline gelen i‘râbü’l-Kur’ân’a dair bir kitap mı olduğu belli değildir. Çünkü ilk dönemlerde bu isimler birbirinin yerine kullanılabilmekteydi. Nitekim Ferrâ’nın lugavî tefsir ağırlıklı Meʿâni’l-Ḳurʾân’ının asıl adının Tefsîru müşkili iʿrâbi’l-Ḳurʾân ve’l-meʿânî olduğu belirtilir. III. (IX.) yüzyılda kaleme alınan ve türün ilk örnekleri kabul edilen Ma‘mer b. Müsennâ, İbn Habîb es-Sülemî, Ebû Hâtim es-Sicistânî, İbn Kuteybe ve Müberred’e ait i‘râbü’l-Kur’ân’lar da günümüze ulaşmamıştır.

        IV. (X.) yüzyılda doğrudan i‘râbü’l-Kur’ân’ı konu alan pek çok eser yazılmıştır. Bunların başında Zeccâc’a nisbetle yayımlanan Meʿâni’l-Ḳurʾân ve iʿrâbühû adlı eser gelir (I-II, Kahire 1960; nşr. İbrâhim el-Ebyârî, I-III, Kahire 1963). Nâşir İbrâhim el-Ebyârî, bu eserin Mekkî b. Ebû Tâlib’e ait olduğunu ileri sürmüş, Durmuş Ali Kayapınar ise Ebü’l-Hasan Ali b. Hüseyin el-Bâkūlî’ye aidiyetini ispat etmiş, gerçek adının Keşfü’l-muʿḍılât fî nüketi’l-meʿânî ve’l-iʿrâb ve ʿileli’l-ḳırâʾâti’l-merviyye ʿani’l-eʾimmeti’s-sebʿa olduğunu söylemiştir. Nehhâs’ın İʿrâbü’l-Ḳurʾân’ı (Kahire 1974; nşr. Züheyr Gāzî Zâhid, I-II, Bağdad 1979), İbn Hâleveyh’in İʿrâbü s̱elâs̱îne sûre mine’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm’i ile (nşr. Abdürrahîm Mahmûd, Kahire 1360/1941) İʿrâbü’l-Ḳırâʾâti’s-sebʿ ve ʿilelühâ’sı (nşr. Abdurrahman b. Süleymâ Useymîn, I-II, Kahire 1992), Ahfeş el-Asgar’ın el-Kitâbü’l-Ferîd fî iʿrâbi’l-Ḳurʾâni’l-Mecîd’i (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 79; Râgıb Paşa Ktp., nr. 26/29), İbn Eşte’nin Riyâżatü’l-elsine fî iʿrâbi’l-Ḳurʾân ve meʿânîhi’si (İbnü’n-Nedîm, s. 37), Ebû Ali el-Fârisî’nin İʿrâbü’l-Ḳurʾân’ı da (Muhammed Hasan Bikâî, II, 471) bu asırda kaleme alınan diğer eserlerdendir.

        V. (XI.) yüzyılda bu alanda yazılan eserlerin başlıcaları şunlardır: Mekkî b. Ebû Tâlib, Müşkilü iʿrâbi’l-Ḳurʾân (nşr. Hâtim Sâlih ed-Dâmin, I-II, Beyrut 1407/1987, 3. bs.); İsmâil b. Halef es-Sarakustî, İʿrâbü’l-Ḳurʾâni’l-müstaḫrec mîn Kitâbi’l-Burhân (fî tefsîri’l-Ḳurʾân li’l-Havfî) (Brockelmann, GAL Suppl., I, 721; Manisa İl Halk Ktp., nr. 158); İbn Fûrek, Müşkilü iʿrâbi’l-Ḳurʾân (İbn Hayr, s. 69); Ahmed b. Muhammed el-Meâfirî, el-Beyân fî iʿrâbi’l-Ḳurʾân; Ebü’l-Hasan Ali b. İbrâhim el-Havfî, İʿrâbü’l-Ḳurʾân (Dâru Ammâr tarafından yayımlandığı söylenen [Muhammed Hasan Bikâî, II, 475] eser müellifin el-Burhân adlı tefsiri olmalıdır; İbrâhim Abdullah Rufeyde, I, 643-645).

        VI. (XII.) yüzyılda i‘râbü’l-Kur’ân’a dair kaleme alınmış eserlerin başında Kemâleddin el-Enbârî’nin el-Beyân fî ġarîbi iʿrâbi’l-Ḳurʾân’ı gelir (I-II, nşr. Tâhâ Abdülhamîd Tâhâ, Kahire 1389/1969). Zemahşerî’nin Nüketü’l-iʿrâb’ı (Leknev 1872), Ömer b. Osman el-Cenzî’nin İʿrâbü Fâtiḥati’l-kitâb’ı (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 3432/1) ve Muhammed b. Ebü’s-Sâfiye’nin İstiʿâbü’l-beyân fî maʿrifeti müşkili iʿrâbi’l-Ḳurʾân’ı da (İbn Hayr, s. 69) bu arada kaydedilebilir.

        Ukberî’nin İmlâʾü mâ menne bihi’r-raḥmân adlı eseriyle (Kahire 1303) et-Tibyân fî iʿrâbi’l-Ḳurʾân’ı (I-II, Leknev 1289; nşr. Ali Muhammed el-Bicâvî, Beyrut 1407/1987) ve Müntecebüddin el-Hemedânî’nin el-Ferîd fî iʿrâbi’l-Ḳurʾâni’l-mecîd’i (nşr. Fehmî Hasan en-Nimr v.dğr., I-IV, Devha-Katar 1991) VII. (XIII.) yüzyılda yazılmış eserlerin önemlilerindendir.

        İ‘râbü’l-Kur’an’a dair VIII. (XIV.) yüzyılda telif edilen eserlerin başında gelen İbrâhim es-Sefâkusî’nin el-Mücîd fî iʿrâbi’l-Ḳurʾâni’l-mecîd’i ile (nşr. Mûsâ M. Zenîn, Trablus 1992) Ahmed b. Yûsuf es-Semîr’in ed-Dürrü’l-maṣûn fî ʿilmi’l-kitâbi’l-mübîn’i (Beyrut 1402/1982) bunların hocası olan Ebû Hayyân el-Endelüsî’nin tefsirine dayanır. İbn Hişâm en-Nahvî’nin İʿrâbü Fâtiḥati’l-kitâb ve’l-Baḳara (nşr. M. Saffet el-Mürsî, Kahire 1407/1987), İʿrâbü mevâżıʿ mine’l-Ḳurʾân (nşr. A. Hüseyin el-Bevvâb, Riyad 1403/1982) ve İʿrâbü s̱elâs̱îne sûre mine’l-mufaṣṣal (Âtıf Efendi Ktp., nr. 2818/2; Hacı Selim Ağa Ktp., Aziz Mahmud Hüdâyî, nr. 76/1) adlı eserleri saha ile doğrudan ilgili olduğu gibi onun dile dair el-İʿrâb ʿan ḳavâʿidi’l-iʿrâb adlı eseriyle (İstanbul 1283) Muhyiddin el-Kâfiyeci (nşr. Fahreddin Kabâve, Dımaşk 1993) ve Muhyiddin Mehmed Şeyhzâde (nşr. İsmâil Merve, Beyrut-Dımaşk 1416/1995) gibi âlimler tarafından bu eser üzerine yazılan şerhlerde de i‘râbü’l-Kur’ân’a dair geniş açıklamalar yer alır. Ayrıca İshak b. Mahmûd b. Hamza’nın et-Tenbîh fî iʿrâbi’l-cüzʾi’l-aḫîr min s̱elâs̱îne cüzʾen mine’l-Ḳurʾân’ı (Süleymaniye Ktp., Yûsuf Ağa, nr. 38; Kadızâde Mehmed Efendi, nr. 16) bu devrede yazılmıştır.

        IX (XV) ve XI. (XVI.) yüzyıllar arasında konuyla ilgili olarak kaleme alınmış eserler arasında Hacı Baba İbrâhim et-Tosyavî’nin Leṭâʾifü iʿrâbi’l-Ḳurʾân’ı (Süleymaniye Ktp., Hasan Hüsnü Paşa, nr. 1464/1), Ebû Zeyd es-Seâlibî’nin Tuḥfetü’l-iḫvân fî iʿrâbi baʿżı âyi’l-Ḳurʾân’ı, Zekeriyyâ el-Ensârî’nin İʿrâbü’l-Ḳurʾân’ı, Ebüssuûd Efendi’nin İʿrâbü sûreti’l-Fâtiḥa’sı ve Hatîb et-Tebrîzî’nin el-Mülaḫḫaṣ fî iʿrâbi’l-Ḳurʾân’ı (Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 59) yer alır. Bundan sonra yazılan eserler bazı sûre ve âyetlerin i‘rabına dair çalışmalardan ibarettir (i‘râbü’l-Kur’ân literatürü için bk. Taşköprizâde, II, 418-423; Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 122-123; Ali Şevvâh İshak, I, 173-195; İbrâhim Abdullah Rufeyde, I, 130-140; Soylu, s. 49-95; Güler, s. 26-34; Muhammed Hayr Ramazan Yûsuf, s. 196-201; Muhammed Hasan Bikâî, II, 455-488; Şeyh Ferkânî, sy. 1 [1411], s. 171-179).

        XIX. yüzyılın sonlarından itibaren gerek İslâm dünyasında gerekse Batı’da bu alana yeniden ilgi duyulmuş ve doğrudan Kur’an’ın i‘rabıyla ilgili eserlerin yanında konuyu teorik olarak ele alan çalışmalar da yapılmıştır. Bu dönemde Kur’an’ın i‘rabına dair eserlerin başlıcaları şunlardır: Mahmûd Sâfî, el-Cedvel fî iʿrâbi’l-Ḳurʾân ve ṣarfih ve beyânih maʿa fevâʾid naḥviyye hâmme (I-XXXI, Dımaşk-Beyrut 1411/1990); Muhammed Ali Tâhâ ed-Dürre, Tefsîrü’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm ve iʿrâbühû ve beyânüh (I-XVI, Dımaşk-Beyrut 1982-1991); Muhyiddin Dervîş, İʿrâbü’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm (I-X, Humus 1400-1408/1980-1988); Behcet Abdülvâhid Sâlih, el-İʿrâbü’l-mufaṣṣal li-Kitâbi’llâhi’l-mürettel (I-XII, Amman 1993); Abdülcevâd Tayyib, el-İʿrâbü’l-kâmil li-âyâti’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm (Kahire 1979-1992 [1-4 ve 30. cüzlerin i‘rabı]); Ali Haydar, İʿrâbü sûreti Âli İmrân (Dımaşk 1392/1973); Muhammed Ca‘fer İbrâhim el-Kerbâsî, Mülḥatü’l-iʿrâb fî nuḫbe min süveri’l-kitâb (I-, Necef 1988-); Mahmûd Ahmed Nahle, Fî iʿrâbi’l-Ḳurʾân (Beyrut 1408/1988); Muhammed Fehîm Ebû Ubeyye, Muʿcemü iʿrâbi elfâẓi’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm (Beyrut 1990); Muhammed Seyyid Tantâvî, Muʿcemü iʿrâbi elfâẓi’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm (Beyrut 1996).

        Konuyu teorik olarak inceleyen başlıca eserler de şöyle sıralanabilir: Ali Haydar, Meşrûʿ fî iʿrâbi’l-Ḳurʾân (Ali Şevvâh İshak, I, 173); Ahmed Süleyman Yâkūt, Ẓâhiretü’l-iʿrâb fi’n-naḥvi’l-ʿArabî ve taṭbîḳuhâ fi’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm (Riyad 1401/1981); Semih Âtıf ez-Zeyn, el-İʿrâb fi’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm (Beyrut 1405/1985); Abdülfettâh Ahmed el-Hamûz, et-Teʾvîlü’n-naḥvî fi’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm (I-II, Riyad 1404/1984); Ahmed Muhammed Abdullah, Mesâʾilü’l-ḫilâf beyne nüḥâti’l-Baṣra ve’l-Kûfe fî kütübi eʿârîbi’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm (Kahire 1983); M. Abdülkādir Henâdî, Ẓâhiretü’t-teʾvîl fî iʿrâbi’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm: Dirâse taḥlîliyye li-mevḳıfi’n-nüḥât mine’l-ḳırâʾâti’l-Ḳurʾâniyye (Mekke 1408/1988); Ahmed Muhammed el-Harrât, Menhecü’l-Aḥfeş fî iʿrâbi’l-Ḳurʾân (Dımaşk 1987); Maîz b. Müsâid el-Avfî, Ḳaḍâya’l-cümleti’l-ḫaberiyye fî kütübi iʿrâbi’l-Ḳurʾân ve meʿânîhi ḥattâ nihâyeti’l-ḳarni’r-râbiʿi’l-hicrî (I-II, Kahire 1983); Cemîl Ahmed Zafer, en-Naḥvü’l-Ḳurʾânî: Ḳavâʿid ve şevâhid (Mekke 1408); Ahmed Mekkî el-Ensârî, Naẓariyyetü’n-naḥvi’l-Ḳurʾânî: Neşʾetühâ ve teṭavvürühâ ve muḳavvimâtüha’l-esâsiyye (Cidde 1405); Hatice Ahmed Müftî, Naḥvü’l-ḳurrâʾi’l-Kûfiyyîn (Mekke 1406/1985).

        İ‘râbü’l-Kur’ân meselesi ve i‘râbü’l-Kur’ân müellifleriyle ilgili olarak üniversitelerde de çok sayıda çalışma yapılmıştır. Yahyâ Beşîr Maarrî’nin Dirâse naḥviyye li-kitâbi müşkili iʿrâbi’l-Ḳurʾân li-müʾellifihî Mekkî b. Ebî Ṭâlib (yüksek lisans tezi, 1402, Câmiatü’l-İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye), Abdülazîz b. Nâsır es-Sebr’in İʿrâbü’l-Ḳurʾân beyne’n-Neḥḥâs ve Mekkî ve’bni’l-Enbârî (yüksek lisans tezi, 1402, Câmiatü’l-İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye), İsmail Soylu’nun İ‘râbü’l-Kur’ân ve Müelliflerinin İstanbul Kütüphanelerindeki Yazmalarının Tanıtılması ve Tavsifi (yüksek lisans tezi, 1984, MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü), Münîre Süleyman Ali el-Alûlâ’nın el-İʿrâb ve es̱eruhû fî żabṭi’l-maʿnâ: Dirâse naḥviyye Ḳurʾâniyye (doktora tezi, 1406, er-Riâsetü’l-âmme li-ta‘lîmi’l-benât et-terbiye li’l-benât bi’r-Riyâd), Halil Altuntaş’ın Ahmed b. Ali el-Bağanî’ye Ait Kitâbü Vücûhi İ’râbi’l-Kur’ân (yüksek lisans tezi, 1989, AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü), İsmail Güler’in Kur’ân’ın İ‘rabı ve İbn Hâleveyh’in Bu Sahaya Katkıları (yüksek lisans tezi, 1991, UÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü) ve Abdurrahman Büyükkörükçü’nün Ebû Ca‘fer en-Nahhâs ve İ‘râbü’l-Kur’ân’ı (yüksek lisans tezi, 1992, SÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü) adlı eserleri bu tür çalışmalardan bazı örneklerdir.

        Tefsir kitaplarında da Kur’an âyetleri bir bütünlük içerisinde i‘rab edilmiştir. Taberî’nin Câmiʿu’l-beyân’ında yer yer i‘rab izahları görülür. Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ı ile onun bir özeti niteliğindeki Kādî Beyzâvî’nin Envârü’t-tenzîl’i, İbn Atıyye’nin el-Muḥarrerü’l-vecîz’i ve Fahreddin er-Râzî’nin Mefâtîḥu’l-ġayb’ı i‘rab konusuna ağırlık veren tefsirlerdir. Bu hususta en kapsamlı açıklamaları ihtiva ettiği, 50, 70, 99 veya 100 cilt olduğuna dair farklı rivayetlerin bulunduğu İbnü’n-Nakīb el-Makdisî’nin et-Taḥrîr ve’t-taḥbîr adlı tefsirinde geçen i‘rab bahislerinin özeti talebesi Ebû Hayyân el-Endelüsî’nin tefsiri, ayrıca Ebû Hayyân’ın öğrencileri olan Sefâkusî ve Semîn’in yukarıda zikredilen eserleriyle zamanımıza kısmen intikal etmiştir.

        Çağdaş yazarlardan Sabrî İbrâhim es-Seyyid, İʿrâbü’l-Ḳurʾân fî tefsîri Ebî Ḥayyân (I-II, İskenderiye 1409/1989) adıyla el-Baḥrü’l-muḥîṭ’e dayalı bir çalışma ortaya koymuştur. Kurtubî, el-Câmiʿ li-aḥkâmi’l-Ḳurʾân’ın mukaddimesinde (I, 23-26) i‘râbü’l-Kur’ân konusuyla ilgili önemli bilgiler vermekle kalmamış, bunu âyetleri tefsir ederken de uygulamıştır (geniş tanıtım için bk. İbrâhim Abdullah Rufeyde, II, 846-857). Âlûsî Rûḥu’l-meʿânî ve Muhammed Tâhir İbn Âşûr Tefsîrü’t-Taḥrîr ve’t-tenvîr adlı eserlerinde Kur’an’ın i‘rabına geniş yer veren âlimlerdendir. Elmalılı Muhammed Hamdi’nin, Hak Dini Kur’an Dili adlı tefsirinde yer yer cümle tahlillerine girdiği ve âyetleri i‘rab ettiği görülür (DİA, XV, 155).

        KAYNAK

        • Müsned, IV, 192.
        • İbn Mâce, “Nikâḥ”, 11.
        • Hâkim, el-Müstedrek, II, 439.
        • İbn Kuteybe, Teʾvîlü müşkili’l-Ḳurʾân (nşr. Seyyid Ahmed Sakr), Kahire 1393/1973, s. 25-26, 50.
        • a.mlf., ʿUyûnü’l-aḫbâr, II, 155-160.
        • İbn Ebû Dâvûd, Kitâbü’l-Meṣâḥif (nşr. Muhibbüddin Abdüssubhân Vâiz), Devha 1415/1995, I, 232-235, 238-240.
        • İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 37, 58, 65, 86.
        • İbn Cinnî, el-Ḫaṣâʾiṣ (nşr. M. Ali en-Neccâr), Beyrut, ts. (Dârü’l-kitâbi’l-Arabî), II, 8.
        • Mekkî b. Ebû Tâlib, Müşkilü iʿrâbi’l-Ḳurʾân (nşr. Hâtim Sâlih ed-Dâmin), Beyrut 1407/1987, neşredenin girişi, I, 26-39.
        • Ebû Amr ed-Dânî, el-Muḳniʿ (nşr. Muhammed Ahmed Dehmân), Dımaşk 1359/1940, s. 115-119.
        • a.mlf., el-Muḥkem fî naḳṭi’l-meṣâḥif (nşr. İzzet Hasan), Dımaşk 1986, s. 4.
        • İbn Atıyye el-Endelüsî, el-Muḥarrerü’l-vecîz (nşr. Abdüsselâm Abdüşşâfî Muhammed), Beyrut 1413/1993, I, 40.
        • İbn Hayr, Fehrese, s. 69.
        • Kurtubî, el-Câmiʿ, I, 23-26.
        • Ebû Hayyân el-Endelüsî, el-Baḥrü’l-muḥîṭ, Kahire 1329, I, 12-13.
        • Süyûtî, el-İtḳān (Bugā), I, 575-596; II, 1194-1195.
        • Dâvûdî, Ṭabaḳātü’l-müfessirîn, I, 21, 48, 349, 382; II, 157, 255.
        • Taşköprizâde, Miftâḥu’s-saʿâde, II, 418-423.
        • Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 122-123.
        • Brockelmann, GAL Suppl., I, 721.
        • Ahmed Muhammed el-Havfî, eṭ-Ṭaberî, Kahire 1390/1970, s. 131-132.
        • Ali Şevvâh İshak, Muʿcemü muṣannefâti’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm, Riyad 1403/1983, I, 173-195.
        • İsmail Soylu, İ‘râbü’l-Kur’ân ve Müelliflerinin İstanbul Kütüphanelerindeki Yazmalarının Tanıtılması ve Tavsifi (yüksek lisans tezi, 1984), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 49-95.
        • Muhammed Abdülkādir Henâdî, Ẓâhiretü’t-teʾvîl fî iʿrâbi’l-Ḳurʾâni’l-Kerîm, Mekke 1408/1988.
        • İbrâhim Abdullah Rufeyde, en-Naḥv ve kütübü’t-tefsîr, Bingazi 1990, I, 99,130-140, 643-645, 709-717; II, 755-776, 814-819, 846-857, 902-959.
        • İsmail Güler, Kur’ân’ın İ‘rabı ve İbn Hâleveyh’in Bu Sahaya Katkıları (yüksek lisans tezi, 1991), UÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 26-34.
        • Muhammed Hayr Ramazan Yûsuf, Delîlü’l-müʾellefâti’l-İslâmiyye fi’l-memleketi’l-ʿArabiyyeti’s-Suʿûdiyye: 1400-1409, Riyad 1413/1993, s. 196-201.
        • Muhammed Hasan Bikâî, Kitâbnâme-i Büzürg-i Ḳurʾân-ı Kerîm, Tahran 1374 hş., II, 455-488.
        • John Wansbrough, “Majaz al-Qurʾān: Periphrastic Exegesis”, BSOAS, XXXIII (1979), s. 247-266.
        • Şeyh Ferkânî, “Bibliyûġrâfyâ: Delîlü iʿrâbi’l-Ḳurʾân”, Risâletü’l-Ḳurʾân, sy. 1, Kum 1411, s. 171-179.
        • Durmuş Ali Kayapınar, “İ‘râbü’l-Kur’ân: Kur’ân Gramerine Giriş”, SÜ İlâhiyat Fakültesi Dergisi, sy. 3 (1990), s. 331-371.
        • a.mlf., “Me‘âni’l-Kur’ân ile İ‘râbü’l-Kur’ânların Karşılaştırılması”, a.e., sy. 4 (1991), s. 95-112.
        • a.mlf., “Me‘âni’l-Kur’ân Literatürü”, a.e., sy. 5 (1994), s. 119-152.
        • a.mlf., “ez-Zeccâc’a Nisbet Edilen İ‘râbü’l-Kur’ân Kimindir? ve Bu Kitabın Gerçek Adı Nedir? ...”, a.e., sy. 7 (1997), s. 81-108.
        • Ahmet Karadavut, “Arap Dilinde Lahnin Doğuşu”, a.e., sy. 7 (1997), s. 325-350.
        • J. Weiss, “İ’râb”, İA, V/2, s. 1012.
        • Ch. Pellat, “Laḥn al-ʿĀmma”, EI2(İng.), V, 605-610.
        • Mustafa Bilgin, “Hak Dini Kur’an Dili”, DİA, XV, 155.