İstanbul Film Festivali için 20 öneri
Bu yıl 5 – 16 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek 38. İstanbul Film Festivali'nde 19 bölümde, 45 ülkeden 187 yönetmenin toplam 186 filmi gösterilecek. Festival biletleri 23 Mart'tan itibaren satışa sunulacak... Habertürk sinema yazarı Mehmet Açar, Türkiye prömiyerini festivalde yapacak yabancı filmler arasından sinemaseverler için bir öneri listesi hazırladı. İşte eleştirmenlerin çok beğendiği, önemli festivallerde ses getiren, tartışmalar yaratan 20 film....

Sallitt, hem kişilik hem de dış görünüş açısından birbirine zıt iki kadının ilişkisine odaklanıyor; samimi, gerçekçi bir arkadaşlık filmine imza atıyor. Diyalog ağırlıklı, düşük bütçeli, kelimenin gerçek anlamıyla bir “Amerikan bağımsız filmi” seyretmek isteyenler için...

Nehir Kıyısındaki Otel
(Gangbyun Hotel) Yönetmen: Hong Sangsoo
Son yıllarda “On the Beach at Night Alone”, “Claire's Camera” gibi filmleriyle tanıdığımız Güney Koreli usta yönetmen Hong Sangsoo, çok üretken bir sinemacı. Mesela 2017'de gösterime giren 3 filmi var... 2018'de çektiği iki filmden biri olan “Nehir Kıyısındaki Otel”, dünya prömiyerini Locarno'da yaptı ve başroldeki Ki Joonbong'a en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandırdı. Festival turu hâlâ devam eden film, şimdilik sadece ABD'de gösterime girdi.

Film, ölümünün yakınlaştığına inanan yaşlı bir şairin öyküsünü anlatıyor. Şair, oğullarını kaldığı otele çağırıyor. Amacı oğullarıyla arasını düzeltmek. Ama otele gelen iki genç kadının varlığı, olayların akışını değiştiriyor. Hong Sangsoo karlı bir kış atmosferinde geçen filmini siyah beyaz olarak çekmiş. Aile, ölüm, affetme gibi konular üzerinden ilerleyen tuhaf ve hüzünlü bir film...

Diane
Yönetmen: Kent Jones
“Hitchcock/Truffaut” belgeselinin yönetmeni Kent Jones, ilk uzun metrajlı kurmaca filmiyle Locarno, Tribeca, Palm Springs festivallerinden ödüllerle dönmeyi ve eleştirmenlerin gözüne girmeyi başardı. Film, başkalarına yardım etmeyi hayatının merkezine yerleştiren Diane'in öyküsünü anlatıyor. Diane, uyuşturucu bağımlısı oğlu ve hastanedeki kuzenine elinden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışırken o insanların kaderlerinde kendi sorumluluğu olup olmadığını da sorguluyor.

Yönetmen Kent Jones'un kendi annesinden esinlenerek yazdığı Diane karakterinde, eleştirmenleri kendine hayran bırakan, tecrübeli oyuncu Mary Kay Place'i seyrediyoruz. Sağlam bir karakter dramı seyretmek isteyenlere önerilir.

Lanetli Kumaş
(In Fabric) Yönetmen: Peter Strickland
Korku – gerilim filmlerini sevenler “Lanetli Kumaş”ı programlarına alabilirler. “Burgundy Dükü” ve “Berberian Sound Studio” gibi sıra dışı filmleriyle tanınan İngiliz yönetmen Peter Strickland, bu kez Dario Argento ve Mario Bava gibi İtalyan korku sinemasının usta yönetmenlerinden esinlenen bir filmle geliyor karşımıza...

Film, D&S adlı garip, “karanlık” bir mağazanın kış indiriminde satışa çıkarılan koyu kırmızı bir gece elbisesinin öyküsünü anlatıyor. Kuşkusuz lanetli bir elbise bu... Modanın gerilimle, korkunun erotizmle buluştuğu, görsel atmosferiyle öne çıkan filmde Gwendoline Christie ve Marianne Jean-Baptiste gibi isimler oynuyor.

Greta
Yönetmen: Neil Jordan
2012'de seyrettiğimiz “Byzantium”dan bu yana sinema filmi çekmeyen İrlandalı yönetmen Neil Jordan'ın senaryosunu Ray Wright ile birlikte yazdığı “Greta”, dünya prömiyerini geçtiğimiz eylülde Toronto Film Festivali'nde yaptı ve eleştirmenleri ikiye böldü. Mart ayının başında birçok ülkede gösterime giren “Greta”nın, seyirciler tarafından çok beğenildiğini söylemek de zor... Ama yine de festivalin merakla beklenen filmlerinden biri olduğu kesin.

Isabelle Huppert ve Chloe Grace Moretz gibi farklı kuşaklardan iki oyuncuyu bir araya getiren film, psikolojik bir gerilim. Genç Frances, metroda bulduğu çantayı sahibi piyanist Greta Hideg'e hemen iade eder... Biri eşini, diğeri annesini kaybetmiş iki kadın kısa sürede birbirlerine yakınlaşırlar. Ne var ki, Frances göründüğü gibi saf ve iyi niyetli değildir...

Evdeydim, Ama
(Ich war zuhause, aber) Yönetmen: Angela Shanelec
Geçtiğimiz Berlin Film Festivali'nde eleştirmen ve seyircileri ikiye bölen, en tartışmalı filmlerden biri... Kimisi “başyapıt” dedi, kimisi “özenti bir çöp” olduğunu iddia etti... Bir eleştirmenin “kübist bir aile portresi” olarak nitelediği film, deneysel tarzda işleri seven seyircilere sesleniyor. Jürinin en iyi yönetmen ödülünü vererek yanında durduğu film, küçük bir ailenin yaşadığı krize odaklanıyor.

13 yaşındaki Philippe, bir hafta kaybolduktan sonra eve döner. Evde işlerin normale dönmesi kuşkusuz biraz zaman alır. Ama asıl tuhaf olan, bir süre sonra annenin hayata farklı bir gözle bakmaya başlamasıdır. Aile içinde hiçbir şey eskisi gibi değildir artık... “Yapboz”u andıran filmleri seven, yenilikçi işlere açık seyirciler için...

Elveda Oğlum
(Di jiu tian chan) Yönetmen: Wang Xiaoshuai
Çinli usta yönetmen Wang'ı, “Pekin Bisikleti”, “In Love We Trust”, “Shanghai Dreams” gibi Berlin'de, Cannes'da ödüller kazanan filmleriyle tanıyoruz. “Elveda Oğlum” onun en iddialı projelerinden biri... 3 saati aşkın bir süresi olan film, Çin'in zorunlu tek çocuk politikasının trajik etkilerini yaşayan bir çiftin hikâyesini 30 yıla yayılan bir zaman kesiti içersinde anlatıyor.

Çin'in 1980'lerden bu yana yaşadığı toplumsal değişimi de gözler önüne seren film, geçmiş ve şimdiki zamanı üst üste tekrar eden kesitler halinde yansıtıyor. Geçtiğimiz Berlin Film Festivali'nde başroldeki her iki oyuncusuna da ödül kazandıran “Elveda Oğlum”, eleştirmenlerden genellikle olumlu tepkiler aldı...