Eğirdir Gölü, bir asırdır görülmeyen su kaybı yaşıyor Gölün su kodu kritik eşiğe çok yaklaştı Dr. Erol Kesici: "Önlemler alınmazsa 20-30 yıl içinde göl diye bir şey kalmaz"
Isparta'da şiddetli kuraklık ve kirlilikle karşı karşıya kalan Eğirdir Gölü'nde alarm düzeyi her geçen gün artıyor. Göldeki kritik su kodu seviyesine çok yaklaşılırken, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, "Göl, yaklaşık bir asırdır gözükmeyen su kaybıyla karşı karşıyadır. Önlemler alınmazsa 2030 yıl içinde göl diye bir şey kalmaz" dedi.
Isparta’da şiddetli kuraklık ve kirlilikle karşı karşıya kalan Eğirdir Gölü’nde alarm düzeyi her geçen gün artıyor. Göldeki kritik su kodu seviyesine çok yaklaşılırken, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, “Göl, yaklaşık bir asırdır gözükmeyen su kaybıyla karşı karşıyadır. Önlemler alınmazsa 2030 yıl içinde göl diye bir şey kalmaz” dedi.
Türkiye’nin önemli tatlı su kaynaklarından biri olan Eğirdir Gölü, son yıllarda kirlilik ve su seviyesinde ciddi kayıplar yaşıyor. 25 Ağustos 2020 tarihinde 915.85 metre olan su kodu 6 Eylül 2021’deki ölçümde 915.16 metreye düştü. Göldeki kritik seviye ise 914.75 Bu rakama ulaşıldığı zaman gölden su alımlarının tamamen durdurulması gerekiyor.
“Göl, iskeleden uzaklaştı”
Göldeki çekilme kıyı şeridinden de oldukça hissedilir dereceye ulaştı. Gölde çekilmeden dolayı adacıklar oluşurken Altınkum plajının yanında bulunan ve önceki yıllarda göle atlamak için kullanılan iskele havada kaldı. İskele ile gölün arasında da ciddi bir mesafe oluştu.
“Gölün kıyıdan çekilmesi 100 metreyi geçmiş bir vaziyette”
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü’nde son 3 yıldır yaşanan aşırı kuraklık ve su kayıplarının alınmayan önlemlerle giderek arttığına dikkat çekti. Plajda bulunan iskelede göle atlama yerinin 10 yıl önce 5 metre derinliği olduğunu belirten Kesici, “Bugün ise gölden tamamen uzaklaşmış durumda ve göl artık aşırı şekilde kurumakta. Geçen yıllara göre gölün kıyıdan çekilmesi 100 metreyi geçmiş bir vaziyette. Göldeki su seviyesi de geçen yıllara nazaran 8090 santimetre dolayında azalmış durumda. Bu 90 santimlik azalma gerçekten felakettir, gölün yok olması demektir. Zaten gölde hiçbir canlı yaşamamakta. Su bitkileri de kıyıya vurmuş vaziyette, bu durum gölün yok oluşunun manzarasıdır. Sulama devam etmektedir, buharlaşma kat kat fazladır. Bunun sebebi küresel ısınma değildir. Küresel ısınmanın temel nedeni de bizim su kaynaklarını tüketmemizden kaynaklanmaktadır” dedi.
“Göl, yaklaşık bir asırdır gözükmeyen su kaybıyla karşı karşıyadır”
Gölden su alımlarının son 60 yılda arttığını belirten Dr. Kesici, bugün gelinen manzaranın gölün hidrolojik değerleriyle karşılaştırıldığında son 100 yıldaki su çekilmelerinden kat ve kat üzerinde olduğunu ileri sürdü. Kesici, “Göl, yaklaşık bir asırdır gözükmeyen su kaybıyla karşı karşıyadır. Gölün doğal su seviyesi yüzde 70 oranında azalmış bir vaziyette. Gölün daha önce 516 kilometrekare olan yüzeysel alanı 370 kilometrekareye kadar düşmüştür. En büyük tehlike göldeki su seviyesinin azalması ve buharlaşmanın artmasıdır. Biz bu buharlaşmayı engelleyebilirsek, göldeki su seviyesini arttırabilirsek göle güç katabiliriz” diye konuştu.
“Su kodunun 917, 918 olması gerekir”
Dr. Erol Kesici göldeki su kaybının nedenleri ve alınması gereken önlemlerle ilgili olarak şunları söyledi: “Göldeki su kaybının nedenleri, tarımsal sulama için aşırı su verilmesi, gölün çevresindeki sulama sistemlerinin halen salma sulama sistemleriyle olması, gölü besleyen derelerin, çayların üzerine çok aşırı şekilde göletlerin kurulması ve yer altı sularının aşırı şekilde çekilmesidir. Bilimsel verilere göre şuan itibariyle gölün su kodu 915 ve 915’in altına gelmiş seviyededir. Özel hükümlerde derler ki; ben her zaman katılmadığını söylerim, 914,75 en tehlikesi. Zaten o seviyeye geldiğinde pompaların hiçbiri içme suyu ve diğer kullanımlar için çekememekte. Gölün biyolojik su seviyesi vardır. Güneş ışınlarının dibe etki etmesini engellemek için en az gölün su seviyesinin 917, 918 olması lazım. Su derinliği fazla olursa buharlaşma ve kirlenme daha az olacaktır.
“Önlemler alınmazsa 2030 yıl içinde göl diye bir şey kalmaz”
Burada diğer önemli hususlardan biri de gölde yıllardır biriken dip çamurlarının temizlenmesi gerekir. Yıllardır önlem alın diye feryat etmekteyiz ama bu gidiş çok kötü bir gidiş. Göl son 3 yıl içerisinde neredeyse yüzde 50’den fazla su miktarını ve yüzey alanını kaybetmiştir. Damlama sulama sistemlerine geçilmesi gerekir diyoruz da tam manasıyla geçilmedi. Hatta damlanın da yer altına döşenmesi gerekir. Kuraklığın arttığı bir dönemdeyiz, damlama sulamayı yer altına alarak su miktarını azaltabiliriz. Bana göre eğer önlemler alınmazsa 2030 yıl içinde göl diye bir şey kalmaz.”
“Hoyran kısmı tamamen kurumuş durumda”
TTKD Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü'nün üst kısmında yer alan Hoyran tarafının tamamen kuruduğunu belirterek, “Gelendost, Senirkent, Gençali, Kayaağzı gerçekten çok büyük felakette ve bataklıklaşma dediğimiz göllerin en son evresine gelmiş durumda. O üst tepede kase şeklindeki yapıda tamamen kuruma söz konusu. Gelendost’un kıyılarında ise buranın 3 katı çekilme söz konusu” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm Isparta haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Isparta Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.