Kafkasya yeni değişimlere gebe
Habertürk yazarı Kemal Öztürk, ikinci Karabağ savaşının yaşandığı toprakları bir yıl sonra gezdi ve izlenimlerini yazdı: "Yerle bir olmuş, terk edilmiş Fuzuli, Kelbecer, Zengilan, Laçin, Kubatlı gibi şehirler de tamamen yeniden inşa edilecek. Şuşa yine de şanslı o kadar yıkmamışlar."
Harıbülbül, yığıp deste bağlayım
Yoksa seni kurutup mu saklayım?
Hasretinden azap çekip ağlayım
Cıdır düzün çiçeğisen sen
Harıbülbül, çiçeğini der gönder
Han kızına taze gönder, ter gönder
Yaylıg üstüne deste bağla, ser gönder
Sevenlerin çiçeğisen sen
(Xuraman Cemalgızı)
ŞUŞA KUTSAL ŞEHİR GİBİ
Şuşa’nın Azerbaycanlılar için bu denli duygusal, manevi ve tarihi öneminin olduğunu bilmiyordum.
Harıbülbül (gamlı bülbül) çiçeğinin de sadece burada yetişen Türk mitolojisinde adı geçen bir çiçek olduğunu da.
Son Karabağ savaşında çiçek, Şuşa’ya duyulan hasretin ve bağlılığın sembolü oldu.
Şimdi Şuşa’da kaldığım otelden, caddelere kadar bir çok yere bu isim verilmiş.
Yaka rozeti yapılmış ve şehrin yöneticileri gelenlere hediye ediyor...
Oteldeki komiden, restorandaki garsona, polisten en üst yöneticilere kadar duygusal bir bağla Şuşa’dan bahsediyorlar.
“Şuşa, Azerbaycanlıların Kudüs’ü gibidir” dedi bir gazeteci…
Kültür başkenti ilan edilmiş. Koruma kanunları çıkartılmış ve çok titiz şehir planlaması yapılıyor.
Tüm bu çalışmaları yürütmek için Şuşa’ya atanan Meftun Abbasoğlu, “Kültür ve turizm şehri yapacağız burayı. Çok önemli tarihi eserler ve kültürel mirasımız burada olduğu için titiz davranıyoruz. 1.5 yıl sonra yerleşim başlayacak. 3 yıl sonra tüm çalışmaları tamamlamayı planlıyoruz. 1992 yılında buranın işgal edilmesinden sonra şehirden ayrılmak zorunda kalan ve Bakü’ye gelen göçmenlerin yarısı tekrar buraya yerleşecek tahminimizce. Diğer yarısı işlerini bırakıp gelmek istemeyebilir” diye özetliyor çalışmaları.
Bana Harıbülbül rozeti hediye etmeyi de ihmal etmedi. “Bir tane de Emine Erdoğan Hanımefendiye hediye etmiştim. Çok beğendi.”
KARABAĞ ÜLKENİN EN CAZİP BÖLGESİ OLABİLİR
Dağların arasında, kayaların üzerine kurulu Şuşa’nın doğasına, havasına ve tarihi binalarına hayran olmamak mümkün değil. Sisler arasında, önümüzü zor görerek, gece girmiştim şehre. Ertesi günü çıkarken nasıl bir güzelliğin içinden geçtiğimi anladım.
Şuşa’yı kurtarmak için dağlardan yürüyerek gelen Azerbaycan ordusu, şehrin arka yerindeki kayalara tırmanarak oradan girmiş ve Ermenileri şok etmişti. Böyle alınmıştı Şuşa. Cumhurbaşkanı Aliyev sonra askerlerin yürüyerek geldiği bu dağ güzergahının yol olmasını istedi. Dağların arasında kıvrıla kıvrıla şehre ulaşan güzergaha “Zafer Yolu” adını verdiler.
Şimdi biraz ötesine dört şeritli otoban yapılacak. Fuzuli’ye yapılan uluslararası havalimanından buraya (84 Km) 50 dakikada gelecek insanlar.
Havalimanını da, otobanı da, zafer yolunu da Türk şirketleri yaptı.
Yerle bir olmuş, terk edilmiş Fuzuli, Kelbecer, Zengilan, Laçin, Kubatlı gibi şehirler de tamamen yeniden inşa edilecek. Şuşa yine de şanslı o kadar yıkmamışlar.
Karabağ bölgesi yavaş ama planlı bir şekilde yeniden ayağa kaldırıldığında, yeşilliği, verimli toprakları, dağları ve havası sayesinde Azerbaycan’ın en cazip bölgesi olabilir.
İKİNCİ BİR ZAFER DUYGUSU DAHA GELİYOR
Karabağ zaferinden sonra buradaki resmi ve sivil herkesin kendine güveni gelmiş, moralleri yükselmiş ve artık hayata başka türlü bakmaya başlamışlar hayata.
Sanırım Şuşa’nın geri alınması, bu psikolojide en önemli etkenlerden biri.
Şimdi ikinci bir konu daha var ki o da halk üzerinde büyük tesir yapacak gibi: Zengezur Koridoru’nun açılması.
Yani yıllardan beri tıpkı Şuşa gibi hasret çektikleri Nahçıvan ile kendilerini kavuşturacak olan transit yol projesi.
Eğer bu yol açılırsa iki ayrı toprakta yaşamaya mahkum edilmiş bir millet birleşecek, Azerbaycanlıların gücüne güç, morallerine moral katacaktır herhalde.
Bir de Nahcivan’la birlikte Türkiye’ye doğrudan kara bağlantısı ve diğer taraftan Türki cumhuriyetlere geçişin kesintisiz yapılması, herkesin kanındaki “Turan” kırmızı elmasını canlandırıyor galiba.
Yani Kafkasya jeopolitiğinde ciddi bir değişim olabilir mi?
Tam emin değilim.
RUSLARIN GÖLGESİ KORİDORUN ÜZERİNDE
Şuşa’nın hemen girişinden, Laçin koridoru yolu geçiyor. Hankendi şehrindeki Ermenilerin Erivan’la bağlantısını bu koridor sağlıyor. Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında Ocak ayında yapılan anlaşmada Laçin Koridoruna karşı Zengezur Koridoru açılması kararlaştırılmıştı.
Laçin koridorunun Şuşa yakınından geçerken, Rus askerlerinin Şuşa’dan koridora çıkışı nasıl kontrol ettiklerini gördüm.
Azerbaycan haftata üç gün, sınırlı sayıda tırları bu koridoru kullanarak Şuşa’ya sokabiliyor. Buna karşılık Ermeniler limit olmadan istedikleri gibi geçebiliyor bu koridordan.
Oysaki koridorun tamamı ve yolun kendisi Azerbaycan toprağı ama kontrol Ruslarda. Bu yüzden sık sık tartışma çıkıyor.
Laçin Koridoru gibi Ermenistan topraklarından geçecek olan Zengezur Koridordu da Rusların kontrolünde olacak.
Bu, bir başka vesileyle Ruslara bağımlı olmak demek aslında. Laçin Koridoru’nda bile bazen keyfi kısıtlamalar yapan Rusya, Ermenistan topraklarında istediği zaman bu koridoru daraltabilir ya da zorluk çıkartabilir.
Bir anlamda koridorun üzerinde Rusya gölgesi olacak.
KAFKASYA YENİ DEĞİŞİMLERE GEBE
Yine de koridor çok önemli değişimler yaratacaktır.
Iğdır’dan yola çıkacak bir araç ya da tren, Nahcivan ve Azerbaycan üzerinden hiç kesintiye uğramadan Asya’nın derinliklerine ve dünyanın yeni çekim merkezi Pekin’e ulaşabilir.
Pekin-Londra ipek yolu, yeni açılacak bu koridordan geçebilir. Ticari tırlardan turist otobüslerine, yük trenlerinden her türlü malzeme taşıyacak araca, bu koridoru kullanarak akaryakıt ve zaman tasarrufunda büyük avantaj elde edecek.
Daha önce ulaşım sektöründe çalışan Meftun Abbasoğlu, “İstanbul Bakü arasında 6-7 gün süren transit taşımacılık, 1,5, 2 güne düşecek. Buradan Kazakistan’a ve ötesine geçişi de düşünün. Büyük avantaj sağlayacak bize.”
Tabi Ruslar arıza çıkarmazsa...
Karabağ zaferi, Türkiye’nin savaştaki taktik ve askeri rolü, iki ülke arasında güçlenen ilişkiler ve bunun her iki tarafa faydası görüldükçe, yakınlaşmanın diğer Türki Cumhuriyetlere de sirayet edeceğini düşünebiliriz.
Türki Cumhuriyetlerin bu birlikteliği güçlenirse, yakın Asya ve Kafkasya bölgesinde dengelerin aynı şekilde kalmayacağını da düşünebiliriz.
Gürcistan’ı ve Pakistan’ı da ekleyin bu ilişki ağına. Şuşa’da yemek yediğimiz restoranın kapısında Azerbaycan, Türkiye ve Pakistan bayrakları asılıydı. “Neden Pakistan bayrağı astınız?” dedim sahibine. “Kardeşlerimiz bize çok destek oldu, o yüzden astık” dedi.
Sanırım kısa süre sonra, Ermenistan artık Rusya kıskacından kurtulmak için bu ağa girmek isteyecektir. Ermeni halkı biraz da Rusya’ya tepki olarak Paşinyan’ı yeninden seçti. Çünkü fakirliğin, açlığın ve geri kalmışlığın en büyük sebebi olarak Rusya’yı görüyor ülkedeki büyük kesim. Savaşı kaybetmelerinin müsebbibi olarak da.
Azerbaycan Hankendi şehrindeki Ermenilere vatandaşlık verebileceğini, Türkiye ilişkileri arttırabileceğini söylerken, Ermenistan’ı Rusya ve İran tarafından kendi yanlarına çekmeyi amaçlıyorlardır herhalde.
Şuşa meydanında üç kişinin heykeli var. Uzeyir Hacıbeyli, Xurşidbanu Natavan, Bülbül (Murtaza Meşadi Rızaoğlu Mammadov)…
Bu heykeller 1992 yılından önce oradaydı. Ermenistan burayı işgal edince, bu heykelleri adeta kurşuna dizdi. Hepsinin yüzlerinde kurşun izleri doldu.
Sonra bu heykelleri hurda fiyatına, kilo hesabı birlerine sattı.
Satın alan şirket, Azerbaycan’la gizli anlaşma yapan bir şirketti.
Heykeller Bakü’de bir depoda saklandı. Kimseye gösterilemedi.
“Şuşa geri alınınca bu heykeller yerine dikilecek” dendi.
Ve gerçekten de Şuşa alındı. Bu heykeller getirilip merkezi bir yere dikildi. Yüzlerindeki kurşun izleri ve delikler olduğu gibi bırakıldı.
Harabeye dönmüş Fuzuli şehrinin hemen girişinde büyük bir hava limanı inşa edildi. Buradan uluslararası uçuşlar yapılacak. Türkiyeli şirketlerin inşa ettiği hava limanında uçuşlar başladı. Ancak binanın içi henüz bitirilmemiş.
8 Kasım Şuşa’nın kurutuluşunun yıl dönümünde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve mevkidaşı İlham Aliyev birlikte açacaklar burayı.
Burada Şuşa’ya bir de 4 şeritli otoban da yapılıyor. Böylece bölge hem havadan hem de karadan büyük canlılık yaşayacak.